Buradasınız
Savaş da İstemiyoruz Düşmanlık da!
Medeniyetin beşiği Ortadoğu toprakları kanla sulanıyor. Korkunç bir yıkıma neden olan emperyalist talan savaşı gün geçtikçe genişliyor. Geçtiğimiz aylarda Suudi Arabistan öncülüğünde Yemen’e savaş açılmasıyla Ortadoğu’daki yıkım daha da büyüdü. Son 12 yıl içinde milyonlarca insan savaş ya da savaşa bağlı nedenler yüzünden yaşamını kaybetti. Kentler ve yerleşim alanları yakılıp yıkıldı, yıkılıyor. ABD işgaliyle büyük bir yıkımın meydana geldiği Irak’ta iç savaş devam ediyor. Suriye’deki durumu resmetmek ise oldukça zor. İç savaş, içinden çıkılmaz bir hal almış bulunuyor. IŞİD gibi örgütlerin sahnelediği vahşet ve yıkıcılık, hayal sınırlarını zorluyor. Suriye’den göç edenlerin sayısı 4 milyonu geçmiş durumda, bunların neredeyse yarısı Türkiye’de yaşam mücadelesi veriyor. Yani neresinden bakarsak bakalım, sınırları giderek genişleyen savaş, Ortadoğu’yu tam anlamıyla bir cehenneme dönüştürmüştür.
Özet tablo bu ve şimdi AKP hükümeti, Türkiye’yi doğrudan bu savaş cehenneminin içine itmeye can atıyor. Bir taraftan Suriye sınırına zırhlı araçlar ve asker yığılırken, öte taraftan da hükümetten savaş yönünde açıklamalar geliyor. Savaş planları gazetelerde ifşa ediliyor, bugün mü yarın mı Suriye’ye girileceği tartışılıyor. Güya AKP’nin amacı “IŞİD ile mücadele” etmekmiş! Ayrıca Suriye sınırları içinde bir tampon bölge oluşturulacak ve burada olası bir mülteci akınının önüne geçilecekmiş! Yani bu o denli dayanaksız bir bahane ki, insan gülmeden edemiyor. Düne kadar IŞİD’e “öfkeli gençler” diyen AKP, şimdi ne oldu da IŞİD’le “mücadele” etmeye karar verdi?
Hiç kuşkusuz asıl mesele IŞİD değil. AKP’nin birkaç amacı var. Meselâ bunlardan birincisi seçimlerdir. Tek başına iktidar olamayan AKP, ülkeyi savaşa sokup ardından da yeniden seçime gitmek istiyor. Hesabı, savaş koşullarını halka dayatarak tek başına iktidar olmanın yolunu açmak, anayasayı değiştirecek bir çoğunluk elde etmek ve elbette Erdoğan’ı başkan yapmak. Düşünebiliyor musunuz, tek başına iktidar olmak amacıyla AKP kodamanları ülkeyi savaşa sürüklemekten çekinmiyorlar. Peki, kim ölecek bu savaşta? Meselâ Bilal Erdoğan gidecek mi bu savaşa? Elbette hayır. Böylesi bir haksız savaşta yine yoksul halkın çocukları, işçiler, emekçiler can verecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan boşuna didinmiyor, üç yetmez beş çocuk isterim diye. Egemenler böyledir işte. Tek amaçları iktidardır, sermayelerini büyütmektir. Yoksullar, işçi-emekçiler onların umurunda değildir. Seçim dönemlerinde, sırf oy almak için yoksullardan ve insanlıktan söz etmeleri ve halka şirin gözükmeye çalışmaları ise tam bir sahtekârlık örneğidir.
