Buradasınız
Öfkemizi Patronlara Kusalım!
Gazi Mahallesi’nden bir işçi

Çalıştığımız işyerlerinde birçok sorun yaşıyoruz. Aslında bu sorunları neden yaşadığımızı da çok iyi biliyoruz. Ama bazen bildiğimiz şeyler sorunlarımızın çözümüne yetmiyor. Her işçi arkadaşımızın ağzından muhakkak duymuşuzdur “ah bir birlik olsak, patron hiçbir şey yapamaz” diye. “Birleşmek için ne bekliyoruz o halde?” dediğimizde, “kimle birlik olacaksın hepsi yalaka” cevabı geliyor. İstisnasız, bütün işçilerin dilinde, sanki ağız birliği etmişlercesine hep aynı söylem var.
İşçilerin bu ruh haline kapılmalarının sebebi, aslında patronların örgütlü davranması ve biz işçilerin örgütsüz oluşudur. İşyerlerimizde bunun birçok örneğini yaşarız. İşyerlerimizdeki yöneticilerin bizlere farklı farklı davranmalarının sonucunda, bazılarımız yöneticilerin ya da patronun ne kadar iyi olduğunu söylerken bazılarımız da öfke duyarız. Bir örnek verelim: Ahmet bir matbaa fabrikasında makine operatörü olarak çalışıyor. Yanı başında yapıştırma makinesinde çalışan Abdullah ile izin konusu yüzünden tartışıyor. Ahmet bir gün işyerini arayıp hasta olduğunu ve işe gelemeyeceğini söylüyor. Ertesi gün Ahmet işyerine geliyor ve çalışmaya başlıyor. Ustabaşı, Ahmet’in yanına gidiyor, “geçmiş olsun” diyor ve Ahmet üretime devam ediyor. Aradan biraz zaman geçtikten sonra Abdullah’ın eşi hastalanıyor ve Abdullah işyerini arayarak durumunu bildiriyor. O gün eşini hastaneye götüren Abdullah işe gitmiyor. Ertesi gün oluyor ve Abdullah makinesinin başında çalışırken, usta yanına gelip niye işe gelmediğini sanki bilmiyormuş gibi tekrar soruyor. Bunun üzerine açıklamasını yapan Abdullah ustabaşına derdini anlatamıyor aslında. Anlatıyor da ustabaşı anlamak istemiyor. Sanki yalan söylüyormuşçasına Abdullah’ı sorguya çekiyor usta. Sinirler sabah sabah geriliyor ve saatler Abdullah için sanki hiç geçmiyor. Abdullah kendisine haksızlık yapıldığını düşünerek içinden “lanet olsun sizin işinize” diyor ve çekip gitmek istiyor, fakat bunu yapamıyor. Çünkü iş bulmanın kolay olmadığını ve çalışmak zorunda olduğunu bildiği için kafasından bu fikri savuşturuyor. Saatler Abdullah için geçmese de yavaş yavaş ilerliyor. Abdullah içten içe Ahmet’e öfkeleniyor. “Ulan işe bak be, adam işe gelmediğinde hiçbir şey demiyorlar bize gelince tonla laf ediyorlar, illa biz de mi yalaka olalım” diyerek söylenirken Ahmet bu lafları duyuyor ve Abdullah’a sert bir şekilde çıkışıyor: “Ne diyorsun sen ağzını topla” diyerek Abdullah’ı uyarıyor. Ağız kavgası birkaç dakika devam ediyor. Daha sonra herkes işine dönüyor. Bu tartışmaya tanık olan diğer işçilerin kimisi Ahmet’e hak veriyor kimisiyse Abdullah’a. Ve dolayısıyla işçiler arasında bir ayrım başlamış oluyor. Daha sonra yemek yenilen masalar ayrılıyor, aynı ortamda çalışmak oldukça zorlaşıyor. İşçiler birbirlerine küserek aynı ortamda üretmeye devam ediyorlar.
Bunun gibi birçok ayrım patronlar ve onların temsilcileri tarafından işyerlerinde sürekli uygulanıyor. Bu patronların işçileri birbirlerine düşürmek için sürekli kullandıkları bir yöntem. Bunun dışında daha birçok farklı uygulamayla, işçilerin arasında yapay ayrımlar yaratıyorlar. Sonuç olarak, bizler de örgütsüz olduğumuz için bu oyunlara geliyoruz. Tam da onların istediği gibi bir işçi oluyoruz. Bize yapılan haksızlık karşısında patronlara ve onların temsilcilerine sesimizi çıkartmak yerine yanı başımızdaki işçi arkadaşımıza kızıyor ve öfkeleniyoruz. Bu da patronun işini kolaylaştırıyor. Kötü çalışma koşullarına katlanmak zorunda olduğumuzu, sanki başka çaremiz olmadığını düşünüyoruz. Bu da bizi yılgınlığa ve umutsuzluğa sürüklüyor. Yılgınlığa, umutsuzluğa kapılmaya hiç gerek yok! Bu uygulamaların, biz işçileri bölmek için yapıldığını bilmeli ve dilimiz döndüğü kadar anlatmalıyız. Çünkü biz işçilerin çıkarları ortaktır. Çünkü bizim hayatımızı cehenneme çevirenler yanı başımızdaki işçi arkadaşlarımız değil, bizi birbirimize düşüren patronlardır.
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...
- Kısa bir zaman öncesine kadar direnişte olan, direniş boyunca pek çok kez polis saldırılarıyla yüz yüze gelen bir işçi kardeşimizle 19 Mart’tan sonra yaşanan protestolarla ilgili haberleri izliyor, sohbet ediyorduk. Bir anda öfkeyle, “şunlara bak,...
- Siyasi iktidar yoksullaştırma politikalarını sürdürüyor. Enflasyon balyozunu işçi ücretlerine, emekli aylıklarına, kamu çalışanlarının maaşlarına indiriyor, ücretleri tuzla buz ediyor. İşçilerin, kamu emekçilerinin, emeklilerin cebinden çalınan...
- TPI Kompozit işçileri grevlerinin 19. gününde İzmir Çiğli Kasaplar Meydanında buluşma gerçekleştirdi. İstanbul Şişli Belediyesinde çalışan Genel-İş Sendikası İstanbul Avrupa Yakası 3 No’lu Şube’de örgütlü işçiler, ödenmeyen alacakları için 30...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...