Buradasınız
“Karpuza Dördüncü”
İzmir’den emekli bir işçi

Bizim mahallede namı “elhamdülillah” olarak bilinen, haline her daim şükreden Songül hanımın “şükür edecek neyimiz kaldı?” sözleri sağanak yağıştan evvel çıkan fırtına gibi, dilden dile tüm mahalleye yayılmış. Düne değin Songül hanımı her şeye şükreden halinden dolayı eleştirenler bile “Songül hanım yapma, etme. Sen de böyle dersen başımıza taş yağacak” diyerek kendisini teskin etmeye çalışmışlar. Songül hanım “yaş demek günahtır. Ama ben 81 yaşıma kadar böyle bir pahalılığı ne duydum ne yaşadım. Bir karpuz 120 lira olur mu? Gidin başımdan. Aha okulun önündeki karpuzcudan seçtiğim karpuz 119 lira tuttu. Karpuzcu ‘teyze kesilmişi var, 35 lira’ dedi. Ben başkasının bıçağıyla kesilen karpuzu almam. Kendi bıçağımla kestireceğim dedim. Karpuzcu ‘seçtiğin karpuzu şuraya ayırdım. Git üç kişi daha bul gel’ dedi. Bir de ‘karpuza dördüncü’ diye bağırıyor.” Songül hanımın aradığı üç kişiden biri de ben oldum. İki komşu da teklifi kabul etti. Gidip karpuzu aldık. Songül hanımın kendi ekmek bıçağıyla karpuzcu dörde böldü. Bıçak dikkatimi çekti. O kadar bilenmiş ki sap tarafı normal. Uç tarafı ise kapitalizmin krizi gibi sipsivri olmuş. Songül hanımın hayat hikâyesini dinlemeyi kafama koydum.
Burada sözü Songül hanıma ve onu anlatan komşulara verelim. Komşular “bu Songül hanım elhamdülillah demediğine göre halimiz bin beter olacak demektir. Bunun rahmetli kocası Yasin amcanın lakabı İki Dolan Yasin’di. Rahmetli o kadar zayıftı ki kemeri beline iki kere doluyordu. Ama hangimiz pahalılıktan söz açsak, ‘halinize şükredin. Bunu bulamayanlar da var’ derdi Songül hanım” diye anlatıyorlar onu.
Songül hanım da şöyle anlatıyor kendini: “Anam beni doğurduğu sene öyle bir kıtlık varmış ki. Kıtlık yetmezmiş gibi bir de veremden köyün insanları içine kıran düşmüş tavuklar gibi patır patır ölüyormuş. Anam ‘seni emzirecek sütüm yoktu. Arpa ekmeğini sanki buğday unundan kete gibi yerdik. O yokluk, o kıtlık gitsin. Bir daha geri gelmesin diye dua ederdik. Şükretmeyi bunun için her zaman anlattım size’ derdi rahmetli anam. Anam 12 çocuk doğurmuş. 12’si de kız. Her doğan kızın ardından artık kız olmasın diye son dördümüzün adını Songül, Yeter, Kızyeter, Kızbes koymuşlar. Anamın bize anlattığı zamanda kıtlık varmış. Köyde doktor yokmuş. Anam babam yaşasaydı, bu günlerimizi görseydi, o eski zamandaki hallerine şükrederlerdi. Şimdi kıtlık yok. Bolluk var. Ama almaya paramız yetmiyor. Elhamdülillah diyecek, şükredecek hiçbir şey yok. Torunlarıma birer lira verecek param yok. İzmir’de kaç hastane, ne kadar doktor var sayısı belli değil. Devlet hastanelerine git bakayım. Sıra bulursan gidersin. Sıra yok. İlaçlar ateş pahası. Özel hastaneler para tuzağı. Allah başımızdakilerin bin belasını versin. Bunlar öncekilerden bin beterler.”
Songül teyze on yıllarını yarı aç yarı tok, sessiz sedasız haline şükrederek geçirmiş. Şimdilerdeyse sesli düşünüyor. Bıçak kemiğe dayandığı için artık sessiz kalmıyor. İşin tuhaf yanı ise düne değin açlığına, yoksulluğuna şükrettiği zamanlarda kendisini eleştirenler “aman, yapma, aman etme, sus sana mı kaldı” diyerek susturmaya çalışıyorlar onu. Tek başına bu örneği bile ele aldığımızda, durumumuz gün gibi ortadadır. Ama örgütsüz olduğumuz sürece, hayat pahalılığına karşı tek başımıza mücadele edemeyiz. Karpuza dördüncüyü bulduğumuz gibi işyerimizde, sendikamızda, mahallemizde mücadele arkadaşlarımızı bulup, onlarla el ele verip bizi bu hale getirenlerden hesap sormalıyız.
İşçi Dayanışması 171. Sayı Çıktı!
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/
- Adana ve Mersin’de faaliyet gösteren Toros Tarım tesislerinde Petrol-İş Sendikasında örgütlü 213 işçi, 21 Mayıs sabahı greve çıktı. UİD-DER’li işçiler olarak grevin 5. gününde Mersin’deki fabrikanın önünde grevci işçilere dayanışma ziyaretinde...
- Nakba’nın 77. yılında dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçiler, Filistin halkına yapılan zulmü protesto ediyor, şehir meydanlarında kitlesel gösteriler düzenliyor. Dünya genelinde yüzbinlerce işçi ve emekçi, 77 sene önce Filistin halkının...