Savaşın ikinci amacı Suriye’deki Kürt halkının kendi kendisini yönetmesinin önüne geçmektir. Suriye’de Kürt halkının yaşadığı bölgeye Rojava deniyor. İç savaş başladıktan sonra Kürt halkı, Araplar başta olmak üzere diğer halklarla ortak yönetimler oluşturdu Rojava’da. “Kantonlar” denen bu yönetimlerin arasındaki bölgeleri genel olarak IŞİD kontrol ediyordu, ediyor. Bunlardan biri de Türkiye sınırındaki Tel Abyad kasabasıydı. Geçtiğimiz ay Araplar ve Kürtler birleşerek IŞİD’i bu kasabadan attılar. Ama düne kadar IŞİD’in Tel Abyad’ı kontrol etmesinden rahatsız olmayan ve sesini çıkartmayan hükümet, yönetim Kürtlere geçince savaş naraları atmaya başladı. Neden? Hani Kürtler kardeşimizdi, ne oldu? Kardeşlikten söz eden AKP, Suriye’de Kürtlerin kendilerini yönetmesini bile haram sayıyor. Erdoğan, “Suriye’nin kuzeyinde bir devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Bedeli ne olursa olsun buna engel olacağız” diyor. Yani anlaşılacağı üzere AKP, Kürt düşmanlığı üzerinden milliyetçiliği kışkırtmak ve seçimlerde MHP dâhil diğer partilerin oylarını cebe indirmek istiyor. Oysa böyle bir savaş Türk ve Kürt halkını karşı karşıya getirebilir, halklar arasında derin yaralar açabilir. Rojava denen bölgeye müdahale edildiği zaman, Türkiye’deki Kürtler de sınırın öte yakasındaki kardeşleri için ayağa kalkacaktır, bu gayet normaldir. AKP ateşle oynuyor, kendi çıkarları için kardeşi kardeşe kırdırma planları yapıyor.
Savaşın üçüncü amacı ise Suriye’deki Kürt topraklarında bir tampon bölge oluşturmak, Esad rejiminin yıkılmasını hızlandırarak Ortadoğu’da daha fazla söz sahibi olmaktır. Ortadoğu’nun fatihi olma hayalleri kuran Erdoğan, Suriye’de iç savaşın başladığı günlerde, “birkaç aya kalmaz Şam’daki Emevi Camii’nde namaz kılacağız” demişti. Lakin AKP hedeflerine ulaşamadı. Şimdi, özellikle son üç-dört aydır Türkiye, Suudi Arabistan ile birlikte hareket ediyor; onunla birlikte Suriye’nin El Kaidesi olan El Nusra’nın da içinde yer aldığı Fetih Ordusu’nu destekliyor. Aslında Türkiye, Suriye’deki iç savaş başladığı günden itibaren, dolaylı da olsa savaşın bir parçasıdır. Milyonlarca Suriyelinin yurdunu terk etmesinden, yüz binlercesinin Türkiye’de sefalet koşullarında yaşamasından, gelen göçmenlerden dolayı ücretlerin düşmesinden, ev kiralarının fırlamasından vb. AKP iktidarı doğrudan sorumludur.
AKP, Ortadoğu’da sürdürdüğü savaş politikasını “büyük ülke olma”, “Osmanlı’yı canlandırma” söylemiyle meşrulaştırmak istiyor. Oysa gerçekte “büyük ülke” demek, aslında sermayenin daha da büyümesi demektir. İşte tarih ve gerçekler karşımızda duruyor, dönüp bakan herkes bunu görür, anlar. Meselâ AKP iktidar olduğu günden beri Türkiye’nin ekonomisi büyüdü, milli gelir arttı. Peki bu büyümeden işçilerin payına ne düştü? Sorunun cevabını şöyle verelim: Asgari ücretli sayısı 6 milyona ulaştı, asgari ücret sefalet ücreti olarak kaldı, işçilerin alım gücü düştü, iş saatleri uzadı, emeklilik yaşı arttırıldı, işsizlik büyüdü, taşeronlaştırma ve kuralsız çalışma aldı başını gitti, iş kazaları sıçramalı bir şekilde arttı ve iş cinayetleri 15 bin işçinin canını aldı. Yani büyüyen yalnızca sermaye oldu.
