Buradasınız
Yoksulluk
Aydınlı’dan bir kadın işçi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
İnsanın yoksulluğu tarif ederken beyni bazen duruyor. Yaşadıklarını anlatmaya kelimeler yetmiyor. Cümleler boğazına düğümleniyor. Nereden başlamalı acaba dedim kendi kendime. Marketin kapısından girdiğim andan mı, bir reyonun başında hangi parayla alacağımı yarım saat düşünmekten mi, pazarda bir tezgâhın başında yarım kilo domates almaya karar vermeye çalışırkenki ruh halimden mi, evladının canı bir şey istediğinde ağlayarak eteklerini çekiştirirken annenin “hayır olmaz, paramız yok” demesine şahit olduğum andan mı?
Çocuktum, Magnum dondurmalar çıkalı asır olmuştu. Reklâmda izler bakardık, alamazdık. Para biriktirmiştim de yetmemişti, çünkü çok pahalıydı. O yüzden Magnum dondurmayla 18 yaşımda tanıştım. Meyvelerden muzla tanışıklığım da pek uzak sayılmaz. Kışın yakacak odun, kömür olmadığında eski püskü giysileri yakarak ısınmaya çalışırdık. Eski evimiz sobalıydı. Annem kömür az kaldığı için idareli kullanır, mümkünse az yakmaya çalışırdı. Odadan dışarı çıkmak istemezdik. Sıkışmışsın, neredeyse altına edeceksin, sırf üşümemek için tuvalete gitmezdik. Sobalı odadan çıkmak zulümdü bize. Soba yansın diye yırtık ayakkabılarımızı gözden çıkartırdık, sırf o akşam cayır cayır yanacak o sobanın başında rahatça oturabilmek için. İyi bir ayakkabım zaten hiç olmamıştı. İçinde parmak uçlarım donardı. Okul için servise verecek paramız yoktu. Kilometrelerce yürürdüm. Hızlı adımlarla okula yetişmeye çalışırdım. Arkadaşlarım sorar hâlâ neden bu kadar hızlı yürüyorsun diye. Alışkanlık olmuş.
Annem ayı zor çıkarırdı. Üç beş de kenara atmaya çalışıyordu, acil bir şey olduğunda kimseye muhtaç olmamak için. Annem ve babam her gün düzenli kavga ederdi. Yoksulluğun çilesi annemin dilinde başlar babamın elinde son bulurdu. Kavgasız gürültüsüz günümüz geçmezdi. Bir de aman kimse duymasın bilmesin kavgalarımızı diye deve kuşu misali saklar, çekinirdik. Sanki bu sorunları bir tek biz yaşıyorduk. Öyle sanıyorduk. Öyle olmadığını mücadeleyle tanıştıktan sonra fark ettim. Yoksulluk ve imkânsızlıklar içinde boğuşan her işçi ailesinin yaşadığı sorunlardı bunlar ama üstünü hep kapatmaya çalışmışız. Üç kuruşa ev geçindirmeye çalışmanın yükü, en temel ihtiyaçlarını dahi alamama durumunun yarattığı psikoloji, sinir bozukluğu, kavganın başlaması için yeterliydi. İş bulamama, borç batağı, cinnet geçirmek için yeterli sebepler.
Çocukluğumuz yazın çalışarak geçerdi. Annem yaz olunca işe girmemiz için baskı uygulardı. Çocukluğumuzu bilmezdik zaten. Annem eve para getirmesi gereken bir yetişkin gibi görürdü bizi. Öyle düşünmek istemezdi ama geçim sıkıntısı onu böyle düşünmeye zorluyordu. Bunu o zaman fark etmezdim tabii, kızardım anneme. Tatile falan gitmek yok öyle, İstanbul gibi büyük bir şehirde yaşıyoruz ama bıraktım denize gitmeyi denizi yakından görmek bile 18 yaşıma kadar nasip olmadı. Ondan sonra da ayda yılda bir olmuştur.
Büyüyorsun haliyle okul bitiyor, işçi oluyorsun. Ama yoksulluğundan, sefaletinden hiçbir şey eksilmiyor. Ayı zor çıkartırsın. Gece gündüz durmadan çalışırsın, mesaiye kalırsın, ama para nereye gidiyor anlamazsın yada zaten cebine bile girmeden gider. Kira faturalar borçlar… Bir yerlere gelmek istiyorsan yanındaki işçi arkadaşını ezmen, rakip gibi görmen gerekiyor, ha bu arada işçi arkadaşım falan demeyeceksin. Beyaz yaka, mavi yaka bunlara dikkat etmelisin. Bana müdürüm hep “sen çok iyi yerlere geleceksin, böyle çalışmaya devam et” derdi. Bütün işleri öğrenmemi isterdi. Ama beni sevdiğinden değilmiş, ucuza kötü koşullarda çalıştırabilecek bir işçi olarak gördüğü içinmiş. O zamanlar işin bu tarafını göremiyordum. O yüzden samimiyetine inanıyordum. En nihayetinde kovarken bile “sen bizim kızımızsın” diyerek kovdu. O zaman anlamıştım kim kimin kızı, kim kimin babası.
