Buradasınız
Kapitalizmde Çocuklarımızın Hakları Var mı?

Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü. 20 Kasım, 1989’da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından Dünya Çocuk Hakları Günü ilan edildi. BM, bu kararı “çocukları savaşlarda, çatışmalarda ve acil durumlarda korumak, tüm çocukların barış, hoşgörü, özgürlük, eşitlik ve dayanışma ruhuyla yetişmesini sağlamak” amacıyla aldı. Ne var ki bu kararları alanlar savaşları kışkırtmaya devam ediyor. Emperyalist savaşlarda çocuklar acımazsızca katlediliyor, hayatta kalanlar, açlıkla, salgın hastalıklarla, göçmenlikle boğuşuyor. 1989’dan bu yana Yugoslavya, Afganistan, Irak, Libya, Sudan, Suriye, Yemen, Ukrayna ve Filistin’deki savaşlarda milyonlarca masum çocuk katledildi. Bu savaşların neden olduğu göç yollarında yüzbinlerce çocuk büyük trajediler yaşadı, yüzbinlerce çocuk yaşamını kaybetti.
İsrail devletinin Gazze’ye yönelik saldırılarında en az 5 bin çocuk katledildi. Saldırılarda kuvözdeki onlarca prematüre bebek, yüzlerce hamile kadın insafsızca ölüme terk edildi. Hepimizin bildiği gibi bu çocukların süren savaşta hiçbir sorumlulukları yok. Anne ve babalar savaşın durması için tüm dünyaya çocuklarını göstererek çağrı yapıyorlar: “Çocuklarımız savaşta ölmezlerse kışın soğuğundan ve açlıktan ölecekler” diye feryat ediyorlar. Evler, okullar, hastaneler yıkıldı. İnsanlar göçe zorlandı. Milyonlarca insan savaş ve ambargo nedeniyle yiyecek ekmek, içecek su, elektrik, ilaç ve temizlik gibi en temel ihtiyaçlardan mahrum kaldı. Bir avuç Gazzeli çocuk, savaşın orta yerinde basın açıklaması yaparak dünyaya seslendiler, şu sözlerle yardım talebinde bulundular: “Gazze’nin çocuklarını katlediyor. Gazze’nin çocukları teker teker ölüyor. Biz çocuklar ilaç, yiyecek, eğitim istiyoruz. Diğer çocuklar gibi yaşamak istiyoruz!”
Peki, savaşların olmadığı coğrafyalardaki çocukların durumu çok mu iyi? Kapitalist sistemin hâkim olduğu bir dünyada çocukların sağlıklı ve mutlu yaşaması mümkün değil. Savaşın olmadığı ülkelerde çocuklar yoksullukla boğuşuyor. İşçi ve emekçi ailelerin çocukları okula aç gidiyor. Çocuklar küçük yaştan itibaren sömürüye maruz kalıyor, zorla çalıştırılıyor. ILO verilerine göre dünyada 160 milyondan fazla çocuk işçi var. Madenlerde, inşaatlarda, tarımda, tekstilde, sanayide çalıştırılan çocuklar parkları, lunaparkları, tatili göremeden büyüyorlar. Kapitalist sistemin neden olduğu sınıfsal eşitsizlikler çocukların sağlıklı, dengeli şekilde büyüyüp gelişmesine engel oluyor. Yoksulluk nedeniyle çocuklar sağlıksız ortamlarda büyüyor ve suça itilip hapislere düşüyor. Egemenler kamu kaynaklarını çocukların sağlıklı ve güvenli gelişmesi için değil; savaşlarda, çatışmalarda kullanıyor, krizdeki patronları kurtarmaya harcıyorlar. Kapitalist sistem bu nedenle bütün dünyada çocukların geleceğinin karartılması demektir.
Dünya çocuklarının bir parçası olan Türkiyeli çocuklar da yoksulluk ve şiddet ortamında büyüyor. Türkiye’de bugün 2 bin 510 çocuk cezaevinde bulunuyor. Her 10 çocuktan biri çocuk işçi olarak çalıştırılıyor. Son 9 yılda 616 çocuk iş kazalarında can verdi. Geçici koruma statüsü altında 1,6 milyon çocuk var. Çocuklar okullara aç gidiyor. İşçi örgütlerinin okullarda bir öğün yemek talebini iktidar duymazlıktan geliyor. Egemenler neden oldukları bu koşullarda, her yıl 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününü, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutluyor.