Devletin tepesindekiler, patronlar ve sermaye medyası ikide bir “ülke çıkarları” demekten çok hoşlanıyorlar. Böylece kendi çıkarlarını “ülke çıkarları” adı altında gizlemek istiyorlar. Meselâ ABD emperyalizmi Irak’ı işgal ettiği zaman “ülke çıkarları bunu gerektiriyor” demişti. ABD güya Irak’a “özgürlük ve demokrasi” götürecekti! Savaş yüz binlerce Iraklı emekçinin ve binlerce yoksul ABD’li askerin canını aldı; kazanan ise silah ve petrol şirketleri oldu.
Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesi, ABD’nin Irak’a müdahalesinden farklı olmayacak. Böyle bir savaş haksız ve emperyalist bir savaştır. Bu savaş işçilerin çıkarına değildir, bu savaş işçilerin savaşı değildir. Türk Kürt demeden tüm işçiler-emekçiler olarak birleşelim; AKP’nin ve egemenlerin emperyalist emellerine, savaş planlarına ve savaş hükümetine geçit vermeyelim! Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği diyelim!
İnanın Güzel Günler Göreceğiz Çocuklar
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Sınıf Olarak Birleşelim, Yoksulluğa ve Sömürüye Hayır Diyelim!
- İşçi Dayanışması 197. Sayı Çıktı!
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Hangi Milliyetten Değil Hangi Sınıftan Olduğundur Önemli Olan
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- Senin Memleket Nere?
- Sokak Köpeklerinin Katledilmesi Çözüm mü?
- Düşmanlığı ve Savaşları Nasıl Meşrulaştırıyorlar?
- İşçi Sınıfının Sömürüye Karşı Mücadelesi Durdurulamaz!
- İşçi Dayanışması 196. Sayı Çıktı!
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- 7 Ekim’in Birinci Yılı: Emperyalist Savaş Büyüyerek Devam Ediyor
- Ukrayna Savaşının 2. Yıldönümü: “Emperyalist Savaşa Karşı Mücadeleye!”
- Ukrayna Savaşının İkinci Yılı: Ukrayna’dan Gazze’ye Emperyalist Savaşa Hayır!
- Filistin ve Ortadoğu’da Emperyalist Savaş Yangını Devam Ediyor
- Bütçe Holdinglere Akıyor, Holdingler Savaştan Besleniyor!
- Milyonlar Meydanlarda Filistin Halkıyla Dayanışmayı Büyütüyor
- Emperyalist Savaşa Karşı İşçilerin Uluslararası Dayanışmasının Önemi
- Savaş ve Biz İşçiler
- Akan Kan Bizim de Kanımızdır!
- Filistin Halkıyla Dayanışma Büyüyor: Emperyalist Savaşa Hayır!
- Japon Doro-Çiba Sendikasının Filistin Sendikalarına Yanıtı
- Filistin Sendikalarının UİD-DER’in Mesajına Yanıtı
- Türkiye’de ve Dünyada Filistin Halkıyla Dayanışma Eylemleri: “Savaşı Durdurun!”
- Savaş Emekçiler İçin Yıkım Demektir! Savaşa Hayır!
- Haksız Savaşlar Memleket Sormaz!
- Haksız ve Emperyalist Savaşlara Hayır Diyoruz!
- Emekçiler Haykırdı: Rusya Elini Ukrayna’dan Çek! NATO’nun Genişlemesine Hayır!
- İşçi Sınıfının Tek Güvencesi Örgütlü Gücüdür!
- Emekçiler Haksız Savaşlara Hayır Diyor!
- Emperyalist Savaş Emekçiler İçin Yıkımdır! Ukrayna’da Emperyalist Savaşa Hayır!
