Buradasınız
“Sağlıkta Devrim Yaptık” Ama Randevu 6 Ay Sonrasına
İzmir’den emekli bir işçi

Ailemde mide ve kolon kanseri hikâyesi olduğu için yılda bir tedbir amaçlı endoskopi ve kolonoskopi yaptırmamı doktor söylemişti. Korona başladığından beri yaptıramadım. Her gittiğimde doktorlar “korona nedeniyle ünite kapalı” dediler. Geçen hafta randevu alabildim nihayet. Bekleme salonundaki banklarda muayene sırası bekleyen hepimiz çok sevdiğimiz bir filmi izler gibi gözlerimizi ekrandan ayırmıyoruz. Gözlerini ekrandan ayırmadan herkes yakınındakilerle konuşuyor.
Yaşlı bir kadın az ilerisindeki kadına “doktor iyi mi acaba?” diye merakla sordu. Az ötede ayakta duran ziyadesiyle süslü kadın “doktorun burada iyi olmasını bekleyen varsa mezar yerini alsın. Doktor yazıyor. Ama kaç ay sonrasına randevu veriliyor. Ben Gazi Hastanesinde aynı gün yaptırdım. Ben oraya gitmeseydim şimdiye çoktan mezarda olurdum” dedi. Yaşlı kadın “ne kadar, kaç para?” diye sordu. Süslü kadın on parmağını birden gösterdi. Yaşlı kadın “ne on bin mi?” diye bu kez şaşkınlıkla sordu. Süslü kadın “ne onu, ellerimi iki kere gösterdim. 20 bin teyze” dedi. Yaşlı kadın “nerde o özel hastane?” diye sordu. Süslü kadın “Alsancak’ta teyze” dedi aynı havalı haliyle. Yaşlı kadının bir koltuk ötesinde oturan yaşlı adam “hanım özel diyor. 20 bin diyor. Boşuna ne diye sorup duruyorsun?” dedi kederle. Hava henüz serin bile değilken başındaki bereyi kaşlarına kadar çekmiş genç kadın, “o yirmi bin lira herkeste var mı bakalım? Hem madem siz özel hastanede tedavi oldunuz burada ne işiniz var?” dedi öfkeli bir şekilde. “Hocam burada şekerim” dedikten sonra muayene odasının önüne gitti süslü kadın. Bereli genç kadın, “kanser hastasıyım. Dördüncü evrede. Belki biraz daha yaşarım. Parası olan ömrünü uzatıyor. Parası olmayan sürüne sürüne ölüyor” dedi ve zayıflıktan çukura kaçmış gözlerini başka tarafa çevirdi. Sırasının gelmesini bekleyenlerin içinde süslü kadına “senin tuzun kuru”, “para her kapıyı açar”, “bir de gelmiş bize hava atıyor” diyenler oldu. “Sağlık Bakanı sağlıkta devrim yaptık diyor” dedim. Ekranda adı görünen yaşlı amca muayene odasına doğru koşarak gidiyordu.
Aylarca randevu alamadığım gastroenteroloji bölümü doktoru endoskopi ve kolonoskopi yapılması için not yazıp verdi. Sıra almak için randevu veren bölüme gittim. Sırası gelen, işlemi bittiğinde “6 ay sonrasına mı?” diyerek tepki gösteriyordu. Süslü kadının dediği gibi oldu. 23 Mart 2022 tarihine randevu verildi. Telefon numaram istendi. Kaydı yapıp randevuyu veren kadına “ne 23 Mart mı? Mezarlığa SMS atarsınız artık” dedim. Kaydımızı yapan kadın “keşke herkes bu tepkisini bize değil, Sağlık Bakanlığına gösterse. Sanki bizim durumumuz çok mu iyi? Bıktık usandık” dedi.
İktidarın ve Sağlık Bakanının “sağlıkta devrim yaptık” sözlerini duymayan işçi-emekçi kalmamıştır. Erdoğan ise şehir hastaneleri için “hayalim” demişti. Yandaş sermayeyi semirtmek için koca ülkenin on yıllardır şantiye alanı halinde olması yetmedi. Her kente şehir hastaneleri yapılıyor. Erdoğan yapılan devasa şehir hastanelerinin inşaatını yandaş sermayeye veriyor. Şehir hastaneleri şehrin dışında ücra yerlere yapılıyor. Mimarisi de yine Erdoğan’ın hayaline uygun olarak AVM gibi. Kocaman beton yığını binalarda sağlık atlı, işçi-emekçiler yayan. Sıkıysa yakala. Aile Sağlık Merkezlerinin durumu da pek parlak değil. İlaç yazdırmak ve basit kan tahlilleri dışında önemli sağlık sorunlarına derman bulmak hak getire. Mesela MR çekimi için 6 ay hatta daha sonrasına randevu veriliyor. İşçi-emekçilerin sağlığı Erdoğan ve kurdukları rejimin zerre kadar umurunda değil.
