Buradasınız
İktidar, Toplum ve Emekçilerin Duygu Birliği

Antik çağda Roma İmparatorluğu, tarihin gördüğü en büyük uygarlıklardan biri olarak tam 1200 yıl boyunca ayakta kaldı. Köle emeğinin ürettiği zenginlik üzerine oturan Romalı egemenler, üç kıtaya yayılmış böylesine büyük bir imparatorluğu yönetmek için bir yol benimsemişlerdi: Divide et impera! Yani böl ve yönet! Gün geldi zulüm imparatorluğu Roma yıkıldı, köleci düzen tarihe karıştı. Ama o günden bugüne egemenler Roma’nın mirasına sahip çıktılar. Böl ve yönet politikasıyla sadece sınır ötesi düşmanlarını dize getirmediler, daha önemlisi halkları da böyle yönettiler, yönetiyorlar. Toplumu bölüp parçalayarak, insanın toplumsal varlığına saldırarak egemenliklerini sürdürüyorlar.
Bugün Türk-Kürt, Alevi-Sünni, dindar-seküler, AKP’li-CHP’li, beyaz yaka-mavi yaka, yerli-göçmen, kadın-erkek gibi sayısız ayrımlarla bölünmüş, kutuplaştırılmış bir toplumda yaşıyoruz. Bu durum ortak bir ruh ve enerjiyle bir araya gelmemizin, sorunlarımıza çözüm üretmemizin, emekçileri uçuruma sürükleyen siyasi iktidardan hesap sormamızın önündeki en büyük engeldir. İşte bunun bilincinde olan siyasi iktidar, bu kimlikleri aşıp emek ve sınıf kimliği altında birleşmeyelim diye sinsi oyunlar tezgâhlıyor. Mesela geçtiğimiz günlerde akıl almaz gerekçelerle konserler, festivaller yasaklanmaya başlandı. Müzisyenler, organizatörler adeta şeytanlaştırıldı. Emekçiler bu yasaklar üzerinden bir kez daha kutuplaştırılıp ayrıştırılmak, zihinleri bulandırılmak istendi. Peki, neydi siyasi iktidar için bir konseri, bir festivali bu kadar tehlikeli kılan? Yine eskilere gidelim…
İnsanlar on binlerce yıl boyunca doğa karşısında bir arada hareket ettiler, zorlukları birlikte aşarak yol aldılar. Mesela ilkel insanlar ava gitmeden önce bir ateşin etrafında toplanıp dans ediyor, av sürecini canlandırıyor, bunu yaparak korkularını aşıyor, birbirlerine güç ve cesaret veriyorlardı. Bu etkinlik ortaya büyük bir enerji çıkartıyor, onları aynı hedef doğrultusunda birleştirip duygu birliği oluşturuyordu. Duygu ve ruh birliği birbirlerini daha iyi anlamalarını, zorluklar karşısında daha iyi koordine olmalarını sağlıyor, yaşam azimlerini arttırıyordu. Burada görülmesi gereken insanın bir toplum oluşturması ve bunun bilincinde olmasıdır. Binyıllar boyunca insanlık yol aldıkça toplum da gelişti. İnsan el birliği ile dünyayı şekillendirdi, medeniyetler kurdu, bilimde, sanayide, siyasal-toplumsal alanda devrimler yaptı.
İşte bu nedenle toplum yan yana yaşayan bireylerin aritmetik toplamından ibaret değildir. İnsanın yuvasıdır, kök saldığı, güç aldığı toprağıdır, tarihi ve geleceğidir. İnsanlar ancak bir toplumun parçası olduklarında, o toplumla birlikte nefes alıp verdiklerinde yaşayabilirler; yontulup şekillendirilebilirler, insan olabilirler. Bunun için insanlar acılarında, sevinçlerinde bir araya gelirler, dayanışma ve kardeşliğe özlem duyarlar. Cenazelerde, felaketlerde birbirlerine yaslanarak acılarını hafifletirler. Düğünlerde, şenliklerde, festivallerde, konserlerde ortak bir duyguyu, hazzı ve mutluluğu paylaşırlar. Tepkilerini göstermek, seslerini, taleplerini duyurmak, birbirlerinden güç almak için mitinglerde, eylemlerde, protestolarda bir araya gelirler. Tüm farklılıklarına rağmen birlikte olduklarında birbirlerinden güç ve moral devşirirler, değişim yaratabileceklerini görürler. İşte tüm bunları yapabildikleri zaman gerçek anlamda toplum olurlar. Toplum olmak, insanın insan olabilmesinin, insanlaşabilmesinin ve dünyayı iyi yönde değiştirebilmesinin koşuludur.
İşçi Dayanışması’nın bir önceki sayısının başyazısında iktidarın, toplumda ortak bir duygu birliği oluşmaması için elinden geleni yaptığını belirtmiştik. Rejim, konserleri, festivalleri yasaklayarak insanları birbirinden yalıtmak, yalnızlaştırmak, muhalif kitlelerde duygu ve ruh birliğini kırmak, çaresizlik duygusunu hâkim kılmak istiyor. İktidarını korumak için toplumu bölmeye, parçalayıp güçsüz düşürmeye çalışıyor. 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin failleri tam da aynı nedenle sokaklarda üç kişinin bir araya gelmesini yasakladılar. Dünya egemenleri aynı nedenle 2019 sonunda patlak veren pandemiyi insanları eve hapsetmenin, tüm eylemleri yasaklamanın gerekçesi haline getirdiler. Pandemi sürecinde depresyon vakalarının katlanarak artması, bugün rejimin baskılarından dolayı Türkiye’de boğucu bir toplumsal atmosferin hâkim olması tesadüf değildir.