Son Eklenenler
- Sağlık çalışanları, 10 Ekimde aile hekimlerini ve sağlık çalışanlarını kapsayan sözleşme ve ödeme yönetmeliği taslağına tepki göstermek için bir araya geldiler. SES İstanbul Şubeleri, İstanbul Tabip Odası, İSTAHED, Birlik ve Dayanışma Sendikası,...
- İstanbul Çatalca’da Polonez işçilerinin haklı mücadelesi sürüyor. İşçiler ellerinden alınmak istenen hakları için direniyor ama karşılarında polisi buluyorlar. Polisi, emniyet müdürü, müftüsü yine patrona hizmet ediyor, kimin yanında olduklarını...
- 10 Ekim 2015 tarihinde DİSK, KESK, TMMOB ve TTB ile çeşitli emek örgütleri ile on binlerce işçi ve emekçinin katılımıyla gerçekleşen “Emek, Barış ve Demokrasi” mitinginde IŞİD tarafından tertiplenen saldırı sonucu 104 insanımızı kaybettik, yüzlerce...
- 10 Ekim 2015 tarihinde sendikalar, meslek örgütleri ve demokratik kitle örgütleri tarafından Ankara’da düzenlenen barış mitingine IŞİD’in bombalı saldırısı sonucu hayatını kaybedenler, katliamın 9. yılında anıldı. Ankara’da 10 Ekim Barış Derneğinin...
- İşçi ve emekçiler olarak zorlu günlerden geçiyoruz. Fakat tabiri caizse bunlar daha iyi günlerimiz. Türkiye ve dünyadaki gidişat içine itildiğimiz sorunlar yumağının büyümeye devam ettiğini gösteriyor. Mesela İsrail’in tüm dünyanın gözleri önünde...
- Enflasyon karşısında eriyen ücretlere yapılan zamların sınırlanması, emeklilik yaşının ve prim gün sayısının yükseltilmesi, iş güvencesinin ve kıdem tazminatının ortadan kaldırılması… Bunlar, Türkiye’yi yöneten rejimin orta vadeli programında yer...
- DİSK, 9 Ekimde Genel Merkez binasında düzenlediği basın açıklamasında Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmasını ve sendikal hakların önündeki engellerin kaldırılmasını talep etti. Açıklamayı DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu yaptı. Sendikalaşan...
- Çerkezköy’de bulunan Elba Bant fabrikasında grev devam ediyor. Petrol-İş Sendikasında örgütlü işçiler, toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 25 Eylülde grev demişlerdi. UİD-DER’li işçiler 6 Ekimde grevci işçilere bir dayanışma...
- 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail devletinin Filistin’de yürüttüğü savaş ve katliam büyüyerek devam ediyor. Savaşın alevleri Lübnan’a da sıçradı. İsrail ve diğer emperyalist devletlerin niyeti bu alevleri daha da büyütmek, Ortadoğu’da yoksul...
- Anladık ki korkacak bir şey yokmuş. Bize zaten en kötüsünü layık görmüşler. Sosyal hak yok, maaş ortalamamız asgari ücretin bin-iki bin lira üstü. Bize bunu layık görenler bu paralarla bir hafta yaşayamaz. Şimdi grevdeyiz, hiç pişman değiliz.
- Fernas işçilerinin işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınması, ücretlerin arttırılması ve sendikalaşma hakkı için başlattıkları direniş kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler Fernas işçilerine direnişlerinin 42. gününde dayanışma ziyareti...
- Tekirdağ/Çerkezköy Veliköy OSB’de bulunan Elba Bant fabrikasında toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine Petrol-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 25 Eylülde başlattığı grev kararlılıkla devam ediyor. İşçilerin haklı...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) 7 Ekimde Ankara Alba Otel’de gerçekleştirdiği basın toplantısında, “Geçinemiyoruz! Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşiyoruz!” şiarıyla gerçekleştireceği eylem programını kamuoyuyla paylaştı.