Buradasınız
On Adımda İşsizlik Ödeneği Nasıl Alınır?
UİD-DER’li bir deri işçisi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Merhaba arkadaşlar,
Ben Kampana deri fabrikasından direniş yaşamış bir işçiyim. Direniş sürecindeyken işe iade davalarımızı açmıştık. Dava sürerken işsizlik sigortasından faydalanmak için de İŞKUR’a başvurumuzu yapmıştık. Ancak işsizlik sigortasından faydalanabilmek tam bir yılan hikâyesine döndü. İşe iade davası sonrası işsizlik sigortasından faydalanmak isteyen bir işçinin başına neler gelebileceğini size anlatmak istiyorum.
İlk adım: İşten atılır atılmaz toplu yaptığımız işsizlik ödeneği başvurumuz 25/2 maddesinden atıldığımız için kabul edilmedi. Yıldık mı? Hayır!
İkinci adım: Bu arada dava süreci başladı. Haksız yere işten atıldığımız mahkeme kararıyla da onaylandı. Bir hevesle Yargıtay dönüşü tekrar İŞKUR’un yolunu tuttuk. İŞKUR, patronumuzun bizi işten çıkardığını belirten bir başvuru yapmamasını gerekçe göstererek işsizlik ödeneğinden faydalanamayacağımızı söyledi.
Üçüncü adım: Toplu açtığımız işe iade davasında patronun itirazı sonucu iki farklı karar çıktı. Hepimiz aynı gerekçeyle atılmamıza rağmen bir Hukuk Dairesi bir grup arkadaşımızın işe iade davasını kabul ederken, diğer bir Hukuk Dairesi işe iadeyi reddederek yerel mahkemenin kararını bozdu. Adaletin ne kadar göreceli olduğunu, aynı davaya nasıl farklı kararlar çıkabileceğini de görmüş olduk.
Dördüncü adım: Elbette ki İŞKUR’un burada söyleyecek bir sözü vardı. “Efendim hâkimin çelişkili kararı var, o nedenle patronun bu işe iadeyi kabul ettiğini yazılı olarak bildirmesi gerekiyor.” Ayrıca geçmişe dönük dört aylık sigorta primlerimizi yatırdığını da beyan etmesi gerekiyormuş. Yani işsizlik sigortasından faydalanma hakkımız patronun iki dudağı arasındaymış!
Beşinci adım: Bu süreçte toprak, çamur yiyemeyeceğim için yeni bir işe girdim. Girdiğim işte ilk iznimi İŞKUR’a gitmek için kullandım. Sadece ilk iznimi değil sonrasındaki bütün izinlerimi de bunun için kullanmam gerektiğini bilmiyordum. Devamında böyle olduğunu İŞKUR’un yollarında birkaç çift ayakkabı eskittikten sonra anladım.
Altıncı adım: Bu işler bürokrasi ya evraksız olmaz! Kıdem ve ihbarımızı aldığımıza dair makbuz bile bu çıkışın haksızlığına yeterli olmadı. Bununla beraber yazmamız gereken dilekçeler, teslim etmemiz gereken Yargıtay kararları vs. vs. İnsana adamakıllı bilgi verilmediği için her bir gidişimizde hangi evrakların lazım olacağını birer birer söylüyorlardı.
Yedinci adım: Hakkımız olan işsizlik ödeneği için bir sürü evrak daha toparlamamız gerekiyordu. Bir yandan avukatın peşinde koşturuyor, bir yandan da İŞKUR’a evrakları yetiştirmeye çalışıyorduk. Patron da bu süreçte geriye dönük dört aylık primlerimizi ödemişti. Ama İŞKUR için bu da yeterli değildi. Hukuksal süreç devam ettiği için sonucunu beklememiz gerektiği defalarca yüzümüze söylendi.
