Buradasınız
Uykusuz Gözler…
Adana’dan bir işçi
Kardeşlerim. Ben yıllardır organize sanayiye işçi taşıyan bir servis şoförüyüm. Organize Sanayi Bölgesi şehirden yaklaşık 25 kilometre uzaklıkta, işte bu yüzden sabahın erken saatlerinde yollara düşerim. Uykulu gözleri duraklarından bir bir toplar fabrikaya götürürüm. Herkesin bir durağı ve saati var. Taşıdığım işçiler, çok düşük ücretlere, genellikle tel çekme, çivi, galvaniz ya da bakım işlerinde çalışıyor. Serviste daha önceleri AKP’yi ve Erdoğan’ı savunan daha fazla işçi vardı. Yüksek sesle konuşur, kimseye söz bırakmazlardı. Örneğin kıdem tazminatımızın elimizden alınması anlamına gelen saldırıları bile ballandıra ballandıra anlatır, “sadece bir gün bile çalışsak kıdem tazminatımızı alabileceğiz” diyerek bu yasayı çıkarmak isteyen hükümeti savunurlardı. “Kıdem tazminatı fona devredilecek, on yıl sonra alabileceğiz, üstelik otuz gün üzerinden bile değil, on beş, bilemedin yirmi gün üzerinden” dediğimizde sözlerimize pek kulak asmazlardı. Kulakları kapalı konuşur dururlardı. Mevcut hükümete toz kondurmazlardı. Zamanla yaşanan ekonomik kriz ve bunun yaşamlara doğrudan etkisinden dolayı servisteki bu iklimde önemli değişmeler oldu. Zamlara, düşük ücretlere, en başta da mevcut hükümete tepkiler arttı. Ağzını açan veryansın ediyor. Küfürler gırla… Eskiden çok fazla olan taraftar kitlesinden tık ses yok. Savunsalar bile sesleri çıkmıyor. Onlar da sessizce onay veriyorlar bu duruma. Zira zor zamanlardan geçiyoruz. Yaşam ve geçim sıkıntısı her yönden bizleri sıkıştırıyor.
İşçi Dayanışması’nın hemen hemen her yazısında, kapitalizmin, kâr için üretim yapan patronların düzeninin iflah olmaz bir krize girdiği yazılıyor. Ben bunların doğruluğunu anlattığım olaylarla her gün gözlemliyorum. İşçiler damla damla öfke biriktiriyor. Kriz ortada, zamlar ortada, e tabii ücretler de ortada. Gel de yaşa! Ekonomik krizin üstüne bir de pandemi koşullarında bizlere hâlâ uzun çalışma saatleri düşüyor. Ben her gün, on iki saat çalışan işçileri fabrikaya taşır oldum. Sabahın altısında durağından aldığım bir işçiyi, aynı durağına akşam dokuzda bırakıyorum. Yorgun bedenler, uykusuz gözler, posası çıkarılmış, takati kalmamış işçiler… Servisle fabrikadan çıktığımızda tüm işçileri duraklarına bırakana kadar serviste çıt çıkmıyor. Yorgun bedenler kendini arabanın koltuğuna attığında hemen uyuyor. Ben de bu yolculuklarda radyo açmıyorum. Durağına geldiğim kişiyi önceden seslenerek uyandırıp bırakıyorum.
Dikkat ettim, Covid-19’a yakalananların (ki bu son günlerde bizim fabrikada epey yaygın) önemli bir bölümü bu on iki saat mesaiye kalanlardan çıkıyor. Uzun çalışma saatleri yorduğu bedenlere bir de virüsü davet ediyor. Maske, mesafe bir yere kadar. Ya sağlıklı beslenme? Uyku ve dinlenme? Onları soran da veren de yok. Covid-19’un sanayi bölgelerinde, işçiler arasında yaygın olmasının başka ne sebebi ve açıklaması olabilir ki?
