Buradasınız
Kuyruklar Bize Ne Anlatıyor?
Gebze’den bir işçi
Çok değil, daha birkaç ay önce ekonomimiz uçuyordu. Ama sadece birkaç ay içinde, yalanlarının nasıl paçalarından aktığını gördük hep birlikte. Şimdilerde gerçekleri gizlemek o kadar da kolay değil artık. Mızrak çuvala sığmıyor çünkü.
Emekçiler ay sonunu getirebilmek için her şeyi daha ucuza bulmanın yollarını arıyorlar. Bu yüzden de ekmekten karnabahara, elmadan yağa kadar uzanan geniş bir yelpazede kuyruklara giriyoruz. Ama bugünün iktidarı tepkileri azaltmak için hedef şaşırtıyor. Yukarıdan bakanlar geçmişteki kuyrukları genç neslin bilmediğini söylüyor. “Bakın efendim, eskiden yağ, tüp kuyrukları vardı. Sabahın beşinde kuyrukta bekliyorduk. SSK’nın içi boşaltıldı. Su ve elektrik kesintileri oluyordu. Çöplerimiz toplanmıyordu. Ya şimdi? Yatıp, kalkıp şükredelim” diyorlar. Yani bugünün kuyruklarını bir sorun olarak görmeyelim istiyorlar. Neden? Çünkü geçmişte de kuyruklar vardı. Peki, dünden bugüne uzayan kuyruklar bize ne anlatıyor?
Kara bahtımızın değişmediğinin bir göstergesi değil mi bu kuyruklar? Biz işçi sınıfı hep kuyrukta değil miyiz? Adımız kuyruklu işçiye çıkmış! “Abi neredesin?” diye soran birine “nerede olacağım, kuyrukta bekliyorum” demek kimseyi şaşırtmıyor artık. Bu konuşmalar artık her yerde tanık olduğumuz gündelik konuşmalara dönüştü. İş-Kur önlerinde, hastanelerde, bankalarda, postanede, otobüs durağında, yemekhanede ya da markette... Uzun kuyruklarda ömrümüz geçiyor.
Süt ürünlerinin fiyatı rekor üzerine rekor kırıyor. Hemen peşinden de sıvı yağa gelen zamlar var. Market çıkışlarında 5 litre yağ alan bir amcaya “hadi iyisin, almışsın beşliği. İki ay sırtın yere gelmez artık” esprisi yapılıyor. Elinde 5 litre yağ ile eve girebilen insanların videolarını izleyip, acı acı gülüyoruz. Dünyanın en kötü haberini almış gibi bağırarak telefonda konuşan yoksul bir emekçinin “ne yağ mı bitti?” demesi mesela. Anlatmakla bitmez bu örnekler. Bazen gülüyoruz bazen de üzülüyoruz. Gülüyoruz dediysem yanlış anlaşılmasın; acı acı gülmek diye bir şey vardır ya hani, işte bunu en iyi işçiler, emekçiler bilir. Biz bunları yaşarken, gözümüzün içine baka baka “israftan kaçının” diyorlar. İnsanın çıldırmaması elde değil.
Marketlerde durum buyken, bir de pazarlara bakalım. Gündüz saatlerinde tenha olan pazarlar, akşamları iğne atsan yere düşmeyecek kadar kalabalık oluyor. Akşam ucuz olur pazar yeri, çeri çöpü, hurdası da olur icabında. Akşamları tezgâhların altına düşen sebze-meyveyi toplayan yoksullar doldurur pazar yerlerini. Peki, ya kasaplar ne durumda? Şimdi buradan durumu açıklıyorum; etinden güzelce sıyrılmış kemik revaçta! Yoksul emekçilere kemik satıyorlar, adı da “yemeklik” oluyor! Bir de kahvaltılıklar vardı değil mi? Aman unutmayalım. Bir zamanlar serpme kahvaltı revaçtaydı. Şimdiyse yumurtanın bozuk olup olmadığını nasıl anlayacağımızı “son kullanma tarihi geçmiş yumurtayı tuzlu suya koyun. Eğer batıyorsa çürümemiştir, afiyetle tüketebilirsiniz” diyorlar. Abartılı gelmesin. Çünkü bu sözler TRT’de yayınlanan bir belgeselde söylendi. Kimisi deveyi hamutuyla götürür kimisi de çöpten nasıl beslenilmesi gerektiğini öğrenir! Bu kadar yokluktan bahsetmişken, ellerinizdeki telefonlara bir bakmanızı öneririm. Eğer akıllı bir telefonunuz varsa, sakın iktidarı eleştirmeye kalkmayın. “İş, ekmek bulamıyorum” da demeyin. Maazallah bir bakanın üstün zekâsı ile karşılaşıp elinizdeki telefonun markası ya da kaç para olduğu sorulabilir. Abartmayın yani! İş de var, ekmek de var.
İşin şakası bir yana, ne kadar görmezden gelseler de, başka gündemlerle gerçekleri gizleseler de, korkutup sindirmeye çalışsalar da, artık mızrak çuvala sığmıyor. Kuyruklar yoksulluğun resmini çiziyor. Elbet bir gün gelecek, arayışlarımız daha ucuz tüketim maddeleri bulmaktan çok daha öteye gidecek. Yokluğunu çektiğimiz ne varsa soracağız hesabını!
Kadıköy Belediye İşçileri Greve Çıktı
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- “Eğer öleceksem, burada size karşı mücadele ederken öleceğim. Benim düşmanım sizsiniz. Vietnamlılar ya da Çinliler, Japonlar değil. Benim düşmanlarım ben özgürlüğümü istediğimde buna karşı duranlardır. Adalet istediğimde buna karşı duranlardır....
- Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri adlı taşeron şirket bünyesinde çalışan inşaat işçileri gasp edilen 2 aylık ücretleri ve tazminatları için 20 Kasımdan beri fabrika önünde eylem yapıyor. Yapı ve Yol İşçileri...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...
- Gebze’de bulunan Grid Solutions ve Schneider Elektrik, İstanbul’da bulunan Hitachi Energy ve Bursa’da bulunan Arıtaş Kriyojenik fabrikaları için Birleşik Metal-İş Sendikası ile MESS arasında yürütülen toplu iş sözleşmelerinde anlaşma sağlanamaması...