Buradasınız
Kim Kime Ekmek Veriyor?
Yaşadığımız kapitalist sömürü düzeninde, patronlar her şeyi ama her şeyi çarpıtır, tüm gerçekleri tepetaklak ederler. Ne yazık ki işçiler de birlik olamadıkları ve bu çarpıtmaları göremedikleri için yalanları gerçek sanırlar, sahiplenirler. Örneğin işyerinde hakkını arayan, haksızlığa karşı çıkan veya sendikalaşmak isteyen işçilere “adam sana ekmek veriyor, ekmek yediğin tekneyi pisletme, nankörlük etme” denir. Patronlar ya da onların müdürleri bu gibi sözleri her vesileyle işçilere söyler, onları ahlaki olarak baskı altına alırlar. Bu gibi sözler öyle yaygınlaşmış ve kabul görmüştür ki, bazı bilinçsiz işçiler de bu sözleri tekrarlayıp dururlar.
Patronlar bu fikirleri, işçilerin bilincine ince ince işlerler. Bu sözleri patronlar söyletir. Patronlar işçilerin birlik olup mücadele etmesini istemezler. Bu yüzden işçilerin bilincini çarpıtırlar. Onların birbirine sahip çıkmasına, işyerinde yapılan haksızlıklara karşı birlikte mücadele etmesine engel olurlar.
Patronlar, kendi sermayeleri olmasa işyerlerinin, fabrikaların olmayacağını, işleyemeyeceğini söylerler. Kendileri olmadan hiç bir şeyin üretilemeyeceğini, hammaddenin gelmeyeceğini, pamuğun ipliğe, buğdayın una, demirin çeliğe dönüşemeyeceğini işçilere benimsetirler. İşçileri aç bırakmadıklarını, onların yaşamalarını sağladıklarını, sigortalarını yaptıklarını, düzenli olarak maaş verdiklerini, işsizlikten kurtardıklarını söylerler. Bütün devlet yönetimi, eğitim sistemi, tarih kitapları, medya işçilere üretim ilişkilerinin bu şekilde yürüdüğünü anlatır. İşçilere bunu kanıksatmaya, patronların gücünü göstermeye, onları korkutmaya odaklanır. Bilinçsiz, örgütsüz ve çaresiz olan işçiler de, patronların çok güçlü olduğunu, onlar olmadan kendilerinin hiç bir şey yapamayacağını, “işsiz” kalacaklarını zannederler. Peki, gerçekte patronlar mı işçilere ekmek veriyor? Patronlar olmadan işçilerin hiçbir değeri yok mu? İşçilerin emeği olmazsa, işçiler üretmezse zenginlik ortaya çıkar mı?
Oysa insanın yaşamını devam ettirmesi için gereken tüm ihtiyaç maddelerini işçilerin emeği var eder. İşçiler çalışıp üretmezse patronların o koca fabrikaları hiçbir işe yaramaz. İplikler kumaşa dönüşmez, kumaş elbiseye. Trenler, gemiler, uçaklar yerinden oynamaz. İnşaatlar yükselmez. Tarlalar ekilmez. İşçiler çalışıp üretiyor, ortaya bir değer çıkıyor ve patronlar bu değere el koyuyorlar. Bu değerden işçilere sadece karınlarını doyurmalarına yetecek bir ücret veriyorlar, geri kalanına ise el koyuyorlar. Kendileri lüks, ihtişam içinde yaşıyorlar. İstedikleri yere, istedikleri zamanda gidebiliyor, sağlık hizmetinin, eğitimin, eşya ve giysilerin en iyisini ve en kalitelisini alıyorlar. Dünyanın tüm nimetlerini dilediklerince tadıyorlar. İşçilerse karınlarını zar zor doyuruyorlar, yaşadıkları dünyanın güzelliklerinin tadına varamıyorlar. İşçiye maaş olarak verilen sefalet ücreti, çoğu zaman patronlar için bir yemek parası bile değildir.
İşte patronların düzeni bu gerçeklerin üstünü örtmek, gerçekleri gizlemek için yalan üretiyor. Her şey işçi-patron ayrımının açıkça görülmemesi için yapılıyor. İşçi kendisini sömürenin, emeğine el koyanın, sefalet içinde yaşamasının sorumlusu olarak patronları görmesin isteniyor. Bundan dolayı, bu gerçeklerin farkında olmayan işçi, iyi kötü çalışabileceği, karnını doyurabileceği bir yer bulduğu için de kendini şanslı hissediyor, buna şükrediyor. Daha iyi çalışma ve yaşam koşulları için mücadele yürütmüyor. Bu yüzden yanındaki işçi arkadaşıyla birlikte hakkını aramak yerine, patronların yaydığı düşünceyi benimseyerek mücadele eden işçi arkadaşına “adam sana ekmek veriyor” diyor. Böylece onun da mücadele etmesinin önüne geçmiş oluyor.
İşçiler ancak birlik oldukları, kendi birliklerinde-örgütlerinde bir araya geldikleri zaman, bilinçlendikleri zaman patronların gizlemeye çalıştığı gerçekleri görebilirler. Bilinçlenen ve haklarını öğrenen işçi, patronların değil kendi sınıfının fikirlerini, düşüncelerini sahiplenir.
“Göçebe İşçilik!”
Sabrın Sonu Selamet midir?
- Her Yer Bizim Düzenimiz Olsun Diye
- Neden Bu Kadar Stresliyiz?
- “Beni Bırak, Gözünü Bebekten Ayırma Sakın”
- Huzurlu Bir Yaşam İçin Mücadeleye…
- “Bizim Hayallerimizi, Sizin Geleceğinizi Çaldılar”
- Bizim Mahallenin Gençleri
- Kişisel Gelişim Zırvasına Kanma, Sınıf Mücadelesine Sarıl
- Sömürü Düzenini Uçurumdan Atmak İçin Örgütlenelim
- Hindistan’da 250 Milyon Dolarlık Düğün ve Yoksulluk
- Emek Sömürüsü Kapitalizmin Fıtratında Var
- Sahip Olduğunuz Servet Bizden Çaldıklarınızdır!
- “Sayende Sigortalı Çalıştım, Emekliliğime Az Kaldı”
- Bayramları Bayram Gibi Yaşamak İçin!
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
- Her Günü Doğa ve İnsanlık Günü İlan Etmek İçin…
- “Kıpır Kıpırsın, Heyecanın Ne Güzel Ey Yolcu”
- “Bence, Sevgi Emektir”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
Son Eklenenler
- Sırbistan’da Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere ülke genelinde kitlesel protestolar devam ederken bir yandan da öğrenciler dersleri boykot ederek üniversiteleri işgal ediyorlar. Yunanistan’da 2023'teki tren kazasının yıldönümünde işçiler,...
- Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) fabrikasında işçiler, 2024 Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme sürecinde, ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah...
- Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin...
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...