Buradasınız
Geçmişten Bugüne, Bugünden Yarına

Yüzlerce işçinin çalıştığı bir gıda fabrikasında çalışan bir işçi şöyle anlatmıştı: “Çay saatinde ne düşündüklerini anlamak için işçi arkadaşlarıma gündemde olan, her gün haberlerde verilen konular üzerine birkaç soru sordum. Erkek işçilerin konuyla ilgili iyi kötü fikirleri vardı, çeşitli cevaplar verebildiler. Ama kadın işçilerin hiçbirinin sorduğum sorular üzerine bir fikri yoktu. Hatta neden bahsettiğimi bile anlamadılar. ‘Buradan çıkınca yemek yap, bulaşık yıka, ortalığı topla, çocuğun ödevine yardım et, dermanımız mı kalıyor ne olup bittiğini anlamaya?’ dediler.” İşte toplumda emekçi kadına biçilen rol: Kölece çalışma, ev işleri, geri bırakılmak, pasiflik, kahır çekerek bitiveren bir ömür! Hepsi bu da değil. Doğum izni, kreş gibi hakların gasp edilmesi; düşük ücretler, fazla mesailer, meslek hastalıkları, şiddet, taciz, tecavüz… Bazı emekçi kadın kardeşlerimiz, “aman, böyle gelmiş böyle gider” diyebilir bezginlikle. Ama gerçek aslında başka türlüdür.
Ezilen sınıfların kadınları geçmişte bazı toplumlarda insan yerine bile konulmadı. Erkeğin malı sayıldı. Okuma-yazma öğrenemedi. Söz hakkı olmadı. Oy kullanamadı. Çalışamadı ya da bazı meslekleri yapamadı. Ama yıllar aktı gitti, çok şey değişti. Yani hiçbir şey böyle gelmemiştir ve böyle de gitmeyecektir.
Şöyle yazıyordu 1848’de Fransa’da basılan bir gazetedeki bildiri: “Kadınlar kendilerine ‘Ne istiyorsunuz? Ne yapmaya çalışıyorsunuz?’ diye soran erkeklere şu yanıtı verirler: ‘Biz, barışın ve doğruluğun hâkim olduğu yeni bir dünyayı sizinle birlikte yeniden kurmak istiyoruz, biz, her ruhta adalet ve her yürekte sevgi olsun istiyoruz.” Bu kadınların tıpkı erkek işçiler gibi çalışmaya, öğrenmeye, anlamaya, sevdikleriyle vakit geçirmeye, yaşamaktan zevk almaya ihtiyaçları vardı ve yürüttükleri mücadeleler gelecekteki mücadelelere ilham verdi. Fransız işçi sınıfı, 1871’de Paris’in yönetimini ele geçirdi ve barışın ve doğruluğun hâkim olduğu bir dünyanın nasıl kurulabileceğini tüm dünya işçilerine gösterdi. O işçi kadınların hiçbir şey değiştiremediğini kim iddia edebilir?
1908’de New York’ta bir tekstil fabrikasında çalışan 15 bin kadın işçi öfkeyle yürüyüşe geçti. “Ekmek İstiyoruz, Gül de!” diye slogan atıyorlardı. Ücretli köle olmak değil hem doymak hem doyasıya yaşamak istiyorlardı. Slogan dilden dile yayıldı. Ekmek ve Güller diye bir şiir yazıldı. O şiir işçilerin dilinde şarkı oldu. 1912’de gerçekleşen Lawrence grevi “Ekmek ve Güller Grevi” olarak tarihe geçti. Amerikalı emekçi kadınların mücadelesi solup gitmedi, 8 saatlik işgünü hakkı kazanılıncaya kadar büyüdü. Tüm dünyadan emekçi kadınlar “Ekmek ve Gül” mücadelesine güç verdi.
1917’de, Rusya’da emekçi kadınlar 8 Martta iş durdurup meydanlara çıkmaya karar verdiler. Barış ve ekmek istiyorlardı. Onların mücadelesi işçi sınıfının savaşa ve sömürüye karşı ayaklanmasını sağladı. Rusya’da işçiler iktidarı ellerine aldılar ve sömürüye son verdiler. 18 milyon insanın öldüğü emperyalist paylaşım savaşını bitiren de bu işçi devrimi oldu. Devrimden sonra Rusya’da emekçi kadınların yaşamı çok değişti. Adeta bir seferberlik başlatılmıştı. Yaygın okuma-yazma kursları veriliyordu. Ev işi sadece kadının işi olmaktan çıkarılmış, toplumsal bir mesele olarak ortaya konulmuştu. Ortak yemekhaneler, ortak çamaşırhaneler, ücretsiz kreşler ve bakımevleri kurulmuştu. Kadınlar için gece vardiyası yasaklanmıştı. Kadın-erkek aynı işi yapan herkes eşit ücret alıyordu. Zafere ulaşan bu mücadelenin her adımında emekçi kadınlar vardı.
Bugün emekçi kadınlar için tablo karanlık görünebilir. Ama bu karanlık dağılacak. Kendilerine dayatılan yaşamları sorgulayan, kalıpları parçalayan kadınlar her zaman var oldu, bugün de var ve yarın da olacak. Emekçi kadınların mücadelesi çok şeyi değiştirdi ve daha da değiştirecek. Yeter ki umutsuzluğa kapılmak yerine mücadeleye sarılan emekçi kadınların yolundan yürüyelim. Emekçi kadınların mücadelesinde el ele, yürek yüreğe verelim.
Emekçi Kadınlar Esenyurt’ta Buluştu
Sesler
- Emekten Yana Bir Bilim İnsanı: Alice Hamilton
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Nefes Almak İçin…
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: 8 Mart Yol Gösteriyor, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Emekçi Kadın, Yaşam, Mücadele, Dönüşüm
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- UİD-DER Kadın Komitesi: Sorunlar, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Güvencesiz ve Esnek Çalışma Modellerine Bir Yenisi Eklendi: “Komşu Annelik”
- Bu Televizyonlar Neleri Gösterir, Neleri Göstermez?
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- Aşçı ya da Doktor… Çocuklarımız Ezilmekten Nasıl Kurtulur?
- Söyleyecek Sözümüz, Verecek Hesapları Olmalı
- Gazze ve İnsanlığın Onur Mücadelesi
- Bizi Güçlü Kılan Birlik ve Dayanışmadır!
- Emekten Yana Bir Bilim İnsanı: Alice Hamilton
- Kölelerin İsyanı, Ücretli Kölelerin Gücü
- İşçi Dayanışması 208. Sayı Çıktı!
- Brecht ve İşçiler İçin Sanat
- Örgütlü Olamayan Ucuz İşgücü Olur
- Komşunun Evi Yanarken…
- İşçi Gençlik Patronların Kölesi Olmayacak
- On Depo Benzin İle Ölçülen Emek
- Yaşadığımız Çağın Sorumluluğunu Almak, Guido Gibi Olmak!
- “Greve Çıktık, Elimize Ne Geçti?”
- Sağlıksız Bir Sağlık Anlayışı
- Kim Bu Herkes?
- Zeytin Ağacına Bile Düşmanlar!
- Sorunlarımızı Aşmak İçin Birlik Olmaya İhtiyacımız Var!
- İşçi Dayanışması 207. Sayı Çıktı!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.