Buradasınız
İşçi Gözüyle Yaşadığımız Sistem
Kocaeli’den bir üniversite öğrencisi
Patronların sömürüsüne öğrenci olarak değil de bir fabrika işçisi olarak bakmak. Evet, bir işçi gözüyle kapitalizmin o iğrenç yüzünü görmek… Okulların tatil olması ile birlikte iş aramaya başladım ve bir boru fabrikasında işçi aradıklarını öğrenip burada hemen işe başladım. İlk günden patronların o iğrenç yüzünü, işçilere nasıl köle gibi davrandıklarını gördüm ve işçilerin bu eziyete nasıl katlandığını düşünmeye başladım. Ve tabii diğer günler…
Şimdi size burada yaşadıklarımın bir kısmını anlatacağım. İlk patronlardan başlıyorum. Sürekli etrafımızda bizi izliyorlar. “Daha hızlı, daha hızlı”, “İşten atarım aç kalırsın” diye bağırıyorlar, sürekli hakaret ediyorlar ve ağızlarına gelen her şeyi söylüyorlar. İşçilerin cevabı ise susmak… Susuyorlar çünkü korkuyorlar. İşten atılma korkusu, ev kirasını nasıl öderim korkusu ve tabii eve nasıl ekmek götürürüm derdi. Bunlar sadece birkaçı dostlar... Patronların yapmayı en iyi bildiği şey kârına kâr katmak ve işlerinin bir an önce bitmesi için işçilere köle gibi davranmak. Çalıştığım fabrikada işçilerin sağlığını hiçe sayıp 35 saat boyunca kesintisiz çalıştırdıklarını gördüm. Evet, yanlış okumadınız 35 saat boyunca zorunlu çalıştırılan işçiler ve bir yandan da işçilerin emeğini kullanıp kârına kâr katan patronlar.
Patronların işçilere bu şekilde eziyet ettiklerini gördüm dostlar. Ve bu anlattıklarım bir ay içinde gördüklerimin sadece birkaçı. Gerektiğinde “hepimiz özgürüz, hepimiz eşitiz” demeyi çok iyi biliyorlar. Size soruyorum eşitlik bu mu? Özgürlük bu mu? Eğer buysa ben böyle eşitlik, böyle özgürlük istemiyorum. Kendileri milyonlarını sayarken, işçilere “al şu asgari ücreti, benim belirlediğim kadar yaşa” diyorlar. Peki, bu asgari ücretin çoğunu kiraya veren işçiler ne yapsın? Evet, bu durumda onlarca işçi arkadaşım oldu ve bana geriye kalan üç kuruşla nasıl geçin(eme)diklerini anlattılar.
Ne kadar acımasız bir yüzü varmış bu yaşadığımız sistemin! Ne kadar acımasızmış bu patronlar! Peki, bizi böyle bir hiçmişiz gibi kabul eden bu sistemi izlemekle mi yetineceğiz? Hayır dostlarım… Ben, UİD-DER’li işçi arkadaşlarla tanışana kadar bu tür durumlarda yapacak bir şeylerin olmadığını, elimizden bir şey gelmeyeceğini düşünmekteydim. Ama şimdi daha iyi anlıyorum mücadelemizin gerekliliğini. Haydi, siz de gelin, el ele verelim ve şu zincirlerimizden kurtulalım, hepimiz birlik olalım. Birlik olduğumuzda güçlü olan biz işçi ve işçi çocukları olacaktır.
Yaşasın örgütlü işçi sınıfı!
Yaşasın işçilerin uluslararası mücadele birliği!
Hidrodinamik Tersanesi
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- 12 Eylül askeri faşist darbesinin 45. yılında Türkiye’nin çeşitli illerinde eylemler gerçekleştirildi. Yapılan eylemlerde darbe rejimi ve onun günümüzdeki etkileri protesto edildi. İstanbul’da 78’liler Girişimi öncülüğünde Taksim Kazancı Yokuşunda...
