Buradasınız
Öğretmen Niye Atanamaz?
Bağcılar’dan bir öğretmen
24 Aralık 2017 tarihinde Başbakan Binali Yıldırım, 2018 yılı için 110 bin devlet memuru alınacağını kamuoyuna açıkladı. Bu 110 bin devlet memurundan 20 binini Milli Eğitim Bakanlığına alınacak öğretmenler oluşturuyor. 20 bin büyük bir sayı gibi duruyor ama açıkta olan öğretmen sayısıyla karşılaştırıldığında küçük bir rakam olduğu görülüyor. Ülkemizde öğretmenlik yapma hakkına sahip devlette çalışmayan yaklaşık 450 bin öğretmen bulunuyor. Ben de bu öğretmenlerden biriyim. Bu yazı 450 bin kardeşimizle ilgilidir. Eminim aileniz, akrabalarınız ya da konu komşunuz arasında bu insanlardan en azından biri vardır.
Toplumumuzda eğitim-öğretim ağırlıklı olarak devlet eliyle gerçekleştirilmektedir. Son yıllarda özel öğretim kurumlarının sayısında da hatırı sayılır bir artış gözlenmektedir. Milli Eğitim Bakanlığının 2017 verilerine göre, örgün eğitimde 17 milyon 319 bin 433 öğrenci ve 1 milyon 5 bin 380 öğretmen var. Komşumuz Yunanistan’ın nüfusunun 11 milyon 92 bin 771 olduğu düşünülürse bizdeki eğitim-öğretimin ne kadar geniş bir kitleyi kapsadığı daha iyi anlaşılır. Bu istatistik bilgileri verdikten sonra asıl konumuza dönelim.
Öğretmen olabilmenin iki yolu var. İlki bir üniversitenin eğitim fakültesinden mezun olmak, ikincisi ise bir üniversitenin, devletin izin verdiği, 4 yıllık bir fakültesinden mezun olduktan sonra formasyon eğitimi almak şeklindedir. İkinci yola ilişkin olarak farklı üniversitelerde farklı uygulamalar yapılmakla birlikte 3 aylık, 6 aylık ya da 1 yıllık bir eğitim alınmakta ve bu eğitim için ekstra ücret ödenmektedir. 2017 yılı için ücret 2 bin 50 liradır. Eğitim fakültesinden mezun olmak ya da formasyon eğitimi almak MEB’e bağlı öğretmen olarak çalışmak için gerekli; fakat yeterli değildir. Bundan sonra ilk olarak Kamu Personeli Seçme Sınavına, yani KPSS’ye girmeniz ve sınav sonuçlarına göre yapılacak sıralamada başarılı olmanız gerekmektedir. Buradaki “başarılı olmayı” şu şekilde açıklayabiliriz: Diyelim sınava girdiniz ve 100 puan üzerinden 90 puan aldınız. Öte yandan sıralamada sizin önünüzde yer alan aday sayısı (90’dan fazla puan alan aday sayısı) açılacak kadro sayısını karşılıyorsa 100 puan üzerinden 90 puan da alsanız atanmaya hak kazanamıyorsunuz. İşler yolunda gitti ve diyelim aldığınız puan sıralamaya girmenize yetti. Bu kez mülakat ve güvenlik soruşturması karşınıza çıkıyor. Mülakatın memur alımındaki ağırlığı KPSS sınavının ağırlığı ile eşdeğerdir. Yaklaşık 10-15 dakika sürdüğü belirtilen bu görüşme KPSS hazırlık sürecinde harcadığınız tüm emek-zaman ile eş tutulmaktadır. Yani bu 15 dakikada alacağınız düşük bir puan KPSS’den 100 bile alsanız sizi elemek için yeterlidir. Mülakatta sorulan soruların kamuoyuna yansıyan bazı örnekleri; “Reis hakkında ne düşünüyorsunuz”, “Hiç maklube yediniz mi” gibi gayet eğitim ile ilgili(!) konulardan oluşuyor. Ne kadar adil, değil mi? Sonra mülakatı verip güvenlik soruşturmasını da geçerseniz sözleşmeli öğretmen olarak atamanız yapılıyor. Hayırlı olsun.
Peki, bu sürecin bir yerlerinde işler yolunda gitmez ise ne oluyor? O zaman yukarıda yazdığımız 450 bin atanamayan öğretmenden biri oluyorsunuz. Şimdi bu 450 bin öğretmenin durumlarına yakından bakalım. Bu kardeşlerimizin bir kısmı birkaç yıl KPSS sınavına hazırlanıyor. Bu işin de çok ciddi bir piyasası oluşmuş durumda. İmkân bulabilenler dershanelere gidiyor. İmkânı el vermeyenler kitap setleri alıyor ve evde çalışıyor. Böylece yeni bir rant alanı da doğmuş oluyor. Bir kısım kardeşimiz özel okullarda, dershanelerde düşük ücretlerle, sigortasız ve neredeyse hiçbir hak hukuk gözetilmeden çalıştırılıyor. Patronlar için ucuz işgücü oluyorlar. Bir kısım ise devlet okullarında adına ücretli öğretmenlik denen bir uygulamayla kadrolu bir öğretmenin maaşının üçte biri kadar bir maaşla kadrolu bir öğretmenin iki katı süreyle çalışıyor. Başka bir kısım kardeşimiz ise eğitim aldığı bölümle alakasız sektörlerde çalışıyor, çalışmak zorunda kalıyor. Bu arada evde anne babayla, aileyle yaşanan gerginlikler, bozulan psikolojiler, gerçekleşemeyen hayaller, kaybedilen zamanlar normalleşiyor. Hak edilen bu mudur?
