Buradasınız
İşçi Sınıfının Ozanları Bize Ne Anlatıyor?
İşçi sınıfımızın üç yürek işçisini Haziran ayında kaybettik. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet, 2 Haziran 1970’te Orhan Kemal, 2 Haziran 1991’de ise Ahmed Arif’in güzel yüreği artık atmaz oldu, söylenecek sözleri yarım kaldı. Fakat kalemlerini sınıfsız bir toplum mücadelesinde etkili bir araç olarak kullanmış bu çalışkan insanlar ölümlerinin ardından yıllar geçmesine karşın işçi sınıfının mücadelesinde bir hazine olarak yaşamaya devam ediyorlar. Onlar düşünsel zenginliklerini barışın, kardeşliğin, eşitlik ve özgürlüğün dünyasına giden mücadele yoluna hasrettiler. Zamanı karanlığa boğan egemenlere, zulme karşı bayrak açtılar ve ömürlerinin sonuna kadar sürdürdüler kavgalarını.
İçinde yaşadığımız sistem işçilerin ellerinin hünerini, gözlerinin ışığını sömürdüğü sürece varlığını sürdürebilir. İşçi ve emekçilerin emeklerine el koyan egemenler bu düzeni sorgulayanları, akıl almaz çelişkilerini görüp teşhir edenleri, bir avuç azınlığın değil tüm toplumun refahı için değişim yaratmak isteyenleri her dönem düşman ilan etmişlerdir. Nice düşünür, bilim insanı, sosyalist, sanatçı, aydın, işçi önderi karalanmış, vatan hainliğiyle, dinsizlikle, düşmanlıkla itham edilerek fikirleri boğulmaya çalışılmıştır. Böylece dönemin toplumuna şu mesaj verilmiştir: Onlar gibi sorgularsanız, konuşursanız, değişim yaratmaya çalışırsanız siz de hainsiniz!
Nâzım’ı düşünelim. Dünyanın tüm ezilenlerini yüreğine sığdıran Nâzım’ı. Dönemin egemenleri onun kitaplarını “tehlikeli” görerek yasaklamış ve onu çok sevdiği memleketinden, insanından koparıp sürgün ederek “vatan haini” ilan etmişti. Nâzım’ın egemenlere verdiği tokat gibi cevap bugün aynı kirli siyaseti yapanlara da hitap eder: “…Vatan çiftliklerinizse,/ kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,/ vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,/ vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,/ fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,/ vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,/…,/ vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığınızdan,/ ben vatan hainiyim./ Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla: Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.”
Öykü ve romanlarında işçilerin yaşamını, nasıl sömürüldüklerini, gelecek hayallerini anlatan Orhan Kemal de Nâzım’ın kitaplarını okuduğu gerekçesiyle hapse atılır. Yoksullukla geçen kahırlı yaşamı boyunca tıpkı örnek aldığı Nâzım gibi ezilenleri yazmaktan ve inandığı değerlerin adamı olmaktan hiç vazgeçmez. “Olma kula kul, öpme el ayak, kirlenmesin ağzın. Ya ver canını insan için ya da etme kalabalık dünyamıza!” sözü onun yaşamı boyunca egemenlere karşı duruşunu ortaya koyar.
Nâzım’ın şiirinden, mücadelesinden etkilenen Ahmet Arif de şiirlerinde egemenlerin iyiye düşmanlığını, arsızlığını, ikiyüzlülüğünü anlatırken ezilenlerin umudunu, cesaretini ve sevdasını işler yüreklere. İşçilerin, köylülerin ezilmişliğini anlattığı ve her şeye rağmen bu topraklarda bir tek başak tanesinin bile susuz kalmadığı günlerin geleceğini muştuladığı şiirinde Anadolu topraklarına şöyle seslenir ozan: “…Yiğitlik, sen cehennem olsan bile, Fedayı kabul etmektir,/ Cennet yapabilmek için seni,/ Yoksul ve namuslu halka./ Bu'dur ol hikayet,/ Ol kara sevda.”Yani zenginlere cennet, yoksullara cehennem edilen bu topraklarda yiğitlik milliyetçi söylemlere sarılmakla, ayrıştırmakla ölçülmez. Yiğitlik, nerede ve hangi koşulda olursan ol zalimlere ve haksızlığa “dur” demektir, tüm emekçilere cennet olacak bir dünya yaratmak için ter dökmektir.
Şimdi düşünelim; emeği, doğayı dizginsizce sömüren, işçileri ölüme gönderen, tarihsel birikimleri tarumar eden, köylülerin toprağını zehirleyen, vergilerimizi yandaş patronların cebine dolduran, çocuklarımızı geleceksizliğe mahkûm edenler mi vatansever? Bunun karşısında emeğine ve haklarına sahip çıkan, “insanlarımız depremlerde ölmesin, çocuklarımız okullarda aç kalmasın, kadınlarımız öldürülmesin, savaş olmasın, halklar düşmanlaştırılmasın, insanların inançlarına karışılmasın” diyenler de “vatan haini” öyle mi? Karşımızda yalan, yağma, talan üzerine kurulu açgözlü ve kibir dolu bir rejim var. Bu rejim suçlarının üzerini örtmek, değişim iradesini kırmak için dini ve milliyetçi söylemlere sarılıyor. Kirli bir dille emekçilerin birleşmesini engellemeye hatta birbirine düşman etmeye çalışıyor.
İşçiler, emekçi kadınlar, gençler olarak bu kirli siyasetin yarattığı havaya aldanmamalı, umudu ve dayanışmayı büyütmeliyiz. Şimdi yürek işçilerimizin yarım kalan düşlerini gerçekleştirmek üzere işe koyulalım. Nâzım’ın dediği gibi: “Günlerimiz tohumlardır avuçlarında çocukların, çocukların avuçlarında yeşerecekler. Yeter ki ekmek ve hürriyet yolunda dövüşebilmek için yaşayabilelim!”
Asıl Suçluyu Görebilmek…
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
Son Eklenenler
- Ankara’dan UİD-DER’li işçiler olarak özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı eyleme geçen Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmesi işçilerini eylem alanlarında ziyaret ettik. 20 Kasımda maden işçileri iş bırakarak direnişe başlamış, ardından...
- “Eğer öleceksem, burada size karşı mücadele ederken öleceğim. Benim düşmanım sizsiniz. Vietnamlılar ya da Çinliler, Japonlar değil. Benim düşmanlarım ben özgürlüğümü istediğimde buna karşı duranlardır. Adalet istediğimde buna karşı duranlardır....
- Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri adlı taşeron şirket bünyesinde çalışan inşaat işçileri gasp edilen 2 aylık ücretleri ve tazminatları için 20 Kasımdan beri fabrika önünde eylem yapıyor. Yapı ve Yol İşçileri...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...