Buradasınız
İşçi Sınıfının Mücadele Saflarını Güçlendirelim
İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ı geride bıraktık. 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında gerçekleşen mitinglere yüzbinlerce sendikalı sendikasız işçi, işsiz, emekli, emekçi kadın, genç katıldı. İşçi ve emekçiler, hayat pahalılığından ağır vergi yüküne, emeklilerin yok sayılmasından niteliksizleşen sağlık hizmetlerine, güvenceli çalışmanın ortadan kaldırılmasından yüksek kiralara, iş kazalarından rant politikalarına, işsizlikten kadına yönelik şiddete, uzun iş saatlerinden grev yasaklarına çözüm bekleyen nice sorunlarını dile getirdiler. Ekonomik yıkımın bedelini ödemeye, yoksullaştırılmaya, sendikasızlaştırılmaya, yok sayılmaya karşı tepkilerini ortaya koydular, taleplerini haykırdılar. 1 Mayıs meydanları işçi sınıfının, emekçilerin yani toplumun ezici çoğunluğunun ne denli ağır sorunlarla boğuştuğunu, bu tablo karşısında birlik ve dayanışma ihtiyacını bir kez daha ortaya koydu.
2024 1 Mayıs’ı, iktidarın ve sermaye sınıfının ağır saldırılarıyla karşı karşıya bulunan işçi sınıfının alanlarda birleşmesi, ortak taleplerini yükseltmesi, moral bulması bakımından önem taşıyordu. Gelgelelim 1 Mayıs yaklaşırken sendikaların üst yönetimleri bir kez daha bu gerçeği yok sayan bir tutum sergilediler. Sendika üst bürokratları, DİSK ve KESK yöneticileri 1 Mayıs’ı dar bir alan tartışmasına hapsettiler. Türkiye’nin en büyük kentinde, sanayi proletaryasının kalbinin attığı İstanbul’da, Taksim Meydanı dışında bir alanda miting yapmayacaklarını duyurdular. Taksim’in yasaklanmasına boyun eğmeyecekleri iddialarını ortaya attılar ama rejimin yasaklarını çiğneyip geçmek için gerçek bir örgütlenme ve hazırlık faaliyeti yürütmeyi akıllarından bile geçirmediler. DİSK ve KESK yöneticileri bu tutumlarıyla İstanbul 1 Mayıs’ını adeta sabote ettiler. İşçi sınıfının öz gücüne dayanmak, işyerlerinden başlayarak 1 Mayıs’ı işçilerin gündemine taşımak, fabrikalardan, hastanelerden, okullardan, inşaatlardan, işyerlerinden işçileri örgütleyip alana taşımak yerine bir burjuva partisinin, yani sermaye kesimlerinin sözcüsü olan CHP’nin kuyruğuna takıldılar. “Taksim’e yürüyeceğiz, kararlıyız” diyerek Saraçhane’ye çağırdıkları emekçilerin taleplerini, düzen karşıtı protestolarını dile getirmelerini de engellediler, onları polis şiddetiyle karşı karşıya bırakıp alandan ayrıldılar.
Üstüne basa basa söylemeliyiz ki Saraçhane’de ortaya çıkan manzarayı 1 Mayıs mitingiyle sınırlı görmek, bir organizasyon hatası olarak görmek büyük bir yanılgı olur. Söz konusu manzaranın gerçek anlamı özetle şudur: İşçi sınıfının mücadele örgütleri olması gereken sendikalar, sermaye partilerinin kuyruğuna takılan sendika üst bürokratları eliyle işlevsizleştirilmektedir. Sınıf uzlaşmacı bir çizgi benimseyen sendika üst bürokratları, sendikaların gerçek rolünü oynamasına mani olmakta, işçi sınıfının mücadelesini pörsütmekte, bu mücadelenin ilerlemesinin önündeki en büyük engeli teşkil etmektedir. Ağır sorunlar altında bunalan işçi sınıfının bu sorunlar karşısında bir çıkış yolu bulabilmesi için sendikalarına sahip çıkması, sermayenin ve sendika bürokratlarının planlarını, niyetlerini boşa düşürmesi büyük önem taşımaktadır. Özellikle siyasi iktidarın ve sermayenin, ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmekte kararlı olduğu böyle bir dönemde!
