Buradasınız
Patronları Kovmak İçin Daha Ne Bekliyoruz?
Söğütlüçeşme’den bir kadın işçi
Kapitalist sistemin yarattığı ekonomik kriz derinleşerek devam ediyor. “Ha gayret, kriz bitti bitiyor” denildi, ama iki yıl oldu kriz hâlâ bitmedi. Devlet büyükleri “kriz bize uğramaz, teğet geçti, yılbaşında bitecek” şeklinde açıklamalar yaptılar. 2010 yılının ortalarındayız kriz hâlâ sürüyor. Öyle gözüküyor ki bitmeyecek de. Artık krizin varlığı inkâr edilemez hale geldi. Zaten zor olan çalışma ve hayat koşullarımız krizle birlikte daha da zorlaştı. Kriz gerekçesiyle işten çıkarılan, aylarca iş bulamayan biz işçileriz. İşsiz olduğumuz için evimize ekmek parası götüremeyen, kiramızı ödeyemediğimiz için sokağa atılan, işsiz kalmamak için uzun çalışma saatlerine, baskılara, yaşadığımız haksızlıklara göz yuman yine biz işçileriz.
Peki, patronların daha fazla kâr hırsının bir sonucu olan krizlerin bedelini daha ne kadar ödeyeceğiz? Hayatımız hep patronlar sınıfının iki dudağı arasında mı olacak? Patronlar, “krizdeyim işçi çıkarmak zorundayım, üzgünüm içinizden bazılarının işine son verilecek. İşyeri zor durumda, bir süreliğine izne çıkacaksınız. Fabrikayı kapatmak zorundayım” gibi sözleri iyice duygusallaşarak söylerler. Ama “krizdeyim”gerekçesiyle işyerini kapatan patron daha kârlı bir sektöre atılmış olarak karşımıza çıkar.
Bizler ise nöbet bekler gibi işten çıkarılmayı bekleriz. Birbirimizle yarışırız, eskisinden daha çok çalışarak patronların gözlerine girmeye çalışırız. “İşsiz kalırsam kiramı nasıl veririm, eve nasıl ekmek götürürüm, çocuklarıma nasıl bakarım, borçlarımı nasıl öderim” kaygısı hâkimdir hepimizde. Bu nedenle işyerlerinde örgütsüzlükten dolayı azıcık da olsa çıkan sesler kısılıverir. Hiç düşünmeyiz bize açlığı, yoksulluğu yaşatanlar kim?
İşçi kardeşler,
Yaşadıklarımıza bir bakalım. Ne zaman işçi çıkarılsa işyerinde fazla mesailer başlar, çalışma saatleri uzar. Hasta olmaya hakkımız yoktur, dost-akraba düğününe gidemeyiz, ailemizle, sevdiklerimizle zaman geçiremeyiz, özel bir işimiz asla olamaz. Bunlardan birisini yapmaya kalkarsak anında kapı gösterilir. Ne de olsa güvenceleri var: Kapıda bekleyen milyonlarca işsiz işçi! “Çaresiz” boynumuzu büker geçeriz işimizin başına. Patronlar için bir kablodan, bir perdeden, bir kumaştan farksızızdır. Tıpkı makinenin bir parçası gibiyizdir. Ne zaman işlerine yaramadığımızı düşünürler, işte o zaman işimiz biter. Nasıl olsa kapıda yedeğimiz vardır. Patronların bir ayağı içerde çalışan işçinin omzundadır, diğer ayağı dışarıda iş bekleyen işsiz işçinin omzunda… Şöyle bir silkelenip ayağa kalksak, güm! Yere düşecekler. Artık yeter demenin zamanı gelmedi mi? Anamıza sövüyorlar boyun büküyoruz, ekmeğimizi elimizden alıyorlar eyvallah diyoruz, sırtımızdan suyumuzu çıkarıp şarap diye içiyorlar, helâl olsun diyoruz. Asalaklardan oluşan patronları daha ne kadar sırtımızda taşıyacağız? Patronları var eden bizleriz, bizim nasırlı ellerimiz! Gözümüzü artık açalım, bizi aldatmalarına, iyi niyetimizi kullanmalarına, duygularımızla oynamalarına izin vermeyelim.