Bu zehirli atmosferden kurtulmanın ve nefes almanın yolu, emekçiler olarak farklılıklarımızı aşıp hayatın her alanında dayanışma içinde birleşmektir! Tek tek insanlar toplamı değil toplum olmayı seçmeli, omuz omuza vererek sömürüye, baskı ve zorbalığa karşı birlikte mücadele etmeliyiz!
Pressan İşçileri Direniyor
Fevkalâde Memnunum Dünyaya Geldiğime
- İşçi Dayanışması 208. Sayı Çıktı!
- Örgütlü Olamayan Ucuz İşgücü Olur
- Komşunun Evi Yanarken…
- İşçi Gençlik Patronların Kölesi Olmayacak
- On Depo Benzin İle Ölçülen Emek
- Yaşadığımız Çağın Sorumluluğunu Almak, Guido Gibi Olmak!
- “Greve Çıktık, Elimize Ne Geçti?”
- Sağlıksız Bir Sağlık Anlayışı
- Kim Bu Herkes?
- Zeytin Ağacına Bile Düşmanlar!
- Sorunlarımızı Aşmak İçin Birlik Olmaya İhtiyacımız Var!
- İşçi Dayanışması 207. Sayı Çıktı!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Komşunun Evi Yanarken…
- Yaşadığımız Çağın Sorumluluğunu Almak, Guido Gibi Olmak!
- “Greve Çıktık, Elimize Ne Geçti?”
- Kim Bu Herkes?
- Sorunlarımızı Aşmak İçin Birlik Olmaya İhtiyacımız Var!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
Son Eklenenler
- Kamu emekçilerinin 2026–27 yıllarını kapsayacak toplu iş sözleşmesi görüşmeleri başladı. Yaklaşık 6 milyon kamu emekçisi var ve aileleri ile birlikte düşünüldüğünde 20 milyon insanı ilgilendiren bir süreç başladı. Kamu işvereni yani devlet, 2026’nın...
- İşçi Dayanışması’nın sayfalarında dünyadan işçi mücadelelerine, yüz milyonlarca işçinin katıldığı grevlere, farklı millet ve inançlardan yüz binlerce emekçinin bir araya geldiği Filistin’le dayanışma eylemlerine, ülkeden ülkeye yayılan emekçi...
- 17 Ağustos 1999 gecesi Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden biri yaşandı. Kocaeli, Yalova, Sakarya, İstanbul ve Düzce’yi sarsan 7,4 büyüklüğündeki depremde 50 binden fazla insan hayatını kaybetti, çok daha fazlası yaralandı. Yüzbinlerce...
- Mersin’in Tarsus ilçesi 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren PMS Tıbbi Cihazlar fabrikasında 12 işçi, sendikaya üye oldukları için işten çıkarıldı. Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS), 16 Ağustosta fabrika önünde basın açıklaması...
- Sakarya Hendek’te bulunan, Birleşik Metal-İş Sendikasının örgütlü olduğu Koç Holding’in şirketlerinden Türk Traktör’ün tedarikçisi olan SAG Hidrolik fabrikasında bir işçinin işten çıkarılması sonrası 12 Ağustosta direniş başladı. TEKSİF Sendikasına...
- İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırıları ve açlık politikası tarifsiz acılar yaşatmaya devam ediyor. Siyonist rejim, iki milyon Filistinlinin bölgeden sürülmesi anlamına gelecek olan Gazze’yi tam işgal planıyla saldırılarını tırmandırıyor....
- Pakistan’da binlerce tekstil işçisi, hakları için haftalardır mücadele ediyor. Arjantin’de emekliler her Çarşamba günü düzenledikleri protestolar devam ediyor. Tunus’un en büyük işçi sendikası Tunus Genel İşçi Birliği (UGTT) üyesi toplu taşıma...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu KESK, 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine dair, Kamu İşveren Heyeti teklifinin açıklanmasının ardından, 13 Ağustos Çarşamba günü Türkiye’nin pek çok kentinde ortak basın...
- Artık ben de anlıyorum ki; bir işçi hayata bu pencereden bakmaya başlar, işçi sınıfının bir ferdi olduğunu kavrar, hayatını buna göre dizayn etmeye çalışır, örgütlü davranır, mücadelenin ve dayanışmanın gücünden beslenirse gözleri hakikati görmeye...
- Egemenler zenginlik, güç ve iktidar uğruna kavga ederken bunun bedelini hep işçilere ödettikleri için oyunlarında, şiirlerinde işçileri emperyalist savaşa karşı çıkmaya çağırıyordu Brecht. Kendisi 1898’de doğmuştu ve çocukluğu dünyanın da Almanya’...
- 12 Ağustos gece saatlerinde Evrensel Gazetesinin İzmir/Alsancak’ta bulunan bürosuna silahlı saldırı gerçekleştirildi. Gazetenin tabelası hedef alınarak 7 kurşun sıkıldı. Saldırının ortaya çıkmasının ardından bir kişi gözaltına alındı.
- Trendyol Go işçileri, artan iş yükü, düşen kazançlar ve şirketin aldığı tek taraflı kararlar nedeniyle 11 Ağustos’ta Bursa’da eylem gerçekleştirdi. HepsiJet işçileri işyerindeki ağır çalışma koşulları, sendikal örgütlenmeye yönelik baskılar, ücret...
- Kamu İşveren Heyeti 4 milyon kamu emekçisini ve 2,5 milyon emekliyi ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde ilk zam teklifini 12 Ağustosta açıkladı. İktidar 2026 yılının ilk altı ayı için yüzde 10, ikinci altı ayı için yüzde 6, 2027...