Buradasınız
Netaş: Yasaklara Rağmen Başarıya Ulaşan Grev!
Bugün 18 Kasım, Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde oldukça önemli yer tutan bir grevin, Netaş Grevinin 34. Yıldönümü… Darbenin zifiri karanlığının topluma kanser gibi yayıldığı bir dönemde, cesaretin, kararlılığın ve inanmışlığın hikâyesini yazdı Netaş işçileri… Darbe koşullarında bile işçilerin örgütlülüğünün patronları alt edebilecek güçte olduğunu gösterdiler. 12 Eylül karabasanına karşı buzu kırdılar, suyun önünü açtılar. Türkiye işçi sınıfının tarihine kuşaklar boyu feyz alınacak, umut ve cesaret verecek şanlı bir deneyimi kazıdılar.
İstanbul Ümraniye’de bir fabrika: Netaş
Netaş (Northern Elektrik Malzemeleri Fabrikası) Kanadalı Northern şirketi ile PTT ortak yatırımı olan, telefon santralleri ve malzemeleri üreten, İstanbul Ümraniye’de 1969 yılında kurulan bir fabrikaydı. Tarihsel bir öneme sahip Netaş grevi 1986 yılında gerçekleştiyse de Netaş işçilerinin mücadelesi bu grevden çok önce, 1970’lerde başlamıştı.
Kemal Türkler öncülüğünde kurulan Maden-İş Sendikasının mücadelesi Netaş işçilerine de ilham vermişti. 1975’te, üyesi oldukları Tek-Met-İş Sendikasından istifa ederek Maden-İş’e geçen Netaş işçileri, patronun işten atma saldırısına da boyun eğmediler. İş bırakan ve fabrikayı işgal eden işçiler, verdikleri mücadeleyle patrona taleplerini ve sendikalarını kabul ettirdiler. 1970’lerdeki mücadele rüzgârı Netaş fabrikasına da ulaşmış ve işçiler mücadele geleneği ile tanışmışlardı.
Sermaye sınıfından işçi sınıfına darbe: 12 Eylül!
İşçi sınıfının yükselen mücadelesinden korkan sermaye sahipleri, orduyu işbaşına çağırdılar. 12 Eylül 1980’de Kenan Evren öncülüğündeki ordu, işçi sınıfının yükselen mücadelesini ezmek için faşist bir darbe gerçekleştirdi. 1980 askeri faşist darbesi işçilerin mücadeleci sendikalarını kapatmış, işçilerin kazanılmış haklarını elinden almıştı. Tüm toplum cendere içine alınmıştı.
12 Eylül darbesiyle birlikte sendikacılar hapse atılmış, nice öncü işçi ve sosyalist işkencelerden geçirilmiş ve katledilmişti. 1982’de yapılan “yasaklar anayasasında” işçilerin sendikalaşması zorlaştırılmış, greve çıkmak fiilen engellenmişti. Sendikalaşmak isteyen işçinin önüne yüzde 10 barajı konulmuştu. O yıllarda greve çıkılsa bile çadır kurmak, grev alanında 4 işçiden fazla işçinin beklemesi yasaktı. İşçilerin o güne kadarki mücadelesine ve kazanımlarına faşist rejim ağır bir darbe vurmuştu.
Gerileyen sendikal hareket nedeniyle herkes bir umutsuzluk içerisindeydi. Çoğu sendikacı ve işçi “bu yasalarla grev yapılmaz” diyordu. İşte Netaş işçileri böylesi karanlık bir toplumsal atmosferde sahneye çıktılar! Türkiye işçi sınıfı tarihine altın harflerle yazılan bir greve, herkesin yılgınlığa ve umutsuzluğa düştüğü bir dönemde öncülük ettiler. Çünkü faşist darbeden sonra da mücadeleci geleneklerini korumayı başarmışlardı. Sosyalist öncülerin yol göstericiliğinde o dönemin en büyük grevini örgütlemekle kalmadılar, ateş böceklerinin geceyi aydınlatması gibi yüreklere ışık demetleri taşıdılar.
