Buradasınız
İklim Krizinin Nedeni İnsan mı? Öyleyse Hangi İnsan?

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP26) Kasım ayında İskoçya’nın başkenti Glasgow’da yapılacak. Bir araya gelen ülke liderlerinin yine havanda su döveceği ve iklim değişikliğini durdurmak için kalıcı adım atmayacağı sır değil. Sorunu yaratan bir düzenin temsilcilerinin insanlık için çare üretmesi hayaldir. BM’ye bağlı Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Ağustos ayında yeni raporunu açıklamıştı. Rapor, gezegenin dört bir yanında insanlığın ve doğanın bir dizi felaketle karşı karşıya kaldığı yaz ortasında yayınlandı. Bu raporda, dünyanın küresel ısınma nedeniyle benzeri görülmemiş ve geri dönüşü olmayan zararlarla karşı karşıya olduğu vurgulanıyor. Dünya medyasında rapor, “insanlık için kırmızı bir kod” olarak nitelendirildi, büyük ülkelere uyarı mesajları verildi, alarm zilleri çalındı.
Her bir raporunda öncekinden daha karamsar bir tablo çizen IPCC, bu son raporunda da aslında yeni ve farklı bir şey söylemiyor. Bu yıl dünyanın dört bir yanında gerçekleşen orman yangınları, aşırı sıcak hava dalgalarına bağlı artan kuraklık, şehirleri harabeye çeviren seller vb. doğa olayları, iklim krizinin kritik bir eşiğe geldiğini ortaya koyuyor. Ancak bu krizin sorumlusu olarak kapitalist üretim tarzını değil, “insan”ı öne çıkartıyor.
IPCC’nin 2013’te yayınladığı beşinci raporunda küresel iklim değişikliğinin yüzde 95 oranında “insan eliyle” yaratıldığına kanaat getirilmişti. Üzerinde iki yüzden fazla bilim insanının çalıştığı son rapora göre ise, iklim değişikliği kesinlikle insan faaliyetlerinden kaynaklanıyor! “Bir suç mahalli olan dünyayı” ve iklim değişikliğini grafiklerle, sayısız araştırma ve verilerle inceleyen uzmanlar, suçun faili konusunda artık hemfikirler: İnsanlık! 4 bin sayfaya yakın rapor boyunca, “insan kaynaklı iklim değişikliği”, “insan etkisi”, “insan ürünü”, “insan aktiviteleri” kavramları yüzlerce defa kullanılıyor. Ve gezegen üzerinde yaşayan tüm insanlar eşit derecede suçlu ilan ediliyor. Elbette bugün karşı karşıya kaldığımız küresel iklim değişikliği, doğanın doğal döngüsü sonucunda gerçekleşmiyor. Dünyanın doğal işleyişine müdahale eden ve onu bozan “insan faaliyetleridir.” Ancak sormak gerekir: Hangi insan? Hangi insan faaliyeti?
Kapitalist açgözlülüğün yol açtığı felaketler tüm insanlığı vuruyor ve tüm dünyadaki emekçilerin yaşamını derinden etkiliyor. Ekolojik kriz kapitalizmin yol açtığı bir krizdir ve bu sistem yıkılmalıdır. Dünya emekçileri kapitalizmi yıkmadıkları sürece insanlık bu krizin yarattığı tehditten kurtulamaz.
Tüketimden tarlada ya da bir fabrikada çalışmaya, bir devletin bir ülkeye savaş ilan edip şehirleri bombalamasından nükleer silahların ve santrallerin inşasına kadar sayısız “insan faaliyeti” sayabiliriz. Peki, günün hangi saatinde uyanacağına bile özgürce karar veremeyen milyarlarca emekçi ile ağızlarından çıkacak tek kelimeyle savaş ve yıkım yaratan burjuva devlet yöneticilerle bir avuç milyarderi aynı “insan” kategorisinde değerlendirebilir miyiz? Ya da bir petrol rafinerisinden milyar dolarlar kazanan bir kapitalistle o rafineride çalışan bir işçi aynı “insan faaliyetlerinde” bulunup aynı derecede karbon emisyonunda rol sahibidir diyebilir miyiz? Kendi yaşamı üzerinde bile söz sahibi olmayan ve kapitalist düzenin dayatmaları altında olan emekçiler ile doğanın başına gelen tüm kötülüklerden sorumlu olan sermaye sınıfı nasıl eşit derecede sorumlu tutulabilir?
