Buradasınız
Neden Sendikalı Olmalıyız?
Sendikalı bir deri işçisi
Günümüzde sendikalı çalışan işçi sayısı çok az. Bu durumun sebebi patronların örgütlü işçi istememeleridir. Karşısında örgütlü işçi olmayınca patron istediği işçiyi işten atar, ücreti düşük tutar, sigortasız işçi çalıştırır. Böylece kısa zamanda daha çok kâr elde etmek ister. Örgütsüz işçi arkadaşlarımız patronların bu baskılarına boyun eğerek yıllarca çok kötü koşullarda çalışırlar. Ben sendikalı bir işyerinde çalışıyorum. Bütün işçilerin örgütlü ve sendikalı olmasını istiyorum. Patronların neden sendika istemediklerini kendi çalışma koşullarımdan örneklerle anlatmak istiyorum.
Ben sendikalı çalışan bir deri işçisiyim. Öncelikle sendika sayesinde, patron beni ve arkadaşlarımdan birini kafasına estiği gibi işten atamaz. Bunun yanında birçok ekonomik ve sosyal haklarımız var. Yılda 4 maaş ikramiyemiz var. Bunun dışında bayram ve yılbaşı ikramiyelerimiz var. Yılda bir kere yakacak yardımı alıyoruz. Yılda iki kere, dışarıda giymek için birinci kalite ayakkabı hakkımız var. Yıllık izin parasının dışında ayriyeten izin dönüş parası alıyoruz. Bir senesini dolduran işçi 21 işgünü yıllık izin kullanabiliyor. Fazla mesai saat ücretlerimiz, sendikasız bir fabrikadan iki kat daha fazla. Patron bizi kesinlikle zorunlu mesailere bıraktıramıyor. Ayrıca iki senede bir deri mont alıyoruz. Ve daha aklıma gelmeyen birçok hakkımız var. Tüm bunlar benim gibi bütün işçilerin hakkı değil mi? İşte patronlar işçilere bu hakları vermemek için sendikalı işçi istemiyorlar. İstiyorlar ki işçiler sesini çıkarmasın, düşük ücret alsın, ikramiye istemesin, yıllık izin yapmasın, yakacak yardımı almasın, kısacası daima çalışsın.
Tüm bu hakları bizim patronumuz iyi niyetli olduğu için verdiğini sanmayın. Bizler bu hakları mücadele ederek, sendikalı olarak aldık. Ben bu haklardan yararlanıyorum ve başka işçi arkadaşlarımın da bulunduğu fabrikalarda sendikalaşarak bu haklardan yararlanmalarını istiyorum. Bütün işçilerin sendikalı olmasını sağlamak için ortak mücadele etmek için sendikalarımızda ve UİD-DER gibi işçi örgütlerinde birleşmek zorundayız.
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- İşsizlik Fonu Yine Patronların Hizmetinde
- Asgari Ücretin Vergi Dışı Bırakılması ve Asgari Geçim İndirimi (AGİ)
- Buzdağının Görünmeyen Kısmı: Meslek Hastalıkları Gerçeği
- Grev Kırıcılığı ve Grev Hakkı
- Kazı Bağırtmadan Yolma Meselesi: Vergi
- Patronun Keyfi Kısa Çalışma Uygulamasına Karşı Dava Açan İşçi Kazandı
- Şimdi de İstirahat Parasına Göz Diktiler!
- Kod 29 ve SGK’nın Algı Oyunları
- Kod 29 Mağduriyeti Ortadan Kalkıyor mu?
- Kölelik Düzeninin “Yeni Normali”: Uzaktan Çalışma
- Yasal Olan Meşru mudur?
- Tazminatsız İşten Atma Saldırısı: Kod 29
- Patronların Pandemi Saldırısı: Kod 29!
- Çalışma Yaşamında Orman Kanunları
- Sigorta Hakkımız Gasp Ediliyor
- Sermayenin Elindeki Kamçı: Pandemi
- Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi, Kıdem Tazminatımızın Elimizden Alınmasıdır
- Sokağa Çıkma Yasaklarıyla Birlikte Telafi Çalışması Yaygınlaşıyor
- Kısa Çalışma Ödeneği ve Ücretsiz İzin Uygulaması
Son Eklenenler
- Düşük ücretler, sağlıksız, havasız, güvenliksiz ortamlarda çalışmak zorunda kalmak, zaten üç kuruş olan ücretini dahi zamanında alamamak, bir robot gibi gece gündüz demeden çalışmaya, fazla mesai yapmaya zorlanmak… Çoğu zaman yetersiz, sağlıksız,...
