Buradasınız
Sağlık Emekçilerine de “Kırk Satır mı, Kırk Katır mı?” Diyorlar
Pendik’ten bir sağlık emekçisi

Bir tarafta hastalıklarla boğuşan emekçiler, diğer tarafta onları iyileştirmeye çalışan sağlık emekçileri. İktidar bir tarafa “her şeyimiz tamam, sağlık hizmetlerimizin dünyada örneği yok” diyor, diğer tarafa da “biz elimizden geleni yapıyoruz ama insanlar maske takmadığı için hastalık yayılıyor” diyor. Oysa bu söylenenler doğru olmamasına rağmen yalanların etkisiyle emekçiler birbirlerine öfkeyle bakmaktalar. Emekçileri birbirine karşı kışkırtanlar ise sütten çıkmış ak kaşık gibi davranmaya devam ediyor. Mesela aylardır koronavirüs salgını nedeniyle artan iş yükünden bunalan sağlık emekçilerinin şimdilerde hasta sayılarının artışıyla içine sürüklendiği çaresizlik hissi psikolojik bunalımları da arttırıyor. Ya istifa ediyorlar ya da alacakları maaşla geçinemeyecek bile olsalar emekli olmak istiyorlar. İstifa etmek ya da emekli olmak, yaratacağı tüm ekonomik sorunlara rağmen hayatta kalmak, akıl sağlığını korumak için tercih ediliyor. Çünkü korona hastalarına bakarken bulaşmadan korunabilmeleri için gerekli koruyucu önlemler hakkıyla alınmadığından hayatını kaybeden yüze yakın sağlık emekçisi var. Bir de ağırlaşan koşullara dayanamadığı için çaresizliğe sürüklenerek intihar edenlerin sayısı artıyor.
İktidar salgının sorumluluğunu emekçilerin sırtına yıktığı, hastanelerde sağlık bulmaya çalışan insanları çaresizliğe, ilaçsızlığa ittiği için, sağlık emekçileri de olayların ilk muhatabı olmaları sebebiyle öfkenin de hedefi haline gelmiş durumdalar. İktidarın övünç kaynağı şehir hastaneleri başta olmak üzere büyük hastanelerin tümünde sağlık emekçileri korkunç bir psikolojik baskı, ayrımcılık ve kutuplaşmanın içine itilmiş durumdadır. Pandemi servislerinde korona teşhisi konulmuş hastaların bakımından sorumlu sağlık çalışanlarının bağışıklığının korunması için zorunlu olan azami bakım, iyi beslenme ve dinlenme, koruyucu malzeme ihtiyacının hızlı karşılanmasının yanı sıra iş yükünün azaltılması gibi gereklilikler yöneticilerin umurunda değildir. Önlem alınmadığı gibi sağlık çalışanlarının koşulları daha da ağırlaştırılmıştır. Sağlık çalışanlarının izin yapmasına hatta dinlenmesine bile olanak tanınmamaktadır. Yazın kavurucu sıcağında formasının üstüne giydiği tam kapalı tuluma, maske, gözlük, siperlik, eldiven eklenerek insanüstü bir çabayla tedavi hizmeti veren bu insanların artan hasta sayıları karşısında yaşadığı kızgınlık, kırgınlık ve öfke de ne yazık ki bu işi bu hale getirenlere değil yine kendisi gibi insanlık dışı koşullarda çalışmak zorunda bırakılmış emekçilere yönelmektedir.
Aylar boyunca sosyal yaşamdan kopuk ve korona salgınının yarattığı korkuyla sağlık hizmeti veren sağlık emekçilerinin büyük bir kısmının bilinci felce uğramıştır. Öyle ki son zamanlarda onlar da artan hasta sayılarının, ölümlerin karşısında suçluyu yanlış yerde görür hale geldi. Bu yüzden kendilerine mikrofon uzatan televizyon kanallarında sokaktaki insanı duyarsızlıkla, kurallara uymamakla, maske takmadığı için onları tehlikeye atmakla suçladılar. Sağlıkçıların yorgun, kırgın, kızgın yüzlerini döndükleri insanlar yine onlar gibi yorgun, ekonomik çıkışsızlık içinde, iş bulabilsem diye düşünen, ölümden değil ama işsiz aşsız yaşamak zorunda kalmaktan korkan insanlar.
