Buradasınız
Ha Yakaladık Ha Yakalayacağız!
Bahçelievler’den bir eğitim işçisi

Merhaba kardeşlerim. AKP bir zamanlar topluma ve dış kamuoyuna sesleniyor, “Türkiye’yi Avrupa’nın Çin’i” yapma sözleri veriyordu. Bunu biz işçilerin hayrına olacak bir hedef olarak anlatıyordu. UİD-DER’in internet sitesinde ve İşçi Dayanışması gazetesinde bu durumun biz işçilerin hayrına olmadığı tekrar tekrar yazılıyordu o yıllarda. Bugün egemenler seviniyor olmalı, az kaldı Çin’i yakalıyoruz! Dünyada işgücünün en ucuz olduğu ülkelerin başında gelen Çin’deki asgari ücretle Türkiye’deki asgari ücret birbirine yaklaştı! Yani çeşitli milletlerden sermaye sahipleri için Türkiye’deki işçileri sömürmek, neredeyse Çin’deki işçileri sömürmek kadar ucuz artık!
Öncelikle Çin’den başlayalım. Çin eyaletlerden ve özel bölgelerden oluşan çok büyük bir ülkedir. Eyaletlerde farklılık göstermekle birlikte Çin’deki en yüksek asgari ücret (Şangay’da) 358 dolardır. Çin’in daha geri kalmış bölgelerinde ise asgari ücret 150 dolar civarına kadar düşmektedir. Dışarıdan her ne kadar parlatılsa da Çin’in 1,3 milyarlık nüfusunun çok önemli bir kısmı ağır yoksulluk içindedir. Sanayi bölgelerinde ücretli çalışanlar için hayat hiç kolay değildir. Aşırı çalışma insanları intihara sürüklemekte, en ağır koşullarda yaşamaya mecbur kılmaktadır. 10 metrekarelik evlerde yaşamak Çinli işçiler için sıradandır. Dahası Çin demokratik haklar yasaklanmıştır. “Türkiye’yi Çin yapacağız” diyenlerin kastı ve hedefi işte buydu, budur. Zaten tek adam rejimiyle demokratik hak ve özgürlükler ortadan kaldırılmış ve bu yolda büyük bir yol alınmıştır.
Gelelim Türkiye’ye… Grev hakkımız zaten fiilen ortadan kaldırıldı. Türkiye işçi sınıfının yoksullaşması da gün geçtikçe derinleşiyor. Her gün geçinemediği için intihar eden işçi kardeşlerimizin haberlerini alıyoruz. Milyonlarca işçi asgari ücrete mahkûm edilirken kısa çalışma uygulaması, ücretsiz izin derken milyonlarcası ise sefalet ücreti olan asgari ücrete dahi muhtaç! Üstelik bugün Türkiye’de asgari ücret sadece 300 dolar civarındadır. Çok değil 10 Ocak 2020’nin başında zamlı asgari ücret 395 dolar civarındaydı, bir yılda yaklaşık 95 dolar yani 800 lira kaybettik. Bunun etkilerini günlük yaşamımızda, alım gücümüzün düşmesi dolayısıyla artan yoksullaşmamız olarak her gün yaşıyoruz. Kapitalizmin Türkiye’deki en önemli siyasi temsilcisi olan AKP, Türkiye’yi yerli ve yabancı patronlar için ucuz işgücü cenneti yapmıştır.
Çin de olsa Türkiye de olsa fark etmez! Onlar için önemli olan sermayenin büyümesi, gelişmesi yani bir avuç asalak patronun kârının artmasıdır. Bunun için işçilerin en temel haklarının ortadan kaldırılması, yoksullaşmaları göze alınacaktır. Unutmayalım kardeşlerim, işçilerin temel sorunları aynıdır. Birbirimize güvenmekten ve mücadele etmekten başka bir çıkar yolumuz yoktur. Yalnız değiliz, bu ülkede on milyonlar, dünyada milyarlarız! Gücümüz birliğimizden, örgütlü mücadelemizden gelir.
Bizim Yoksulluğumuz, Onların Serveti
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Türkiye’de her yıl 3-9 Eylül tarihleri arası Halk Sağlığı Haftası olarak kutlanıyor. Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Haftasının amacını “halkın sağlığını korumak, geliştirmek, sağlık için risk oluşturan faktörlerle (bulaşıcı hastalıklar, çevresel...
- Kozasından çıkmaya çalışan kelebeğin hikâyesini bilir misiniz? Bir adam ormanda yürürken, bir kelebeğin kozasından çıkmaya çalıştığını görür. Saatlerce, kelebeğin küçücük bir delikten çıkmak için verdiği mücadeleyi izler. Ancak bir süre sonra...
- Yalova’da bulunan Sefine Tersanesi işçileri, patronun çalışma koşullarında yaptığı tek yanlı değişikliğe karşı direnişe geçti. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) grevi beşinci gününde anlaşmayla sonuçlandı. Artvin Şavşat Belediyesinde...
- Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin taleplerini boşa çıkaran 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Kamu Hakem Kurulu tarafından karara bağlandı. Hakem Kurulu, 2026 yılında ilk altı ay için yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7; 2027 yılı için ise...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...