Buradasınız
Karanlıklar Kimin İçin?
İstanbul’dan bir grup genç

Genç olmak en çok da umut etmektir. Ama ne yazık ki bu sistem hayatının baharında olan işçi sınıfının gençlerini umut edemez hale getiriyor.
UİD-DER’li gençler olarak üniversiteyi yeni kazanmış iki kız kardeşle bir sohbet gerçekleştirdik. Sohbetimizin konusu üniversite sınavının gençler üzerinde yarattığı etki ve malumunuz okulların açılmasının beraberinde getirdiği ekonomik sıkıntılar oldu. Öğrencilerin sınava hazırlanırken ne gibi sorunlar yaşadığını konuşurken Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünü kazanmış arkadaşımız söz alarak şöyle dedi: “Sınava hazırlandığımız süreçte hem okula hem de staja gidiyorduk. Psikolojik anlamda üstümde çok büyük bir yük varmış gibi hissediyordum. Bu yüzden birkaç saat fazla çalışabilmek için kardeşimle sabah dörtte kalkıyorduk. Aslında işsiz kalacağımı bilerek bu sınava çalıştım” Ardından söze Radyo ve Televizyon bölümünü kazanmış ikiz kardeşi devam etti: “Sınava çalışırken beni en çok etkileyen şey kardeşimle rekabet içerisinde olmaktı. Çünkü herkesin hayallerini bağladığı o sınavda bir net fazla yapıp kardeşim gibi birçok insanın hayallerine basarak yükselmek istemiyordum. Bir karanlığın içindeymişim gibi düşünüyorum, önümü göremiyorum.”
Kapitalist sistemin yarattığı bu karanlık içerisinde önünü görebilmek mümkün mü? Elbette değil ama şunu bilelim ki bu karanlık sadece işçi sınıfına ve onun gençlerine mahsustur. Sermaye sınıfının gençleri bu karanlığı yaşıyor mu?
Kapitalist sistemin yarattığı bu karanlık içerisinde önünü görebilmek mümkün mü? Elbette değil ama şunu bilelim ki bu karanlık sadece işçi sınıfına ve onun gençlerine mahsustur. Sermaye sınıfının gençleri bu karanlığı yaşıyor mu? İlk sözü alan arkadaşımız devreye girdi: “Patronlar işçiler üzerinden kazandıkları paralarla çocuklarını yurtdışındaki okullarda okuturken işçi aileler çocuklarına bir kitap almakta bile zorluk çekiyorlar. Ortada çok büyük bir fırsat eşitsizliği var. Biz bir test kitabını kardeşimle birlikte çözüyorduk. Annem, ihtiyaçlarımızı karşılayabilmek için bazen günde 14 saat çalışıyordu. Gerçekten merak ediyorum okumak bu mu? Annemizi görememek mi? Hani derler ya gençliğin baharı diye, gençliğinin baharında olan biri olarak başımı yastığa koyduğumda bunları düşünmek zorunda mıydım?”
Söze diğer kardeş devam etti: “Kas hastalığım nedeniyle dokuz yıl boyunca fizik tedavi gördüm ve raporlu olduğum için aileme düşük bir bakım ücreti veriliyordu. Sırf bakım ücreti veriliyor, eve ek bir gelir kaynağı oluyor diye ben iyileşmek istemedim. Şimdi üniversiteye başlayacağız ve masraflarımız daha da artacak. Stajdan biriktirdiğimiz parayla birkaç ay idare edebiliriz belki ama elbet o da bitecek. Şimdiden nelerden tasarruf edebiliriz diye düşünüyoruz. Günde iki öğün yerine bir öğün yeter mi, okula üç toplu taşıtla gitmek yerine iki toplu taşıtla gidebilir miyiz diye düşünüyoruz. Kardeşimin hayallerinden biri gitar çalabilmek ama bizim ne gitarı alacak ne de kursuna gidecek imkânımız var, bu durum beni çok üzüyor. Gençler olarak hepimizin birçok hayali var, bunları hayata geçirmek istiyoruz ama bu sistemin yarattığı çıkışsızlık yüzünden yol, yemek ve eğitim giderlerimizi karşılayabileceğimizden bile emin değiliz.”
