Buradasınız
Yüksek Kiralardan Nasıl Kurtulabiliriz?
Ankara OSTİM’den bir işçi

Beslenmek, barınmak gibi en temel ihtiyaçlara durmadan zamlar geliyor. Market reyonlarına her gün yeni etiketler asılıyor. Her etiketteki fiyat bir önceki günün fiyatını aratır oluyor. Gıda fiyatlarındaki artışın üstüne bir de kiralardaki artış eklendiğinde yaşam gittikçe zorlaşıyor. Son yıllardaki en büyük giderlerimizden biri olan kiralar astronomik rakamlara çıktı. Neredeyse gelirimizin yarısından fazlasını bir aylık kiraya verecek duruma geldik.
Türkiye’de son yıllarda kira ve konut fiyatlarında sıçramalı artışlar oldu. Döviz kurundaki artışla inşaat sektöründe kullanılan malzemelerin artışı konut fiyatlarını da yükseltti. Stoktaki konutları eritmek için düşük faizlerle konut kredileri verildi. Faizin düşürülmesi konutlara talebi arttırırken talebin artması konut fiyatlarını daha da artırdı. Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, 2020’de Türkiye genelinde konut fiyatları yüzde 30,3 oranında artış gösterdi. Faiz düşürme ve uzun vadeli kredilere rağmen emekçilerin ev sahibi olması zorlaştı ancak konut satışı gerilemek bir yana daha da arttı. 2020’de kamu bankalarının enflasyonun altında faiz oranlarıyla uyguladığı konut kredisi kampanyalarının etkisiyle konut satışları 1,5 milyon adetle rekor kırdı. Ancak 2014 yılında yüzde 61,1 olan ev sahipliği oranı, 2020 yılında yüzde 57,8’e geriledi. 2014 yılında yüzde 22,1 olan kiracı oranı da 2020’de yüzde 26,2’ye yükseldi. IMF Küresel Konut İzleme Raporu 2020 yılı üçüncü çeyrek verilerine göre bir önceki yılın aynı dönemine göre konut fiyatlarının en çok yükseldiği ülke yüzde 13,1’lik artışla Türkiye oldu.
İşçi ve emekçiler son 10 yılda daha da yoksullaştı. Ücretler yükselen enflasyon karşısında eriyip gidiyor. Pandemi ile birlikte milyonlarca emekçi gelirlerinin çoğunu kaybetti. İşsizlik 10 milyonu buldu. Bu şartlarda bırakın ev sahibi olmayı kirada kalmak bile işçi ve emekçiler için zorlaştı. Oysa yerli ve yabancı zenginler lüks evler satın almaya devam etti.
Konut fiyatlarındaki artış kiralara da yansıdı. Ayrıca pandemiyi ve göçmen emekçilerin zor durumunu kullanan fırsatçılar da kiraların yükselmesinde etkili oldu. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) araştırmasına göre yıllık kira artış oranı İstanbul’da yüzde 50,7’ye, Ankara’da yüzde 31,8’e ve İzmir’de yüzde 30,9’a ulaştı. Şehirlerin belli bölgelerinde yüz binlerce boş yeni konut var ancak çok pahalı ya da işyerlerine çok uzak olduğu için emekçiler tarafından tercih edilemiyor. Özellikle eski ve bakımsız konutların olduğu yerlerde göçmenlerin ve dar gelirli ailelerin kiralık evlere yoğun talebi oluyor. Nispeten ucuz olan bu evlere yoğun bir talep olduğu için fırsatçı ev sahipleri kiraları arttırıyorlar. Ancak kira artışlarının nedeni göçmenler ya da öğrencilermiş gibi gösterilerek emekçilerin haklı öfkeleri yanlış yerlere yönlendiriliyor. Bu yönlendirilmiş öfke de emekçileri birbirine düşman ediyor. Kiraların artmasının ve ekonomik krizin asıl sorumlusu olan egemenler göçmen düşmanlığını körükleyerek suçlarının üstünü örtmeye çalışıyorlar.
Dünyanın birçok ülkesinde barınma sorunu yaşanıyor. Avrupa’da bir tarafta milyonlarca evsiz sokaklarda yaşıyor, diğer tarafta ise milyonlarca boş konut var. Konut ve kira fiyatlarındaki artış dünyanın her yerinde emekçilerin canını yakıyor. Ama dünyada sadece konut ve kira fiyatları artmıyor. Emekçilerin bu duruma olan öfkesi de artıyor. Fransa’da, İngiltere’de, ABD’de ve daha pek çok ülkede emekçiler, öğrenciler çeşitli eylem ve protestolarla yüksek kiralara tepkilerini ortaya koyuyorlar.
