Buradasınız
Ne Kadar Vergi Veriyoruz, Karşılığında Ne Alıyoruz?
Son yıllarda yüksek enflasyon karşısında işçiler siyasi iktidar ve sermaye sahipleri tarafından adeta mengeneye alınmış durumda. Bir yandan reel ücretler düşüyor, diğer yandan da sırtımızdaki vergi yükü arttırılıyor. Siyasi iktidar çeşitli “vergi paketleri”ni ambalajlayıp önümüze getiriyor. Sermayeden göstermelik bir tüy koparıp işçi ve emekçileri yolmanın hesabını yapıyor. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bütün bunları yaparken amaçlarının vergi adaletini sağlamak olduğunu söylüyor! Oysa ülkedeki vergi sistemi ve yapılanlar gerçeğin tam tersi olduğunu gösteriyor.
Öncelikle bir ülkenin toplam vergi gelirinin dolaylı-dolaysız vergiler arasındaki dağılımı, o ülkede uygulanan vergi politikasının ne kadar adil olduğunun göstergelerinden biri olarak kabul edilir. Tüketim üzerinden toplanan KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilerin payı ne kadar yüksekse vergilendirmedeki adalet o kadar düşük demektir. Bu hatırlatmadan hareketle güncel duruma bakalım. Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre Ocak ile Mayıs ayları arasında yapılan vergi tahsilatının sadece yüzde 35,6’sını doğrudan vergiler oluşturdu. Diğer yandan devletin bu yıl topladığı her 100 liralık verginin 64,4 lirasını tüketiciler ödedi, yani ezici çoğunlukla işçi ve emekçiler!
Vergi konusunun hangi başlığını ele alırsak alalım sınıfımız aleyhine çarpıcı bir manzarayla karşı karşıya kalıyoruz. 2024 başında yapılan bütçe planlamasında sermaye sahiplerinin vermesi gereken 1,8 trilyon lira tutarında verginin “vergi indirimi, muafiyeti, istisnası” adı altında toplanmaması kararlaştırıldı. Yani siyasi iktidar, toplam vergi gelirinin yaklaşık yüzde 30’undan sermaye lehine vazgeçti. Öte yandan bir yılda şirketlerden alınan kurumlar vergisindeki artış oranı sadece yüzde 61 oldu. Yani, kâr rekorları kıran patronlardan alınan vergilerdeki artış resmi enflasyonun dahi altında kaldı!
Her geçen gün geçim derdi büyüyen işçi ve emekçilerden toplanan gelir vergisi ise bir yılda yüzde 126 arttı. İşçiler gelir vergisi üzerinden sinsice soyuluyor. 2024 başında ilk vergi dilimi 110 bin lira olarak belirlenmişti. Asgari ücretin yalnızca 6,5 katı olan bu düşük tutar nedeniyle milyonlarca işçi ikinci vergi dilimine girdi ve her ay daha fazla vergi öder hale geldi. Sendikalı işçilerin önemli bir bölümü ise daha yılın ikinci yarısına yeni girmişken yüzde 27’lik üçüncü vergi diliminin eşiğinde!
Türkiye’de işçiler daha ücretlerini almadan peşin peşin gelir vergisi öderken, tükettikleri her ürün için de vergi vererek çifte vergilendirmeye maruz kalıyor. Kaba bir hesapla durumun vahametini somutlayalım. 30 bin lira net ücreti olan bir işçiden, yıl boyunca toplam 95 bin lira gelir ve damga vergisi kesiliyor. İşçinin tüketimi üzerinden kesilen KDV, ÖTV gibi dolaylı vergileri de kabaca (mesela yüzde 15 kabul edelim) hesapladığımızda bu işçinin yıllık toplam 150 bin lira vergi verdiği gerçeği karşımıza çıkıyor! Ay sonunu zor getiren işçiler için bu vergi yükünü adaletsiz diye tanımlamak yetersiz kalıyor.
Peki, bu vergiler bize nasıl geri dönüyor? Sağlık alanından örnekleyelim. Siyasi iktidar “sağlıkta kuyrukları bitirdik” diye övünüyor ancak emekçiler artık ekran başında randevu kuyruğuna girmiş durumda. Kimi bölümlerde 3-4 ay sonraya randevu verilirken, kimilerinde randevu bulmak adeta imkânsız. Sağlık Bakanlığı iki hasta arasındaki randevu süresini 2022’de 10 dakikadan 5 dakikaya düşürmüştü. Sağlık emekçileri o günden bugüne “5 Dakikada Sağlık Olmaz” diye haykırırken geldiğimiz aşamada bir hekime 10 dakikada 4 farklı hasta randevusu veriliyor. Yani hem sağlık emekçilerinin çalışma koşulları ağırlaşıyor hem de sağlık hizmeti daha da niteliksizleşiyor.