Arkadaşlarımızı dinlerken duygularımız sel gibi kabardı ve gözyaşlarımıza hâkim olamadık. Ne yazık ki çarkı bozuk bu düzen hayatının baharında olan nice genci bunları düşünmek zorunda bırakıyor. Resmi verilere baktığımızda son 5 yılda 1 milyonu aşkın öğrenci ekonomik sebeplerden ötürü eğitim hayatını yarıda bıraktı. Peki, böyle bir düzende beklentilerimizin karşılanması mümkün mü? Sözü arkadaşımıza bırakıyoruz: “Artık bize gelecek vaat etmeyen bu sistemde beklentilerimizin karşılanması mümkün değil. Çünkü artık emeğin hiçe sayıldığı zamanlardan geçiyoruz. Ne kadar başarılı olursak olalım bu düzen bizi hep başarısızmışız gibi gösterecek, bunu biliyorum. Bu nedenle bizi umutsuz bırakıyorlar ama ben yine de umut ediyorum. Eğitim hayatımda duygularımın, düşüncelerimin bastırılmamasını istiyorum. Çünkü eğer bir gün öğretmen olursam onların bana dayattığı düşüncelerle değil kendi sınıfımın bana kattığı düşüncelerle farkındalığı yüksek, yüreği temiz çocuklar yetiştirmek istiyorum.” Ve kardeşlerden diğeri devam ediyor: “Özel üniversitede burslu okuyacağım. Bu konuda tek beklentim kimsenin dilinden, renginden, dininden, düşüncelerinden dolayı yargılanmaması. Toplumsal sınıfların da ortadan kalkmasını istiyorum.”
Bizler de arkadaşımızın söylediği gibi sınıfların ve sınırların olmadığı bir dünya hayal ediyoruz. Unutmayalım ki gençleri umutsuz bırakan kapitalist sömürü düzenidir. Gençler olarak ancak sömürüsüz bir dünya için örgütlenirsek bu düzenin zincirlerinden kurtulabiliriz. Yaşasın örgütlü mücadelemiz!
- Özgürlük İstiyorsak…
- Geleceğimiz İçin UİD-DER’deyiz!
- Gençlerimizi Öldüren Kapitalist Düzendir
- Gençler Olarak UİD-DER’de Buluşalım
- Umudumuzu Hep Birlikte Yeşertelim
- Gençliğe Sınıfımızın Gerçeklerini Anlatalım
- Depresyon ve Anksiyetenin İlacı Dayanışma
- Gelecekten Korkma! Korkunun Üzerine Birlikte Gidelim!
- Gençlik ve Kapitalizm Lodosu: Şikâyet Etmek Yetmez!
- Adalet Orada mısın?
- Gücümüzün Farkındayız!
- Sen Nerede Duracaksın?
- Biz de Umutluyuz, Çünkü UİD-DER’liyiz!
- UİD-DER Hayatıma Bir Güneş Gibi Doğdu!
- Barınamayan Gençlerin Ruh Hali!
- Çoğaldıkça Umudumuz Büyüyor
- UİD-DER’in Bana Öğrettiklerini Yaşayarak Deneyimledim
- Yağmur Olup Yağacağız Bu Kurak Topraklara
- Umut Bizim Ellerimizdedir!
- Genç İşsizliği “Ulusal Genç İstihdam Stratejisi” ile Çözülebilir mi?
Son Eklenenler
- İzmir Çiğli Belediyesine bağlı Çibel’de çalışan işçiler Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Nisanda greve çıktı. İzmir Narlıdere Belediyesine bağlı Narbel’de de Genel-İş İzmir 4 No’lu Şube ile SODEMSEN arasında...
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...