Buradasınız
İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!

Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm sultanlar, komutanlar, yöneticiler, iktidarlar insanların ve toplumların algılarını şekillendirmeye, psikolojilerini yönetmeye odaklanmışlardır. Başka türlü egemenliklerini koruyamayacaklarını bildiklerinden toplumun ruh halini kendi çıkarları temelinde şekillendirmek için yöntemler geliştirmişlerdir. Bugün içinde yaşadığımız modern sanayi toplumunda gelişen teknoloji ve medya araçlarının da yardımıyla bu yöntemler akıl almaz düzeyde ilerlemiş bulunuyor. Sermaye sınıfı, işçi sınıfını güçsüz düşürmek için bu yöntemleri sonuna kadar kullanıyor.
Koronavirüs pandemisi dönemini hatırlayalım. Aslında benzer nice salgın yaşanmışken ve yaşanmaya devam ediyorken koronavirüs salgınıyla toplum korkutulup felçleştirildi. Milyarlarca insanın gönüllü olarak sokağa çıkma yasaklarına uyması sağlandı. Oysa pandemiden hemen önce dünyanın pek çok ülkesinde emekçiler meydanlara çıkıyor, sömürüye, adaletsizliğe, eşitsizliğe karşı mücadele yürütüyordu. Farklı ülkelerde yüzlerce kentte emekçilerin öfkeli sloganları yankılanıyordu. İşçi grevleri ülkeden ülkeye sektörden sektöre yayılıyordu. Ama pandemi umacısının yaratılmasıyla birlikte meydanlar sessizliğe gömüldü. Emekçileri saran mücadele azmi korku ile bastırıldı. Böylelikle küresel ekonomik krizin faturası işçi ve emekçilere kesilebildi. İşten atmalar, evden çalışma, kısa çalışma ödeneği benzeri uygulamalar normalleştirildi. İşyerlerinde mola, yemek ve servis sorunları büyüdü. Sağlık ve kargo işçileri başta olmak üzere pek çok sektörde işçilerin iş yükü katlanarak arttı. Sermaye akıl almaz biçimde büyürken dünya genelinde işçi ve emekçilerin yoksulluğu büyüdü, yaşamı daha da zorlaştı.
Egemenler bugün de aynı yola başvuruyorlar. Yarattıkları ekonomik yıkımın bedelini biz emekçilere ödetebilmek, sermayelerini daha da büyütebilmek arzusuyla emekçilerin zihinlerini allak bullak ediyorlar. Bizleri korku, umutsuzluk, yalnızlık, çaresizlik kuyusuna atmak, hareketsizliğe itmek istiyorlar. İşçilerin birlik olmasını, örgütlenmesini, dayanışma içinde hareket etmesini engellemeye çalışıyorlar. Mesela medya tarafından üzerimize boca edilen haberleri, görüntüleri, programları düşünelim. Her türlü kötülüğün, şiddetin, istismarın, cinayetin, ahlaksızlığın döne döne sergilendiği bu haberler ve programlar emekçilerde nasıl bir duygu hali yaratıyor? Böylesi bir bombardımana maruz kalan örgütsüz bir emekçinin korkuya, umutsuzluğa kapılmaması mümkün mü? İnsanlara güvenmesi, yaşadığı topluma karşı sorumluluk duyması mümkün mü? Peki, aynı emekçi medyadaki bu haberler yerine Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanında devam eden işçi mücadelelerine, grevlerine, protestolarına, emekçilerin Filistin halkıyla sergilediği dayanışma örneklerine, kadınların ve gençlerin mücadelelerine tanık olsaydı? Medya döne döne bu konuları işleseydi? Bu durumda o emekçi umutsuzluk duygusuna kapılır mıydı? O mücadelelerin ve dayanışmanın bir parçası olmak için istek duymaz mıydı? Harekete geçmez miydi?
