Buradasınız
İşçiler Tek Adam Rejimine Hayır Diyor!
İşçiler, emekçiler, kardeşler!
Önümüzdeki süreçte tek adam rejimini getiren anayasa değişikliği oylanacak. Bu gelecek günlerimizi belirleyecek çok önemli bir oylamadır. Bu yüzden iyi düşünmeli, tartışmalı, anlamalı ve öyle karar vermeliyiz.
Biz üreten, tüm zenginliği var eden ama yoksullukla boğuşan işçi sınıfıyız. Biz işçilerin, emekçilerin penceresinden bakıyoruz dünyaya! Anayasa değişikliğine de işçi sınıfının penceresinden bakacağız!
Kardeşler!
Evet, geleceğimizi belirleyecek bir değişikliği oylayacağız. Peki, kaç kişi biliyor bu anayasa değişikliğinin ayrıntılarını? Çok az insan. Değişikliği tartışmayalım, üzerine fikir yürütmeyelim diye biz işçileri kutuplaştırıyor, birbirimize düşman ediyorlar. Siyasi iktidar, hiç kimse hiçbir şeyi sorgulamasın istiyor. Referandumda tüm iktidar yetkisini tek bir kişiye veren bir değişikliği onaylamamızı istiyor! Kim olursa olsun, biz tek adam rejimine karşıyız!
Adına ister Başkan isterse Cumhurbaşkanı densin, gerçek ortadan kalkmıyor. Adı üstünde tek adam rejimi! Değişiklikle birlikte Meclis devre dışı kalacak; yasama, yürütme ve yargı tek bir kişinin elinde toplanacak. Üstelik hiç kimse, tüm iktidar iplerini eline geçiren tek adamı denetleyemeyecek! Anayasa değişikliğinin bazı maddelerini aşağıda özetlersek;
- Cumhurbaşkanı aynı zamanda iktidar partisinin de başı olacak ve böylece daha ilk adımda tüm siyasal iktidarı elinde toplayacak.
- Meclis bir görüntüden ibaret olacak ve tek kişinin onay makamına dönüşecek. Meselâ hükümeti Cumhurbaşkanı Meclis dışından atayacak; Meclis bakanlar kurulunu ve bakanları denetleyemeyecek, hiçbir denetim mekanizması olmayacak.
- En önemlisi Cumhurbaşkanına OHAL ilan etme ve Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkartma yetkisi verilecek. Böylece tepedeki kişi, Meclisi çiğneyerek KHK ile yasa çıkartacak.
- Anayasa Mahkemesi üye sayısı 15’e düşürülecek ve bu 15 kişinin tamamını ya doğrudan ya da dolaylı olarak Cumhurbaşkanı seçecek. Yargıtay ve Danıştay üyelerinin çoğunu da Cumhurbaşkanı seçiyor, seçecek. Meclis devre dışı kalırken; yasama, yürütme ve yargı tek kişinin egemenliği altına girecek.
Tüm iktidarı eline geçiren Cumhurbaşkanının yargılanması ise imkânsız hale getiriliyor. Zaten tümüyle Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen yargı, onu nasıl yargılayabilir ki?
Kardeşler!
Bunun adı dediğim dedik, çaldığım düdük rejimidir. Bu da, kendisini toplumun üzerine çıkartan, kimseye hesap vermeyen ve canının istediğini yapan totaliter bir rejim demektir. Bize deniyor ki “siz bir kişi seçin, sonra o her şeyi sizin adınıza belirlesin.” Neden?
“Eğer Başkanlık sistemi olmazsa ekonomik ve siyasi kriz olur” diyorlar; yani açıkça bizi tehdit ediyor, korkutmak istiyorlar. Kriz ve kaos tehdidini bir sopa gibi kullanıyorlar. Daha önce de AKP tek başına iktidar olmazsa siyasal kaos olur dediler, halkı korkutup oy aldılar. Peki, ne oldu? 1 Kasımdan sonra istikrar mı geldi? Tersine, ülke birden bire inanılmaz siyasi bir kaos sarmalına sürüklendi. Siyasi kaos, ekonomiyi de krize sürükledi. Dolar yükseldi, lira eridi ve hayat pahalılığı arttı. Asgari ücrete yapılan zam daha cebimize girmeden buhar olup uçtu.
Kriz ve kaosa yol açan şey, bizzat tek kişiye dayalı rejim kurma arzusudur. Şu anda toplumun çoğunluğu bu anayasa değişikliğini istemiyor. Ama iktidar çevreleri, “hayır” oyu verecekleri şeytanlaştırıyor, hatta “terörist” ilan ediyorlar. Toplumun muhalif kesimlerini baskı altına alıyor, emekçileri birbirine düşürmeye çalışıyorlar.
Kardeşler!
Peş peşe grevlerimiz yasaklanıyor. 2015’te binlerce metal işçisinin grevini yasaklayan hükümet, geçtiğimiz günlerde bir kez daha metal işçilerinin grevini yasakladı. Grev hakkı elinden alınan işçiler, patronlar karşısında çaresizliğe itiliyorlar. Bunun anlamı, işçinin elini kolunu bağlamak, patrona ise sopa vermektir. Hükümet, hakkımızı aramayalım ve sessizce patronlara boyun eğelim istiyor. Oysa aynı hükümet “milli irade”den söz ediyor. O halde grevi oylayan ve iradesini sandığa yansıtan işçinin grev kararına neden saygı duyulmuyor? Hükümet açıkça patronların yanında saf tutuyor.
