Buradasınız
Patronlarla Aynı Ailenin Üyesi Olunur mu?
Gebze’den bir kadın işçi
Merhaba işçi kardeşlerim. Ben sizlerle başımdan geçen bir olayı paylaşmak istiyorum. Üç yıl önce okulum bitti ve iş aramaya başladım. Bir mühendislik firmasının ofisinde iş buldum ve asgari ücretle işe başladım. Tabii bu durum beni çok mutlu etti, çünkü hem kendi ayaklarımın üzerinde durabilecek hem de aileme az da olsa destek olabilecektim. Ve yoğun bir çalışma temposuyla çalışmaya başladım. Sabahları 8’de işbaşı yapıyor, aksamları ise 7’de paydos ediyorduk ve cumartesi günleri tam gün çalışıyorduk. Fazla çalışmalarımızda herhangi bir ek ücret alamıyorduk. Bu durum beni yorsa da şartlara uymam gerektiğini düşünüyor, tecrübesizliğin verdiği duygu ile çalışmaya devam ediyordum. Ofiste çalıştığım için bir süre sonra bu sıkıntıları patronumuzla paylaştım. Patronun verdiği cevap beni çok etkiledi. “Biz bir aileyiz, bu sorunlarınızın farkındayım ve elbette düzelteceğim, ancak biraz sabredin.” Zaten asgari ücretle çalışıyorduk ve bu yetmezmiş gibi yol parasını da kendi cebimizden veriyorduk.
O en başta kurduğum hayallerin, yani aileme destek olma hayallerinin gerçekleşmesi mümkün değildi. Çünkü ben bile ay sonunu zor getiriyordum. Hiçbir sosyal aktivitem veya ekstra bir harcamam olmamasına rağmen. Fakat bu işte bir gariplik vardı, patronumuz biz bir aileyiz diyordu ve kendi kendime evet sabretmeliyim diyerek çalışmaya, gecemi gündüzüme katmaya devam ediyordum ses çıkarmadan. Ve bir gün kriz kapıyı çaldı. Patronumuz ağlamaya başladı. “Bu gemiyi yürütmemiz için maaşınızdan %20 kesinti yapacağım” dedi ve yaptı. Hiçbirimiz buna bir şey diyemedik, şikâyet etmedik. Çünkü bizleri, biz bir aileyiz yalanları ile kandırmıştı. Ancak tezatlıklar devam ediyordu. Kriz vardı ama işlerde bir aksama yoktu. Patronumuzun arabası değişiyor, daha iyisi oluyordu. İşadamlarıyla yurtdışı seyahatleri devam ediyordu. Kriz sadece bizi mi vurmuştu? Evet, baskıları arttırırken kendi yarattıkları krizi bahane ediyorlardı ve kendi zevklerinden ödün vermeyerek bizim hayatımızı sömürüyorlardı.
Bunları gördükten sonra anladım. Patronlarla veya onlarla aynı zihniyeti taşıyan bir kimseyle aile olamayız. Gerçi bir işçi olarak büyüklerimize kızmadım değil. Bizlere nasıl bir dünya bıraktıklarını sorguladım. Neden mücadele etmediler ya da neden mücadele edenlere destek olmadılar? Neden mücadelelerini bölmek isteyenlere izin verdiler?
Bizleri insanlık dışı hayatlara mahkûm eden patronlara karşı diyeceğimiz tek şey, “bu dünya öküzün boynuzunda değil, bu dünya biz işçilerin ellerinin üstünde duruyor”. Evet, geçmişte büyüklerimiz yanlışlar yaptı fakat bugünkü sorunları çözecek olan bizleriz. O nedenle mücadele etme zamanıdır. İşyerlerimizdeki sorunları çözmenin yolu örgütlü bir güç olmaktan geçiyor. İşte ben bu bilince ulaştıysam bu UİD-DER’in sayesinde oldu. Şimdi tüm işçi kardeşlerimi derneğimizin çalışmalarına davet ediyorum.
Fabrikalardan Alanlara, Haydi 1 Mayıs’a!
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin taleplerini boşa çıkaran 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Kamu Hakem Kurulu tarafından karara bağlandı. Hakem Kurulu, 2026 yılında ilk altı ay için yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7; 2027 yılı için ise...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...