Buradasınız
Grev “Kargaşa” Değil, İşçinin Gücüdür!
Çalıştığımız fabrikaların, işyerlerinin yıllar içinde nasıl büyüdüğünü, ne denli büyük kârlar elde ettiğini görüyoruz. Bizim çalışmamız sayesindedir bu büyüme. Ancak ücretlerimizin yükselmesini, çalışma koşullarımızın düzelmesini, izinlerimizin, sosyal haklarımızın artmasını istediğimizde hep aynı olumsuz muameleyle karşılaşırız. İşçi hakkını isterken tek başınaysa patron zaten onu ciddiye bile almaz ya da işten atar. İşçiler hakları için birlikte hareket etmeye başladıklarında ise patronlar önce bahanelere başvurur: “Arkadaşlar biz bir aileyiz, çalışıp kazandıracaksınız ki kazanasınız”, “aynı gemideyiz, sabredin, bakarız”, “dişinizi sıkın siparişleri yetiştirin, zammı alın”, “o kadar zam yaparsak rekabet edemeyiz, batarız, işsiz kalırsınız, ekmeğinizden olursunuz”…
İşçiler bu yalanlara inanırlarsa geçim derdi büyür, çalışma koşulları daha da ağırlaşır. Ancak bu sorunlara karşı el ele verip bir şeyler yapmaya karar verdikleri zaman iş değişir. Haklarını almak için birleşip iş durdurduklarında, yani greve çıktıklarında patronların kasalarına akan kârlar birden kesilir. İşçinin birlik olabilmekten ve üretimden gelen gücüdür bu! Üretim yoksa kâr da yoktur. Bu durum işçilerin patronlarla pazarlık edebilmesinin yolunu açar, işçilerin hakkını arayabilmesini sağlar. Grev işçileri güçlendirirken patronları öfkelendirir, paniğe sevk eder.
Sermaye sahipleri isterler ki işçiler grev kartını asla öne sürmesin, köle gibi çalışmaya devam etsinler. Bu nedenle grevleri engellemek, bitirmek, karalamak için ellerinden geleni yaparlar. İşçileri grevin tehlikeli, yasadışı olduğuna ikna etmeye çalışırlar. Grevi kargaşa, karmaşa olarak gösterirler. Grev olan yere polisi çağırırlar. Gazetelere grevi kötüleyen manşetler attırırlar. İşçileri başka işçilerden yalıtmaya çalışırlar, greve destek vermek isteyen diğer işçileri terörist ilan ederler.
Bu yalanların birlik olmayan, sınıf bilinci taşımayan işçiler üzerindeki etkisi hiç de az değildir. Nitekim Flormar işçileri, İşçi Dayanışması’na verdikleri röportajda bu gerçeği ifade ediyorlar. Direnişe çıkmadan önce, greve çıkmayı veya hak aramak için eylem yapmayı “devlete karşı kalkışma” olarak algıladıklarını söylüyorlar. Flormar yönetiminin haksızlıklarına karşı mücadele etmeye başladıklarında ise “grev”, “direniş” gibi sözcüklerin yarattığı olumsuz çağrışımın silindiğini, mücadele ve dayanışmanın çok güzel ve anlamlı olduğunu dile getiriyorlar. Anayasada var olan haklarını kullandıkları için işten atıldıklarını, direnişlerine yönelik saldırılar gerçekleştiğini ama devletin ve hükümetin bu haksızlığa karşı bir şey yapmadığını, işçilere destek vermediğini görüp şaşırdıklarını anlatıyorlar.
Oysa grev ve direnişlerin “kargaşa”, “huzursuzluk” ve hatta “terör” olarak gösterilmesinin baş sorumlusu sermaye sınıfının bir parçası ve temsilcisi olan hükümetlerdir. Seçimlerden hemen önce patron örgütlerinin toplantılarında defalarca grevleri yasakladıklarını, artık ülkede “grev tehdidi” olmadığını, huzur olduğunu ballandıra ballandıra anlatan iktidarın başı değil miydi? Sendikalara ve işçilere “iş dünyamızı sarsamazsınız” diyen kimdi? Tüm iktidarı elinde toplayanlar, oy ve destek istedikleri işçilere bu sözleri hiç çekinmeden söyleyebiliyor, çünkü işçilerin ait oldukları sınıfın kimliğiyle düşünüp hareket etmediğini biliyorlar. Sınıf kimliğiyle hareket eden bir işçi, grevin kendisinin demokratik hakkı olduğunu bilir ve yalanlara kanmaz. Ancak 12 Eylül askeri darbesinden sonra işçiler korkutuldu ve mücadeleci işçi sendikaları kapatıldı. Grev, işçilere hak arama aracı olarak değil, “kargaşa” ve “suç” olarak belletildi.
Birlik olamayan, grev aracını kullanamayan, kullanmak istediği zaman yasaklarla karşılaşan işçi sınıfının hakları günden güne geriliyor. Sermaye sınıfı büyüme rekorları açıklarken, işçiler aşırı çalışma ve düşük ücret başta olmak üzere bin bir türlü sorunla boğuşuyor. Grevler “milli güvenliği bozmak” gibi gerekçelerle yasaklandıkça sermayenin “güvenliği” korunuyor, işçiler yoksulluğun ve iş kazalarının pençesine düşüyor.
Kardeşler, bu ülkede işçilerin haklarının en geniş, yaşam ve çalışma koşullarının en iyi durumda olduğu yıllar, işçilerin sermaye sınıfını örgütlü güçleriyle, grevlerle sarstıkları yıllardı. Şunu unutmayalım; hangi partiye, hangi lidere oy vermiş olursak olalım biz işçiyiz, sermaye sınıfının değil işçi sınıfının parçasıyız. Nasıl yaşadığımızı memleketimizden, inancımızdan, dilimizden önce bu gerçek belirliyor. Sınıfımız bir, kaderimiz bir! Biz birlikte üretiyoruz, birlikte olduğumuzda güçlüyüz.
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
Son Eklenenler
- “Eğer öleceksem, burada size karşı mücadele ederken öleceğim. Benim düşmanım sizsiniz. Vietnamlılar ya da Çinliler, Japonlar değil. Benim düşmanlarım ben özgürlüğümü istediğimde buna karşı duranlardır. Adalet istediğimde buna karşı duranlardır....
- Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri adlı taşeron şirket bünyesinde çalışan inşaat işçileri gasp edilen 2 aylık ücretleri ve tazminatları için 20 Kasımdan beri fabrika önünde eylem yapıyor. Yapı ve Yol İşçileri...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...
- Gebze’de bulunan Grid Solutions ve Schneider Elektrik, İstanbul’da bulunan Hitachi Energy ve Bursa’da bulunan Arıtaş Kriyojenik fabrikaları için Birleşik Metal-İş Sendikası ile MESS arasında yürütülen toplu iş sözleşmelerinde anlaşma sağlanamaması...