Uzun çalışma saatleri, düşük ücretler, düşük sendikalılık oranları, büyük oranda kâğıt üzerinde kalan sendikal örgütlülük ve kısıtlı sosyal haklar nedeniyle Türkiye, yerli ve uluslararası sermaye için ucuz işgücü cenneti olmaya devam ediyor. Ancak iktidardaki işçi düşmanı rejime bu da yetmiyor. Ne pahasına olursa olsun sermaye sınıfının, kendisine yakın çevrelerin zenginliğini büyütmeye odaklanan bu rejim, bu uğurda işçilerin sadece kemerini değil ümüğünü de sıkma konusunda büyük kararlılık gösteriyor. Tüm kaynakları sınırsızca sermaye sınıfının hizmetine sunarken tüm zenginliklerin kaynağı olan emeği ve doğayı sınırsızca yağmalıyor. Emekçilerin hayat pahalılığı karşısında ezilmesini, derin bir yoksulluğa hatta açlığa sürüklenmesini zerre kadar umursamıyor. Sermaye çevreleri rekor kârlar açıklarken işçilerin, emekçilerin, emeklilerin fedakârlık etmesini, dişini sıkmasını, yani açlığa talim etmesini salık veriyor. Yarattığı ekonomik yıkımın bedelini biz işçi ve emekçilerin ödemesinden başka bir seçenek olmadığını ileri sürüyor. Bu yalanlara inanmamızı, saldırıları sineye çekmemizi, tüm yaşananları adeta “yeni normal” olarak görüp alışmamızı istiyor.
Ekonomik yıkımın bedelini ödemeyi doğa kanunu gibi normal kabul etmemizi sağlamaya çalışan siyasi iktidar sorunlar karşısında itirazlarımızı, örgütlenme çabamızı, grev ve direniş gibi yollara başvurmamızı gayrimeşru ilan ediyor. Grev yasaklarını, protesto yasaklarını, direnişteki, grevdeki işçilere yönelik polis ve jandarma saldırılarını devreye sokuyor, bu baskıları toplumun gözünde normalleştirmeye çalışıyor. İşçi ve emekçileri bu yöntemlerle sindirmeyi amaçlıyor. İzmir Kemalpaşa’da 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, Nisan ayı ortasında jandarmanın saldırısına uğradılar. Lezita patronu işçilerin sendikalaşma hakkını yok sayarken, toplu sözleşme ile çalışmak istemelerini hadsizlik olarak görüp cezalandırırken jandarma coplarını kalkanlarına vura vura işçilerin üzerine yürüdü. İşçileri yerlerde sürükledi, gözaltına aldı. Söz konusu işçilerin hakları için mücadelesi olunca Türkiye’nin dört bir yanında benzer manzaralarla karşı karşıya kalıyoruz, rejimin tahammülsüzlüğüne şahit oluyoruz.
Öte yandan 31 Martta artan yoksulluk ve baskılar nedeniyle iktidara tepki duyan emekçilerin oyunu alan ana muhalefet partisi konumundaki CHP de işçilerin, emekçilerin karşı karşıya olduğu bu saldırılar karşısında adeta “cambaza bak cambaza” taktiği izliyor. Sanki ortada normal bir iktidar ve normal bir durum varmış gibi uzlaşıdan, müzakereden, yumuşamadan bahsediyor! İktidarın yürüttüğü ekonomi programını en az iktidar kadar gerekli gördüğünü gizleme gereği bile duymuyor. Kısacası iktidarıyla muhalefetiyle sermaye sınıfının siyasetçileri toplumun, işçi ve emekçilerin can yakıcı sorunları yokmuş da her şey normalmiş, yaşananlar geçici aksaklıklardan ibaretmiş gibi bir algı yaratmaya çalışıyorlar. El ele verip bizi aldatmaya, tepkimizin açığa çıkmasını, güçlenmesini, değişim yaratmasını engellemeye çalışıyorlar. 1 Mayıs’ta Saraçhane’de yaşananların bir kez daha gösterdiği gibi, sendikaların başında bulunan bürokratları da bu planlarının bir parçası haline getiriyorlar.
Ekonomik yıkımın bedelini ödemek, daha fazla yoksullaşmak, daha çok çalışıp daha az doymak istemiyorsak iktidarıyla muhalefetiyle sermaye sınıfının planlarını boşa çıkarmak, saldırılarını püskürtmek zorundayız. Bunun için örgütsüzlüğün, dağınıklığın hâkim olduğu işçi sınıfımızın saflarını güçlendirmek zorundayız. Sendikalarımıza sahip çıkmak, onları çatısı altında birleşip haklarımız için mücadele ettiğimiz öz örgütlerimiz haline getirmek için ter akıtmak zorundayız. Elbette bu, bugünden yarına hemen başarılabilecek kolay bir görev değildir. Fakat işçiler birlik olduğunda, olaylara kendi sınıflarının penceresinden bakmayı başardıklarında, sabırlı ve kararlı biçimde çalıştıklarında aşamayacakları zorluk yoktur. Bunun için işe, işyerlerimizde birliğimizi sağlamak, sendikal örgütlülüğümüzü güçlendirmek, sendikamıza mücadeleci bir çizginin hâkim olmasını sağlamak üzere yapabileceklerimize birlikte kafa yormakla, bu hedefe odaklanmakla başlamalıyız. İşçi sınıfının mücadele saflarını güçlendirmek üzere sorumluluk alalım, harekete geçelim!
