Buradasınız
Açgözlülerden İşçiye Nasihat: Şükret!
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Tüm fabrika ve sektörlerde işçiler patronlar tarafından iliklerine kadar sömürülüyorlar. Meydana gelen iş kazaları, meslek hastalıkları da cabası. Uzun iş saatleri sonucunda adeta birbirine yabancılaşan ve sosyal yaşamdan kopan aileler, çocuklar, anne babalar ve her geçen gün artan boşanma oranları da cilası. İşte patronların işçilere reva gördükleri hayat bundan ibaret!
Gerçekler böyle olsa da patronlar işçilere hep içinde bulundukları duruma şükretmelerini öğütleyip dururlar. Mesela; çalışma koşulları ne kadar kötü olursa olsun bir işi olduğu için işçi şükretmeli. Aldığı maaş ne kadar düşük olursa olsun işçi “en azından maaş zamanında yatıyor” deyip şükretmeli. Ne de olsa kapıda bekleyen işsiz çok. Ya işten atarsa patronu? O yüzden işçi susup işine bakmalı, günde en az 12 saat çalışmalı, aldığı üç kuruş paraya itiraz etmemeli. Hatta fırsat buldukça “Allah razı olsun bizim patrondan, sayesinde karnımız doyuyor” demeli. Sigortası her ay tastamam ödeniyor mu, maaşını gününde alıyor mu? Ha bir de işyeri yemek veriyor mu? E, bunları bulmuş bir işçi daha ne ister, Allah’tan belasını mı?
Evet, patronlar biz işçilerin tam da böyle düşünmemizi istiyorlar. Biz işçilere yoksulluğu, açlığı, sefaleti reva görenler, gerçekten bizim alın terimizin karşılığını bize veriyor olabilir mi? Açlık sınırı 1400 lirayken, asgari geçim indirimini ekleyip alın size 1300 lira diyenler ve bizi açlığa mahkûm edenler, bize şükretmemizi öğütleyen patronlar değil midir? Bu işte bir tuhaflık yok mu sizce de? Bize sürekli halimize şükretmemizi öğütleyen patronlar kendileri hallerine şükrediyorlar mı acaba? Ellerindekiyle yetiniyorlar mı? Her yıl gözümüze sokarcasına yıllık cirolarını açıklıyorlar ve bir sonraki yıl için planladıkları kâr oranını ortaya koyuyorlar. “Kazandığım para yedi ceddime yeter, bu kadarı yeterli, bugün de işçilere baskı yapmayayım, mesaiye bırakmayayım, üç kuruş fazla maaş vereyim, gece vardiyasına getirtmeyeyim” diyor mu patronlar? Asla! Tek dertleri daha çok kâr etmek. Yani gözleri doymak bilmiyor. Hep daha fazlasını istiyorlar. Üzerimizde hep daha fazla daha fazla baskı kurup “üretin” diyorlar. Mesela biz bir günde 1000 adetlik üretim yapıyorken patronumuz haline şükretmiyor. “Bu kadarı yeterli” demiyor. Baskıyla, tehditle 1000 adet ürettiğimiz ürünü 1500’e çıkarmamızı istiyor. Çalışma tempomuzu arttırarak adeta robot gibi çalışmamızı bekliyorlar bizlerden. Sonra gelsin yorgunluk, tükenmişlik, dinmek bilmeyen ağrılar, iş kazaları…
Peki, patronlar kendileri ellerindekiyle yetinmezken, şükretmek nedir bilmezken, neden biz işçilerden sürekli şükretmemizi istiyorlar? “Bir işim var buna da şükür, çalışma koşulları ağır ama buna da şükür, maaşım düşük ama buna da şükür, sigortam asgari ücretten, mesailerim elden ödeniyor ama buna da şükür.” Bu liste uzayıp gider ama tüm bunlar oluverirken bu işten patronlar dışında kimin kârı var? İşte tam da bu yüzden her şeye şükretmemizi istiyorlar. Elbette açgözlü olmamak kötü değildir. Elbette elindekiyle mutlu olabilmek bir erdemdir. Ama bu erdeme neden sadece ellerine üç kuruş para geçen işçiler sahip olacakmış? Neden patronlar açgözlü olmaktan vazgeçmezler ve utanmazlar? Bize hem “hakkınızı bize yedirin” hem de “bu durumdan memnun olun” demiş olmuyorlar mı?
