Buradasınız
“On Bir Aydır Asgari Ücreti Hiç Tam Alamadım”
İzmir’den emekli bir işçi
Sabah saat 05.45’te durakta otobüs bekliyorum. Sokağa çıkma yasağı saat 05.00’da sona eriyor ama otobüs ve minibüsler saat 06.00’da başlıyor. Durak, bekleyenler için ne yaz ne de kış için korunak değil. Durağın tek düzgün olan yanı reklam panosu, zenginlerin reklamlarını yapıyor. Maradona’nın sabahın kör karanlığında ekmek parası için kalkanlar hakkında söylediği sözler geliyor aklıma. Durağın demir bankında büyük kediler yatıyor. Yavru bir kedi soğuktan korunmak için kâğıt çay bardağının üzerine büzüşmüş. Koşarak durağa bir kadın geldi. İşe gittiği her halinden ve ellerinden belli oluyor. Otobüsün geleceği yöne baktı. “Kardeşim son durağa giden otobüs oldu mu?” Geçmediğini söyledim. “Benim internetim yok. Sizin varsa bakar mısınız?” diye sordu. Belediyenin web sitesine baktım. Durağa yaklaşan otobüs görünmediğini söyledim. Kadın tedirgin oldu.
Durakta bir mahpus gibi kısa mesafede hızlı adımlarla volta atmaya başladı. Ne iş yaptığını sordum. “Beşler Metal’de çalışıyorum. Servislerimiz vardı. Korona başladığında servisleri kaldırdılar. Yol parası da verilmiyor. İki otobüsle gidip, iki otobüsle dönüyorum. Minibüsle gitsem daha fazla yol parası ödüyorum. On bir aydır asgari ücreti hiç tam almadım. İş olduğunda sabah sekiz-akşam sekiz çalışıyoruz. Ama sigortamız çalıştığımız günlerde yatıyor. Mesailer için sigorta ödemesi yok. Her ay en fazla 15 gün sigorta yatıyor. Ücretsiz izinde olduğumuzda zaten sigorta hiç yatmıyor. 50 yaşındayım. Günümün dolmasını bekliyorum. 11 ayda en fazla 3 aylık sigortam yattı. Böyle olursa nasıl emekli olacağım?” diyor umutsuz bir yüz ifadesiyle. Tekrar otobüs için bakmamı rica etti. Saat 07.10 olmuş. Hâlâ ortalıkta otobüs yok. Telefonundan saate bakıyor. Telaşı iyice artıyor. Saat 07.25’te nihayet otobüs geliyor.
Koşarak gelen biri genç, diğeri yaşlı iki kişi biniyor, nefes nefese. Şoför, “amca 65 yaş binemez” diyor. Yaşlı adam kaşlarını çatarak montunun cebinden izin kâğıdını çıkartıyor. Eskimiş ve katlarından kesilmiş kâğıdı şoföre gösteriyor. Şoför izin kâğıdını okumadan hareket etmedi. Yaşlı adamın izin kâğıdı günde kim bilir kaç kez açıp katlanmaktan harap olmuş. Sanırsınız ki çok eski tarihlerde Sibirya’da kürek cezasına çarptırılmış, kırk yıldır sürgünden sürgüne sürülen bir politik mahpus. Oysa yaşlı adam çalışmak için işe gidiyor. Hani o malum üçlüden biri olan mesafeyi koruyarak oturuyoruz otobüste. Yaşlı adama “emeklilik var mı?” diye soruyorum. Maskeden birbirimizi pek anlayamıyoruz. Maskeyi açarak soruyorum. Üç parmağını gösteriyor, üç yıl anlamında. Yaşını soruyorum. “Boş ver” der gibi el işareti yapıyor.
Genç ise en arka koltukta oturuyor. Yol boyunca 6 kişi bindi otobüse. Genç cep telefonundan internette bir şeyler bakıyor. İşe geç kalan kadın yaşlı adama doğru bakarak “benim eşimin 9 bin yedi yüz günü var. Emekli olmak için yaşı bekliyor. Neymiş girişi eski değilmiş. Daha 3 senesi var. Adam 9 bin yedi yüz gün sigorta ödemiş. Üç sene daha bekleyecek emekli olmak için. İşten çıkarttılar geçen sene. Bir benim maaşım var. Aldığım asgari ücreti bulmuyor. Faturalardan bıktık. İki kişiyiz. Geçinemiyoruz kardeşim. Benim yaşım tamam ama günüm yetmiyor emekli olmaya. Ne olacak bu halimiz?” diye sessizce isyan ediyor.