Yükselen kira ve konut fiyatlarına karşı emekçilerin mücadele etmekten başka çaresi yok. İşçiler, işsizler, öğrenciler, göçmenler yani tüm emekçiler diğer sorunlarda olduğu gibi barınma sorununu da birlikte mücadele ederek aşabilirler. İşyerlerimizde, mahallelerimizde, okullarımızda dayanışma ağlarımızı büyütmeliyiz.
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- İzmir’de belediye işçileri birbiri ardına greve çıkıyor. Narlıdere Belediyesi işçileri 6 Mayısta grev başlattı, bir gün sonra talepleri kabul edildi. Konak Belediyesi işçileri ise 7 Mayısta greve çıktı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan...
- Bu 1 Mayıs’a kızım, torunum ve oğlumla katıldım. 1 Mayıs alanında çocuklarımın da yanımda olmasının heyecanımı ve mutluluğumu arttırdığını belirtmek isterim. Ben her yıl 1 Mayıs’a UİD-DER’le katılıyorum ve her zaman çok heyecanlanıyorum.
- TÜPRAŞ Rafineri'de kendilerine haber verilmeden taleplerinin çok altında zam oranlarına ve 3 yıllık sözleşmeye imza atılmasına tepki gösteren işçiler üretimi durdurarak, yürüyüş yaparak sözleşmeyi protesto etti.
- Hiçbir şey siyaset üstü değildir. Ekmekten suya, yediğimiz peynirin kalitesinden oturduğumuz evin sağlamlığına kadar her şey siyasetin içindedir. İş cinayetlerini “kader” diye yutturanlar, depremleri de “fıtrat” diye anlatıyorlar.
- Toplu İş Sözleşmesi (TİS) sürecinde olan belediyeler ile petrokimya sektöründeki fabrikalarda birer birer grev kararları alınıyor. İzmir’de Narlıdere Belediyesi işçileri grevin ilk gününde kazanım elde ederken Konak Belediyesinde 7 Mayısta grev...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü mücadelesi 1889’dan önce başlamıştı. Ancak 1 Mayıs 1889’da, 8 saat çalışma, 8 saat dinlenme ve 8 saat canımızın istediğini yapma talebiyle kitlesel olarak alanlara çıkıldı. 1 Mayıs bu başkaldırının ve daha adil bir...
- Genel-İş Sendikası İzmir 6 Nolu Şubenin örgütlü olduğu Narlıdere Belediyesine bağlı NARBEL’de çalışan işçiler toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 6 Mayısta greve çıktı. NARBEL işçileri bir müddettir ücretleri eksik ve...
- Bu mektubumda sizlere sınıf temelinde örgütlü olmanın ne demek olduğunu dilim döndüğünce anlatmak istiyorum. Önce kendi deneyimimden, ardından da 1980 öncesi işçi kuşaklarının örgütlü mücadelesinden örnekler vereceğim.
- 15 Nisanda geçirdiği kalp rahatsızlığı nedeniyle 18 gün yoğun bakımda kalan ve 3 Mayısta yaşamını yitiren Sırrı Süreyya Önder on binlerce insan tarafından sonsuzluğa uğurlandı. Siyasi parti yöneticileri, sanatçılar, gazeteciler, Barış Anneleri, Kürt...
- Sırrı Süreyya Önder’i, Sırrı Abimizi kaybettik. O, işçilerin birliği, halkların kardeşliği mücadelesine katkılarıyla hep yaşayacak, yüreğindeki umut ve direncin sembolü olan gülümsemesiyle hep saygı ve sevgiyle hatırlanacak.
- İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL’de işçiler toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin tıkanması üzerine 2 Mayısta tam gün iş bıraktı. 31 Mart yerel seçimleri sonrası İzmir Çiğli Belediyesinde tasarruf bahanesiyle işten atılan ve verilen sözlere...
- Dünya işçi sınıfı bu sene de 1 Mayıs’ı baskıcı ve anti-demokratik uygulamaların, işçi sınıfına yönelik saldırıların katlanarak arttığı bir dönemde karşıladı. Öfkesini ve taleplerini tek ses, tek yumruk olup haykırmak isteyen işçi ve emekçiler ABD’...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs, Türkiye genelinde kitlesel katılımla kutlandı. İstanbul başta olmak üzere birçok kentte alanlara çıkan yüz binlerce işçi ve emekçi, yaşadıkları ekonomik ve siyasal sorunlar...