İşçi kardeşler, her hakkımız gibi sağlığımıza dönük saldırıları da aralıksız sürdürüyorlar. Şehir hastanelerini yandaşlarına peşkeş çekiyorlar. Günde kaç hasta geleceğinden tutalım, kaç insan öleceğine değin hesap kitap ediyorlar. Yıllık hesapladıkları kişi hastaneye gelmeyecek olursa, bizden aldıkları vergilerden üstüne para verecekler. Yani bunlar bir bütün olarak her şeyde olduğu gibi sağlığa da para gözüyle bakan kapitalist düzenin sahipleridir. Hiçbir sorunumuzu sihirli bir el dokunarak ortadan kaldırmayacak. Sağlığımızdan, ekmeğimize, sağlıklı konut hakkımıza değin birlik olup mücadele etmekten gayrı bir çıkar yolumuz yok.
Prometheus’un Ateşi Sönmeyecek
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli mücadeleler, dönemeç noktaları vardır. 1970 Haziran’ı bu tarihte önemli bir yere sahiptir. Bugün halen aşılamamış bir zirve olan 15-16 Haziran direnişi sürecinde, işçi sınıfı yapay kutuplaştırma...
- Zamanın çarkları döner, takvim yaprakları birer birer savrulur, yaşananlar birer birer unutulur. Fakat bazı değerler, deneyimler vardır ki, kuşaklar değişse de yitip gitmez, çünkü onlara sahip çıkanlar, onları geleceğe taşıyanlar vardır. İşçilerin...
- İktidar, yıllardır Türkiye’yi “şahlandırdığını”, ekonomiyi büyüttüğünü anlatıp duruyor. Televizyonlarda bol bol rakam gösteriyor, beton kulelerle övünüyor. Ama sokakta, evde, işyerinde bambaşka bir hayat yaşanıyor. Milyonlarca genç ne okulda ne işte...
- Artık eski kuşak bir işçi olarak, gençliğimde başımdan geçen bir olayı anlatacağım. Yıllar evvel “iş kazası” nedeniyle biri ağır iki ayrı ameliyat olmuştum. Sonrasında bir buçuk seneye yakın yatalak kalmıştım. Bu sürenin 7 ayını evde geçirmiştim....
- UİD-DER’le 1 Mayıs’a katılan bir engelli arkadaşımız, dünyada 1 milyar engelli olduğunu söyledi. Bu rakam 8 milyarlık dünya nüfusunun yüzde 12,5’ine denk geliyor. Yani her 8 kişiden biri engelli! TÜİK verilerine göre de Türkiye’de en az 10 milyon...
- ABD’nin her yıl “özgürlük ve bağımsızlık günü” olarak kutladığı 4 Temmuz, bu yıl resmi törenlerin ve barbekü partilerinin ötesine geçerek işçi ve emekçilerin öfkesine sahne oldu. “Amerika’ya Özgürlük” sloganıyla onlarca şehirde gerçekleşen...
- Şüphesiz ki koşullar insanın ruh halini belirlemede çok etkili olur. Aynı şekilde tersine, bilinçlenen, ruh halleri değişen insanlar koşulları belirlemekte ve değiştirmekte çok etkili olur. Örneğin yoğun bir kış mevsimin yarattığı ruh hali, öyle bir...
- “Kamu imkânlarını amacı dışında kullanmak, kamuya ait işleri yavaşlatmak ya da aksatmak, verilen görevleri layıkıyla yerine getirmemek hem vebal hem de günahtır. Kamu hizmetlerini sunarken insanlar arasında ayrım yapmak, tanıdığı kişilere öncelik...
- Petrol-İş Sendikasında örgütlü grevci TPI Kompozit ve Temel Conta işçileri ile grevlerini kazanımla sonuçlandıran DYO Boya işçileri ve sendika düşmanlığına, işten atma saldırılarına karşı direnen TEKSİF üyesi Digel Tekstil işçileri, İzmir Menemen...
- Yıllar önce çalışıp ayrıldığım işyerinden bir işçi arkadaşım anlattı. Patron ekonomik krizden dolayı iflas ettiğini, işyerini kapatacağını söylemiş işçilere. Sonra patronla birlikte oturup ağlaşmışlar; “ne güzel bir işyerimiz vardı, ne güzel bir...
- Başlıkta yer alan ifadeler, Hakkı Özkan’ın “Grevden Sonra” romanındaki öncü işçi Nuri’nin eşinin sözleridir. Nuri, grevde öncüdür; mayası sağlam, kararlı bir işçidir. Yazar Hakkı Özkan matbaa işçiliği yapmıştır, yaşadıklarını romana aktarmıştır. “...
- Gebze Sendikalar Birliği, İsrail devletinin Gazze’de yürüttüğü katliamı, emperyalist savaşı lanetlemek, Filistin halkının sesi olmak, işçilerin dayanışmasını büyütmek için Filistinli sendikacılarla birlikte Gebze Kent Meydanında bir eylem düzenledi...
- Kenya’da, geçtiğimiz sene Haziran ayında, IMF’nin dayattığı kemer sıkma politikaları doğrultusunda yeni vergi yasası hazırlanmıştı. Bu yasa tasarısı, işsizlik, yoksulluk ve artan hayat pahalılığıyla boğuşan işçilerin ve emekçi gençliğin öfkesini...