Buradasınız
Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
Egemenler ve onların siyasetçileri suçu ve suçluyu tanımlarken de, adaletten bahsederken de “hukuk devleti” diye bir kavram kullanıyorlar. “Bu ülkede hukuk var” lafını dillerinden düşürmüyorlar. Onların iddiasına göre hukuk büyük sermaye sahibi patrona da asgari ücretli bir işçiye de eşit yaklaşır. Peki, hukuk patronun haksızlıkları karşısında işçinin haklarını gözetiyor mu? Kanunu çiğneyerek işçileri sigortasız çalıştıran, iş güvenliği önlemlerini almayarak işçi ölümlerine neden olan, anayasal haklarını kullanarak sendikalaşan işçileri işten atan patronların suçlu sayılıp yargılanması gerekmez mi?
Kavramları egemen sınıfın tekrarladığı yalanlara göre ele alırsak beklentilerimiz de bu yönde olur. Yani bu söylemlere aldanan işçi ve emekçiler devletin ve kolluk güçlerinin ezilenleri koruyacağını, mahkemelerin ise emek hırsızlığı ile servetlerine servet katan sermaye sahiplerini cezalandıracağını düşünebilirler. Ta ki bir haksızlık karşında ses çıkarana, hakları için harekete geçene ve bu yüzden “suçlu” ilan edilene kadar…
Mesela 2014’te Soma’da 301 madencinin topluca ölüme gönderilişini dün gibi hatırlıyoruz. Hepimizin yüreği acı ve öfkeyle dolmuştu. Çünkü katliam göz göre göre gelmiş, yüzlerce ana baba oğulsuz, kadınlar eşsiz, çocuklar ise gözleri kapıda babasız kalmıştı. Bağrı yanan maden işçileri bu duruma isyan ettiğinde karşılarında devletin “gücü”nü buldular. İki jandarmanın tuttuğu işçiyi yerde büyük bir hınçla tekmelemişti devletin yetkilisi. Tekmelenen madenci Erdal Kocabıyık “suçlu” bulunmuş, tazminatsız işten atılmış, sonraki yıllarda başbakanlık aracına zarar verdiği gerekçesiyle para cezasına, ardından hapis cezasına çarptırılmıştı. Tekmeyi savuran Yusuf Yerkel ise hiçbir ceza almadığı gibi utanmadan dizinin incindiği gerekçesiyle darp raporu almıştı. Sonraki yıllarda da Frankfurt’a 6000 avro maaşla ticaret ataşesi olarak atanarak ödüllendirilmişti.
Soma’dan on yıl sonraya, bugüne gelelim. Eylül ayında Artvin Hopa’da maden sahası açmaya çalışan şirketin ağaçları kesmesine engel olmak isteyen köylülere ateş açıldı ve Reşit Kibar hayatını kaybetti. Olayın ardından yapılan eylemlerde yer alan doğa savunucusu Dursun Ali Koyuncu gözaltına alınarak tutuklandı. Koyuncu kendi ifadesiyle sanki çete lideri, azılı katil gibi bir muamele görürken, Kibar’ın öldürülmesine neden olanlar ellerini kollarını sallayarak dolaşıyor.
Sendikalı oldukları için işten atılan, aylardır işlerine sendikalı olarak dönmek için direnen Polonez işçileri… Kadın erkek direnen işçiler polis tarafından yerlerde tekmelendiler, ters kelepçeyle gözaltına alındılar. Yasal haklarını kullanarak greve çıkan As Plastik işçileri de grev kırıcı işçilere seslerini duyurmak istediklerinde karşılarına jandarma dikiliyor. Patronları kollayan iktidar sopasını suçlu saydığı işçiye gösteriyor, gerekirse çocuklarının geleceğiyle tehdit ediyor, polisi, jandarması, müftüsüyle dört bir yandan saldırıyor. Bugüne kadar işçileri iliklerine kadar sömüren, işçilerin emeğini gasp ederek adeta hırsızlığın kitabını yazan patronlara ise hiçbir yaptırım, hiçbir ceza yok. Siyasi iktidar ve sermaye sahipleri tüm algılarımızı ters yüz edercesine şu soruyu tekrar tekrar sorduruyorlar: Suç ne, suçlu kim?