Sekizinci adım: Tüm bu adımları bir yılı aşkın bir sürede tamamladık. Bir yılın sonunda hepimiz gerekli evrakları teslim ettiğimiz için İŞKUR’dan işsizlik ödeneğini alabilecektik. Aldık mı? Hayır!
Dokuzuncu adım: Tekrar yaptığımız başvuru sonucunda Ankara’dan gelecek resmi cevabı beklediklerini, ona göre bize bilgi vereceklerini söylediler.
Onuncu adım: Artık aradan tam iki yıl geçmişti ve dava süreci de bitmişti. Bir sabah telefonlarımıza gelen SMS’lerle uyandık. Tüm bu uğraştan sonra bir grup arkadaşımıza gelen cevap, geç başvuru yaptıkları bahanesiyle İŞKUR’dan işsizlik ödeneğinden faydalanamayacakları oldu. Örneğin bir arkadaşımız işten atıldıktan sonra askere gitti geldi ve yeni bir işe başladı. Bu arkadaşımıza gelen mesaj ise hayret vericiydi! “Yeni bir işe başladığınız gerekçesiyle işsizlik ödeneğinden faydalanamıyorsunuz!” Sanki cevap vermek için arkadaşımızın işten atıldıktan iki yıl sonra işe girmesini beklemişler.
Sonuçta İŞKUR işçilerin hakkı olan işsizlik ödeneğini işçilere vermemek için elinden geleni yaptı. Yalnızca iki işçiye işsizlik ödeneği verdi. Geride kalanlara ise böyle bir hakkı tanımadı. Oysaki devlet her ay maaşımızdan tıkır tıkır para kesiyor, sıra işçiye ödemeye geldiğindeyse böyle bir tutum sergiliyor. Patronlar istediklerinde ise sorgusuz sualsiz işsizlik fonunu patronların emirlerine sunuyorlar. Ancak onların bu tutumlarına, bürokrasisine karşı bizim asla ve asla bu hakkımızdan vazgeçmememiz gerekiyor. Ben bu hakkım için iki yıl boyunca ter döktüm, vazgeçmedim ve aldım. Bütün işçilerin önünde hangi engel olursa olsun o engele takılmadan kazanılmış haklarına sahip çıkmasını istiyorum.
Patronların Vicdanı Timsaha Benzer
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- İşsizlik Fonu Yine Patronların Hizmetinde
- Asgari Ücretin Vergi Dışı Bırakılması ve Asgari Geçim İndirimi (AGİ)
- Buzdağının Görünmeyen Kısmı: Meslek Hastalıkları Gerçeği
- Grev Kırıcılığı ve Grev Hakkı
- Kazı Bağırtmadan Yolma Meselesi: Vergi
- Patronun Keyfi Kısa Çalışma Uygulamasına Karşı Dava Açan İşçi Kazandı
- Şimdi de İstirahat Parasına Göz Diktiler!
- Kod 29 ve SGK’nın Algı Oyunları
- Kod 29 Mağduriyeti Ortadan Kalkıyor mu?
- Kölelik Düzeninin “Yeni Normali”: Uzaktan Çalışma
- Yasal Olan Meşru mudur?
- Tazminatsız İşten Atma Saldırısı: Kod 29
- Patronların Pandemi Saldırısı: Kod 29!
- Çalışma Yaşamında Orman Kanunları
- Sigorta Hakkımız Gasp Ediliyor
- Sermayenin Elindeki Kamçı: Pandemi
- Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi, Kıdem Tazminatımızın Elimizden Alınmasıdır
- Sokağa Çıkma Yasaklarıyla Birlikte Telafi Çalışması Yaygınlaşıyor
- Kısa Çalışma Ödeneği ve Ücretsiz İzin Uygulaması
Son Eklenenler
- Urfa’nın Viranşehir ilçesinde Kadıköy Güneş Enerji Santrali’nde (GES) Kalyon ve Eksim Real Enerji şirketlerinde çalışan işçilerin 11 Şubatta başlattığı iş bırakma eylemi tüm baskılara rağmen devam ediyor. Bezmialem Vakıf Üniversitesi şantiyesinde...
