Buradasınız
Öğrenci Gençlik Çaresiz Değil
Bir Üniversite öğrencisi
İnsanın çocukluk ve gençlik dönemi gelecekle ilgili hayaller ve hedeflerle doludur. Mesela birçoğumuza küçük yaşlarda gelecekteki hayali sorulduğunda; topluma, çevremize faydalı olmak, sevdiğimiz ve mutlu olabileceğimiz bir meslek ile ilgilenmek istediğimizi söyleriz. Kimimiz doktor olup hastaları iyileştirmek, kimimiz ise öğretmen olup çocuklara yeni ve önemli şeyler öğretmek ister… Fakat toplumun sınıflara bölündüğü kapitalist düzende, biz emekçi sınıfın gençlerinin geleceğe dair hayallerinin ve hedeflerinin bir önemi yoktur. Bizlerin geleceğe dair beklentileri, burjuva sınıfın çıkarlarına göre belirlenir. Biz öğrenciler gelecekte sevdiğimiz bir işte düzgün şartlarda çalışmanın hayalini kurarken, burjuvazi bizleri gelecekte nasıl daha katmerli bir şekilde sömüreceğinin hesabını yapar.
Daha küçücük yaşlarda bizlere iyi bir iş sahibi olmak için hedeflerimiz olması, bu hedefe ulaşmak için ise okuldaki derslere çok çalışmamız gerektiği söyleniyor. Ortaokulda iyi bir lise, lisede ise düzgün bir üniversite kazanmak için sınavlardan yüksek puanlar almak, tek kurtuluş yolu olarak gösteriliyor. Daha iyi bir hayata kavuşmanın yolunun bu sınavlardan geçtiğini düşünen işçi ve emekçi çocukları, yaşadıkları büyük eşitsizliklere ve zorluklara rağmen yorucu ve ağır bir sınav maratonunda yarıştırılıyor. Geleceğini, umudunu 1-2 saatlik sınavlara bağlayan gençlerin birçoğu, bu sınavlarda istediği bölümleri kazanamıyor. Buna bağlı olarak ya istemediği ama puanının yettiği bölümleri okumak zorunda kalıyor ya da bir bölüm kazanamadığı için kendisini değersiz ve yeteneksiz hissedip psikolojik sorunlarla boğuşuyor. Maalesef bu bunalımların sonu gençlerin intihar etmesine kadar varabiliyor.
Büyük emekler sonucu üniversitede istedikleri bölümü kazanabilen öğrenciler ise büyük zorluklarla karşılaşıyor. Genelde ailesiyle yaşadığı şehirden uzakta bir üniversiteyi kazanabilen gençler, barınma, ulaşım, beslenme ve okul harcamaları gibi özellikle son dönemde yüksek oranda zamlanan masraflarla karşı karşıya kalıyor. Bu masrafları karşılayabilmek için öğrencilerin çok büyük bir bölümü günümüzde 550 lira olan öğrenci burslarına başvuruyor. Adeta milli piyango tutturmak gibi olan bu başvurular sonucunda pek çok gence burs değil geri ödemeli kredi çıkıyor. Bu kredilerle ve ailesinden gelen destekle de geçinemeyen çok sayıda öğrenci, yarı zamanlı işlerde çalışmak zorunda bırakılıyor. Okulu ve işi aynı anda götürmek çok zor olduğundan, geçinemeyen öğrenciler, işten arta kalan zamanlarda okula gidebiliyor. Geçim sıkıntısının, gelecek hayallerinin önüne geçtiği on binlerce yoksul öğrenci, büyük umutlarla gittiği üniversitedeki eğitimini yarıda bırakıp çalışmak zorunda kalıyor.
Bin bir zorlukla üniversiteyi bitiren gençler ise büyük bir hüsrana uğruyor. Gençlere çocukluklarından beri aşılanan sahte sınıf atlama ve zengin olma hayalleri, hayatın gerçekleri karşısında tuzla buz oluveriyor. Dolgun maaşlı, rahat bir işte çalışmak bir yana, işsizlik sarmalından kurtulamayan gençler öğrenim kredilerini bile ödeyemiyorlar. Günümüzde öğrenim kredisini ödeyemeyen on binlerce öğrenciye haciz uygulanmış durumda. İşsizliğe ve çıkışsızlığa itilen milyonlarca genç için gelecek hedefi çalışıp borçlarını ödeyebilmek üzerine kurulu. Peki, geleceksizliğin, umutsuzluğun pençesinde kıvranan işçi sınıfının gençleri yaşadıkları bu toplumsal sorunlar karşısında ne yapmalıdır?