Görünen köy kılavuz istemez. Egemenler toplumu zehirlemek, işçi ve emekçileri bölüp parçalamak, umutsuzluğa sürüklemek, kendi gerçek gündemlerinden uzaklaştırmak istiyorlar. Fakat sömürünün, adaletsizliğin, haksızlığın olduğu yerde bu tuzakların sonsuza kadar işe yaraması söz konusu değildir. İşçi sınıfının mücadelesinin tamamen bastırılması mümkün değildir. Umudunu, direncini koruyan, zorluklardan korkmadan mücadele yolunu seçen işçiler her daim olmuştur. Mücadeleci işçiler geri kalan işçilere öncülük etmiş, onlara güven ve cesaret vermiştir. Bugün de aynı şey geçerlidir ve gelecekte de öyle olacaktır. Birleşen, mücadele yolunu seçen işçilerin sayısının artması, grev ve direnişlerin yaygınlaşması, polis-jandarma şiddetine rağmen direnişlerin kararlılıkla devam etmesi yüreklerimizde umutsuzluğa yer vermemek gerektiğinin en güzel kanıtıdır. Öte yandan bu mücadeleleri güçlendirmemiz, işyerlerimizde, sendikalarımızda, grev ve direniş alanlarında, meydanlarda birleşmemiz, iktidarın ve sermayenin saldırılarına birlikte karşı durmamız gerektiği de açıktır. Çünkü işçiler olarak sorunlarımızın büyüdüğü zorlu günlerden geçiyoruz ve bizi, ancak birlikte aşabileceğimiz daha da zor günler bekliyor.
Siyasi iktidar, ekonomik yıkımın bedelini emekçilere ödetme planlarını hiç taviz vermeden tıkır tıkır işletiyor. Önüne çıkan engelleri aşmak için yalanların, baskı ve zorbalığın dozunu iyice arttırıyor. Asgari ücrete yapılacak zamma ilişkin tartışmalar, önümüzdeki dönemde işçilerin nasıl bir sefalete mahkûm edilmek istendiğini ortaya koyuyor. İktidar temsilcileri asgari ücrete yüzde 20-25 bandında bir zam yaparak ortalama ücret düzeyini iyice aşağı çekmeyi, yerli ve yabancı sermayeye dikensiz gül bahçesi sunmayı hedefliyor. Ekonominin “yeni nesil çalışma modellerine” ve “sektörel dönüşümlere” ihtiyaç duyduğunu söyleyen iktidar, hazırladığı orta vadeli programla iş kanununu değiştirmeyi planlıyor. “Uzaktan, kısmi ve geçici süreli çalışma ile platform çalışması” adı altında zaten iyice zayıflattığı iş güvencesini ortadan kaldırmayı öngörüyor. İşçilerin işyerlerinde bir araya gelemeden, birbirlerini tanıyamadan ve dolayısıyla örgütlenemeden çalıştığı modelleri yaygınlaştırmaya çalışıyor. Emeklilik yaşının ve prim miktarının yükseltilmesi, çocuk işçiliğin yaygınlaştırılması, kıdem tazminatının tırpanlanması gibi projeleri daha fazla ertelemeden hayata geçirmeye hazırlanıyor. 2025 için hazırlanan bütçede tüm kaynaklar sermayeye aktarılırken İşsizlik Sigortası Fonunun yağması büyütülerek sürdürülüyor. İşçilerin altında ezildiği vergi yükü ağırlaştırılıyor…
Siyasi iktidar ve ortakları tüm bunları “ekonomiyi düze çıkarma”, “vatandaşların gelir düzeylerini yükseltme”, “refahlarını garanti altına alma” gayesiyle yaptığını söylüyor. Ama ücretlerini bir parça yükseltmek için mücadele eden işçilerin üzerine polisi salıyor, emeklileri asalak ilan ediyorlar. Ortadoğu’da alevlenen savaşı gerekçe göstererek, kredi kartı limitimiz üzerinden aslında bizim olmayan paradan bizden yeni vergiler almayı deniyorlar. Buna itiraz edenleri hain ilan ediyorlar. Bir yandan Ortadoğu’da değişen dengeler nedeniyle sözde açılım tartışmalarını gündeme getirirken öte yandan demokratik hakları yok saymaya devam ediyorlar. İşçi ve emekçilere düşmanlıkta sınır tanımayan, kendi bekasını her şeyin önüne koyan bu rejim halklar arasında gerçek bir kardeşlik duygusunun yeşermesinin de önünü tıkıyor.
