Buradasınız
İran’da Kadın Olmak

Türkiye’nin güneydoğudaki komşusu İran’da 16 Eylülden bu yana büyük bir emekçi isyanı yaşanıyor. 22 yaşında gencecik bir kadın olan Mahsa Amini’nin polis tarafından katledilmesi bardağı taşıran son damla oldu İranlı emekçiler için. Kadınlar, gençler, işçiler, emekçiler sokaklara, meydanlara döküldüler. Halkı baskı ve zorbalıkla zapturapt altında tutmaya çalışan zalim molla rejiminin yıkılması için, özgür olmak, özgürce ve kardeşçe birlikte yaşamak için protestolara giriştiler.
İranlı emekçilerin sabrını taşıran şey, 1979’dan beri halka nefes aldırmayan, zorbalıkta sınır tanımayan, tepeden tırnağa yolsuzluk ve çürümeye batmış molla rejiminin ta kendisiydi. Polis ve molla iktidarı Mahsa’yı öldürdüklerini inkâr ettiler ama işçi ve emekçiler için bu yalana inanmak mümkün değildi. On yıllardır molla rejiminin baskı ve zorbalığına karşı öfke biriktiren emekçiler harekete geçtiler. Gençler, kadınlar meydanlara çıkmaktan vazgeçmediler. Ölümü göze alarak değişim ve özgürlük özlemlerini ortaya koyuyorlar. Petrol, şeker, metal üreten işçiler, otobüs ve kamyon şoförleri, öğretmenler greve giderek mücadelenin bir parçası oldular.
Molla rejimi halkın taleplerine kulak vermeyi reddetti. Gösterilere katılanları hain, ajan, şeytan ilan etti. Aralarında çocukların da olduğu 300’den fazla insanı katletti. Şu ana kadar 15 bin kişiyi gözaltına almış durumda. Tüm bunları sömürü, yağma, talan düzenini sürdürmek, iktidarının bekasını sağlamak uğruna yapıyor. Böyle bir rejim ayakta kalmayı hak etmez, meşru değildir ve ne yaparsa yapsın bir gün büyük bir gümbürtüyle yıkılmaktan kurtulamaz.
UİD-DER’li işçilere İran’dan seslenen bir emekçi kadının mektubu, kadınların molla rejimine karşı neden isyan ettiğini ortaya koyuyor. İran’da emekçi kadınların, gençlerin içine sıkıştırıldığı cendereyi anlatan mektubunu aşağıda paylaşıyoruz:
İran’dan bir emekçi kadın
Merhaba, ben İran’da yaşayan bir kadınım. İran’da kadın olmak dünyanın diğer bölgelerinden farklıdır. Burada kadın olmak, kendinizi erkeklerden daha aşağılık hissetmeniz ve birçok kısıtlamaya maruz kalmanız demektir. Çocukluğumuzdan beri sokakta oynamamıza bile izin verilmedi, diğer kızlarla bile... Küçük kızlar için bile başörtüsü takmamak birçok suçlamayı beraberinde getirdi. Erkekler tarafından herhangi bir rahatsızlık yaratılsa dahi kız çocukları ve kadınlar kesinlikle suçludur. Bununla birlikte, birçok alanda aileler hâlâ bir kızın tüm geleceğini ve hayallerini yok eden batıl inançların ve yanılsamaların etkisi altındadır.
İran’da yaşayan bir kadın olarak tüm bu baskılara ve kısıtlamalara, ayrımcılığa çocukluğumdan beri maruz kaldım. Mesela daha genç bir kızken, bir gün her zamanki gibi yorgun argın okuldan döndüğümde evimizde orta yaşlı bir kadınla karşılaştım. O gittikten sonra beni oğluyla evlendirmek için geldiğini öğrendim. Dini sebeplerden dolayı evleneceğim kişiyi seçme hakkım yoktu ve reşit olmadığım halde evlendirildim. Ağlamalarımın ve çektiğim acıların, ailemin bu kararını değiştirmeye hiçbir etkisi olmadı. Benim için hayatım o gün bitti... Hayalim hemşirelik okumaktı ama iki ay sonra yerini ev kadını olarak evde kalmaya bıraktı.
Evlilik töreni çok basitti, korkudan ağlamaya bile cesaret edemedim. Düğün töreni sırasında bazı sayfaları imzalamam istendi. O gün o sayfaları okuyacak vaktim olsa bile cümlelerden hiçbir şey anlamayacaktım. Ama daha sonra, o kâğıtları imzalamanın acı ve ıstırapla dolu sonsuz bir hapis cezası anlamına geldiğini öğrendim. Kocamın izni olmadan evimden bile çıkamayacağım yazıyordu.