- Çarşıda, pazarda, markette, mağazada ekonomik yıkımın, yüksek enflasyonun, hayat pahalılığının yansıması olan fiyat etiketlerini görüyoruz. Güne kahvaltı yerine adeta iğneden ipliğe her şeye gelen zam haberleriyle başlıyoruz. Zaten normal bir...
- Sakarya Hendek’te faaliyet gösteren Oba Makarna fabrikasında 15 Eylül Pazar günü yem silolarının yakınında patlama gerçekleşti. Patlama sırasında ve patlamanın etkisiyle çıkan yangında aralarında itfaiye işçileri de olmak üzere 30 işçi yaralanırken...
- İşçi sınıfının sömürüye, eşitsizliğe, adaletsizliğe karşı mücadelesinin sembolü haline gelmiş şarkılar vardır. O şarkıları üreten ve söyleyen ozanlar vardır işçilerin unutmadığı, kuşaklar boyu saygı ve sevgiyle andığı. Onlardan biridir Şilili ozan...
- ABD’nin Boston ve Connecticut eyaletlerinde binlerce otel çalışanı toplu sözleşme görüşmelerindeki anlaşmazlık nedeniyle grevler düzenledi. 1 Eylülde Massachusetts Park Plaza Hotel’in önünde gece yarısı eylem başlatan işçilere, ülkenin çeşitli...
- Topraktan başını güneşe uzatan filiz, meyve veren dal, ana rahminden kopup emekle, sabırla büyütülen çocuk… Yeşeren, serpilip gelişen, bugünden yarına geleceğe dönüşen yaşam… Biz emekçi kadınlar yaşam zahmetsiz, kahırsız, mutlulukla aksın isteriz....
- Burjuva partilerin vekil adayları seçim zamanı bizdenmiş gibi görünüp türlü vaatlerle oyumuzu almaya çalışırlar. Seçim biter bitmez sonraki seçime dek bizi umursamazlar. İşçi ve emekçilerin haklarına saldırı, sermaye sahiplerine kıyak anlamına gelen...
- 57 gündür direnişte olan Polonez işçileri gece ve gündüz fabrika önünde direnerek, polisin baskısına boyun eğmeyerek mücadele ediyor, sendikal haklarının tanınmasını istiyor. Antep’te bulunan Akcanlar Tekstil işçileri de 7’li vardiya sistemi...
- DİSK’in “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet” şiarıyla düzenlediği eylemler devam ediyor. 13 Eylülde Mersin’de Özgecan Aslan Barış Meydanında gerçekleşen eyleme DİSK’e bağlı sendikalarda örgütlü işçiler, DİSK Yönetim Kurulu,...
- Soma Katliamında sorumluluğu olan ve daha önce yargılanmayan 28 kamu görevlisinin 10 yıl sonra yargılanmaya başlandığı davanın ikinci duruşması 12 Eylülde Soma 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Sanıklar bir kez daha mahkemeye getirilmezken, sanık...
- 78’liler Hareketi, 12 Eylül askeri faşist darbesinin 44. yılında İstanbul Taksim Kazancı Yokuşunda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya 20’nin üzerinde kurum temsilcisi ve UİD-DER’li işçiler katıldı. “12 Eylül Tekçi Rejimle İç İçe Sürüyor”...
- İşçi sınıfının genç ve çalışkan evlatları, hepinize sınıfımızın samimi sıcaklığıyla merhabalar. Her birinizin mutlaka duyduğu, gördüğü, alıp okuduğu, hatta belki arkadaşlarınıza da önerdiği kişisel gelişim kitapları üzerine sizlerle hasbihâl etmek...
- Zaman hızla akıp gidiyor. Gündemimiz de aynı hızla değişiyor. Hiç düşündük mü, nasıl oluyor da yaşanan büyük olaylar, felaketler bile çok kısa sürede hiç olmamışlar gibi gündemden çıkıyor? Mesela Haziran ayında Diyarbakır ve Mardin’de çıkan orman...