Buradasınız
Gösteriş İçin Değil Depremzedeler İçin!
Kocaeli/Gebze’den petrokimya işçisi bir kadın
Tıpkı depremden önce olduğu gibi depremden sonra da devlet yetkilileri sorumluluklarından kaçmaya devam ediyorlar. Hatta umursamazlıkta adeta birbirleriyle yarış halindeler! İlk imdada koşanın devlet olmasını bekleyen depremzedeler hayal kırıklığına uğratıldılar. Günlerce kurtarılmayı bekleyen enkaz altındaki on binlerce insanın hayatı hiçe sayıldı ve “itibardan tasarruf olmaz” deyip saraylarda yaşayanlar arama kurtarma ekipleri ve ekipmanları göndermedi.
Günler sonra deprem bölgesine giden iktidar temsilcileri “bizi yalnız bıraktınız” diye sitemde bulunan acılı depremzedeleri azarladılar, burunlarından kıl aldırmadılar. Kibir içindeki iktidar sahipleri sanki yaşananların sebebi kendileri değilmiş gibi davrandılar, eleştirenlere parmak salladılar, deftere not ettiklerini söylediler. Deprem bölgesinde çalışan gönüllüleri, sosyalist örgüt ve partileri engellemeye çalıştılar. Kendi görevini yerine getirmeyen iktidar hızlı bir şekilde deprem bölgesine ulaşan ve dayanışmayla yaraları sarmaya çalışan sosyalistlere, muhalif partilere tahammülsüzlüğünü defalarca gösterdi. Ama tek adam rejimi tüm yalanlarına ve karalama çabalarına rağmen depremzedelerin ve toplumun gözünden gerçeği gizleyemedi. “Büyük Türkiye” yalanıyla insanların gözünü boyamaya, aldatmaya, sorumluluğunu gizlemeye çalışan iktidar, İskenderun örneğinde olduğu gibi tehlikeli deprem bölgelerini risk listesinden çıkardı. Seçim dönemlerinde imar afları çıkardı. Bu iktidar milyonların kaderiyle ve on binlerin hayatıyla oynadı. İnsanların hayatını 5’li çetenin insafına, kapitalist kâr hırsına kurban etti. Sonra da çıkıp TV programlarıyla yine halktan para istedi ama bu arada halktan topladığı onca verginin akıbetinden de asla bahsetmedi. Nitekim uzun zaman önce iç ettikleri deprem vergilerini soranlara “artık bunların açıklamasını yaparak zaman kaybetmeyeceğiz” demişlerdi. SGK fonlarının, işsizlik fonunun ve deprem paralarının üstüne yatmaktan zerre kadar utanç duymadılar.
Yoksullukla, işsizlikle, baskılarla, yasaklarla, şiddetle ve her türlü sorunla milyonların canını yakmaları yetmezmiş gibi depremi felakete dönüştürdüler ama hâlâ zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışıyorlar. Bir kez daha gördük ve şahit olduk ki kendi iktidarları ve sermayelerinden başka korumayı düşündükleri hiçbir şey yok. Bu insan hayatı olsa bile. Biz işçi ve emekçiler aynı acıları yaşamak istemiyorsak birleşmeli ve derdi rant ve sermayesini büyütmek olanlara acil olarak bazı şeyleri hatırlatmalıyız. Fabrikalarda ve sokaklarda, 1 Mayıs alanlarında ısrarla taleplerimizi hep birlikte ortaya koymalıyız!
Deprem vergileri, depremzedeler için toplanan paralar depremzedelerin ihtiyaçları için kullanılmalıdır. Biz o paraları depremzedelere verdik, hükümet şov yapsın diye vermedik. Depremzedelerin yaşamlarını yeniden ve daha iyi koşullarda kurması için tüm devlet kaynakları harekete geçirilmelidir. Tek adam rejiminin baskılarına inat tüm toplum kesimleri, sendikalar, örgütler, siyasi partiler seferber olmalıdır. Kentler depreme dirençli hale getirilmeli, zemin etütlerinin ve planlı çalışmaların ardından ücretsiz, sağlıklı, depreme dayanıklı konutlar inşa edilmelidir. Depremzedelerin varı yoğu olan evlerini başlarına yıkanlar hesap vermelidir. Elbette hiçbir şey kaybettiklerimizi geri getirmeyecek. Ama aynı acıları geleceğe ihale etmemek için bugünden mücadele vermeliyiz. Biz milyonlarız ve bu yaraları birlikte saracağız ama daha güçlü bir dayanışmayla ve daha gür çıkan sesimizle yapacağız bunu. Bu yolla hayatta kalacağız. Artık yeter, ihmalden, göçükten, örgütsüzlükten daha fazla ölmek istemiyoruz! Bunun için biz işçi ve emekçilerin kader planında mücadele olduğunu kabul edelim, tüm gücümüzle bastıralım, hesap soralım, koşulların değişmesini sağlayalım.