Neymiş, grev “milli güvenliğe” tehditmiş! Nasıl? OHAL’de grev yapılamazmış! Neden? Peki, ne zaman grev yapılabilir? Hiçbir zaman. Çünkü tek kişi rejimiyle birlikte OHAL düzeni yasalaşmış olacak. Şu ana kadar onlarca sendika ve dernek KHK ile kapatıldı. Eğer anayasa değişikliği onaylanırsa, grevin yasaklanması, hatta bu hakkın ortadan kaldırılması ve sendikaların kapatılması tek kişinin iki dudağı arasında olacak. Kimse de hesap soramayacak. İşte bizden böyle bir rejime “evet” dememizi istiyorlar.
Kardeşler!
Bizlerin sorunlarıyla iktidar çevrelerinin gündemi taban tabana zıttır. Çözüm bekleyen dünya kadar sorunumuz var. En can yakıcı sorunların başında iş kazaları ve iş cinayetleri geliyor. Sadece 2016’da 1970 işçi kardeşimiz, iş kazalarında yaşamını kaybetti. Bu insanların ailesi, çocukları, sevdikleri yok mu? Neden hükümet önlem almıyor, iş cinayetlerini durdurmuyor?
Ücretler düşük, iş saatleri uzun, çalışma koşulları ağır. Taşeron çalışmayı yaygınlaştıran hükümet, bununla da yetinmeyerek kölelik bürolarını yasalaştırdı. Kamuda 700 bin taşeron işçisi kadro bekliyor. Resmi rakamlara göre bile işsiz sayısı 3,5 milyonu aşmış bulunuyor. Gerçek rakamlar bunun çok üzerindedir. Tek adam rejimi peşinde koşan hükümetin işçilerin sorunlarını çözmek gibi bir derdi yok!
Gelecek günlerde tek adam rejiminin nasıl olacağını merak edenler, bugüne baksınlar. Bize sormadan, irademizi yok sayarak BES sistemini dayatanlar, tek kişi rejimi altında çok daha beterini yapacaklar!
Kardeşler!
Biz işçi sınıfının cephesinden bakıyor ve şöyle diyoruz: Demokratik hakları ortadan kaldıran; dernekleri kapatan; gazetecileri, aydınları, bilim insanlarını ve muhalif siyasetçileri hapse tıkan; OHAL’i kalıcılaştıran; on binlerce çalışanı işinden eden; grev yasaklayan; haklarımızı elimizden alan; emekçileri birbirine düşüren tek adam rejimini istemiyoruz. İşçiler olarak tek adam rejimine HAYIR diyoruz!
HAYIR!
Tohum ve Toprağa Dair
- 7 Ekim’in Birinci Yılı: Emperyalist Savaş Büyüyerek Devam Ediyor
- Ukrayna Savaşının İkinci Yılı: Ukrayna’dan Gazze’ye Emperyalist Savaşa Hayır!
- Emekçi Kadınlarız, 8 Mart Ruhuyla Birleşiyoruz!
- 6 Şubat Depremlerinin Birinci Yılı: Asrın Kötülüğünü Unutma, Unutturma!
- Gazze’de Savaş Büyüyerek Devam Ediyor
- Filistin ve Ortadoğu’da Yangın Büyüyor
- Oylar Emek ve Özgürlük İttifakı Partilerine!
- Ülkeyi Enkaz Yığınına Çeviren Yağmacı Düzene Artık Yeter!
- İşçi Sınıfı 1 Mayıs’ta Asrın Kötülüğüne ve Yağmacı Enkaz Düzenine “Artık Yeter” Diyecek!
- Felaket Göz Göre Göre Geldi: Depremzedeler İçin Tüm Olanaklar Seferber Edilsin!
- Asgari Ücret Görüşmeleri Algı Oyunlarıyla Başladı
- UİD-DER Kadın Komitesi: Kadına Yönelik Şiddetin Kaynağı Kapitalizmdir!
- Savaş Emekçiler İçin Yıkım Demektir! Savaşa Hayır!
- Şimdi Birlik ve Mücadele Zamanı!
- UİD-DER Kadın Komitesi: 1 Mayıs’ta Birlik, Dayanışma ve Coşkumuzla UİD-DER Kortejinde Buluşalım!
- Birlik ve Dayanışma İçinde 1 Mayıs’a!
- İşçi Sınıfının Tek Güvencesi Örgütlü Gücüdür!
- UİD-DER Kadın Komitesi: Emeğin Mücadelesi Emekçi Kadınlarla Büyüyor!
- Asgari Ücret Dört Kişilik Ailenin İhtiyaçlarına Göre Hesaplansın!
- Geleceğini Arayan Gençlik: Yarınlar İçin Mücadele Edelim!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
Son Eklenenler
- Ankara’dan UİD-DER’li işçiler olarak özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı eyleme geçen Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmesi işçilerini eylem alanlarında ziyaret ettik. 20 Kasımda maden işçileri iş bırakarak direnişe başlamış, ardından...
- “Eğer öleceksem, burada size karşı mücadele ederken öleceğim. Benim düşmanım sizsiniz. Vietnamlılar ya da Çinliler, Japonlar değil. Benim düşmanlarım ben özgürlüğümü istediğimde buna karşı duranlardır. Adalet istediğimde buna karşı duranlardır....
- Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri adlı taşeron şirket bünyesinde çalışan inşaat işçileri gasp edilen 2 aylık ücretleri ve tazminatları için 20 Kasımdan beri fabrika önünde eylem yapıyor. Yapı ve Yol İşçileri...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...