- 6 Şubat Maraş merkezli depremlerin üzerinden iki yıl geçti. Söylemesi dile kolay olan bu cümle alt metinde bizlere birçok şey anlatıyor. Dönüp geriye baktığımızda yaşanan onca acı ve keder bizlerin zihinlerinde tekrar tekrar canlanıyor. UİD-DER’li...
- Donald Trump bir kez daha ABD başkanı seçildi. Seçilir seçilmez de ilk bakışta deli saçması gibi görünen açıklamalar yapmaya başladı. Mesela Amerika’nın Grönland’ı alması gerektiğini söyledi. Bu, Trump’ın kafasından çıkmış çılgın bir fikir gibi...
- Antep Başpınar Organize Sanayi Bölgesinde sefalet zammına karşı direnişe geçen tekstil işçilerinin mücadelesi yasaklarla, baskı ve saldırılarla engellenmeye çalışılıyor. 14 Şubat günü, tüm saldırılara rağmen direnişlerini sürdüren Başpınar...
- Ağız ve Diş Sağlığı Merkezleri (ADSM), Ağız ve Diş Sağlığı Hastaneleri (ADSH) ve devlet hastanelerinde çalışan diş hekimleri ve sağlık çalışanları “Yüksek MHRS sayıları, kısıtlı süreler, eksik istihdam, sağlıksız ve güvenli olmayan birimler, düşük...
- Türkiye’de yasalarda her işçinin özgürce sendikaya üye olabileceği yazıyor. Ama resmi istatistiklere göre çalışanların yüzde 85’inden fazlası sendikasız. Sendikalı çalışmak yasal olmasına ve ücret, ikramiye, sosyal haklar bakımından avantajlar...
- Çok açık ki iktidarın “Aile Yılı” ilan etmesi aileler refaha kavuşsun diye değil, sermayenin ve iktidarın çıkarları içindir. İşçi aileleri için daha büyük yoksulluk, daha kötü çalışma koşulları, acı ve gözyaşı, hatta ölüm getireceği sır değildir.
- Almanya'da Ocak ayı boyunca Berlin, Münih, Hanover, Hamburg ve Nünberg gibi büyük kentlerde hükümetin aşırı sağ ve ırkçı politikalarına karşı çok sayıda sendikanın, göçmen topluluklarının ve demokratik kitle örgütlerinin katılımıyla büyük çaplı...
- Gebze Plastikçiler OSB'de bulunan Chinatool Otomotiv’de grevin 4. gününde, Kocaeli Çayırova'daki Green Transfo Energy'de ise grevin 51. gününde anlaşma sağlandı.
- İzmir Gaziemir’deki Ege Serbest Bölgede bulunan Digel Tekstil’de işçiler, düşük ücret zammına tepki gösterdiler ve hakları için sendikalı oldular. Ancak Digel Tekstil patronları işçilerin zam talebini duymazlıktan geldi, sendika haklarını yok saydı...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santrali ve maden sahalarında çalışan işçiler, 10 Şubatta özelleştirmeye karşı Ankara’ya yürüyüş başlatmışlardı. 13 Şubatta Hazine ve Maliye Bakanlığı...
- 13 Şubat 2024’te Erzincan İliç’te SSR Mining ve ortağı Çalık Grubunun tarafından işletilen Çöpler Altın Madeninde siyanürlü toprak kaymış, 9 işçi toprak altında kalmış, cenazelerine aylarca ulaşılamamıştı.
- Antep'te direnişlerin yaygınlaşması, işçilerin ortak eylemler yapması, birlik içinde hareket etmeye yönelmesi ve pek çok örnekte mücadelelerini başarıya ulaştırmaya başlaması üzerine patronlar baskılarını arttırdı. Gaziantep Valiliği ise 13 Şubatta...