Dayanışma Ruhumuzu Boğamazsınız!
- Dayanışmamızı Yok Etmek İsteyenlere İnat, Buradayız!
- “Ah” Etmeyelim, Birbirimize Bir Söz Verelim
- Felaketlerden Dayanışmayla Kurtuluruz
- Unutma, Örgütlen, Hesap Sor!
- Depremin Yıldönümünde Yükselen Sesler: Unutmak, Affetmek Yok!
- Hesap Sormazsak Aynı Acıları Yaşamaya Mahkûmuz!
- 6 Şubat 2023’ün Ardından
- 6 Şubat Depremlerinin Birinci Yılı: Asrın Kötülüğünü Unutma, Unutturma!
- Malatyalı Kadın Tekstil İşçisi İle Deprem ve Kadın İşçiler Üzerine Söyleşi
- “Depremin Yaraları Sarılıyor” mu?
- Depremi Yaşadık, Cehennemi Yaşıyoruz!
- 6 Şubat, UİD-DER’le Tanışmam ve Sonrası
- “Bu Yaş Bu Çimeni Büyütür!”
- Gitmedik, Buradayız, Direniyoruz!
- Saraylıların İç Burukluğu!
- 1 Mayıs’ta Buluşalım Depremin Hesabını Soralım!
- Sahte Temel Atma Törenleri Neyin Acizliği?
- Kader Değil Felaket!
- Ben Hatay’dan Güneş
- Gösteriş İçin Değil Depremzedeler İçin!
Son Eklenenler
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...
- DİSK 24-27 Aralık tarihleri arasında bölge temsilciliklerinin olduğu şehirlerdeki vergi daireleri önlerinde, Ankara’da Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde “İnsanca Ücret Vergide Adalet” talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İşyerlerinde...
- Bir an için zifiri karanlıkta kaldığımızı düşünelim. Yanımızı yöremizi görememenin huzursuzluğuyla korkuya kapılırdık. Ne yazık ki bugün milyonlarca işçi ve emekçi yüreğinde benzer bir korku taşıyor. Çünkü dünyamıza egemen olan kapitalist düzende,...
- İşçi Dayanışması’nın 197. sayısında, Emekçi Gençlik köşemizdeki “Yaşadım Diyebilmek İçin” yazısında şöyle deniyordu: “Öyle bir zamandan geçiyoruz ki her geçen gün daha fazla sayıda genç arkadaşımızın kendine “en güzel yıllarım bu mu?” diye sorduğunu...
- Merhaba, ben Polonez işçisiyim. Daha doğrusu işçisiydim. Direnişimizin 163. günündeyiz, son 21 gündür direnişimizi Çatalca Adliye Sarayı önünde yürütüyoruz. Geçenlerde bir gazeteci arkadaşımız “2025’ten beklentiniz nedir?” diye bir soru sordu. “...
- Sendikalı, sendikasız, hatta sigortasız çalıştırılan işçi kardeşlerim, her yılın son ayında hepimizin kulak kesildiği asgari ücret tiyatrosu başlar. Bu sene de aynı şekilde adeta bir tiyatro izledik. Sınıf temelinde örgütlü mücadelenin bir parçası...
- Yıllar önce fabrika önlerine gidip işçi kardeşlerimize vardiya çıkışlarında İşçi Dayanışması’nı ulaştırıyorduk. Bu fabrikalar arasında sendikalı olan da vardı olmayan da. Amacımız sendikalı ya da sendikasız olsun fabrikalardaki işçi kardeşlerimize...
- Kocaeli’de Gebze Organize Sanayi Bölgesinde üretim yapan Betek Boya (Filli Boya) işçileri Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinde örgütlendiler. Çoğunluğu sağlayarak yetki belgesini alan sendika, toplu sözleşme görüşmeleri için haftalardır patrona çağrı...
- 24 Aralıkta Balıkesir’de ZSR A.Ş’de meydana gelen patlamada 11 işçi hayatını kaybetti. Katledilen işçilerin kimi henüz hayatının baharında fidan, kimi ana, kimi babaydı. Hepsi bir ananın evladıydı. Patlamanın ardından şirket internet sitesinde...
- Birleşik Metal-İş’in Aralık ayında grev kararı aldığı işletmelerden beşincisi olan Green Transfo Energy’de 25 Aralıkta grev başladı. Kocaeli Çayırova’da bulunan fabrikada çalışan 263 işçi, “sefalet ücreti dayatmasına boyun eğmiyoruz” diyerek şalteri...