Eğitim harcamalarının esas yükü, “yeterli ödenek yok” denilerek büyük ölçüde velilerin sırtına yıkılıyor. Öğrencilere en az bir öğün ücretsiz ve sağlıklı yemek talebi görmezden geliniyor. Kreşler açılmıyor. Bu tablo toplanan vergilerin kullanılması gereken tüm kamusal hizmetler için geçerlidir. Her gün saatlerimizi kalabalık toplu taşıma araçlarında geçiriyoruz. Emekliler “kaynak yok” denilerek 10 bin lira sefalet aylığına mahkûm ediliyor. Sonuç olarak sermaye sınıfı deveyi havuduyla götürürken işçi ve emekçiler olarak yıllar içinde daha fazla vergi ödeyip daha az hizmet alır hale geldik. Sermayenin ve siyasi iktidarın el ele verip gerçekleştirdiği bu soyguna dur demek için, ekonomik yıkımın faturasını daha fazla ödememek için birleşelim.
Yine Yangın, İhmal ve Umursamazlık
TÜİK’in Kayıp Sepeti
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Sınıf Olarak Birleşelim, Yoksulluğa ve Sömürüye Hayır Diyelim!
- İşçi Dayanışması 197. Sayı Çıktı!
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- Senin Memleket Nere?
- Düşmanlığı ve Savaşları Nasıl Meşrulaştırıyorlar?
- İşçi Sınıfının Sömürüye Karşı Mücadelesi Durdurulamaz!
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
Son Eklenenler
- “N’olmuş yani, yarın süte daha fazla su karıştırır satarsın, yapmadığın iş sanki!” Kemal Sunal’ın oynadığı “Yüz Numaralı Adam” filminde geçen bu cümle trajikomik bir durumu ifade ediyor. İzlerken gülüyoruz ama yaşadığımız tam da bu. Soralım...
- Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm sultanlar, komutanlar, yöneticiler, iktidarlar insanların ve toplumların algılarını şekillendirmeye, psikolojilerini yönetmeye odaklanmışlardır. Başka türlü egemenliklerini koruyamayacaklarını bildiklerinden toplumun...
- Japonya’da çeşitli sendikalar, 2-3 Kasımda yaptıkları eylemlerle derinleşen kapitalist sömürüye ve emperyalist savaşa karşı mücadele çağrısında bulundular. İnşaat ve Taşımacılık İşçileri Dayanışma Sendikası Kansai Bölgesi Şubesi (Kan-Nama), Metal ve...
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 5-6-7 Kasımda tüm Türkiye’de iş bırakma kararı aldı. Sağlık emekçileri İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere...
- 7 Kasım 1917’de Rusya’da işçi sınıfı devrim gerçekleştirdi ve siyasal iktidarı ele geçirdi. Bu devrim Rus takvimine göre 25 Ekimde gerçekleştiği için tarihe Ekim Devrimi olarak geçti. Ekim Devrimi, tüm dünyayı sarsmış, 20. yüzyılın akışını kökten...
- Dünya… Masmavi okyanusları, uçsuz bucaksız ormanları, kıtaları dolaşan nehirleri, heybetli dağlarıyla her yanından yaşam ve bereket fışkıran bu rengârenk gezegen… Bu gezegenin gözümüzün önündeki hali içler acısı! Çünkü tüm dünyaya egemen olan...
- İSİG Meclisi’nin raporuna göre Ekim ayında 164 işçi, yılın ilk on ayında ise en az 1540 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Türkiye’de iş kazaları ve iş cinayetleri en yakıcı sorunlardan biri olmaya devam ediyor. Her gün en az 5 işçi hayatını...
- Belediye işçileri artan hayat pahalılığı karşısında biraz olsun nefes alabilmek için ücretlerini yükseltmek istiyorlar. Buna karşılık belediyelerin yönetimleri ödenek olmadığı bahanesiyle işçilere düşük ücret dayatıyorlar. İstanbul ve İzmir’in ilçe...
- Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm sultanlar, komutanlar, yöneticiler, iktidarlar insanların ve toplumların algılarını şekillendirmeye, psikolojilerini yönetmeye odaklanmışlardır. Başka türlü egemenliklerini koruyamayacaklarını bildiklerinden toplumun...
- İngiltere’de 100 binin üzerinde insan Filistin halkıyla dayanışmasını göstermek ve emperyalist savaşa hayır demek için 2 Kasımda yeniden meydanlara çıktı. Başkent Londra’da 21. kez düzenlenen ulusal eylem gününde on binler hükümet binalarının...
- İspanya’da 29 Ekim Salı günü yaşanan sel felaketinde can kaybı 250’ye ulaştı. İspanya’nın doğusundaki Valencia bölgesinde etkili olan aşırı yağışlardan sonra meydana gelen sel felaketi büyük bir yıkıma neden oldu. Kurtarma ekipleri felaketten...
- Sevgili işçi kardeşlerim, yazının başlığı mücadele örgütümüzün ve işçi sınıfının çalışkan evlatlarından kadim bir dostuma aittir. Bir Afrika atasözü “aslanlar kendi tarihlerini yazana kadar, av hikâyeleri her zaman avcıların kahramanlığını...
- Genel-İş Sendikası İstanbul Anadolu Yakası 4 No’lu Şube ile Kartal Belediyesi yönetimini temsil eden SODEMSEN arasında yürüyen görüşmelerden olumlu bir sonuç alınamaması üzerine Kartal Belediyesi işçileri 30 Ekimde greve çıkmıştı. Belediye...