Dünyanın da dünya çocuklarının geleceği de kapitalist sömürü ve savaşlar nedeniyle çok büyük tehdit altında. Kapitalizmin sürüp gitmesi dünya çocukları için cehennem hayatının sürüp gitmesi demektir. Dünyanın yok oluşa sürüklenmesi demektir. Fakat elbette çaresiz ve çıkışsız değiliz. Geçmişte işçi örgütleri çocuk işçiliğin yasaklanması, kreş hakkı gibi pek çok hak için nice mücadeleler verdiler ve kazanımlar elde ettiler. Hatta Rusya’da kapitalist iktidarı devirerek tüm çocukları toplumun çocukları olarak gördüklerini ilan ettiler, tüm çocukların mutlu, huzurlu, sağlıklı olması için hep birlikte çalıştılar. Çocuklarımızın mutlu ve sağlıklı yaşayabilecekleri bir dünyayı var etmenin yolu kapitalizme, çocuklarımızın hayatını karartan sermaye düzenine karşı mücadelemizden geçiyor.
- Başka Bir Gezegen Gibi
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nden Barış Mitingi Çağrısı
- Omsa Metal Direnişiyle Dayanışma
- Hayat Pahalı Değil Ücretlerimiz Düşük!
- Derbide Yeni Sezon Yaklaşıyor!
- KESK’ten “Gazze’de Kıtlık Yaşanıyor” Protestosu
- Digel Tekstil İşçilerinin Hak ve Onur Mücadelesi Devam Ediyor
- 17 Ağustos Depreminin 26’ıncı Yılı: Deprem Değil Yağmacı Düzen Öldürüyor!
- Evrensel Gazetesine Silahlı Saldırı
- Vergi Sorunu
- Kötü Çalışma Koşullarına ve Sendikal Baskılara Karşı İşçiler Mücadele Ediyor
- İşyerinde Gelen Ölümler
- 3 Pişi ve Sabrın Ödülü
- Yas Tutmuyoruz, Mücadele Ediyoruz!
- Bu Bataklıktan Birlikte Çıkmalıyız!
- KESK Taleplerini Duyurmak İçin Alternatif TİS Masası Kurdu
- “Faizi Kim Uyguluyor, Bunu da Desene!”
- Hiroşima’dan Gazze’ye Umut İşçi Sınıfının Örgütlü Mücadelesinde
- Kamu İşçilerine Sefalet Protokolü
- Kamu İşçilerine Grev Yasağı ve Sefalet Dayatması
- Brecht ve İşçiler İçin Sanat
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
- İşçi Sınıfının Unutulmaz Önderi Kemal Türkler
- 24 Ocak Kararlarından Orta Vadeli Programa Saldırılar Sürüyor
- Görkemli Eylemleriyle Madenciler
- Jack London: İşçi Sınıfının Kalbinden Bir Yazar
- Savaş ve Sömürü Kıskacında “Dünya Çocuk Hakları Günü”
- Netaş Grevi İlham Vermeye Devam Ediyor
- 12 Eylül’den Önce 12 Eylül’den Sonra
- Barış, İşçi Sınıfının Mücadelesiyle Gelecek!
- Srebrenitsa Katliamının 29. Yılında Emperyalist Savaş Gerçeğini Bir Kez Daha Hatırlamak
- 12 Haziran: Kapitalizmin Çocuk İşçi Sömürüsü Büyüyor
- Haziranda Ölümsüzleşenlere…
- Süleyman Hocamızla Arının Balı, İşçinin Bilinci
- 28 Nisan: Yaşamak İçin Örgütlen!
- DİSK’e Giden Yol: Paşabahçe Grevi
- Kavel Destanı ve Grev Hakkı
- 24 Ocak Kararlarından Bugüne Sermaye İktidarlarının Zihniyeti Değişmiyor
- Şafaktan ve Ümitten Korkanlara İnat
- Maden-İş Geleneği, Singer Fabrika İşgali
Son Eklenenler
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...