Yaşadıklarımıza bakılırsa doğayı savunan, depremde yakınlarını, evlerini kaybeden depremzedeler, sokak röportajı veren gençler, barış isteyen analar, barınmak isteyen öğrenciler, sendikalaşmak isteyen işçiler suçlu… Ama kadın, çocuk katilleri, vergi kaçıran, kara para aklayan, ülkeye uyuşturucu taşıyan para babaları suçsuz! Kısacası bu sistemde suç ve ceza kırbacı ezilen sınıfın sırtında şaklarken, egemen sınıfın, sermayenin hırsızlığı, katilliği, dolandırıcılığı sorun değil.
Siyasi iktidar ve sermaye sahipleri emeği ve doğayı büyük bir hızla yağmalarken, enflasyon, hayat pahalılığı artarken, işçiler ağır çalışma koşullarına, sendikasızlığa, yoksulluğa, evsizliğe mahkûm edilirken tüm bunları sessizce sineye çekelim istiyorlar. İşte bu nedenle egemenlerin kirli dilini, yarattıkları ayrımları bir kenara atıp birlik olan, örgütlenerek harekete geçen, hak talep eden emekçiler “suçlu” olarak gösteriliyor. Fakat tüm bunlara rağmen gerçek suçluları bilen işçiler olarak haklı ve meşru taleplerimizi ısrarla savunmak zorundayız. Boğazımızdaki son lokmayı da çekip almak isteyenlere karşı kendi sınıfımızın safında yer alarak örgütlenelim, egemenlerin karşısına birliğimizden aldığımız güçle alnımız ak, başımız dik çıkalım.
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
Son Eklenenler
- Siyasi iktidarın ekonomi politikalarının hedefi belli: Ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmek, on milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin açlığa talim etmesi pahasına sermayeyi dizginsizce büyütmeye devam etmek. Soygunun, talanın...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti. Aradan geçen zamanda depremlerin yarattığı yıkımın, ortaya saçılan yolsuzlukların, usulsüzlüklerin ve boş vermişliğin hesabı sorulmadı. Siyasi gelişmelerle, yaratılan yapay gündemlerle yaşanan felaketin...
- İzmir Büyükşehir Belediyesinde 158 işçinin ücretsiz izne çıkarılması üzerine DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şubeleri 3 Şubatta direnişe başladı. Sosyal-İş Sendikasının örgütlendiği Turkcell Global Bilgi’nin Siirt Şubesinde 4 işçi...
- Adalet Peşinde Aileleri Platformu, 6 Şubat depremlerinin 2’nci yılında Kadıköy İskelesi önünde anma programı düzenledi. 2 Şubatta düzenlenen anmada “Rant Uğruna Ölenlerin Hesabını Sormaya Geldik! Susmak İhanettir, Hesap Sormak Görevdir!” yazılı...
- Çalıştığım işyerinde 60 yaşlarında bir abiyle sohbet ediyorduk. “Ne zaman emekli olacaksın?” diye sordu. “60 yaşında emekli olacağım” dedim. “Ooo senin işin çok zor yahu, o yaşa kadar çalışılır mı?” dedi. “Ama sen de emeklisin, hâlâ çalışıyorsun”...
- Sırbistan’da Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere ülke genelinde kitlesel protestolar devam ederken bir yandan da öğrenciler dersleri boykot ederek üniversiteleri işgal ediyorlar. Yunanistan’da 2023'teki tren kazasının yıldönümünde işçiler,...
- Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) fabrikasında işçiler, 2024 Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme sürecinde, ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah...
- Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin...
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...