Buradasınız
İşçiler Kırmızı Et Yiyebildi!
Beylikdüzü’nden bir işçi
Merhabalar kardeşler, bizler Beylikdüzü’nde çalışan metal işçileriyiz. İşe gidiş gelişleri de sayarsak on iki saat zamanımızı patron için harcıyoruz. Fabrikada posamız çıkarılana kadar çalıştırılıyoruz. Üzerimizdeki yorgunluğu atmadan ertesi gün tekrar erkenden işbaşı yapıyoruz. Yetmiyor hafta sonları fazla mesailere bırakılıyoruz, yetmiyor iş kazası geçiriyoruz. Yemekler derseniz ayrı bir dert. Yemeklerde et bulamıyoruz ama onun yerine yenilmeyecek yabancı maddeler çıkıyor. Bazen bir arkadaşımızın yemeğine bir parça et düşmüşse onu şanslı olduğu için tebrik ediyoruz. Yeterince ve sağlıklı beslenemediğimiz için kendi sağlığımız da bu durumdan etkileniyor. Bir gün, “tencere tava, hep aynı hava” olmasın diye aramızda para toplayıp birlikte bir piknik organize ettik. Yaklaşık otuz kişi bir araya geldik. Bazı arkadaşımız kırmızı eti rüyasında görüyor ama toplu olarak et alacağımız için daha uygun olacaktı. Bu nedenle “kırmızı et varsa geliriz” diyen arkadaşlar da vardı. İlk olarak nereye gideceğimiz on gün öncesinden belirlendi, daha sonra ulaşım için araç ayarlandı. Kimler evlerinden ne getirecek, kimler alışveriş yapacak, nasıl buluşulacak diye planlandı. Yani başından sonuna kadar işçiler organize etti bu pikniği.
Tabii işçilerin bu organizasyonundan rahatsız olan patron yalakası bir şef de vardı ve kendisinden şu sesler yükseldi: “Böyle bir piknik yapılıyorsa neden bana danışılmıyor, neden ben organize etmiyorum? Ben ve patronum olmadan işçiler böyle bir işe girişmemeliydiler, zaten beceremezler ki…” Ama tabii ki öyle olmadı. İşçiler bu piknikte her biri farklı görevler alarak dört dörtlük bir piknik yaptılar. Birlikte eğlenmesini, birlikte sofraya oturmasını, sofradan kalkmasını, sohbet etmesini, oyunlar oynamasını, eğlenmesini de bildiler. Farklı memleketlerden, farklı etnik kökenlerden, farklı inançlardan işçiler bir araya geldiler. Burada birbirlerini daha iyi tanıyıp, bir nebze de olsa birbirlerine güvenebilmenin bir adımını atmış oldular.
Bu arada et yiyebilmiştik ama en ucuzundan; yani Et ve Balık Kurumu’ndan. Eh sonunda dişlerimizin parçalayamadığı eti midemize göndermek zorunda kaldık. Sadece karnımız doymadı tabii aç kalan ruhumuz da doydu. Bizler sürekli çalıştığımız için tam bir makine haline geliyoruz. Bu piknikteki eğlence, sohbet, oyunlar, şarkı söylemeler, şarkı dinlemeler aç kalan ruhumuzu biraz olsun kendine getirdi. İnsan olduğumuzun bilincine vardık.
Sonuç olarak birbirlerini sadece çalışma ortamından tanıyan işçiler burada birbirlerileriyle daha iyi kaynaştılar. İşçiler genel olarak birbirlerine pek güvenmedikleri için patronların karşısına da çıkmaya cesaret edemiyorlar. Patronlar istedikleri zaman işçiler arasında dil, din, ırk, mezhep ayrılıkları yaratarak birbirine düşürebiliyorlar. Bizler bu konuda uyanık olmalı, kendi ortak çıkarlarımız için, geleceğimiz için kardeşleşmeliyiz. Ancak bu şekilde daha iyi yaşam koşullarımızı oluşturur ve daha sağlıklı bir şekilde yaşayabiliriz.
İçimize Dolduruyoruz Öfkemizi
Çin İşi İşkence Aletleri
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Son Eklenenler
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...
- Adnan Yücel, Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek şiirinde “saraylar, saltanatlar çöker, kan susar bir gün, zulüm biter” der. Yeryüzünde “aşkın” yani özgürlüğün, barışın, mutluluğun hâkim olacağı günler için ve o günlere kadar mücadelenin devam edeceğini...
- Bugün dünyanın pek çok yerinde savaş naraları yankılanıyor. Filistin, Ukrayna, Suriye, Lübnan, Yemen ve daha birçok ülkede emperyalist savaşların getirdiği yıkımlara, acılara, ölümlere tanık oluyoruz. Şimdilik televizyon ekranlarında, gazetelerde...
- Portekizli yazar Jose Saramago “Körlük” romanında toplumsal körlüğü, bu kitabın devamı olan “Görmek” romanında ise ezilenler gerçekleri görmeye başladıklarında neler olduğunu anlatır. “Körlük” romanı 1933-1974 yılları arasında Portekiz’de hüküm...