Öyle çok çalışmakla para falan kazanılmıyormuş, sadece patronlara kazandırılıyormuş. Bunu anlamak benim için çok şeyi değiştirdi. Kazanan birileri varmış, o da patronlar sınıfıymış. İçinde yaşamış olduğumuz bu kapitalist sermaye düzeni hükmünü sürdürdükçe biz işçi ve emekçilerinin yoksulluğu hep devam edecektir. Sorunu doğru yerde, yaşamış olduğumuz kapitalist sitemde görüp, onu yıkmak için mücadele vermekten başka çaremiz yok.
UİD-DER’in Kampanyası İşe Yarıyor
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Zafer Açıkgözoğlu, İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesinde taşeron olarak çalışan 26 yaşında gencecik bir işçiydi. Henüz 1 aylık işçi olduğu hastanede altyapı eksikliği yüzünden patlayan kanalizasyonda temizlik yapması istendi. İtiraz...
- Geçenlerde işe giderken serviste yine hayat pahalılığından, geçinememekten sohbet açıldı. Bir arkadaşım Türkiye’de milyonlarca göçmen olduğunu söyleyerek şöyle dedi: “6 milyon Suriyeli varsa bu her gün 6 milyon ekmek çıkması anlamına gelir. Ya da 6...
- İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda üç çocuğun öldürülmesinin ardından bu cinayetlerden göçmenleri ve Müslümanları sorumlu tutan güruhlar sokaklara dökülmüştü. Ülkede göçmen ve Müslümanları hedef alarak ırkçı saldırılar başlatan faşist çetelere karşı...
- İstanbul Bakırköy Metro şantiyesinde Bayburt Group taşeronu Modüler Teknik firmasında çalışan DİSK Dev Yapı-İş üyesi inşaat işçileri ücretleri aylardır ödenmediği için 12 Ağustosta Bayburt Group önünde eyleme başladı.
- Herkesin dilinde olan basit, masum bir soru… Ama aynı zamanda soranın da cevaplayanın da belli düşünce kalıplarına hapsolduğunu gösteren bir soru: Senin memleket nere? Fabrikada yeni işe başlayan birine, sokakta, otobüste, parkta tanıştığımız birine...
- İki kız kardeş, 15 yaşındaki Esmanur Argun ve 18 yaşındaki ablası Elif Argun, Urfa Viranşehir’den tarım işçisi olarak Bursa’ya gelmişlerdi. İşe giderken onları taşıyan traktörün devrilmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. Kısacık yaşamları gibi...
- Tekgıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan Polonez işçilerinin sendikalı çalışma hakkı ve işe iade talebiyle başlattıkları direniş sürerken 9 Ağustosta İstanbul Valiliği önüne giderek seslerini duyurmaya çalıştılar. Türk Harb-İş...
- Geçtiğimiz günlerde Cerrahpaşa Üniversitesine bağlı Murat Dilmener Hastanesinin su tesisatının patlaması üzerine, yeni doğan yoğun bakım ünitesinin tavanı çöktü. Solunum cihazına bağlı bir bebek hayatını kaybetti. Solunum cihazına bağlı olan ve...
- UİD-DER’e gelmeden önce de bu dünyada olup bitenlere karşı öfkeliydim. Bir şeyler yapmak istiyordum fakat ne yapacağımı bilmiyordum. Yani öfkemi doğru yerekanalize edebilmiş değildim. UİD-DER sayesinde kapitalist bir sistemde yaşadığımızı ve tüm...
- 31 Mart yerel seçimleri sonrası belediye işçilerine yönelik işten atma ve ücret gaspı saldırıları devam ediyor. İşten atılan işçiler işe iade talebiyle direnişe başlarken ücretleri gasp edilen, düşük ücret dayatılan işçiler de çeşitli eylemlerle hak...
- Sokak köpeklerinin katledilmesinin önünü açan yasa geçtiğimiz günlerde AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla Meclisten geçti. Yasa hazırlanırken ve oylanırken yaşananlara baktığımızda nasıl bir düzende yaşadığımızı daha iyi anlıyoruz. Yasa gündeme...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen deprem bölgelerinde barınma sorunu bile çözülmüş değil. Depremden sonra TOKİ, 18 ilde 674 bin 238 konut yapılmasını hedeflediğini açıklamıştı. Şimdiye kadar teslim edilen konut sayısı...
- İkinci Dünya Savaşının son aylarında ABD’nin Hiroşima’ya atom bombası atması ve yüzbinlerce insanın ölümüne neden olması insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri olarak acıyla hatırlanmaya devam ediyor. Bu büyük katliamın 79. yıldönümü olan...