Buradasınız
Metal Fırtınası ve “Koç”ların Gerçek Yüzü
Gebze’den bir kadın metal işçisi
Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin en çok kazanan 500 şirketi açıklandı. Listede kimler yok ki. Yıllardır adını kapitalist sömürü düzeninde en üst sıralara yazdıran Sabancılardan, Koçlardan tutunda adını sanını yeni duyduğumuz AKP iktidarıyla alabildiğine palazlanan yeni yeni şirketlere kadar pek çok sanayi kuruluşu var. Ancak bu listenin ilk sıralarında yer alan çok sayıda sanayi kuruluşu Koç Holding’e ait. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren devlet eliyle yerli sermaye oluşturma çabalarının sonucunda palazlanan Koç ailesi, bugün Türkiye’nin en zengin ailesi olarak zirveyi kimseye kaptırmıyor. Elbette bunca zenginliğin, sermaye birikiminin, ihtişamın işçiler sayesinde var olduğunu söylemek gerekiyor.
500 büyük şirketin hangi şirketler olduğu, tam da metal işçilerinin mücadele sürecinde açıklandı. Bu şirketlerin içinde metal işçilerinin çalıştığı ve büyüttüğü şirketler de var. 12 Eylül’den sonra geniş bir işçi mücadelesine imza atan metal işçileri, Bursa’da başlayan ve giderek yayılan bir metal fırtınası yarattılar. Yıllardır Türk Metal çetesinin boyunduruğu altına alınan metal işçileri, Koç’un denetimi altındaki MESS’in dayatmalarına karşı isyan ettiler. Kendilerini iliklerine kadar sömürenlere ve onların gardiyanına metal işçilerinin söyleyecek sözü vardı. “Türk Metal Defol”, “MESS Şaşırdın Sabrımızı Taşırdın!” Metal işçileri, 35 yıllık gangster sendikacılığa ve onları koruyup kollayan patronlara ağır bir tokat indirdiler.
Bursa’da başlayan metal fırtına Kocaeli’ye, Ankara’ya, Trakya’ya yani sanayi havzalarına yayılarak devam ediyor. Bu eylemlerin pek çoğunun Koç Holding’e ait fabrikalarda olması oldukça manidardır. Koç, en önde desteklediği 12 Eylül darbesine ve MESS eliyle beslediği Türk Metal çetesine rağmen, işçilerin mücadelesinin önüne geçemedi. Tofaş, Türk Traktör, Otokar, Ford Otosan İzmit, Ford Eskişehir, Arçelik LG fabrikaları bu süreçte yürüyen mücadelelerde öne çıktılar. 70’li yıllarda Türkiye işçi sınıfının yükselen mücadelesinde dersine iyi çalışan Koç, azılı bir sınıf düşmanı olarak karşımızda duruyor. Koç’a ait Tofaş’ta, Türk Traktör’de, Otokar’da, Ford Otosan’da, Arçelik’te işçilere verilen sözler tutulmayarak öncü işçiler işten atıldı, işçi kıyımı yapıldı.
Gezi Parkı eylemlerinde otellerinin kapılarını eylemcilere açarak sözüm ona insanların demokratik haklarını kullanmalarına saygı duyulması gerektiğinden bahseden Koç, söz konusu işçilerin demokratik hakları olunca gerçek yüzünü hemen gösterdi. Bunun en çarpıcı örneği Arçelik LG fabrikasında yaşandı. LG işçileri Türk Metal’in fabrikadan gitmesini ve kendi temsilcilerinin tanımasını istediler. İşçiler bu taleplerinin karşılanmaması ve istifa eden işçiler üzerindeki baskıların giderek artması üzerine 2 Temmuzda çalışmama haklarını kullandılar. İşçilerin eylemlerinin daha ilk anlarından itibaren polis devreye sokularak işçiler yıldırılmaya çalışıldı. Bu da yetmedi fabrikanın elektriği, suyu kesildi. Tuvaletlere ve yemekhaneye kilit vurularak işçilerin en temel ihtiyaçlarını gidermesinin önüne geçildi. İşçilerin geri adım atmaması üzerine 5 Temmuzda polis fabrikayı ablukaya aldı ve işçiler zor kullanılarak fabrikadan çıkarıldı. Demek ki neymiş, Gezi’de demokratik poz kesmeler tümüyle sahteymiş! Bu durum, “Gezi” ile metal fırtınasının farklı sınıfsal karaktere sahip olduğunu da gözler önüne sermektedir. Burjuvazi, iç hesaplaşmasında ve iktidar mücadelesinde kitleleri arkasına almak amacıyla demokrat pozlar kesmekten ve kendi çıkarları için kitleleri kullanmaktan geri durmaz; gerektiğinde otelini de açar medyasını da seferber eder. Yeter ki bu eylemler doğrudan onun çıkarlarını hedef almasın, kapitalist düzeni tehdit etmesin.
