Buradasınız
“Göçebe İşçilik!”
Gebze’den bir kadın metal işçisi
Düzenli bir işle yıllarını geçiren pek az işçi vardır günümüzde. İşsiz kalmak biz işçilerin yaşamında tam bir kâbustur. Yıllardır çalışma hayatımda pek çok işyerinden atıldım ve sayısız makine, teçhizat öğrendim. Bazen tutarlı bir iş ararken merdiven altı denecek işyerlerinde geçici işçilik yaptım mecburiyetten. Kalıcı bir işim ve düzenli bir hayatım olsun dediğimde bu düzen iki ya da üç yılı geçmiyor ve patron işine geldiğinde hiç düşünmeden işten atıyordu. Patron beni çıkarmayı göze alınca çoktan benim yerime çalıştırmak için birilerini bulmuş oluyordu. Yani yerim boş kalmıyor, erkenden ön hazırlık yapılıyor ve patron için bir engel kalmıyordu. Yıllar yılları kovaladı ama hayatımda göçebe işçilik hiç değişmedi.
Ben bir daha nerede iş bulacağım, işsiz kalmamam gerek diye düşünürken baskı ve ailemin önyargıları promosyon olarak boynumda asılı kaldı. Komşular ve ailem susmak bilmedi. Konuşmak çok kolaydır: “Bir yerde dikiş tutturamadın bak yine attılar seni”, “yine ne yaptın da işten attılar seni?”, “gir bir işyerinde ömür boyu çalış, ne derdin var habire iş değiştiriyorsun!”, “sesini çıkarma çalış emekli olana kadar sık dişini!” gibi cümleler kulaklarımızdan hiç gitmez. On beş yıllık bir işçiyim ve yaşadığım sorunlar hiç değişmedi. Hatta katmerlenerek büyümeye devam ediyor. Yine belli bir zaman sonra işten atılıyorum ve yine yeni bir işyeri kapısını aşındırmak için yollara düşüyorum günlerce. Ama bu yaşadığım durumun neden böyle olduğunu bilmez bir işçi de değilim. Patronlar biz işçileri işçiliğe yeni başlamış gençlerimizle ve birbirimizle yarıştırıyorlar. Sürekli işçileri işten atmaları can sıkıntısı değil, aksine, iki işçi yan yana gelip de birbiriyle arkadaş olmasınlar, birbirleriyle kaynaşmasınlar diye bilinçli ve amaçlı bir saldırı yapıyorlar. Çünkü biz işçileri ne kadar çok birbirimize düşürürlerse haklarımızı korumaya yönelik bilincimiz o kadar geriler. Böylece patron düşmanlarını yenilgiye uğratmış olur. Biz işçiler örgütlü ve bilinçli çalışıyorsak patronlara göre düşmanızdır.
Yani biz işçiler eğer birlik olur haklarımıza sahip çıkarsak patronların ezeli düşmanları oluyoruz o zaman. Çünkü patronlar karşısında güçlü oluyoruz. Bilinçli olursak, hakkımızı bilir ve takipçisi olursak karşımızda bir avuç asalak olduklarını göreceğiz ve o zaman yıllarca bize ettikleri eziyetlerin hesabını sormaya başlayacağız. Patronların ikide bir “size biz ekmek kapısı açtık, size ekmek verdik karnınızı doyurduk, biz olmazsak aç kalırsınız” gibi birçok saçmalıkları bu yüzdendir. En son atıldığım işyerinde patron bana şöyle demişti; “bu fabrika seninle büyümedi, biz senden önce de üretim yapıyorduk. Artık seni çalıştırmak istemiyoruz. Seninle devam etmek istemiyoruz”. Bunu söylerken bile patronun sesi titriyordu. Aklını okuyabiliyordum. Bu anlamsız saçmalıkları söylerken bile “birlik içinde hareket edecek olan kaç işçiyi daha tespit etmem gerekiyor” diye panik yapan iç sesini duyar gibiydim.