Halen, evlilik esnasında bu belgelere imza attırılan binlerce kızın hayalleri ateşe veriliyor ve kül oluyor. Aşksız, hayal kırıklığına uğramış, depresif kadınlar... Bir yıllık evliliğimden sonra ilk çocuğum doğdu. Genç yaşta evlenmiştim ve cinsellik konusunda hiçbir bilgim yoktu. Günümüzde teknolojinin gelişmesi sayesinde bilgiye erişim kolay olsa da bu konu hâlâ bir tabu olarak görülüyor. Örneğin cinsel yolla bulaşan hastalıklarla ilgili bilgilendirme nadiren yapılıyor ve maalesef bilgi eksikliğinden, yoksulluktan kaynaklı bu konunun en çok mağduru yine kadınlar oluyor. Bugünlerde, nüfus artışı politikası nedeniyle durum daha da kötü. Doğum kontrol yöntemleri artık ücretsiz değil ve bir kadının zorunlu durumlarda dahi istenmeyen gebelikleri sonlandırabilmesi çok zor.
Bu ekonomik ve sosyal koşullarda, istenmeden dünyaya gelen bir çocuğun geleceği ne olabilir diye defalarca düşündüm. Arkadaşlarıma tavsiyem, bu konuda her zaman dikkatli olmaları ve bir çocuğun geleceğini bozmamaları olmuştur. Hamilelik için kendi bedeni üzerinde dahi kontrol hakkı olmayan bir kadın çocuğunu nasıl sevebilir? Genç kızların ve kadınların, sürekli olarak babaları veya erkek kardeşleri tarafından yargılanma korkusu içinde yaşadıkları bir toplumda, adaletten nasıl bahsedilebilir ki?
Sadece geçtiğimiz yıl medyada birçok kadın cinayeti vakası haber oldu. Gerçek sayı kesinlikle medyada yer alandan fazlaydı, çünkü uzak bölgeler ve özel etnik gruplar hakkında yeterli bilgi yok. Erkeklerin tacizine kadınların sebep olduğunun düşünüldüğü ve başörtüsü takmamanın iffetsizlik sayıldığı bir ülkede yaşayan kadınlar olarak bu toplumun ilerlemesini nasıl umut edebiliriz?
İki çocuğumla birlikte hayallerime ulaşabilmenin, özgürlüğün, güvenliğin ve fikirlere saygının gerçek anlamını bulmanın ancak başka bir ülkede mümkün olacağını düşündüm hep. Çünkü kendi ülkemde kadınlar ve kızlar hep acı çekiyorlardı. Ama artık İranlı kadınlar da haklarını almak için savaşıyorlar. Lütfen sizler de İranlı kadın ve kızların sesi olun. Barış, mutluluk ve özgürlük sadece İranlı kadınların değil, Afganistan ve benzeri diğer ülkelerde yaşayan kadınların da hakkıdır.
Jin, jiyan, azadi!
- Bir Yanımız Uzay Çağı Bir Yanımız Yoksulluk
- Pazara mı Gitsek Ucuz Olur Markete mi?
- İşçi Anne Babalar Çocuklarını Nasıl Yetiştirmeli?
- Örgütlüysek Güçlü Olduğumuzu Yaşayarak Öğreniyoruz
- UİD-DER’in Kapısı
- Söyleyin, Kadın İşçide mi Kabahat?
- Gastonya Grevi ve Ella May’in Mücadelesi
- İşçi Sınıfının Çocukları ve Anaları: Dün Başardılar Bugün de Başarabilirler!
- Yasaklara Rağmen Kadınlar 25 Kasımda Alanlardaydı
- UİD-DER Kadın Komitesi: Kadına Yönelik Şiddetin Kaynağı Kapitalizmdir!
- Emekçi Kadınlardan Gebze’de Basın Açıklaması
- Emekçi Kadınlar: “Geçmişimizle Gurur Duyuyor, Ekim Devrimine Sahip Çıkıyoruz!”
- İran’da Kadın Olmak
- Geçmişten Bugüne Emekçi Kadınların Mücadelesi Sürüyor
- Asıl Dert “Aileyi Korumak” mı?
- İşçi Kadınların Pierburg Grevi
- İhtiyacımız Olan Şey Birlik ve Mücadeledir!
- Gururla Taşıdığım Öz Kimliğimdir UİD-DER
- Tuzla’dan Emekçi Kadınlar: Artık Yeter, Böyle Yaşamak İstemiyoruz!
- Tüm Okullarda Ücretsiz ve Sağlıklı Yemek Verilsin!
- İran’da İsyan, Hoy’da Deprem: Molla Rejimi Yıkılmalı!
- İngiltere’de 500 Bin İşçi Grevde!
- Fransa’da Milyonlar Ayakta!
- Peru: Emekçilerin İsyanı Büyüyor!
- Venezuela: İşçiler Sefalet Koşullarını Kabul Etmiyor
- Fransa: Fırın İşçileri Artan Enerji Fiyatlarına Karşı Sokaklarda!
- Milyonlar İsyanda, Milyonlar Meydanlarda!
- Perulu Emekçilerin Mücadelesi Sürüyor!
- İngiltere İşçi Sınıfı Yeni Yıla Yeni Grev Dalgasıyla Girdi
- 2023’e Girerken İşçi Sınıfının İsyan Fırtınası Sürüyor
- Partido Manggagawa: Filipinler’de İşçi Sınıfına Saldırılar Artıyor!
- Belçika’da Yoksullaşmaya Karşı Grev
- Atina’da Öğretmenler: Eğitime Daha Fazla Bütçe!