Netaş’ta GREV var!
Netaş işçileri, Maden-İş kapatıldıktan sonra örgütlendikleri Bağımsız Otomobil-İş Sendikasıyla birlikte 88 maddelik bir toplu sözleşme taslağı ile oturmuşlardı masaya. Bütün işçileri kapsayan komiteler kurarak taslaklarını oluşturmuşlardı. 18 Kasım 1986’ya gelindiğinde sahne artık onlarındı! 3 bin 150 Netaş işçisi toplu sözleşmedeki anlaşmazlık nedeniyle greve çıktı. Onlar koşullar ne olursa olsun haklılıklarına inanan, örgütlülüklerine güvenen işçilerin mücadelesinin önünde hiçbir engelin duramayacağını dosta düşmana gösterdiler.
Greve çıktıklarında da ilk olarak “grev yerinde en fazla 4 işçi kalır” diyen maddeyi deldiler. Her gün 163 Netaş işçisi bilfiil grev gözcülüğü görevini yürütüyordu. Günlük dönüşümlü olarak 500 işçi ise grevin çeşitli işlerinde görev üstleniyordu. Grev komiteleri karınca gibi işliyordu. Grev süresince hiçbir işçi başka bir işte çalışmamıştı: “İşçi dayanışması için çalışacağız, kendi dayanışmamızı kendimiz örgütleyeceğiz” diyorlardı. Netaş işçileri, grevi kazanmak için sınıf dayanışmasının ne kadar önemli olduğunun bilincindeydiler. Bu temelde sendikalara, fabrika önlerine, işçi mahallelerine ve kahvehanelerine giderek kendi dayanışmalarını kendileri örgütlüyorlardı.
İşçi eşleri de grevcileri hiç yalnız bırakmıyordu. Ailecek mücadele eden Netaş işçileri yurt içinde ve yurt dışında dayanışma çağrıları yapıyorlardı. “Netaş işçileri için bir saatini ver” kampanyası başlatarak tüm işçileri grevle dayanışmaya çağırıyorlardı. Bu çağrı sonuç vermişti, Netaş işçileri darbe yasalarının gölgesinde güçlü bir dayanışma örgütlemişti. Öyle ki grev bittikten sonra dahi grev fonlarında 1 milyon liralık bir meblağ bulunuyordu. Netaş işçileri, sınıf kardeşlerinin dayanışmasıyla topladıkları bu 1 milyon lirayı, bir kamyon gıda ve ihtiyaç maddesiyle birlikte 1987’de Derby fabrikasında greve çıkan işçilere vereceklerdi.
Onlar kazandı, işçi sınıfı kazandı
Netaş işçileri, grev yasalarındaki sınırlamalara ve yasaklara rağmen 93 günlük grevin sonunda, taleplerini büyük oranda kabul ettirerek patronu dize getirdiler. Yasakları kararlı mücadeleleriyle delmişlerdi ve birçok kazanım elde etmişlerdi. Mesela 12 Eylül yasaları ikramiyeleri 4 ikramiye ile sınırlandırmıştı, oysa Netaş işçileri tam 6 ikramiye kazandılar. Artık disiplin kurullarında işçi ve işveren eşit sayıda temsil edilecek ve başkanlığı da dönüşümlü olacaktı. İşten çıkarılan işçiye 3 ay daha ücret ödenmesini öngören işsizlik tazminatı talep ediliyordu. Bu taleplerin birçoğu bugünün işçileri için maalesef hayal bile edilemez durumdadır.
Elbette grevin tek başarısı toplu sözleşme taslağında kazanılan haklar değildi. Onlar darbe koşullarında bile işçilerin örgütlülüğünün patronları alt edebilecek güçte olduğunu gösterdiler. Diğer sektörlerdeki birçok işçiye, greve ve mücadeleye de örnek oldular. Özellikle Türk-İş ve Hak-İş sendikalarındaki işçiler Netaş grevinden esinlenerek mücadeleye atıldılar. Netaş grevinin ardından 1987’de Derby ve Kazlıçeşme grevleri geldi. Bu grevleri de 1989 Bahar Eylemleri, kamu emekçilerinin sendikalaşma mücadelesi, Zonguldak madencilerinin yürüyüşü izledi. Netaş işçileri buzu kırmış suyun önünü açmıştı.