Bu düzende neyin, ne için, ne kadar üretileceği insanlığın ve doğanın yararına göre değil, kapitalist düzenin kurallarına göre belirlenir. Ve ana kural azami kâr sağlayacak ürünler üretmektir. Tüm yaşamı ve üretim sürecini bu amaç etrafında örgütleyen açgözlü kapitalist egemenler, insanlığı da doğayı da bu uğurda feda eder, üretim yöntemlerini buna göre şekillendirirler. Yüzde yüz yenilenebilir temiz enerji mümkünken daha kârlı olduğu için fosil yakıt kullanımından vazgeçmezler örneğin. Doğanın dizginsizce sömürüsü, tüm kaynakların azgınca talanı en nihayetinde birer “insan faaliyetidir.” Ancak bu insan, sermayenin ayakları üzerine dikilmiş, vücuda gelmiş halidir. İnsan kılığındaki sermaye, doğayı zerrece umursamaz ve insanlığı düşünmez! Dolayısıyla çağımızdaki küresel iklim değişikliğini yaratan, insanlığı ve doğayı bir yok oluşa sürükleyen kapitalist üretim tarzıdır! Üretimi belirleyen kapitalist sistem haliyle tüketimi de belirler. Örneğin sözde “sıfır atık” mantığıyla üretilen ürünleri düşünelim. Bu sistemde “sıfır atık”ın ne kadar gerçekçi olduğu bir yana, yoksulluk içinde yaşayan milyarlarca insanın “doğayı korumak” adına tercih etme şansı dahi yoktur. Ne üretim sürecinde ne de yaşamın bir başka yerinde söz sahibi olmayan milyarlarca emekçi İNSAN, bu suçun ortağı olamaz!
“Hepimizin suçu!” aldatmacasıyla felaketlerin ve iklim krizinin gerçek failini gizlemeye uğraşıyorlar. Doğanın ve emeğin yağması üzerine kurulu bu düzenin günahlarını tüm insanlığın boynuna yıkmak istiyorlar. Çeşitli iklim zirveleriyle, sözde protokollerle gezegeni kurtarma pozları vermeyi de ihmal etmiyorlar. Küresel iklim krizinin de insanlığın başına açılan diğer belaların da sorumlusu biz değiliz! Ancak kapitalist açgözlülüğün yol açtığı felaketler tüm insanlığı vuruyor ve tüm dünyadaki emekçilerin yaşamını derinden etkiliyor. Ekolojik kriz kapitalizmin yol açtığı bir krizdir ve bu sistem yıkılmalıdır. Dünya emekçileri kapitalizmi yıkmadıkları sürece insanlık bu krizin yarattığı tehditten kurtulamaz. İnsanlığın ve doğanın gerçek anlamıyla özgürleşeceği ve uyum içinde yaşayacağı bir dünyayı kurmak için mücadele etmekle mükellefiz!
- Kavanozu Sallayan Kim?
- Adımız, Yerimiz, Sınıfımız
- Toplum, Gençlik ve Anlam Sorunu
- Pasifik’te Bir Bulut ve Japon Balıkçısının Sözü
- Toplumun Gelişmesi Sadece Teknolojiyle Olur mu?
- Rajapaksa Hanedanlığı Yıkıldı Ama Daha Fazlası Gerek!
- Modern Sirk Evimizde, Cebimizde!
- Bitcoin Deyip Geçme!
- Emekçiler Ayakta: Kapitalizm İsyankâr Kışları Hazırlıyor!
- İşçi Dayanışması 172. Sayı Çıktı!
- Her Şey Değişir, Bu Düzen de Değişecek!
- Ferhat’ın Dönüşümü ve Gürzün Dinmeyen Sesi
- Emekçi Kadın, Özgürlük, Birey ve Toplum
- Kapitalizm Hayalleri de Öldürür!
- Korkuyorlar: Türkülerden, Şafaktan ve Ümitten!
- Nedir Bu Kimsenin Beğenmediği İşler?
- Sermayenin Çarkı Dönüyor Milyonların Yoksulluğu Büyüyor
- İnsanlık Kapitalist Girdaptan İşçi Sınıfının Mücadelesiyle Çıkabilir!
- İşçi Dayanışması 171. Sayı Çıktı!
- Umut, İnsanlık ve Midye Kabuğundaki Hayaller!
- “Yeşil Bursa”ya Ne Oldu?
- Ormana Girişleri Yasaklamak mıdır Önlem?
- Fırat Nehri Siyanür Akıyor!
- Doğada Can Bulan Ne Varsa Kapitalizmde Can Çekişiyor!
- Dünya Nüfusunun %99’u Kirli Hava Soluyor!
- ABD Colorado’da Yangın: Kapitalist Felaketler Bitmiyor!
- Gezegeni Kirleten Sistemin Temsilcileri Toplandı
- İklim Krizinin Nedeni İnsan mı? Öyleyse Hangi İnsan?
- Mersin’de Kaçak Granül İşletmeleri Zehir Saçıyor!
- Nasrettin Hocanın Akşehir Gölünü de Kuruttular
- İklim Krizi de Kapitalizmin Krizidir!
- Ağaoğlu’nun Cenneti, Bizim Cehennemimiz!
- Doğa Olaylarını Felakete Dönüştüren Açgözlü Sermaye ve Siyasi İktidardır
- Yangınlar, Seller, Deprem ve Konut Sorunu
- Tomrukların Arasında Cansız Bir Beden!