Yeterince dinlenmeden, sağlıklı gıdalar tüketmeden, uzun saatler çalışarak salgından nasıl korunabiliriz? Ekonomik krizle birlikte alım gücümüz düştüğü için sağlıklı beslenemiyoruz. Bir tarafta işsizlik büyüyor, diğer tarafta 12 saate varan çalışma süreleriyle işçiler takatsiz kalıyor. Oysa ücretler arttırılarak alım gücü yükseltilebilir. İş saatleri kısaltılarak çalışanların daha fazla dinlenmesi sağlanabilir ve işsizlere iş imkânı yaratılabilir. Ama iktidarın derdi bu değil. İktidarın tek yaptığı işsizlik fonunu patronlara peşkeş çekerek bol teşvik ve vergi indirimleri getirmek, krizin faturasını da işçi sınıfına kesmek… Buna izin vermeyelim, birliğimizi, dayanışmamızı ve mücadelemizi büyütelim…
UİD-DER Yürüsün, Mücadelemiz Büyüsün!
Yaşasın İşçilerin Uluslararası Mücadele Birliği!
Yeni Dünya
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...
- Emekçi kadınlar olarak birçok sorunumuz var. Hayat pahalılığı, yoksulluk, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamamak gibi sorunlar yaşıyoruz. İzmir’de tek göz bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden beş küçük çocuk hepimizi çok üzdü. Bu çocuklar...
- İşçi sınıfının emeklileri, abi ve ablalarımız, Erdoğan 2024 yılını “emekliler yılı ilan ediyoruz” demişti. Erdoğan’ın o konuşmasını belki de hepimiz dinledik, gazetelerden okuduk. Bazılarımız burjuva siyasetinin zokasını yutarak, “belki bu sefer iyi...
- Baskılara, yasaklara rağmen direnişlerini sürdüren Polonez işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Metal işçilerinin kararlı duruşu kazanım getirdi. Hitachi Energy grevi 24 Aralıkta, Schneider Elektrik grevi 6 Ocakta, Arıtaş Krijojenik grevi 10...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, 19 Ocakta Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde eylem yaparak Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde çalışan öğretmenlerin ve terapistlerin sorunlarına değindi.
- İngiliz egemenleri, sömürge döneminde ticaret gemilerini, donanmalarını korumak için vahşi bir yöntem geliştirmişler. “Yamyam fare yöntemi” olarak adlandırılan bu yöntem şöyle: Açık denizdeki gemilerde fareler çoğalınca önce bir fare yakalanır, boş...
- Asgari ücret pek çok işçinin beklediğinin tersine 23 bin lirayı bile bulmadı. Utanmadan “işçiyi enflasyona ezdirmedik” dediler, gözlerimizin içine baka baka bizimle dalga geçtiler. Hiçbirimiz bu yalana inanmıyoruz. Çünkü yoksulluğu biz yaşıyoruz,...
- Evlatlarımızın sağlıklı gelişimi, sadece ne yiyip içtikleriyle değil, nasıl bir ortamda, çevrede büyüdükleriyle de ilgilidir. Empati, iletişim gibi sosyal, duygusal ve zihinsel becerileri çevreleriyle etkileşimlerinin izlerini taşır. Çocukların...
- 17 Ocakta okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lisede okuyan yaklaşık 20 milyon öğrenci birinci dönem karnelerini alarak yarıyıl tatiline girdi. Mersin’de Eğitim-Sen ve Özel Öğretmenler Sendikası eğitimdeki sıkıntıları dile getirmek için Yenişehir İlçe...
- Suriye’deki Esad rejimi 8 Aralıkta yıkıldı. Hemen ardından da Suriye’deki savaşın bittiği ve Türkiye’deki Suriyelilerin artık güvenle ülkelerine geri dönebileceği konuşulmaya başlandı. Medyada Erdoğan’ın Suriye politikasının ne kadar başarılı olduğu...
- Sevgili işçi kardeşlerim, bizler yani işçi sınıfımızın örgütlü mücadelesinin bir parçası olanlar, eski kuşaktan işçilerin deneyimlerinden ziyadesiyle istifade etmeyi öğrendik sınıf büyüklerimizden. Bundandır karşımızdaki herhangi bir işçi...
- UİD-DER Müzik Topluluğu (UMUT), Ruhi Su’nun sesinden dinlediğimiz Boşa Didinmek Fayda Vermez şarkısını yeniden yorumladı. Şarkının mücadeleye çağıran sözleri kadar hikâyesi de çok anlamlı. Rusya işçi sınıfının romancısı Maksim Gorki, 1907’de,...