İçinden geçtiğimiz dönemde geçim koşullarının önceki kriz döneminden çok daha ağır olduğu ortada. Patronlar ve onların sermayesini korumak, kollamak ve kârlarını arttırmak için çalışan hükümetler kriz dönemlerinde “alın verin, ekonomiye can verin” diyerek reklam yaparlardı. Şimdiyse yoksulluk dibin dibine inmiş. “İşçilerimizi enflasyon karşısında ezdirmedik” diyen Bakan kısa süre önce ise, “yoksulluk Türkiye’de sorun olmaktan çıktı” demişti. Sarayların, gökdelenlerin, havuzlu villaların etrafı yüksek duvarlar, jiletli tellerle kapalı olduğu ve açlık, yoksulluk oralarda yaşayanların rüyalarına bile uğramadığı için göremiyorlar. Oysa açların, yoksulların sayısı katlanarak artıyor. Diğer tarafta ise patronlar sanki başka bir dünyada yaşıyorlarmış gibi, şatafatlarını, lüks içinde yüzdüklerini, yediklerini, içtiklerini gözümüze sokuyorlar. O özenerek televizyonlarda izledikleri diziler artık yoksulların uyuşup uykuya dalmalarına yetmiyor. Öfke duyuyorlar. Kinleniyorlar. Bu tepkiler tek tek verildiğinde saman alevi gibi parlayıp sönüyor. Örgütsüz olarak kalabalıklar halinde sokaklara taştığında da bir süre sonra sönümlenip yok oluyor. İşçiler, emekçiler kısacası tüm yoksullar da kendilerini iliklerine dek sömürenler gibi örgütlü olmadan, örgütlü davranmadan bu asalak düzeni yenemezler. Örgütlü ol, gücünü gör!
John Q.
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Siyonist İsrail devletinin Filistin’de yürüttüğü savaş bir yılını doldurdu. Bu savaşta on binlerce Filistinli can verdi. Yüz binlerce Filistinli yollara düştü, yer değiştirdi. Bombaların yanı sıra, açlık, susuzluk, salgın hastalıklar da nice can...
- İsrail’in geçtiğimiz sene 7 Ekim’den bu yana Gazze’de yürüttüğü savaş şiddetini arttırarak ve yeni bölgelere yayılarak devam ediyor. ABD, Çin ve Rusya’nın, bölgedeki rakip güçler olan İran ve İsrail’in kozlarını paylaştıkları bu savaşın alanı Gazze’...
- Bursa Kemalpaşa’da bulunan Eker Süt Ürünleri fabrikası işçileri Tekgıda-İş Sendikasında örgütlendikleri için işten atılmış, direnişe başlamışlardı. Direnişçi işçiler 6 Ekim’de sendikalarıyla birlikte Bursa’da “Eker I Run” koşusu öncesi basın...
- Filistin’de yürüyen savaşın üzerinden 1 yıl geçti. Bugüne kadar 50 binin üzerinde insan İsrail’in saldırıları sonucu can verdi. İsrail devletinin Gazze’de sürdürdüğü soykırım ve katliam devam ediyor. Lübnan’a yapılan son saldırılarla birlikte...
- Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği (UİD-DER) üyesi işçiler, grevlerinin 39. gününde olan MKB Rondo işçileri ve aileleri grevlerinin 18. gününde Tarkett grevcilerini ziyaret etti. Dayanışma ziyaretinde “İşçiler Boyun Eğmiyor Mücadele Ediyor”...
- ABD’nin New York’tan Miami ve Houston’a kadar tüm Doğu ve Körfez kıyısı limanlarında 45 bini aşkın liman işçisi toplu sözleşme görüşmelerindeki ücret ve çalışma koşullarındaki anlaşmazlık nedeniyle 1 Ekimde greve gitti. Uluslararası Liman İşçileri...
- Türkiye’de iktidar sözcüleri sık sık “Avrupa bizi kıskanıyor”, “dünya bizi kıskanıyor” diyerek böbürleniyorlardı. Türkiye’nin her tarafında doğalgaz, petrol gibi değerli madenler olduğunu, bu madenleri çıkartarak ekonomide çağ atlayacaklarını iddia...
- Birkaç hafta önce bir ablam ile ettiğim sohbet sonrası kelebeklerin benim için farklı bir anlam kazandığından bahsetmek istiyorum. Sohbet sırasında kelebekleri çok sevdiğimi özellikle de mavi kelebeklerin çok hoşuma gittiğini anlatmıştım. O da mavi...
- Fernas Madencilik işçileri işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınması, ücretlerin arttırılması ve sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin geri alınması talebiyle haftalardır mücadele ediyorlar. İşçiler, Soma’dan Ankara’ya yaptıkları 8...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet İstiyoruz” şiarıyla düzenlediği işçi buluşmalarının sonuncusunu 3 Ekimde Ankara’da Anıt Park’ta düzenlediği mitingle gerçekleştirdi....
- Türkiye’nin çeşitli illerinde grev ve direnişlerden işçiler Emek Partisi milletvekilleriyle birlikte 3 Ekimde Mecliste basın açıklaması gerçekleştirdiler. Sabah saatlerinde Meclis’e gelen işçiler “ziyaretçi yasağı” gerekçe gösterilerek içeri...
- Manisa’nın Soma ilçesinde AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’na ait olan Fernas Madencilik’te Bağımsız Maden-İş Sendikasında örgütlendikleri için işten atılan madencilerin direnişi sürüyor. 25 Eylülde Ankara’ya yürüyüş başlatan Fernas...
- Fransa’nın en büyük sendika konfederasyonu Genel İşçi Konfederasyonu CGT’nin çağrısıyla 1 Ekimde Fransa genelinde işçi ve emekçiler greve gitti. İşçiler ücretlerin yükseltilmesini, kamu hizmetlerine ayrılan fonların arttırılmasını, işsizlik...