- “Yangın veya Sel Yaz”
- Sürülmüş Toprağın, Nehirlerin ve İşçilerin Bahtı
- Kapitalizm: Bu Deli Gömleği Dünyaya Dar Geliyor!
- 17 Ağustos Depreminden 22 Yıl Sonra: Yine Önlem Yok, Yine Hazırlık Yok!
- Sel Göz Göre Göre Felakete Dönüştü
Son Eklenenler
- Geçenlerde çalıştığım firmadan danışmanlık almak isteyen bir işletmeye gittim. Görüşmeyi yaptığım kişi genç bir kadındı. Önce yapacağımız iş üzerine konuştuk. O, bizim firmadan neden danışmanlık almak istediklerini anlattı. Ben ekonomik krizin firma...
- Onlar metal işçilerinin çocukları, onlar UİD-DER’li çocuklar… Onlar da tıpkı babaları, anneleri gibi üretiyorlar, yaratıcılıklarını ortaya koyuyorlar. Küçük yaşlarına rağmen dünyaya işçi sınıfının penceresinden bakmayı öğrenirken hikâyelerini...
- Çelikler Holding’e ait Afşin-Elbistan Linyitleri (AEL) Kömür İşletmesinde, 350 işçi maaşlarının iyileştirilmesi için iş bıraktı. İzmir Kemalpaşa’da bulunan Rapro/Gates Hortum Sanayi ve Tic. Ltd. Şirketinde çalışan 4 işçi, sendikalı oldukları için...
- Her görüp karşılaştığım bizim insanlarımızla, yani büyük insanlığın, yani işçi sınıfının insanlarıyla iki kelam etmek isterim ve o insanın sözlerini heybeme atarım. Yeri ve zamanı geldiğinde mücadele örgütümüz UİD-DER aracılığıyla hepinize...
- Cumhuriyet tarihinin en büyük yoksullaştırma dalgası işçi sınıfını vururken, Türkiye’nin dört bir yanında düşük ücretlere, çalışma koşullarının ağırlaştırılmasına, hak gasplarına karşı işçilerin mücadelesi sürüyor.
- Sesimi duyan var mı? Bu sözü hafızalara kazıyan 17 Ağustos Büyük Marmara Depreminin üzerinden 23 yıl geçti. Geçen zaman boyunca birkaç müteahhit dışında siyasi ve idari sorumlular yargılanmadı. Dersler çıkarılmadı, önlemler alınmadı. Beklenen...
- 1800’lerin ilk yarısında, sanayinin yoğunlaştığı Manchester şehri 400 bin nüfusuyla İngiltere’nin en büyük ikinci şehriydi. Sanayinin kalbi konumundaki Manchester, aynı zamanda ilk işçi örgütlenmelerinin de başladığı yerdi. İngiltere işçi sınıfı...
- Nedir grev/direniş çadırı? Üzerine düşünmeden cevap verirsek, bir muşamba ve muşambaları ayakta tutan birkaç tahta direk... Fakat bunun ötesinde bir anlama sahiptir grev ve direniş çadırları. Elbette işçiler bu çadırı öncelikle kendilerini güneşten...
- Onlar komşumuz, iş arkadaşımız. Aynı mahallede, aynı sokakta yaşıyoruz; aynı işyerlerinde çalışıyoruz. Ama kim olduklarının, adlarının, geçmişlerinin bir önemi yok. Onlar mülteci, onlar göçmen… Türkiye’de Suriyeliler, Afganlar”, Amerika’da “...
- Son dönemde dünya genelinde internet ve sosyal medyada yoğun rağbet gören bir teori var, karınca teorisi. Bu teorinin ne kadar bilimsel olduğu tartışmalıdır ama anlatı siyasal ve toplumsal alanla kesiştiği için ilgi görmektedir. Anlatı şöyle: “Gidin...
- En yakın akrabalardan işyerlerimizdeki işçi arkadaşlarımıza dek çevremizdeki insanların sözlerine kulak verdiğimizde, deryada yaşayıp deryadan bihaber olduklarını anlarız. Sıcağı sıcağına canlarını yakan ekmek fiyatının iki katına çıkmasını bile...
- Düzce’de bulunan Standart Profil fabrikasında çalışan Petrol-İş üyesi işçiler, artan enflasyon karşısında aldıkları ücretin her geçen gün erimesi sebebiyle, işverenden ücretlerinin iyileştirilmesini talep etmiş fakat işveren bu talebi geri çevirerek...
- İstanbul Tuzla’da faaliyet gösteren ETF Tekstil fabrikasının patronu fabrikayı kapatacağını duyurup ilk etapta 30 işçiyi işten atmış işçilere ihbar tazminatını ödemeyeceğini, kıdem tazminatının ise yüzde 70’ini ödeyeceğini duyurmuştu. İşçiler işten...