17 milyondan fazla öğrencisi olan ülkede öğretmenlere ihtiyaç olduğu aşikârdır. Fakat devlet öğretmen alımı yapmayarak yüz binlerce öğretmenin ucuz işgücü olarak sömürülmesinin önünü açıyor. Ayrıca devletin öğretmen sayısını arttırmak için bilinçli tercihi devam etmektedir. Çünkü devletin ve patronların ucuz işgücüne ihtiyacı var. Ülkemizde çok büyük bir eğitim pastası var. Piyasada ne kadar çok öğretmen olursa öğretmen maliyetleri de o kadar düşecektir. Ben devletin atanamayan öğretmen sayısını arttırmadaki temel amacının bu olduğuna eminim. Toparlayacak olursak öğretmen kardeşlerimizin atanamamak sorununun bireysel bir sorun olmadığını, devletin yaptığı bilinçli tercihin sonucu olarak bu durumun yaşandığını bilmeliyiz. Yaşadığımız toplum iki temel sınıftan oluşmaktadır: İşçi sınıfı ve patronlar sınıfı. Öğretmenler geçinebilmek için emek zamanlarını sattıklarından esasen işçidirler. Bugün devlet patronlar sınıfının hizmetinde çalışmaktadır. Bu gerçeği unutmamalıyız. İşçi sınıfının sorunlarının çözümü işçilerin birlikteliğinde ve örgütlü mücadelesindedir.
“Yasal mı Değil mi?”
Metal İşçileri Öfkeli!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Sendikalı, sendikasız, hatta sigortasız çalıştırılan işçi kardeşlerim, her yılın son ayında hepimizin kulak kesildiği asgari ücret tiyatrosu başlar. Bu sene de aynı şekilde adeta bir tiyatro izledik. Sınıf temelinde örgütlü mücadelenin bir parçası...
- Yıllar önce fabrika önlerine gidip işçi kardeşlerimize vardiya çıkışlarında İşçi Dayanışması’nı ulaştırıyorduk. Bu fabrikalar arasında sendikalı olan da vardı olmayan da. Amacımız sendikalı ya da sendikasız olsun fabrikalardaki işçi kardeşlerimize...
- Kocaeli’de Gebze Organize Sanayi Bölgesinde üretim yapan Betek Boya (Filli Boya) işçileri Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinde örgütlendiler. Çoğunluğu sağlayarak yetki belgesini alan sendika, toplu sözleşme görüşmeleri için haftalardır patrona çağrı...
- 24 Aralıkta Balıkesir’de ZSR A.Ş’de meydana gelen patlamada 11 işçi hayatını kaybetti. Katledilen işçilerin kimi henüz hayatının baharında fidan, kimi ana, kimi babaydı. Hepsi bir ananın evladıydı. Patlamanın ardından şirket internet sitesinde...
- Birleşik Metal-İş’in Aralık ayında grev kararı aldığı işletmelerden beşincisi olan Green Transfo Energy’de 25 Aralıkta grev başladı. Kocaeli Çayırova’da bulunan fabrikada çalışan 263 işçi, “sefalet ücreti dayatmasına boyun eğmiyoruz” diyerek şalteri...
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı temsilcileri, 2025 yılı için belirledikleri asgari ücreti düzenledikleri ortak toplantıyla açıkladılar. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol ve Çalışma ve Sosyal...
- 11 fabrikada 2 bin işçiyi kapsayan toplu sözleşme görüşmelerinde metal işçilerinin MESS’e cevabı grev olmuş, Birleşik Metal-İş Sendikası, 4 Aralıkta Hitachi Energy’nin 4 fabrikasında, 13 Aralıkta Grid Solutions ve Schneider Elektrik fabrikalarında...
- Balıkesir’in Karesi ilçesinde bulunan ZSR A.Ş. mühimmat fabrikasında 24 Aralıkta sabah saatlerinde meydana gelen patlama sonucu 11 işçi hayatını kaybederken 3 işçi yaralanarak hastaneye kaldırıldı. Mühimmat, av, spor ve ses fişeği gibi patlayıcılar...
- Merhabalar dostlar. Yaklaşık 9 yıldır iş güvenliği uzmanı olarak çalışıyorum. Aslında yapmamız gereken çok daha fazla şey varken yasalar, yönetmelikler, patronların baskıları ve işçilerin canını umursamamaları nedeniyle temel olarak yapabildiğimiz...
- Birleşik Metal-İş üyesi 500 işçinin Hitachi Energy’nin Kartal, Tuzla, Dudullu ve Dilovası fabrikalarında 4 Aralıktan bu yana sürdürdüğü grev 20. gününde anlaşmayla sonuçlandı. 14 Aralıkta Cumhurbaşkanlığı kararıyla metal işçilerinin grevi “erteleme...
- Grev ya da direnişe çıkan işçilerin pek çoğu, daha önce yaşanmış grev ve direnişlerden, bu mücadeleleri yaşayan işçilerin deneyimlerinden haberdar olmadıklarını dile getirirler. Greve ya da direnişe çıktıktan sonra bazı şeyleri öğrendiklerini,...
- Sendikal hakları için 150 günden uzun süredir kararlılıkla mücadele eden Polonez işçileri Dayanışma TV’nin hazırladığı “146+Bir: Polonez” belgeselinin galasında buluştu. 22 Aralıkta Çatalca Belediyesi Nazım Özbay Kültür Merkezinde gerçekleşen,...
- İşçi Dayanışması biz genç işçilerin adeta başucu kaynağı. Her konuda, hayatın her alanında fikirlerimizi besleyen, zihnimizi açan bir eğitim kaynağı niteliğinde.