Buradasınız
Memleketimden İnsan Hakları Manzaraları
Sefaköy’den bir işçi
Kardeşler merhaba, malumunuz yılın 365 gün ve 52 haftasına çeşitli özel günler yerleştiren Birleşmiş Milletler 10 Aralık’ı da boş geçmemiş. 10 Aralık’ta muhtelif haber kaynaklarında gezinirken bu günün insan hakları günü olduğunu öğrendim. Bir yandan haber sayfalarındaki insan haklarına dair çeşitli skandalları okurken bir yandan da Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin maddelerine bakmaya çalıştım. Bir kez daha patronların kapitalist düzeni ve onların uluslararası kurumlarının riyakârlığı karşısında öfkelendim ve gülünç durumlarına da istemsizce gülmeye başladım. İlginç bir durum. Beyannamedeki maddelerin heybeti ile işçi ve emekçilerin içinde bulunduğu koşulların tezatlığının etkisi olsa gerek. Bir yandan kızıyor bir yandan da gülüyorsunuz.
Dünya insan hakları günü olarak kabul edilen 10 Aralık’ta da dünyadan ve ülkemizden insan hakları manzaraları hiç de haktan söz edilebilecek kadar hak barındırmıyordu. Dünya genelinde ve ülkemizde yaşanan haksızlık manzaralarına bakınca “sırf takvimden bir günü boş geçmemek için mi 10 Aralık gününü insan hakları günü olarak ilan ettiler?” diye insanın sorası geliyor. Ya da insan derken milyarca işçiyi değil de bir avuç asalağı mı kastediyorlardı? Düşünsenize bugün bu çağda, dünyada, 40 milyondan fazla köle olduğu biliniyor. Neredeyse 200 milyona yakın çocuk işçi mevcut. Varlık sahibi insanlar ile yoksulların çağımızın bolluğundan yararlanma imkânları arasındaki farkı anlatmaya gerek bile yok. Dünyada savaş, göç ve hastalıklar dâhil her şey varsıl ile yoksula farklı derecede etki ediyor. İnsanlar kapitalist sistemin yarattığı eşitsiz koşullarda doğuyor ve büyüyor. Üstelik sistem bu eşitsizliğin üzerine inşa ediliyor ve eşitsizlik üretmeye devam ediyor. Ülkemizde sadece 10 Aralık günü yaşanılanlara baktığımızda da hemen anlarız ki insan hakları günü biz işçileri etkilemiyor. Bimeks, Ermenek, Atlas Global ve sağlık işçileri maruz kaldıkları haksızlıklar karşısında kendilerini ifade etmek istediklerinde polisler karşılarına dikildi ve başlarından geçenleri anlatmalarına bile izin verilmedi. Oysa egemenlerin medyası o gün insan hakları beyannamesinden bahsediyordu, insan hakları üzerine konuşmalar yapılıyordu. Ama işçilerin uğradığı haksızlıkları görmediler. Haber yapmadılar. Kardeşler uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Gelin insan hakları beyannamesinin ilk iki maddesine bakıp birlikte “eğlenelim”!
Madde 1: Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.
Kardeşler bu maddeyi okuyunca siz de: “bunlar ne konuşuyor” diye söylenmediniz mi?
Madde 2: Herkes ırk, renk, cinsiyet, dil, din siyasi veya diğer herhangi bir akide, milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin işbu beyannamede ilan olunan tekmil haklardan ve bütün hürriyetlerden istifade edebilir.
Maddenin büyüklüğüne, cümlenin heybetine bakınca insanın kendine çeki düzen veresi geliyor. Dağ gibi dizmişler kelimeleri. Okuyunca titretiyor insanın yüreğini. Ama aniden gerçek hayat, yaşanılanlar akılda canlanıyor. Ve yine bir gülme geliyor ki sormayın gitsin… Bu düzende bu haklar kâğıt üzerindedir ta ki biz mücadele edene kadar. Biz mücadele edersek kâğıt üzerinde kalmaktan çıkar. Ama biliyoruz ki kapitalizm egemenlerin düzenidir ve onun uluslararası kurumları egemenler arasındaki ilişkileri düzenlemek için varlar. Bu nedenle onlar gibi ikiyüzlü ve onlar gibi yalancılar. Biz işçiler biliyoruz ki lafla peynir gemisi yürümüyor. Gerçek barış ve adalet ancak sınıfsız ve sömürüsüz bir toplumda gerçekleşebilir. Bu nedenle madde madde beyannameler de yazılsa destanlar da ortaya konulsa bu düzende gerçek barış, adalet ve özgürlük olamaz. Bütün bunlar ancak işçi sınıfının mücadelesi ile gelir. Yaşasın sınıfımızın sınıfsız sömürüsüz dünya mücadelesi!
“Suçlu Sizsiniz!”
Bu Ülkede Yoksulluk Sorunu Yok, Öyle mi?
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...