Buradasınız
Gelecek İçin Örgütlü Mücadeleye
Esenyurt’tan bir grup kadın işçi

Çalıştığım işyerindeki kadın arkadaşlarla ne zaman bir araya gelsek eskilere gidip çocukluğumuzun anılarını anlatıyoruz. Annemiz verirdi elimize yarım ekmek, salardı sokağa, koşar oynadık. Her ne kadar aramızda kavga da çıksa birbirimize sahip çıkardık. Elbette yoksul büyüdük, ailelerimiz isteklerimizi karşılayamıyordu. Biraz ağlar sonra susardık. Şimdi çocuklarımızın psikolojisi bozuluyor. Ruh hali başka bir şekle bürünüyor. Her okulun sınıflarında whatsapp grubu var. Öğretmenler ailelerle ortak whatsapp gruplarından yazıyorlar birbirilerine. Sadece ailenin bilmesi gereken şeyler özensiz bir şekilde, örneğin “sayın veli çocuğunuz normal değil, psikolojisi bozuk, tedaviye götürün” şeklinde mesaj olarak atılıyor. Aslında bu da eğitimin ne kadar ayaklar altına alındığının bir göstergesi. Bu çocuklar küçük yaşta ne yaşıyor, nasıl bu duruma geliyor, soran yok!
Bir kadın işçi yaşadıklarını, hissettiklerini şöyle anlatıyor: “Eğitim kötü, çocuklarımıza ne veriyorlar ki? Okulları ticarethaneye çevirmişler. Çocuk okulu sevmiyor. Okulu sevmesi için oyun parkı getiriyorlar. Her gün para isteniyor: ‘Çocuklarınız şişme parkta oynayacak, on lira getirsin!’ Kimisi verebiliyor, kimisi veremiyor. Para verenler oynuyor. Parası olmayanlar sınıfta bekliyor. Hocaya niye böyle oluyor diye sorduğumuzda bir şey diyemiyor. Şimdi sınıfta bekleyen çocuğun psikolojisi ne olacak? Birçoğumuz çocuğumuz kendini kötü hissetmesin diye bulup buluşturup para veriyoruz. Devlet okulu ama verdiğimiz paranın haddi hesabı yok. Ben çocuklarımızın adam akıllı eğitim almasını istiyorum. Derslerini, okulunu sevsin istiyorum. Çocuklarımızın derslerini bizler yapıyoruz. Nasıl olsa annem yapıyor diye de dersten uzaklaşıyor. Yani anlayacağınız balık baştan kokar!”
İki çocuğu olan bir kadın işçi ise şöyle devam ediyor: “Çocuklarımın dışarıda oynamasına izin veremiyorum. Çıkmalarına izin versem bu sefer ben onları gözlemek durumunda kalacağım. Bu sefer de evde işim gücüm kalıyor. Çalışıyorum, babaanneleri, dedeleri bakıyor. Akşamdan akşama veya hafta sonu ilgilenebiliyorum. Çocuklarım bana küsüyor. Her gün bana ‘anne ne zaman işe gitmeyip yanımızda kalacaksın?’ diyorlar. Ne yapayım, bir kişinin çalışmasıyla olmuyor! Onların geleceği için kendimizden vazgeçmişiz. Doktora gitmem gerekiyor ama izin alacaksam da kendim için değil onlar hastalanınca ancak izin alabiliyorum. Bunca çabama rağmen çocuğumun psikolojik sorunları var. Ve artık o kadar çok bu durumu görüyoruz ki… Onun için kendi çocukluğumuzla bağ kurup bizim zamanımızda böyle değildi diyoruz.”
Genç bir kadın işçi söze giriyor: “Benim iki oğlum var. Bizim de okulumuzda masrafları bizlere ödetiyorlar. Çoğu zaman öğretmenler çaresiz kalıyor çünkü müdür umursamıyor. İstenen paraları vermek durumunda kalıyoruz. İşçi arkadaşlarım ‘gel dışarı çıkıp yemek yiyelim, çay içelim’ dediklerinde ‘ben çocuklarımı bırakıp gidemem’ diyorum. Ben artık onlar için çabalıyorum. Ama ortam o kadar kötü ki televizyonda kesinlikle haber izletmiyorum. Kendim hafta sonu parka götürüyorum çünkü olumsuz şeylerden çok çabuk etkileniyorlar.”
Aslında yaşadıklarımız ne kadar ortak. Kapitalizm dediğimiz şey işte budur. Dünyaya gözlerini açtığında başlar seni işlemeye. Umursamaz insanların nasıl bir dünyada büyüdüğünü. Çünkü onun derdi ve tasası sermayesi, kârıdır. Her şey ama her şey ticarete dönmüş durumda. Çocuklarımızın o muhteşem yaratıcı kafaları daha küçük yaşta körelip gidiyor. Daha 4 yaşında paranın hesabını yapıyor. Emekçi kadınlar çocuklarının gelecekleri için kaygılılar ve bunun için de kendilerini bir kenara bırakmışlar. Tabi ki çocuklarımız önemli ve gelecekleri bizleri ilgilendirir. Fakat bu sömürü düzeninde saçımızı süpürge etsek de onlara iyi gelecek sağlamak mümkün değil. Bunun için emekçi kadınların mücadeleye atılmalarından başka çare yok.