Rızkımızı çalan, geçim derdi belasını başımıza çorap gibi ören patronlar hem açgözlü davranıyor hem de bizi açgözlü olmakla, çok ücret istemekle suçluyorlar. Bizim itirazımız bunadır. Çünkü tüm bunları sorgulamaya başladığımız anda devamı gelecek ve patronların kurduğu bu sahtekârlık düzeni bozulacak. Tüm korkuları bundandır. Bizler sorgulamayalım, ses çıkarmayalım, hakkımızı aramayalım diyedir. Oysa biz işçiler gücümüzü birliğimizden alırız. Bir araya gelip birlikte hareket edersek eğer, bu gidişatı tersine çevirir ve patronların bu kirli oyunlarını bozabiliriz. Şükredeceksek bu açgözlü patronlara şükretmeyeceğiz. Şükredeceksek eğer, işçiler olarak bir araya geldiğimizde ne kadar güçlü olduğumuza ve hakkımız olanı çaldırmadığımıza şükredelim. Milyonlarca işçiyi açlığa, yoksulluğa ve ölüme itenlerden hesap sorabildiğimize şükredelim.
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
Son Eklenenler
- Türkiye’de yasalarda her işçinin özgürce sendikaya üye olabileceği yazıyor. Ama resmi istatistiklere göre çalışanların yüzde 85’inden fazlası sendikasız. Sendikalı çalışmak yasal olmasına ve ücret, ikramiye, sosyal haklar bakımından avantajlar...
- Çok açık ki iktidarın “Aile Yılı” ilan etmesi aileler refaha kavuşsun diye değil, sermayenin ve iktidarın çıkarları içindir. İşçi aileleri için daha büyük yoksulluk, daha kötü çalışma koşulları, acı ve gözyaşı, hatta ölüm getireceği sır değildir.
- Almanya'da Ocak ayı boyunca Berlin, Münih, Hanover, Hamburg ve Nünberg gibi büyük kentlerde hükümetin aşırı sağ ve ırkçı politikalarına karşı çok sayıda sendikanın, göçmen topluluklarının ve demokratik kitle örgütlerinin katılımıyla büyük çaplı...
- Gebze Plastikçiler OSB'de bulunan Chinatool Otomotiv’de grevin 4. gününde, Kocaeli Çayırova'daki Green Transfo Energy'de ise grevin 51. gününde anlaşma sağlandı.
- İzmir Gaziemir’deki Ege Serbest Bölgede bulunan Digel Tekstil’de işçiler, düşük ücret zammına tepki gösterdiler ve hakları için sendikalı oldular. Ancak Digel Tekstil patronları işçilerin zam talebini duymazlıktan geldi, sendika haklarını yok saydı...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santrali ve maden sahalarında çalışan işçiler, 10 Şubatta özelleştirmeye karşı Ankara’ya yürüyüş başlatmışlardı. 13 Şubatta Hazine ve Maliye Bakanlığı...
- 13 Şubat 2024’te Erzincan İliç’te SSR Mining ve ortağı Çalık Grubunun tarafından işletilen Çöpler Altın Madeninde siyanürlü toprak kaymış, 9 işçi toprak altında kalmış, cenazelerine aylarca ulaşılamamıştı.
- Antep'te direnişlerin yaygınlaşması, işçilerin ortak eylemler yapması, birlik içinde hareket etmeye yönelmesi ve pek çok örnekte mücadelelerini başarıya ulaştırmaya başlaması üzerine patronlar baskılarını arttırdı. Gaziantep Valiliği ise 13 Şubatta...
- Soma, Ermenek, Amasra, İliç madenci katliamları, Çorlu tren katliamı, Elazığ, İzmir, 6 Şubat depremleri, orman yangınları ve sel felaketleri, Hendek havai fişek fabrikası ve Balıkesir mühimmat fabrikası patlamaları, yüzlerce iş cinayeti ve son...
- Yeni yılın ilk günlerinde MÜSİAD toplantısında konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek patronlara “biz sizin daha çok para kazanmanızı istiyoruz” dedi. Patronlar tarafından alkışlanan Bakan, tam da bunu yapıyor, patronların kazanması için...
- Cep telefonu hayatımıza gireli yaklaşık 30 yıl, akıllı telefonun hayatımıza girmesi ve jet hızıyla yayılması ise 10-15 yıl oldu. Bu nedenle akıllı cep telefonumuz 1 saat kapalı kalsa kendimizi adeta nefessiz kalmış hissediyoruz.
- Ankara’dan bir grup UİD-DER’li işçi, “Küçük Kara Balık ve Samed Behrengi” adlı bir video hazırladı. Farklı sektörlerde çalışan, uzun ve yorucu iş saatlerine, vardiya engeline rağmen birlikte öğrenip birlikte üretmek için bir araya gelen işçi...
- Asgari ücrete yüzde 30, kamu emekçilerine yüzde 11,54 ve emeklilere yüzde 15,75 oranında sefalet zammı dayatılmasının ardından Antep’te bulunan tekstil patronları da ücret artışlarını sefalet düzeyinde tuttu. Şubat ayına girilmesiyle belli olan...