- “Bırak seni başkaları övsün” diye bir söz vardır. Bir de işçi sınıfının ve insanlığın sömürüye karşı yürüttüğü mücadeleyi tarif eden başka bir ifade vardır: “Sen sadece doğru yolda yürü. Sabırla, emekle, alın teriyle ilerle. Bir gün başkaları da...
- Metal işkolunda Türk Metal, Çelik-İş ve Birleşik Metal-İş sendikalarıyla metal patronlarını temsil eden Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında 2025-2027 dönemini kapsayan Grup Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri başladı. Bu sözleşme, 250’...
- Ankara’da bulunan Tapeten Mensucat’ta Teksif Sendikasında örgütlenen işçiler, işverenin TİS masasına oturmayı reddetmesi üzerine 4 Eylülde greve çıkmışlardı. UİD-DER üyesi işçiler olarak grevlerinin 8. gününde Tapeten işçilerini ziyaret ettik.
- Yaşadığımız topraklarda 12 Eylül 1980’de bir askeri faşist darbe gerçekleştirildi. Darbeciler ülkedeki kaosu ve kardeş kavgasını bitirmek için darbe yaptıklarını ileri sürüyorlardı. Oysa asıl amaç işçi sınıfına ve örgütlerine darbe vurmaktı.
- Rejimin toplumsal muhalefeti sindirmeye yönelik her geçen gün dozunu artırdığı saldırılara karşı protestolar sürüyor. 2 Eylülde CHP İstanbul il örgütüne kayyum atanmasının ardından başlayan protestolarda emekçiler rejimin baskılarına biat...
- Nepal’de hükûmetin 4 Eylülde Facebook, X (Twitter), YouTube ve benzeri 26 platformu erişime kapatma kararı, gençlerin öncülüğünde işçi ve emekçilerin de katıldığı geniş protestoları tetikledi. Ülkede artan yoksulluk ve yolsuzluk karşısında biriken...
- Trump yönetimi işçi düşmanı ekonomi politikalarını, göçmenlere karşı saldırılarını, emperyalist savaşı körüklemeyi, Siyonist İsrail devletini desteklemeyi sürdürüyor. Emperyalist savaşın baş aktörü olarak Gazze’de yapılan soykırımı açık şekilde...
- İsveç sermayeli Omsa Metal fabrikasında çalışan işçiler, 2025’in ilk aylarında Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 Nolu şubede örgütlendiler. Şirket, sendikanın yetkisine itiraz ederken toplu iş sözleşmesi sürecinde de “sıfır zam” dayatmasında...
- Tanıdık birilerinden söz ederken “bizim Ahmet”, “bizim Ayşe” deriz. Bazen tarafını anlatırken “bizim takım”, “bizim parti” deriz. Hatta bazen hangi kimlik ve inançtan olduğunu tarif ederken de biz deriz. Gelin bu konunun üzerine duralım biraz. Biz...
- Türkiye’de rejimin her türlü muhalefeti ezmek, toplumu zapturapt altına almak ve bu yolla varlığını sürdürmek amacıyla hayata geçirdiği saldırıların ardı arkası kesilmiyor. Öyle ki bu rejim, yargıyı sopası, medyayı borazanı, devlet kurumlarını...
- Aylardır maaşları, toplu sözleşmeden doğan fark alacakları ve bazı yan hakları ödenmeyen Genel-İş Sendikası üyesi İzmir Buca, Karşıyaka ve Konak Belediyesi işçileri yürüttükleri mücadeleleri büyüterek iş bırakma eylemi yaptı.
- Dede Korkut hikâyelerinin birinde Uruzlu bir çobanla, bir Peri birbirlerini severler. Ancak bu beraberlik lanetlenmiştir. Peri bir gün çobanı çağırır ve şöyle der: “Bende bir emanetin var ama bu emanet halkının başına bela olacak, bilesin.”