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: 8 Mart Yol Gösteriyor, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Emekçi Kadın, Yaşam, Mücadele, Dönüşüm
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- UİD-DER Kadın Komitesi: Sorunlar, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Güvencesiz ve Esnek Çalışma Modellerine Bir Yenisi Eklendi: “Komşu Annelik”
- Bu Televizyonlar Neleri Gösterir, Neleri Göstermez?
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Clara Zetkin ve Ölümsüz Mirası
Son Eklenenler
- İşçi sınıfının yanında saf tutan, kalemini yoksulların, emekçilerin hayatını ve özlemlerini anlatmak için kullanan nice yazar, şair ve aydın geçmiştir dünyamızdan. 2 Nisan 1948’de yaşamdan koparılan Sabahattin Ali de bunlardan biriydi.
- Sevgili işçi kardeşlerim, İşçi Dayanışması’nın 202. sayısında ve UİD-DER web sitesinde yayınlanan “Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan” yazısını okudum ve sesli yorumunu defalarca dinledim. Bu yazı, sınıf bilinciyle hareket eden...
- Sevgili işçi kardeşlerim, işçi sınıfının büyüklerinden kulağımıza küpe olan bir söz vardır: “Ayağın taşa değse, kapitalizmden bil!” Sınıf bilinçli işçiler olarak, temas ettiğimiz her işçi kardeşimize bu sömürü düzeninin hepimize nasıl dokunduğunu...
- Yeşiline sevdalandım/ Mavisine…/ Gülen gözlerinden süzülen ışıltıya/ Bir şiir/ Bir şiir yolumuzu açar belki
- 29 Martta CHP’nin çağrısıyla Maltepe’de bir araya gelen 2 milyonu aşkın işçi, emekçi, öğrenci, emekli; faşist saldırılara, polis şiddetine, baskı ve yasaklara, adaletsizliğe karşı “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz” diye haykırdı...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), “Meydanlarda verdiğimiz demokrasi mücadelesini işyerlerine de taşıyoruz!” şiarıyla 28 Martta örgütlü olduğu işyerlerinde yarım gün iş bıraktı. Sabah saatlerinde işçiler işyerlerinde DİSK’in ortak...
- KESK İstanbul Şubeler Platformu, 26 Mart sabahı ev baskınıyla gözaltına alınan ve savcılık ifadesi dahi alınmadan çıkarıldığı mahkemede tutuklanan Eğitim Sen İstanbul Üniversitesi işyeri temsilcisi Levent Dölek ve tüm tutukluların serbest...
- Geçtiğimiz günlerde acı bir kaybım oldu. Acımı sizinle de paylaşmak istedim. 22 yaşında, daha hayatının baharında olan kuzenim intihar etti. “Ne derdi vardı, annesi babası her dediğini yapıyordu” dedi kimileri. Kimisi “kız meselesidir” dedi.
- Rejimin 19 Mart saldırısının ardından Türkiye genelinde başlayan protesto gösterileri devam ediyor. Beklemediği bir halk tepkisiyle karşılaşan rejim, gösterilerin daha da büyümesini engellemek ve bastırmak için her türlü baskı ve korkutma aracını...
- Sevgili işçi kardeşlerim, “Birlik olmak”, ezilenler için çok şey ifade eder. İşçi sınıfımıza yol gösteren önderlerimizin, büyüklerimizin öğütleri bize birlik olmadan güçlü olamayacağımızı hatırlatır.
- İngiltere merkezli uluslararası yardım kuruluşu Oxfam, Ocak ayında bir rapor yayınladı. Rapora göre bugün dünyanın en zengin 10 kişisi günde ortalama 100 milyon dolar kazanıyor. Yani her 1 saniyede servetlerine 1157 dolar (mevcut kurla 42 bin lira)...
- İşsiz kalmak hepimiz için sorun. Bugün ülke genelinde 11,5 milyon kardeşimiz işsiz. Daha kötüsü bu işsizler ordusuna her gün içimizden binlerce insan ekleniyor. Kimisi emekliliğine gün sayıyor, kimisi evlilik hazırlıkları yapıyor, kimisi ilk...
- Rejimin 19 Martta başlattığı gözaltı saldırısının ardından, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Şişli ve Beylikdüzü belediye başkanları ile birlikte aralarında İBB yöneticilerinin de olduğu çok sayıda isim tutuklandı, Şişli Belediyesine kayyum atandı. Başta...