Burjuvazi, elinde tuttuğu medya araçlarıyla biz işçi sınıfının gençlerine sahte bir dünya yaratıyor, hayatımızın gerçek sorunlarını sorgulamayalım ve sahiplenmeyelim istiyor. Çünkü gençliğimizin enerjisini, yaşadığımız sorunlara karşı örgütlü bir şekilde mücadele etmeye akıttığımızda, acımasız düzenleri için çok büyük bir tehdit olduğumuzun farkındalar. Bu yüzden bizlerin mücadele gücünden korkuyorlar. Fakat ne kadar korksalar da nafile! Dünyanın pek çok bölgesinde işçi sınıfının gençliği, büyüyen toplumsal sorunlar karşısında mücadele yolunu seçiyor. İşçi sınıfının safında mücadeleye atılan gençlik, pek çok ülkedeki kitlesel protestolarda en önde yer alıyor! Bizler de mücadeleye atılan diğer sınıf kardeşlerimiz gibi sınıfımızın safında örgütlenmeli ve mücadeleyi yükseltmeliyiz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- “Yarın Ölmek Dün Ölmekten Daha Saçma”
- Okuyan Bir İşçi Soruyor
- Uyanmak İstiyoruz Güzel Bir Sabaha
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Greve Hazırlanırken Sohbetler
- Fırtınalar Yaratan Kelebekler!
- Sömürü Çarklarında Kaybolan Genç Yaşamlar
- MESEM: “Genç Eller” Üretiyor, Patronlar Sömürüyor!
- Sorunlarımız Ortak, Peki Ya Mücadelemiz?
- “Aman Çocuğum Sağa Sola Bulaşma” mı?
- “Enflasyon Canavarı”nı Üzerimize Salan Kim?
- Bir İlmek de MESEM Çıraklarından
- KYK Yurtlarında Ölmek İstemiyoruz!
- Bu Düzeni Yıkmak Boynumuzun Borcu
- Arel Üniversitesi Öğrencileri Servis Ücretine Neden İtiraz Ediyor?
- Aileler İstemese de Gençler Sorunları Görüyor
- Bizim Onlara İhtiyacımız Yok!
Son Eklenenler
- İşçi sınıfının kadınları olarak birçok sorun yaşıyoruz ve bu 1 Mayıs’ta bizim de yükselteceğimiz taleplerimiz var. Sohbetimiz sırasında emekçi kadın kardeşlerimiz hangi taleplerle 1 Mayıs’a katılacaklarını anlattılar.
- Bizler bir grup petrokimya işçisiyiz. Tüm sınıf kardeşlerimizi 1 Mayıs’ın birlik, mücadele ve dayanışma coşkusuyla selamlıyoruz.
- İşçilerin sendikalaşma hakkı, ücretleri patronlar tarafından gasp edilirken bu duruma itiraz eden, hakkını arayan işçiler cezalandırılıyor, darp ediliyor. Ancak saldırılara, baskılara boyun eğmeyen işçiler mücadeleyi sürdürüyor. İstanbul Finans...
- Tekirdağ Çorlu’da 8 Temmuz 2018’de meydana gelen tren katliamında 7’si çocuk 25 kişi yaşamını yitirmiş, 300’den fazla kişi yaralanmıştı. Katliama ilişkin davanın karar duruşması 25 Nisanda Çorlu Halk Eğitim Merkezi’ne kurulan 1. Ağır Ceza...
- Emekçi kadınlar olarak hayatın her alanında çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu sistem bizi sokakta katledip, savaşlarda öldürüyor. Emeğimiz yok sayılıp hayatımız değersizleştiriliyor. Bizler işçi sınıfının kadınlarıyız, ellerimizdeki hünerle...
- Biz işçilerin yaşadığı sıkıntılar, zorluklar gün geçtikçe artıyor. Aldığımız ücretler açlık sınırına denk durumda. Üstelik ücretlerimizin enflasyon karşısında erimesi belimizi iyice büküyor. Çalıştığımız işyerlerinde, fabrikalarda çalışma...
- Her geçen gün yoksullaşan, hayat pahalılığıyla beli bükülen işçiler olarak vergi rekortmeni olmamız pek mümkün görünmeyebilir. Ancak gerçek bu. Milyarlarca dolarlık servetlere sahip patronlar servetleriyle kıyaslayınca tabiri yerindeyse bir kuruş...
- Bizler, Avcılar’dan genç işçi ve öğrencileriz. Kimimiz fabrikalarda saatlerce çalışıyor, kimimiz ise okul sıralarında dirsek çürütüyor. Hepimiz işçi çocuklarıyız ve bizi birleştiren, bir araya getiren ortak sorunlara sahibiz. Çünkü içinde...
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...