Metal işçilerinin mücadelesi yeni bir sürecin önünü açtı. İşçiler bu süreçte büyük hatalar da yaparak ve dersler çıkartarak ilerleyecekler; sınıf düşmanlarını, onların gerçek yüzlerini, taktiklerini, devlet kurumlarıyla nasıl içli dışlı olduklarını öğrenecekler, kavrayacaklar. Şimdi gün metal işçileriyle dayanışmayı büyütme günüdür. 12 Eylül darbesini tezgâhlayanlardan, “bugüne kadar işçiler güldü, bundan sonra gülme sırası bizde” diyerek yıllarca işçiye kan ağlatanlardan hesap sormak için örgütlülüğümüzü daha da büyütmeliyiz.
Umut
Savaş da İstemiyoruz Düşmanlık da!
- MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi İmzalandı
- Greve Hazırlanırken Sohbetler
- Birleşik Metal-İş’ten Grev Kararı: Metal İşçileri Greve Hazır!
- Metal İşçilerinin MESS’i Protesto Eylemleri Sürüyor
- Ay Sonunu Bırak, Ortasını Getiremiyoruz!
- Metal İşçileri Greve Hazırlanıyor
- Metal İşçileri Çorlu’da Haykırdı: Greve Hazırız!
- Metal İşçilerinin Eylemleri Devam Ediyor
- Metal İşçisiyiz, MESS’in Dayatmalarına Boyun Eğmiyoruz!
- MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi Kimleri İlgilendirir?
- Hak Gasplarına Karşı İşçi Mücadeleleri
- MESS Sözleşmesi ve Emekçi Kadınlar: Ne Düşünüyoruz? Nasıl Düşünmeliyiz? /2
- MESS Sözleşmesi ve Emekçi Kadınlar: Ne Düşünüyoruz? Nasıl Düşünmeliyiz? /1
- Seyahat, Hayat Pahalılığı ve MESS Sözleşmeleri!
- 1977 MESS Grevine Güç Katan Emekçi Kadınlar
- Bu Pahalılıkta Davut Abi’yi Neden Misafir Ediyoruz?
- Birleşik Metal-İş: Metal İşçileri Mücadele Ateşini Yaktı!
- MESS’e Karşı Birliğimizi Güçlendirelim!
- MESS Dayatmalarına Birlikte Karşı Duralım!
- Birleşik Metal-İş Üyesi İşçiler MESS Dayatmalarına Direniyor
Son Eklenenler
- Geçen gün metal işçisi arkadaşımla bir araya geldik. Çayımızı içerken sohbet etmeye başladık. Konumuz toplu iş sözleşmesiydi.
- İlk kez UİD-DER’le 1 Mayıs’a gelen arkadaşımız, 1 Mayıs’ın daha önce duyduklarından, anlatılanlardan bambaşka bir şey olduğunu söyledi. Kadınlar, çocuklar, işçiler el ele halaylar çektik, hepimiz kardeş gibiydik.
- Merhaba, ben İzmir de yaşayan bir gencim. İstanbul’a UİD-DER’le 1 Mayıs’a katılmak için geldim. 1 Mayıs öncesi hazırlıklar için derneğe gittim. Çok sıcak bir ortam ve dayanışma duygusu sarmıştı her yeri.
- Sarayları süsleyen altın, sultanların ve soyluların yaşamında zenginliğin en önemli ölçüsü olmuştur. Fakat bu zenginliği üreten zamanın köleleri ve günümüzün işçileri için bu maden her zaman acı, gözyaşı ve ölüm getirmiştir. Altın madenlerinde...
- Çalıştığım işyerinde uzun yıllardır çalışan ve EYT yasası çıktıktan sonra SGK’ya başvurup emekli olanlar var. Malûm, emeklilik maaşı iktidar eliyle kuşa çevrildi. Bizim patron da sayıları azımsanmayacak kadar çok olduğu için EYT’li işçileri bir an...
- DİSK, 3 Mayısta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat listesini 2 yıla yakın bir...
- Geçenlerde yeğenimle sohbet ederken “kolajenlerin içerisinde en kalitelisi hangisi bilgin var mı?” diye sordu. Ben de doğal olarak “bir sağlık sorunun mu var, neden kolajen kullanma gereği duyuyorsun?” diye sordum. O da yarı utanarak “hep güzel...
- Dünya genelinde yoksulluk ve baskılar büyüyor, emperyalist savaşın alevleri gün geçtikçe yayılıyor. Kapitalist sömürü düzeninin yarattığı sorunlar, krizler derinleşiyor. İşçi sınıfı ise kapitalist sömürüye karşı mücadele etmekten, birlik olup...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı, ekonomik yıkımın bedelini ödemek istemediklerini haykırdı. Sendikaların ve demokratik kitle...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....