Buradasınız
Karayolları İşçileriyle Konuştuk
İstanbul Karayolları Birinci Bölge Müdürlüğünde çalışan Yol-İş baş temsilcisi Naci Göçer ve karayolları işçileriyle, yaşadıkları sorunlar ve sendikal mücadele hakkında, işyeri temsilcilik odasında sohbet ettik.
Sohbetimiz sırasında karayolları işçilerinin çalışma koşullarının zorluğundan bahseden Göçer, çalışan sayısının azlığını dile getirdi. İşçi sayısının 450’den 173’e düştüğünü belirten Göçer, “2006 yılında 100 işçinin işe alınmasını saymazsak, 1992 yılından bu yana işçi alımı yapılmadı” dedi. Karayolları’na taşeronlar alındığını, fakat yasalardaki eşitlik ilkesine aykırı olarak taşeron işçilerin sendikal haklardan yararlanmasına engel olunduğunu dile getiren Göçer, “bizler de taşeron işçileri örgütlemekte sorunlar yaşıyoruz” dedi. Göçer, “1995 yılında Karayolları’nda 37 gün grev yaşadık, o dönemde haklarımızı bu grev sayesinde kazandık” diyerek, 4857 sayılı İş Kanununun işçilere köleliği dayattığını ifade etti. Servis hakkının yok edildiğini, esnek çalışmanın ve aşırı fazla mesailerin dayatıldığını belirtti. Göçer, hakların ancak bedel ödeyerek ve etkin mücadele ederek kazanılacağını vurguladı.
Bir başka Karayolu işçisi ise özellikle sendika şube başkanlarına seslenerek “sendikacı olarak ne yapıyorlar” diye sordu. Sendika başkanlarının “artık uyanması” gerektiğini ve sendikalarda eğitimlerin yapılması gerektiğini belirtti. Tepelerdeki sendikacıların rahat rahat oturduğunu söyleyen işçi, şube başkanlarına Cevizli Tekel’den ders almalarını önerdi. Hem 1 Mayıs’a hem de son İzmit mitingine neden işçileri çağırmadıklarını da soran işçi, şube başkanlarının bu kötü gidişe karşı harekete geçmesi gerektiğini ifade etti.
Şurası çok açık ki, sendikaları mücadeleci işçi örgütleri haline getirecek olan da, onları harekete geçirecek olan da bizleriz. Sendika yönetimleri, tabanın basıncını kuvvetli bir şekilde hissettiklerinde kaçınılmaz olarak silkinmek ve harekete geçmek zorunda kalacaklardır. Bu nedenle öncelikle bu taban basıncını oluşturmak için taban örgütlülüklerimizi canlandırmalıyız.
Karayolları İşçilerinden Uyarı Eylemi!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- İzmir Buca’da sendikal baskıların ve işten atma saldırısının devam ettiği Telus önünde direniş başladı. Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri ve ardından Metropol İnşaat adlı taşeron şirketler bünyesinde çalışan inşaat...
- Yeni bir yılın, 2025’in ilk günlerini yaşıyoruz. Ama işçi ve emekçilerin yüreğinde “yeni” olanın getirdiği heyecan ve umut yerine büyüyen endişeler ve kasvet var. Takvim yaprakları hariç hayatımızda değişen tek şey yaratılan ekonomik yıkımın...
- Her Aralık ayında izlediğimiz asgari ücret tiyatrosu bu yıl çok daha trajik bir şekilde sonuçlandı. Resmi enflasyonun, TÜİK’in uydurma rakamlarıyla bile yüzde 47 olduğu, ENAG’a göre yüzde 87 olduğu bir süreçte asgari ücrete sadece yüzde 30 zam...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında 2024-2026 dönemi için yürütülen TİS görüşmelerinde MESS’in yüzde 40 oranında zam dayatması üzerine Schneider Elektrik’in Manisa ve Kocaeli...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde, İZENERJİ, İZELMAN, Ege Şehir Planlama, İZFAŞ şirketlerinde çalışan DİSK/Genel-İş Sendikasında örgütlü işçiler maaş, yılsonu ikramiye ve eğitim alacakları ödemelerinin geç ve eksik yapılmasını protesto etmek...
- UİD-DER’li emekçi kadınlar olarak, bir grup Polonez direnişçisi kadın kardeşimizle güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Direnişçi bir ablamız “bize hep ‘aman kurulu düzenimiz bozulmasın’ düşüncesini bellettiler” dedi. Bu söz üzerine uzunca sohbet ettik...
- Polonez işçileri 173 gün süren mücadelelerinin kazanımla sonuçlanmasının ardından fabrika önünde kurdukları direniş çadırını halaylarla, sloganlarla kaldırdılar. 7 Ocakta direniş alanında zaferlerini kutlayan işçiler, davul zurna eşliğinde halaylar...
- İktidar ve sermaye sınıfının saldırıları böylesine ağırken işçilerin birlik olamayacağını düşünmek kime yarar sağlar? Bu düşünce doğru bir akıl yürütme yöntemi olabilir mi? Karşımızdaki yıkım tablosu, işçilerin birleşmek dışında bir çıkış yolu...
- İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez fabrikasında işçiler Tekgıda-İş Sendikası’nda örgütlendikten sonra gerekli şartları sağlamalarının ardından yetki başvurusunda bulunmuş ve hemen ardından 146 işçi işten atılmıştı. İşten çıkarmaların ardından...
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları, 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 6-10 Ocak günlerinde Türkiye genelinde iş bırakıyor. ASM çalışanları “Eziyet Yönetmeliği” olarak nitelendirdikleri...
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.