Bu grevin başarıya ulaşmasındaki etkenlerden biri de uluslararası destek olmuştur. O dönem özellikle Avrupa’dan Netaş grevine maddi-manevi destek verilmiş, dayanışma mesajları gelmiştir. İşçilerin örgütlülüğü, pek çok sektörden ve farklı ülkelerden işçilerin de maddi-manevi dayanışmaları ile Netaş işçileri darbe yasaklarını delmiş, işçilerin üzerine sirayet eden kötü havayı söküp atmıştır.
Netaş biz işçiler için ne ifade ediyor?
Bu satırların kimi okuyucuları Netaş fabrikası önünde grev halayları çekilirken hayatta bile yoktu. Fakat işçi sınıfının mücadele deneyimlerini, hele ki Netaş Grevi gibileri tarihte olup bitmiş hadiseler olarak görmek büyük yanılgıya düşmektir. Netaş Grevi sadece dünümüzü hatırlatmıyor, bugüne ve yarına da ışık tutuyor.
Örgütsüzlük koşullarını tersine çevirdiğimizde, patronların işçi sınıfının mücadelesi karşısında tutunamayacağını, geri adam atacağını ve kazananın biz olacağını ifade ediyor Netaş! Yasalarda ne yazdığı önemli değildir, önemli olan işçilerin örgütlü ve bilinçli olup olmadığıdır. İşçiler örgütlü ve bilinçli olurlarsa yasalardaki engelleri aşarlar, yasaların yeniden yapılmasını sağlar ve eskisine göre büyük kazanım elde ederler.
Netaş deneyimi aynı zamanda, toplu sözleşme süreçlerine nasıl hazırlanılması gerektiğine de ayna tutmaktadır. Örgütsüzlüğümüzün döne döne bizi vurmaması için, elimizi taşın altına koymalıyız. Fabrikada yan yana çalıştığımız arkadaşlarımıza güven vermeyi başarmalı ve örgütlenmeliyiz. Bunu yapmaya başladığımızda büyük örgütlenmeye giden yolu da açmış olacağız. Gücümüze inanalım, kendimize güvenelim ve sınıfımızın deneyimlerine kulak verelim!
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Dünya İşçilerinin Jones Ana’sı
- Kemal Türkler’in Mücadelesi ve Bugüne Mirası
- Kemal Türkler ve Mücadeleci Sınıf Sendikacılığı
- MESS Grevlerinin 45. Yılında Metal İşçilerinin Mücadelesini Hatırlamak
- 30. Yıldönümünde Zonguldak Madencilerinin Uzun Yürüyüşü
- Tütüne Emek Veren Kadın İşçiler Anlatıyor
- Netaş: Yasaklara Rağmen Başarıya Ulaşan Grev!
- Eylül 1976: İşçilerin DGM Direnişi
- Bir Devir ve Bir İşçi Lideri: Kemal Türkler
- İki Farklı Dönem, İki Sözleşme ve İki Bildiri
- Maden-İş MESS’in Oyunlarını Nasıl Boşa Çıkarttı?
- Kavel’den Bir Anı, Geçmişten Bir Miras
- Maden-İş’teki Gömleğin Sırrı Neydi?
- “Bölge’ye Gidince Annemle Barıştım”
- “Baba İşveren” İmajı İle Mücadele
- “Kadın İşçiler Zampik-İş’e Aldanmadı”
- Maden-İş Karşısında MESS’in İzlediği Yol
- Maden-İş İşçilerle Bağını Nasıl Geliştirip Güçlendirdi?
- 1908 Grevleri
Son Eklenenler
- Mersin’in Gülnar ilçesinde yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Santrali şantiyesinde çalışan işçiler Ocak ve Şubat ayı ücretleri ödenmediği için 27 Martta iş bıraktı. Santralin Türkiye tarafının genel yüklenici firması IC İçtaş bünyesinde çalışan...