Sorunlarımız, karşı karşıya olduğumuz saldırılar, bizi bekleyen zorluklar büyük. Fakat unutmayalım ki işçiler birleşirse aşılamayacak engel yoktur. Umutsuz olmak bir mücadeleyi kaybetmenin en kesin ve kestirme yoludur. İlk adımı atmaksa hedeflenen işi başarmanın yarısıdır. Çare de güç de bizdedir, birleştireceğimiz ellerimizdedir. İşe “cambaza bak cambaza” taktiğiyle kendi gündemlerimizi bize unutturmaya çalışan egemenlerin tuzaklarına prim vermeyi reddederek başlayalım, kendi gündemlerimize sahip çıkalım. İşçiler olarak işyerlerimizde, sendikalarımızda, mücadele alanlarında kendi taleplerimiz etrafında birleşmenin yollarını arayalım. Gücümüzün kaynağının birliğimiz, dayanışmamız olduğunu dosta düşmana gösterelim. Unutmayalım ki ihtiyacımız olan umut, işçilerin birliği, dayanışması ve mücadelesi güçlendikçe büyür!
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Engelli de Saralı da Olsa Çalışacak!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
Son Eklenenler
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın sefalet zammı dayatmasına karşı eylemlerine devam ediyor. 1 Temmuzda Türkiye genelinde kent meydanlarında kitlesel basın...
- İzmir Buca Belediyesi işçileri, birikmiş maaş ve alacakları ödenmediği için 18 Haziran’dan bu yana iş durdurmuş durumda. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesi gereği yasal haklarını kullanan işçiler, belediye binası önünde maaş, gıda kartı ve diğer...
- Merhaba dostlarım. Bu yıl da Haziran ayını hem UİD-DER’in kuruluş yıl dönümünü hem de sınıfımızın tarihine damgasını vurmuş 15-16 Haziran günlerini anarak ve anlamlandırarak geçirdik. UİD-DER’imizin internet sitesinde, sosyal medyasında ve İşçi...
- UİD-DER’in 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yıldönümünde gerçekleştirdiği “15-16 Haziran: Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!” etkinliğine farklı sektörlerden yüzlerce işçi katıldı. Etkinliğe katılan konuklar arasında; unutulmaz...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasının 25 Haziranda başlattığı Büyük Öğretmen Yürüyüşünü gerçekleştiren ve bugün Ankara’ya ulaşan öğretmenlerin önü Ziya Gökalp Caddesi üzerinde polis barikatıyla kesildi. Talepleri için yürüyüşlerini Milli Eğitim...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerin ardından İzmir Çiğli Belediyesinde çalışan 147 işçi tasarruf bahanesiyle işten atılmış, yürütülen mücadele sonucu işçilerin bir kısmının işe iadesi yapılmıştı. Verilen tüm sözlere rağmen işe iadesi yapılmayan...
- Bu yıl 1 milyondan fazla öğrenci LGS sınavına, 2,5 milyon öğrenci YKS sınavına girmek için başvuru yaptı. Her yıl milyonlarca çocuk ve genç, aileleriyle birlikte sınav stresiyle baş etmeye çalışıyor. Çocuklarının geleceğine yönelik kaygı duyan...
- Artan fiyatlar karşısında alım gücümüz düşmeye devam ediyor. Enflasyonun artış hızının azaldığı söyleniyor ama bu, fiyatların düşmesi anlamına gelmiyor. Yaz meyveleri tezgâhlara çıktı ama kilosu 150-200 liraya varan fiyatlar yüzünden alamıyoruz....
- 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi, cesaretini, onurunu ve örgütlü gücünü kuşanmış Türkiye işçi sınıfının tarihe kazıdığı iki büyük gün… İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek...
- Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz günlerde en kötüsünü geride bıraktığımızı söyledi ve “2026 yılı, refahın daha çok hissedildiği, fırsatların genişlediği ve ekonomik güvenin pekiştiği bir yıl olacak” dedi. Yıllardır iktidar sözcülerinden...
- Özel Okul Öğretmenleri Sendikası üyesi öğretmenlerin Büyük Öğretmen Yürüyüşü 3. gününde devam ederken, 27 Haziranda Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yapıldı. Aynı gün Haber-Sen Türkiye genelinde yaptığı basın açıklamalarında...
- Sevgili Polonez işçisi kardeşlerim, Dayanışma TV’de yayınlanan “146+Bir Polonez Bir İşçi Direnişinin Kalbinden” belgeselinizi büyük bir dikkatle izledim. Belgeseldeki her bir kare, her bir sözünüz direnişinizin gün gün örülmüş gerçek hikâyesini...
- “Gerçeğin içinden, sınıfın penceresinden” şiarıyla yayın yapan Dayanışma TV, işçi sınıfının ilham verici mücadelelerini belgelemeye, bu mücadelelerin işçi sınıfının ortak deneyimi haline getirilmesi çabasına katkı sunmaya devam ediyor. Dayanışma TV...