Buradasınız
Gerçekleri Sabırla Anlatabilmek
Gebze’den bir metal işçisi

Ben metal sektöründe çalışan sendikalı bir işçi olarak size fabrikamdaki bir sohbeti anlatmak istiyorum. Birlikte çalışan üç işçi arkadaş kıdem tazminatının fona devredilmek istenmesi üzerine hararetli bir şekilde sohbet ediyordu. Fonu iyi bir şey gibi anlatan da emekli bir işçi ağabeyimizdi. Hani bir laf vardır ya, “ununu eleyip eleğini asmak” diye. Bizim işçi abi için ise bunca yaşına rağmen eleği duvarda asılı değildi. Emekli maaşı ile geçinemediğinden hâlâ çalışmak zorunda olan binlerce emekliden biri. Fakat yanındaki konudan bihaber genç işçi arkadaşlara, kıdem tazminatının fona devredilmesinin iyi bir şey olduğunu anlatıyordu. Sabırla sözlerinin bitmesini bekledim. Meseleyi yanlış anladığı ve anlattığı besbelliydi. Genç işçi arkadaşlarsa işin özünü anlamaya çalışıyorlardı.
Ağabeyimizin konuşması bittikten sonra, işçi arkadaşlara kıdem tazminatının fona devredilmek istenmesindeki gerçek niyetleri anlatmaya başladım. “Bir gün bile çalışsan kıdem tazminatını alacaksın” sözünün işçileri kandırmaktan başka bir şey olmadığını, iş güvencesinin elimizden alınmak istendiğini anlattım. Geçmişte başka hükümetlerin fon uygulamalarıyla işçilerin paralarını nasıl iç ettiklerine, sermayeye peşkeş çektiklerine örnekler verdim. Kıdem tazminatı fonunun akıbetinin ne olacağını anlamaya başlayan işçi arkadaşlarım “biz bilmiyorduk” dediler.
Ben devam ettim anlatmaya: “Hükümet biz işçilerin haklarını bu kadar savunuyorsa, bir gün bile çalışanın kıdem tazminatını almasını istiyorsa, o zaman taşeronluk sistemini, özel istihdam bürolarını kaldırmalı ve yasaklamalıdır. Kıdem tazminatını ödemeyen patronlara ağır cezalar vermelidir. Bakın asıl yapılmak istenen şey, işçiyi güvencesiz çalıştırmaktır.” Böyle dediğimde, içlerinden biri “güvencesizlik nedir?” diye sordu.
“Bak, şimdi çalışıyorsun. Gençsin, dinamiksin. Sen de abi gibi yaşlanmaya başladığında, aynı performansla çalışamayacaksın. Patron herhangi bir gerekçe göstermeden seni işten çıkarabilir. Bak burada sendika var bazı haklarımızı bu şekilde alıyoruz. Diyelim ki sendikalı olmayan bir işyerine sendika getirmek istedin ya da maaşına zam istedin. Ne olur sence? Bence sorgusuz sualsiz kapıdasın! Herhangi bir gerekçeye de gerek olmayacak. Yani kıdem tazminatı bizim iş güvencelerimizden biridir” diyerek anlatmayı sürdürdüm.
Genç işçi arkadaşlar “bu kadarı da fazla, ohh ne güzel” diyerek emekli abimizin gözlerine baktılar. Sonunda “ne yapmalıyız?” diye sordular. Birleşmemiz gerektiğini, bizi birbirimizden ayıran sisteme karşı birleşerek güçlü olmamız gerektiğini söyledim. Sohbetimiz bu şekilde devam etti.
Patronların hizmetinde koca bir medya ordusu var. Gün gün hangi konuyu nasıl işlemek istiyorlarsa, o şekilde sunuyor ve biz işçilerin de o şekilde düşünmesini sağlıyorlar. Farkında olmadan biz işçiler de tam da patronların istediği gibi düşünmeye başlıyoruz. Hiç patronlarla işçilerin çıkarı bir olur mu? Onlar daha fazla kazanmak istiyorlar. Güvencesiz, düşük ücretlere çalıştırmak istiyorlar bizleri. Örgütlenmemizi istemiyorlar, grev yapmamızı istemiyorlar ve herhangi bir şekilde hak arayışına girmemizi istemiyorlar.
Tüm bu gerçekleri, işçi arkadaşlarımıza kendi sınıfımızın penceresinden anlatmak çok önemli. Doğru ve sabırlı bir yaklaşım ve anlatımla işçi arkadaşlarımızın “ben bunun böyle olduğunu bilmiyordum” ya da “ben hiç duymamıştım” gibi tepkileriyle karşılaşmak mümkün. İşçi arkadaşlarımız kafalarında bin bir türlü sorunla ve yalanlarla tek başlarına boğuşmak zorunda bırakılıyor. Onlara tek başlarına olmadıklarını hissettirebilmek, büyük bir sınıf olduğumuzu gösterebilmek, kafalarında bir soru işareti, bir ışık yakabilmek çok önemli. Sabırla ve doğru bir şekilde anlattığımızda, işçi arkadaşlarımız gerçekleri kavrayıp harekete geçecekler!
Keşkeyi Ekmişler Bitmemiş!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Kıdem Tazminatı Hakkımız Egemenlerin Ağzını Sulandırıyor
- “Olmaz Öyle Şey”
- Sendika Biziz!
- Engel Olduk, Yine Olabiliriz!
- Su Uyur Düşman Uyumaz
- Kötü Gün Dostu Kıdem
- Patronların Oyununa Kanmamak İçin UİD-DER’e
- Kıdem Tazminatı Bize Mirastır
- Sağlıklı ve Güvenli Çalışma İçin Kıdem Tazminatına Sahip Çık
- Kıdemden Elinizi Çekin!
- Kıdem Tazminatı Sınıfımızın Bize Mirasıdır
- Kıdem Tazminatımızın Patronların Cebine Girmesine İzin Vermeyeceğiz!
- Gebze Sendikalar Birliği: Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz!
- Kıdem Tazminatı Maliyet Değil Haktır!
- İçimiz Isınır mı?
- Dün Ayağa Kalkmışlardı, Peki Ya Bugün?
- Kıdem Tazminatını Gasp Ettirmeyelim
- Burjuva Medyanın Dezenformasyonlarına Kanmayalım!
- Kıdem Tazminatı: Yalanlar ve Gerçekler!
Son Eklenenler
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...