- Özak Tekstil işçileri sendika değiştirme hakkını kullanarak BİRTEK-SEN’de örgütlendikleri için patronun işten atma saldırısıyla karşılaşmış ve 27 Kasımda direnişe geçmişlerdi. Tüm baskı ve engellemelere rağmen sendikalarıyla birlikte mücadeleyi...
- Bayburt Grup’a bağlı Agrobay Seracılık’ta çalışan işçiler Tarım-Sen’e üye oldukları için tazminatları ve 2 aylık maaşları ödenmeden işten atılmışlardı. 22 Ağustosta direnişe geçen işçiler patronun yalanlarına, jandarma saldırısına, defalarca...
- İşçilerin, patronların saldırılarına karşı mücadelesi sürüyor, bu mücadelelerin bir kısmı anlamlı kazanımlarla sonuçlanıyor. Sendika düşmanlığına karşı direnişe geçen RC Endüstri işçileri patrona geri adım attırdı. Direnişin 20. gününde üretimi...
- Sermayelerini büyütmeyi her şeyin önüne koyan patronlar sınıfı dünyanın dört bir yanında iş güvenliği önlemlerini almayarak, doğayı tahrip edip felaketlerin önünü açarak işçilerin canını almaya devam ediyor. Türkiye’de ve dünyada depremlerde,...
- İtalya İşçi Sendikası UIL ülkede giderek artan iş cinayetlerine karşı 19 Martta Roma’da protesto gösterisi düzenledi. Sendika öncülüğünde yapılan eylemde giderek artan işçi ölümleri protesto edildi. İş güvenliği önlemlerinin alınmamasının işçilerin...
- Sorunlarımız giderek artıyor. Çevremde pek çok insandan “hiçbir şey değişmiyor” cümlesini duyuyorum. Onlara soruyorum: “Peki, değişmesi için sen ne yapıyorsun?” Herkes çözümü birbirinden bekliyor, sonra da “neden böyle” diye şikâyet ediyor. Sonuç...
- Hak gasplarına karşı işçilerin, emekçi kadınların ve emeklilerin hak arayışı sürüyor. Çeşitli işkollarından işçiler İzmir’den Manisa’ya, İstanbul’dan Ankara’ya kadar direnişlerle, yürüyüşlerle, basın açıklamalarıyla seslerini yükseltiyor.
- Başlıktaki sorunun cevabı aslında çok basit: kim karıştırıyorsa onun işine gelir doğal olarak. Çalışmakta olduğum işyeri ağır sanayi… Genç işçilerin yanı sıra çocuk ve yaşlı emeği sömürüsü de katmerli olarak yaşanıyor. Ücretlerin çevredeki...
- Türkiye’de mevcut siyasi iktidar, pek çok alanda politika değiştirdi, iç ve dış politikalarında keskin zikzaklar çizdi, defalarca doğrultu değiştirdi. Fakat doğrultusunu hiç değiştirmediği, istikrarını hep koruduğu bir alan var: Emek politikaları!
- Binlerce yıl önce atalarımızın avlanmak için kullandığı bumerang, atıldığı noktaya geri dönmesiyle bilinir. Bumerangın bu özelliğine atıfla, kişinin gösterdiği tutum ve davranışların sonuçlarının eninde sonunda kendisine geri dönüşü olacağını...
- Bursa’nın Gemlik ilçesinde faaliyet gösteren Borusan Lojistik A.Ş’de Liman-İş Sendikası’na üye olan 4 işçi işten çıkarıldı. Sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin geri alınması ve sendikal baskılara son verilmesi talebiyle 21 Martta fabrika...
- Her işçinin belki bir tesadüf neticesinde ve o güne değin ilk kez duyduğu, duyduğunda da “işte aradığım cevap buydu” dediği sözler vardır. Sınıf temelinde örgütlü işçiler buna “kulağına kar suyu kaçırmak” da derler. Benim kulağıma kar suyunu kaçıran...