- İngiltere’de Hemşirelerden Tarihi Grev
- İngiltere’de Grevler Yayılıyor: Sermaye Hükümeti Panikte!
- Peru’da Emekçiler Kongre Darbesine Karşı Ayakta!
- Moğolistan’da Yolsuzluğa Karşı Protesto
- İngiltere’de Posta İşçilerinin Grevleri Devam Ediyor
- İtalya’da Emekçiler Haykırdı: “Silahları Bırakın, Ücretleri Artırın!”
- Kaliforniya Üniversitesinde Kısmi Anlaşma Sağlandı, Grev Devam Ediyor
Son Eklenenler
- 29 Ocakta İran’ın Batı Azerbaycan eyaletine bağlı Hoy kentinde 5,8 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Kışın en soğuk günlerinde, gece 21.44’te meydana gelen depremde en az 3 kişi öldü, 122 kişi yaralandı, çok sayıda ev hasar gördü. Hoy halkı...
- Toplumda çoğunluğun doğru kabul ettiği fikirleri sorgulamak, yanlışları görmek, bunları dile getirmek kolay değildir. Kolay olan herkesin söylediğini söylemek, herkesin yaptığını yapmaktır; çünkü bu çaba sarf etmeyi gerektirmez ve “zararsızdır.”...
- 31 Ocak 2008’de İstanbul Davutpaşa’da kaçak bir maytap atölyesinde meydana gelen patlamada 20’si işçi 21 kişi ölmüş 100’den fazla kişi yaralanmıştı. Katliamın 15. yıl dönümünün Anayasa Mahkemesi kararıyla tekrar görülen davanın 2. duruşmasının...
- Bizler İşçi Dayanışması gazetesi okuru bir grup petrokimya işçisiyiz. Geçtiğimiz günlerde bir araya geldik ve “Artık Yeter! Şimdi Birlik ve Mücadele Zamanı” kampanyamızın bildirisini okuduk. Hayat pahalılığı, sosyal hayattan kopma ve baskılar...
- Sendikaların araştırmalar sonucunda açıkladıkları rakamlara göre yoksulluk sınırı 27 bin liranın üzerine çıktı. Türkiye’de bu miktarın üzerinde bir ücrete çalışan işçi sayısı neredeyse parmakla sayılacak kadar azdır. Yani Türkiye’de işçiler...
- Binlerce demiryolu işçisi, 300 bin öğretmen, 70 bin üniversite çalışanı, 100 bin kamu işçisi, 2 bin otobüs şoförü… Bugün İngiltere’de farklı sektörlerden 500 bin işçi grevde. İşçiler mücadelelerini birleştirdiler, grevlerini ortaklaştırdılar ve hep...
- Fransa işçi sınıfı 10 gün arayla 2. kez genel greve gitti. Macron hükümetinin emeklilik yaşını yükseltmek istemesine karşı 31 Ocakta 2,8 milyon işçi bir kez daha meydanları doldurdu. Ülkedeki 8 sendikanın çağrısıyla; Paris, Nice, Toulouse, Lille,...
- İstanbul Esenyurt’ta bulunan LCW’nin deposunda çalışan ve Kod-46 ile işten atılan 14 işçinin 10 Ocakta başlayan mücadelesi kazanımla sonuçlandı. British American Tobacco işçileri greve çıkma kararı aldı. 2022’nin Ağustos ayından bu yana sendikal...
- 2022 sonlarına doğru fırınlarda ekmeğin fiyatı 5 liraydı. İzmir Büyükşehir Belediyesinin Kent Ekmek fiyatı ise 3 liraydı. Kent Ekmek fiyatı artık 4 liraya çıkartılmış oldu. Yani ekmeğe yüzde 33 zam bindirilmiş oldu. Ekonomik kriz yukarıya doğru...
- Türkiye’de hızla yükselen enflasyon karşısında emekçilerin alım gücü iyice eridi. TÜİK’in resmi enflasyonu ile gerçek enflasyon arasında uçurum olduğu için ve ücret artışları resmi enflasyon veri alınarak yapıldığı için, yapılan zamlar reel...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu TÜPRAŞ grubunda yaklaşık 5 bin işçi, “geçinemiyoruz” diyerek ek zam taleplerinin karşılanması için eylem başlattı. Kocaeli, İzmir Aliağa, Kırıkkale ve Batman rafinerilerinde çalışan işçiler, geçtiğimiz Çarşamba...
- DİSK’in eski Genel Sekreteri ve Maden-İş’in Kemal Türkler’den sonraki Genel Başkanı Mehmet Karaca dün akşam saatlerinde hayatını kaybetti. Karaca, 1969 yılında Otosan’da çalışırken Maden-İş’in örgütlenme faaliyetini yürütmüş, baş temsilcilik yapmış...
- Sağlık alanında devasa sorunlar yaşanıyor. Hastaların ilaçlara erişim sorunu bunlardan biri… İlaç yokluğu, fahiş fiyatlar, kaçak ilaçlar ve nihayetinde sahte ilaçlar! Günlerdir “sahte kanser ilacı” skandalını takip ediyoruz. Cumhuriyet’ten Murat...