Patronların bize ekmek verdiğini düşünen kardeşlerim olduğunu biliyorum, ama biz olmadan hangi patron tek başına makineyi çalıştırıp üretim yapabilir? Tek başına patronlar bir hiçtir ve biz işçilerin fabrikalarında örgütlü bir şekilde üretim yapmamızı isterler ama kendimiz için birlik olmamızı istemezler. Ben yıllarca birçok işyerinden patronların haksız saldırıları yüzünden işten atıldım. Göçebe işçilik yaşadım. Ben bu haksızlıkları yaşarken yalnız değildim. Bilmediğim görmediğim sayısız fabrikada aynı şekilde bir sürü sınıf kardeşlerim işlerinden oluyor ve hayat düzenlerimiz birbirimizden habersiz dağılmaya devam ediyordu. Biz işsiz kalınca içeride çalışan işçi kardeşlerimizi bizimle tehdit ediyorlardı. “Siz giderseniz dışarıda yerinize gelecek çok” diyerek zar zor iş bulan kardeşlerimize karşı işsizliğimizi acımasız bir silah gibi kullandılar bizi ve milyonlarca işçiyi aynı amaçla işsiz bırakmış durumdalar. Demek ki patronlar biz işçileri işe yaramadığımız için değil aksine çok işe yaradığımız için bizi parçalamak ve bir araya getirmemek için sürekli işten atıyor ve göçebe işçilik yaşatıyorlar.
Bunu defalarca yaşamış olan biz işçiler daha ne kadar işyerlerinde dağınık durmaya devam edeceğiz? Canımıza yetmedi mi bunca yoksulluk? İliğimize kadar kuruttular kanımızı. Patronlar için örgütlü, disiplinli çalıştığımız kadar kendi örgütlülüğümüz ve birliğimiz için de mücadele edelim. Fabrikalarda konargöçer değil, örgütlü olarak kadrolu-güvenceli bir çalışma ortamı ve yaşam sağlayalım. Bizlere bu anlamda çözüm vaat eden tek şey işçi sınıfının örgütlülüğüdür. Kısacası diyorum ki DİKKAT: Örgütlülük hayat kurtarır!
Uykuya Dalıyorum Ayakta Dururken
Kim Kime Ekmek Veriyor?
- Maden Ruhsatsız, Göçmen Sahipsiz!
- Göçmen İşçilerin Katili Sermaye Düzenidir!
- Hiçbirimiz Yerli Değiliz, Hepimiz Göçmeniz...
- Umut Tekneleri Ölüm Tekneleri Olmaya Devam Ediyor
- Hem Yurtdışına Gitmek İste Hem de Göçmenlere Demediğini Bırakma!
- Genç Bir Göçmen, Eziklik Duygusu ve Yitirilen Vicdanlar!
- Göçmen Kıyımı Bu Kez de Teksas’ta Yaşandı
- Kapitalizmde Güvenli Liman Yoktur!
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- İki Yıl Önce Bugün ve Kapitalizmin Fotoğrafı
- Fas Sınırında İnsanlık Trajedisi: Umut Tekneleri Ne Zaman Kıyıya Varacak?
- Umut Yolculuğu
- Hindistanlı Göçmen İşçilerin Eve Dönüş Mücadelesi
- Yunanistan’da ve Almanya’da Mültecilerle Dayanışma Eylemleri
- Bu Sistem Acı Üretiyor!
- Önyargı ve Suriyeliler Meselesi
- Fakir Baykurt’un Gece Vardiyası; Türk, Alman ve Suriyeli İşçiler
Son Eklenenler
- Sarayları süsleyen altın, sultanların ve soyluların yaşamında zenginliğin en önemli ölçüsü olmuştur. Fakat bu zenginliği üreten zamanın köleleri ve günümüzün işçileri için bu maden her zaman acı, gözyaşı ve ölüm getirmiştir. Altın madenlerinde...
- Çalıştığım işyerinde uzun yıllardır çalışan ve EYT yasası çıktıktan sonra SGK’ya başvurup emekli olanlar var. Malûm, emeklilik maaşı iktidar eliyle kuşa çevrildi. Bizim patron da sayıları azımsanmayacak kadar çok olduğu için EYT’li işçileri bir an...
- DİSK, 3 Mayısta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat listesini 2 yıla yakın bir...
- Geçenlerde yeğenimle sohbet ederken “kolajenlerin içerisinde en kalitelisi hangisi bilgin var mı?” diye sordu. Ben de doğal olarak “bir sağlık sorunun mu var, neden kolajen kullanma gereği duyuyorsun?” diye sordum. O da yarı utanarak “hep güzel...
- Dünya genelinde yoksulluk ve baskılar büyüyor, emperyalist savaşın alevleri gün geçtikçe yayılıyor. Kapitalist sömürü düzeninin yarattığı sorunlar, krizler derinleşiyor. İşçi sınıfı ise kapitalist sömürüye karşı mücadele etmekten, birlik olup...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı, ekonomik yıkımın bedelini ödemek istemediklerini haykırdı. Sendikaların ve demokratik kitle...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...