İyi ki 1 Mayıs’a Gitmişim
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
Son Eklenenler
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) 30 Kasımda Ankara Tandoğan Meydanında “Geçinemiyoruz! Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşiyoruz” şiarıyla miting düzenledi. Mitinge Türkiye’nin onlarca kentinden KESK’e bağlı sendikalara üye emekçiler...
- Lübnan Ulusal İşçi ve Çalışan Sendikaları Federasyonu (FENASOL), İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırılarının yoğunlaşmasının ardından uluslararası dayanışma çağrısı yükseltmişti. UİD-DER, FENASOL’un dayanışma çağrısının ardından Lübnanlı emekçilerin...
- Filistin halkıyla dayanışma eylemlerini aralıksız sürdüren İngiltere işçi sınıfı emperyalist savaş karşıtı mücadelesine devam ediyor. 28 Kasım gününü “Filistin için İşyeri Eylem Günü” ilan eden işçi, emekçi ve öğrenciler ülke çapında kitlesel...
- 30 Kasımda KESK tarafından Ankara’da düzenlenecek miting öncesi 2021 Tüm Emekliler Sendikası çeşitli kentlerde “Emekliler Ankara’ya Yürüyor” başlıklı basın açıklamaları gerçekleştirdi. Tekirdağ’da Hasan Ali Yücel Meydanı’nda gerçekleştirilen...
- Çayırhan Termik Santrali ve maden sahalarının özelleştirilmesine karşı yeraltında ve yer üstünde eylemler yapan Türkiye Maden İşçileri Sendikası ve Tes-İş Sendikası üyesi işçiler, Enerji Bakanlığıyla yapılan görüşmelerden olumlu sonuç alınamaması...
- Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla, başta İstanbul olmak üzere pek çok kentte, sendika yöneticilerinin, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü üyelerinin, gazeteci ve yazarların aralarında olduğu 200’den fazla kişinin gece yarısı...
- Türkiye’nin dört bir yanında, ücretlerini yükseltmek, sendikalaşmak istedikleri için mücadele eden işçiler çeşitli engellerle karşılaşıyor, işten atılıyor, baskıyla sindirilmek isteniyor. Siyasi iktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin...
- İspanya’nın Barcelona kentinde on binlerce emekçinin katılımıyla 23 Kasımda yüksek kira fiyatlarına karşı bir protesto gösterisi düzenlendi. Konut kiralarının düşürülmesi ve daha iyi yaşam koşulları talepleriyle bir araya gelen işçi ve emekçiler,...
- 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında 23 ve 25 Kasımda dünyanın dört bir yanında emekçi kadınlar meydanlara çıkarak öfkelerini haykırdı. Kapitalizm altında çifte ezilmişliğe maruz kalan emekçi kadınlar, kadına şiddetin...
- Bizim mahallenin gençlerinin her birine okuyacakları kitaplar almak için Konak’tan Kemeraltı’na girdim. Kitabın adı Küçük Kara Balık, yazarı Samed Behrengi. Kitap her yaştan işçilere ve işçi çocuklarına dereden çaya, çaydan ırmağa, ırmaklardan...
- Yıllar önce çok sevdiğim, dertlerimizi, sevinçlerimizi paylaştığımız ama hayata dair fikirlerimiz ayrı olan bir arkadaşımla aynı dönemde hamile kaldık. Onu hamile olduğu için işten çıkardılar ve buna karşı çok fazla direnemedi. Patron bana da,...
- DİSK Genel Başkan Yardımcısı ve Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan ile Genel-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı ve DİSK Çukurova Bölge Temsilcisi Kemal Göksoy’un 26 Kasımda sabaha karşı bir ev baskınıyla gözaltına alınmaları üzerine DİSK...
- Türkiye’deki grev ve direnişlere her geçen gün yenileri eklenirken işçilerin mücadelesi dayanışmayla büyüyor. Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmelerinin özelleştirilmesine karşı işçilerin başlattığı direniş devam ediyor. Genel Maden İşçileri...