Buradasınız
Sırtımızda Kimleri Taşıyor, Kimin Ayakları ve Gözleri Oluyoruz?
Esenyurt’tan bir emekçi
Okuduğum zaman çok etkilendiğim, yaşanmış bir hikâyeyi sizinle paylaşmak istedim. Muhammed ve Sameer’in hikâyesi... Bir fotoğrafın hikâyesi… Bu iki insan yaklaşık 130 yıl önce Şam’da yaşadı. Yoksul emekçilerdi, yalnız yaşarlardı. Sameer kahvelerde öykü anlatıyor, Muhammed ise humus satıyordu. Hayat bu iki emekçi için ekstra zordu, ikisi de engelliydi. Muhammed, gözleri görmeyen bir Müslüman, Sameer ise yürüme engelli Hıristiyan bir cüceydi. Yani birinin gözleri görmezken, diğerinin görüyor. Aynı şekilde birinin ayakları tutmazken diğerinin tutuyordu. Bir gün arkadaş oldular ve aynı odada yaşamaya başladılar. Böylece hayatları değişti, artık yaşadıkları sorunlara beraber göğüs geren iki yoldaş olmuşlardı. Muhammed, dostu Sameer’i sırtına almıştı ve dostunun gözleri sayesinde Şam sokaklarının engellerini, çukurlarını aşabiliyordu. Sameer ise sokakları can dostunun sırtında arşınlıyordu. Can dostunun kılavuzuydu. Artık her ikisi de görüyor ve her ikisi de yürüyebiliyordu. Çünkü kelimenin tam anlamıyla birlik olmuşlardı. Bu iki insan ömürleri yetinceye kadar beraber yaşadılar. Gün gelip Sameer öldüğünde, Muhammed günlerce odadan çıkmamış, bu acı kaybın ardından sürekli ağlamış ve kısa bir zaman sonra o da üzüntüden ölmüş.
Eminim bu hikâye, okuyan her kişiye birlik olmanın önemini hissettiren yoğun duygular yaşattı. Birleşmenin, bir arada olmanın ne kadar önemli ve değerli olduğunu bir kez daha hissettirdi. Tek başımıza yaşadığımız sorunların üstesinden gelmemizin mümkün olamayacağını bir kez daha gösterdi. Aslında insanlar doğası gereği birlik ve beraberlik içerisinde yaşaması gerekirken, kapitalist sistem buna izin vermiyor. Sermaye sahipleri ve onların siyasi temsilcileri sınıfımızın çıkarları için bir araya gelmemizi, birlikte hareket etmemizi engellemeye çalışıyor. Bunu biz işçilere bazen zorla dayatıp güç kullanarak yapıyorlar, bazen de kendi sınıfsal çıkarları için ürettikleri siyasetle sinsice yapıyorlar.
Kendimizi bir an için Muhammed’in yerine koyalım. Biz sırtımızda kimleri taşıyoruz? Veya Sameer yerine koyalım kendimizi, kimin gözü kulağı oluyoruz? Örgütsüzsek eğer, bizi bu hale getiren egemenlerin! Aslında işçilere diyorlar ki sizi parçalayıp böleceğiz ve bu düzen devam edecek! Bu düzen devam ettikçe sizler sömürülmeye ve yoksulluğa mahkûmsunuz! Biz sizin sırtınızdan, emeğinizden, canınızdan geçinip zevki sefa içerisinde yaşayacağız! Size de bu dünyayı zindan edeceğiz! Bir avuç asalak, milyonlarca emekçiyi, işçiyi, üreteni kendi düzeni için kendi sınıfsal çıkarları için nasıl oluyor da yönetebiliyor? Hepimizin bu soruyu kendimize sormamız gerekiyor.
Kardeşler, karşımızda tepeden tırnağa örgütlü patronlar sınıfı var. Bir avuç asalak kendi düzenlerinin devamı için örgütlü hareket ediyor. Biz işçiler ise tam tersine örgütsüzüz. Bunun bedelini de çok ağır ödüyoruz. Artan zamlar ve vergiler, kazanılmış haklarımızın gaspı, işçi ölümleri, çevrenin katli, kadınlara yönelik taciz, tecavüz, saldırılar, artan intiharlar ve cinnet vakaları, haksız savaşlar… Bütün bu toplumsal sorunların kaynağı kapitalizmdir. Eğer biz işçiler, bu sistemi ortadan kaldırıp bir avuç asalağı başımızdan def etmezsek, hem kendimiz, hem de çocuklarımız için gelecek günler zifiri karanlık olacak. Aydınlık günler ise işçi sınıfının yürüteceği örgütlü mücadeleyle gelecek. Güzel günleri çocuklarımıza ancak mücadeleyle miras bırakabileceğiz. Bunun için kadınıyla, erkeğiyle mücadele saflarına katılalım. Korkmadan, yılmadan mücadele edelim. Nasıl ki Muhammed ve Sameer birbirini tamamlayan iki dost olmalarıyla hayatlarını kolaylaştırdıysa, biz de birlik olalım. Ancak birlik olursak birbirimizi tamamlar ve işçi sınıfı oluruz, güçlü oluruz!
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
- Her Günü Doğa ve İnsanlık Günü İlan Etmek İçin…
- “Kıpır Kıpırsın, Heyecanın Ne Güzel Ey Yolcu”
- “Bence, Sevgi Emektir”
- Ah, Cemal Ah!
- Bir Fotoğraf Karesinin Hissettirdikleri
- Davulun Sesi Uzaktan Hoş Gelir
- İstanbul’da Yaşam: Deniz Kıyısında Deniz Görememek!
- Bruno’nun Fikri, Benim Fikrim, Senin Fikrin…
- Yüzüncü Maymun Teorisi
- Bir Otobüs, İki Kuşak ve İşçi Sınıfı
- “Hey” Diyen ve UİD-DER Saflarında Büyüyen Çocuklarımız
- Butimar, Sen Safi Bir Kuş musun?
- Her Şeyin Bizim Ellerimizde Olması İçin!
- “Değişmeyen Tek Şey Değişimin Kendisidir”
- “Dert Bizde, Derman Ellerimizdedir”
- “Nehir, Nehir, Çocuğumu Geri Verin!”
Son Eklenenler
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...
- Türkiye’nin her yerinde pıtrak gibi çoğalan özel okullar, bir süredir ülke gündemine pek çok sorunla birlikte yerleşmiş durumda. 22 yıldır sanayi şehri Bursa’da çalışan bir özel okul öğretmeniyle sektördeki sorunlar üzerine gerçekleştirdiğimiz...
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...
- İktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin haklarına pervasızca saldırıyor, işçiler mücadele ediyor. Adıyaman Besni’de Mega Polietilen fabrikasında ücret gaspına karşı başlayan direniş sonuç verdi, işçilerin 2 aylık ücretleri yatırıldı....
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...