Ayrıca aylardır salgını saldırı sopası olarak kullanan patronlar sınıfı da iktidarın kıyakları sayesinde tüm diğer sektörlerdeki işçileri de işinden aşından etmeye devam ediyor. Bu koşullarda emekçilerin pozisyonu kırk katır mı, kırk satır mı durumudur. Bir yanda işsizlik ve yokluğa itilmişlik diğer tarafta hastalık korkusu vardır. En ufak bir hastalık belirtisi gösterenler haklı olarak hastanelere hücum etmekte ve karşılaştığı sorunlar, iktidardakilerin anlattığı gibi dört başı mamur bir sağlık hizmeti görmemesi nedeniyle büyük bir değersizlik hissi yaşamaktadırlar.
Bu ülkenin sokaklarında keyif için hastalıklara meydan okuyacak insan sayısı sanıldığı gibi çok değildir. Olanların sayısı da İŞKUR kapılarında iş arayan, bir işe girebilmek için sınav ya da mülakat kuyruğuna girmiş insanların sayısının yanında bir hiçtir. Ama elbette sağlık emekçilerinin büyük bir bölümü de tıpkı binlerce işçi kardeşi gibi olayların bütününü göremeyecek kadar örgütsüz durumdalar. Oysaki ortadaki tablonun sorumlusu ne sokağa çıkmak zorunda olan işçi emekçilerdir, ne de hasta olana derman bulamayanlar sağlık emekçileridir. İktidardakilerin emekçilerin bilincinde yarattığı bulanıklığın bir göstergesi de hastanelerin kapısında çaresizce tedavi edilmeyi bekleyen hasta ve yakınlarından sağlık emekçilerine yönelen saldırılardır. Linç girişimleridir. Oysa mağdurların birbirini kırması için zemini harlayan mağrurlar her gün gerçekleri inkâr etmeye devam ediyorlar. İşin bu noktaya sürüklenmesinin nedeni iktidarın uygulamalarıdır. Bizlerse birbirimizi dövmekten bizi döveni göremez hale geliyoruz. İktidarın borazanları ne derse desin ilk olağanüstü sağlık sorununda sağlık uygulamaları emekçilerin derdine deva olmadığı gibi sistemin kendisi bir sağlık sorunu haline gelmiştir.
Bizlerin hangi sektörde çalışırsak çalışalım önce gerçekleri görmeye sonra o gerçekleri bir mücadele aracına dönüştürmeye ihtiyacımız var. Hem sağlık emekçilerinin hem de sağlık bulmak için hastanelere koşturan emekçilerin iktidarın yalanlarına “yeter artık” diyerek el ele verip birlik olmaktan, sorumlulardan hesap sormaktan başka çözüm yolu yoktur. Bu gün pek çok ülkede korkularını bir kenara atıp meydanlara çıkan sağlık emekçilerinin ve onlara omuz veren sınıf kardeşlerinin gösterdiği birlik ve dayanışma bize mücadele yolunu göstermektedir.
Suçlu Biz İşçiler miyiz?
Ücretsiz İzin Sopası
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...
- Kısa bir zaman öncesine kadar direnişte olan, direniş boyunca pek çok kez polis saldırılarıyla yüz yüze gelen bir işçi kardeşimizle 19 Mart’tan sonra yaşanan protestolarla ilgili haberleri izliyor, sohbet ediyorduk. Bir anda öfkeyle, “şunlara bak,...
- Siyasi iktidar yoksullaştırma politikalarını sürdürüyor. Enflasyon balyozunu işçi ücretlerine, emekli aylıklarına, kamu çalışanlarının maaşlarına indiriyor, ücretleri tuzla buz ediyor. İşçilerin, kamu emekçilerinin, emeklilerin cebinden çalınan...
- TPI Kompozit işçileri grevlerinin 19. gününde İzmir Çiğli Kasaplar Meydanında buluşma gerçekleştirdi. İstanbul Şişli Belediyesinde çalışan Genel-İş Sendikası İstanbul Avrupa Yakası 3 No’lu Şube’de örgütlü işçiler, ödenmeyen alacakları için 30...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...