Buradasınız
Patronlar için değil, sınıf mücadelesi için çalışalım
Kartal’dan Marksist Tutum okuru bir işçi
Makine sektöründe faaliyet gösteren bir fabrikada, büro işçisi olarak çalışmaktayım. Çalıştığım sektör, teslimat süresini en kısa veren firmanın işi aldığı bir sektör. Patronlar birbirlerine işi en kısa sürede teslim etmek için el sıkışıp, bilmem kaç bin euroluk sözleşmelere imza attıkları anda, biz işçiler için bitmek tükenmek bilmeyen gece mesaileri-hafta sonu mesaileri başlıyor…
Kapitalizmin bir dünya sistemi olmasından kaynaklı olarak birçok sektör de birbirini tetikler tarzda faaliyet gösteriyor. Patron binlerce liralık sözleşme sonrası, hammadde tedarikçi birçok firma sözcüsünü görüşmeye davet eder, ardından aynı şekilde en kısa sürede hammadde ve dış ürün temini sözü veren patron veya sözcüsü işi alır. Bu, işi alan fabrikanın işçileri için de kâbus dolu, insanı insanlığından ve sosyal varlık olmasından çıkaran mesai programlarının başlaması demektir.
Kapitalist sistemde üretilen ürünün fiyatının en önemli belirleyicisinin işgücü maliyeti olduğu gerçeği patronlara en az işçiyle her zaman daha çok iş yapılmasını dayatmaktadır. Bunun sonucu olarak geliştirilen kalite yönetim sistemi ve üretim planlama ve kontrol bölümleri, üretim sürecinin herhangi bir aşamasında çalışan işçinin daha fazla nasıl sömürülebileceğinin kılavuzunun çıkartıldığı bölümlerdir. Planlı ve programlı üretim geleceğin sınıfsız toplumu için büyük önem arz etmesine karşın, bugün bu, patronlar için işçiyi makineleştirerek son sınırına kadar sömürmek anlamına gelmektedir.
Örneğin çalıştığım firma, son birkaç aylık süreçte termin (teslimat) sürelerini kısaltarak Türkiye pazarında ciddi bir pay elde etti. Neticede patron tarafından yapılan bir toplantıda, firmanın bir dönüm noktasında olduğu ve bir “aile” olarak hepimizin bu süreçte taşın altına elimizi koymamız istendi. Ve bu toplantının ardından bitmek tükenmek bilmeyen fazla mesai programları başladı. Fazla mesailerle beraber fabrika içerisinde işten kaynaklı tartışmalar, sözlü ve fiziki kavgalar had safhaya ulaştı. Çok ağır olmasa da günlük iş kazası sayısında ciddi artışlar oldu. Kaynakta çalışan bir arkadaşımız gözünde ciddi sorunlar yaşamasına rağmen sadece bir göz damlasıyla yetinerek işine devam etti. Çalıştığım bölümde bir arkadaşımız iki aylık fazla mesai programının sonunda yoğun çalışmadan dolayı boyun fıtığı olarak ameliyat geçirdi. Patron ise, arkadaşımızın ameliyat olduğu gün bir toplantı daha yaparak işlerin böyle giderse yetişmeyeceğini, daha çok fedakârlık yapmamız gerektiğini yüzsüzce söyledi. Hâlbuki son 2 ayda yaptığımız işler 4 aylık iş kapasitemiz kadardı. İşçi sayısı da yeni alımlarla iki kat artırılmıştı. Üretim kapasitesini %200 arttıran patron bununla da yetinmedi. Çünkü ne gözü kaynaktan yanan, ne boyun fıtığı olan işçi arkadaşımız, ne de iş stresi yüzünden kavga eden, rüyasında dahi işi gören biz işçiler patronun umurunda bile değiliz. Çünkü tıpkı diğer patronlar gibi, bizim patronumuzu da sadece elde edeceği kâr ve pazarda kapacağı pay ilgilendiriyor.
Bizlere hiçbir bedel ödemeden değiştirebileceği bir makine parçası gözüyle bakan patron, onun şahsında tüm patronlar sınıfının aslında ne kadar insanlık dışı bir sınıf olduğunu da böylece göstermiş oldu. Bizler daha çok çalıştıkça patron daha da büyüyor. Patron büyüdükçe sırtımızdaki kambur da büyüyor. Bilinçlenip sömürünün karşısında mücadele etmediğimiz sürece de bu dünya patronlar için dönmeye devam edecek. O yüzden asıl olarak patronları büyütmek için değil, sınıf mücadelesini ve dayanışmasını büyütmek için çalışmalı, daha çok çalışmalıyız.
Devrimci önderlerimizi andık
Kaynak:
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...
- Zeytinlik alanları maden ve enerji işletmeciliğine açacak yasa teklifine karşı tepkiler sürüyor. Çeşitli illerden Ankara’ya gelen köylüler, talan yasasına karşı TBMM yakınında bulunan Cemal Süreya Parkı’nda direniş nöbetindeler.
- Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli mücadeleler, dönemeç noktaları vardır. 1970 Haziran’ı bu tarihte önemli bir yere sahiptir. Bugün halen aşılamamış bir zirve olan 15-16 Haziran direnişi sürecinde, işçi sınıfı yapay kutuplaştırma...