Kardeşler, üreten biziz, yöneten de biz olmalıyız! Ama bunun için yapmamız gereken en önemli şey, önce kendimize sonra sınıfımıza güvenmektir. Ama bunun için biz işçilerin kavraması gereken en önemli şeylerden biri de patronun yerine düşünmemek. Hani hep denir ya, “adam çalışmış makine almış, işyeri kurmuş”, işte bu çarpık düşünceyi kafamızdan çıkarıp atmalıyız. O makineleri de üreten biziz, nasıl çalışacağını da en iyi biz biliyoruz. Bu dünyada ne varsa biz işçiler üretiyoruz. Bir ürünün hammaddesinden başlayıp bitişine kadar bizim emeğimiz var. Biz düğmeye basarsak çalışır makine, biz dokursak yünden kumaş olur, biz dikersek kumaştan giysi olur. Biz pişirirsek ekmek olur, aş olur. Biz koyarsak tuğlaları üst üste, sıvarsak binaları ev olur. Çeliğe bile hayat veren biziz. Neden başımızda bir avuç asalak olmadan bunları yapmayalım, neden ürettiğimizin sahibi biz olmayalım? Biz üretiyor var ediyoruz, patronlar ise bizim sırtımızdan kazandıklarıyla güllük gülistanlık bir hayat sürüyorlar. Buna bir son vermek mümkün, patronları işyerlerinden bir kovduğumuzu düşünelim, ne olur? Üretim mi durur, açlık mı başlar? Tersine, bizler üretim sürecinde her şeyi zaten planlıyor ve üretiyoruz. Üretimi merkezi olarak da planladık mı kendimiz üretir kendimiz yönetiriz. Bunun için patronlara hiç gerek yok!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Soma, Ermenek, Amasra, İliç madenci katliamları, Çorlu tren katliamı, Elazığ, İzmir, 6 Şubat depremleri, orman yangınları ve sel felaketleri, Hendek havai fişek fabrikası ve Balıkesir mühimmat fabrikası patlamaları, yüzlerce iş cinayeti ve son...
- Yeni yılın ilk günlerinde MÜSİAD toplantısında konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek patronlara “biz sizin daha çok para kazanmanızı istiyoruz” dedi. Patronlar tarafından alkışlanan Bakan, tam da bunu yapıyor, patronların kazanması için...
- Cep telefonu hayatımıza gireli yaklaşık 30 yıl, akıllı telefonun hayatımıza girmesi ve jet hızıyla yayılması ise 10-15 yıl oldu. Bu nedenle akıllı cep telefonumuz 1 saat kapalı kalsa kendimizi adeta nefessiz kalmış hissediyoruz.
- Ankara’dan bir grup UİD-DER’li işçi, “Küçük Kara Balık ve Samed Behrengi” adlı bir video hazırladı. Farklı sektörlerde çalışan, uzun ve yorucu iş saatlerine, vardiya engeline rağmen birlikte öğrenip birlikte üretmek için bir araya gelen işçi...
- Asgari ücrete yüzde 30, kamu emekçilerine yüzde 11,54 ve emeklilere yüzde 15,75 oranında sefalet zammı dayatılmasının ardından Antep’te bulunan tekstil patronları da ücret artışlarını sefalet düzeyinde tuttu. Şubat ayına girilmesiyle belli olan...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santrali işçileri, özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı 10 Şubatta Ankara’ya yürüyüş başlattı.
- ABD merkezli Yum Brands şirketinin KFC ve Pizza Hut restoranlarının Türkiye’deki işletmecisi olan İş Gıda'nın konkordato ilan etmesinin ardından 7 bin işçi Ocak ayı maaşlarını, kıdem ve ihbar tazminatlarını, izin paralarını alamadı. İşçiler şirketin...
- Gebze Plastikçiler Organize Sanayi Bölgesinde otomotiv parçaları üreten Chinatool Otomotiv’de işçiler 10 Şubat sabahı greve çıktı.
- Aralık ayında tüketici fiyatlarının yüzde 1’in biraz üzerinde yükseldiği, yıllık enflasyonunsa azalarak yüzde 44 civarında gerçekleştiği açıklandı. Bu oranlara bakarak enflasyonun hız kestiğine, ücret zamlarının “beklenen enflasyona” göre belirlenip...
- 2025 yılı için asgari ücret zammı, TÜİK’in sahte rakamlarıyla açıklanan enflasyon oranının dahi altında kalan yüzde 30 olarak belirlendi. Patronlar da işçilere bu sefalet zammını dayatıyor. Şubat ayıyla beraber zamlı ücretlerin açıklanması sonrası...
- İş kazaları ve iş cinayetleri dur durak bilmiyor. Sermeyenin aç gözlülüğü işçileri yaşamından ediyor. Balıkesir’de bulunan ZSR Patlayıcı üretim tesisinde, 24 Aralık 2024’te gerçekleşen patlamada 11 işçi yaşamını yitirdi. Patlama sonrasında Balıkesir...
- Maraş ve Hatay başta olmak üzere 11 şehirde çok büyük yıkım yaratan, yaklaşık yüz bin insanın hayatını kaybettiği, on binlerce insanın yaralandığı, milyonlarca insanın yaşamının derinden etkilendiği 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti....
- Siyasi iktidarın ekonomi politikalarının hedefi belli: Ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmek, on milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin açlığa talim etmesi pahasına sermayeyi dizginsizce büyütmeye devam etmek. Soygunun, talanın...