Buradasınız
“Siz Bugün Ne İçtiniz?”
Pendik’ten bir metal işçisi

Anlatacağım hikâye işçilerin bir araya geldiklerinde, birbirlerine güvenip ortak bir mücadele yürüttüklerinde, aslında “örgütlendiklerinde” daima kazanacaklarını gösterecek sizlere. Nasıl mı? Dinleyin o zaman.
Ben araba parçaları üreten bir metal fabrikasında çalışan 600 işçiden yalnızca biriyim. Ama bir tek farkla, ben örgütlü bir işçiyim. Bunu neden söylediğime de daha sonra değineceğim. Her zamanki gibi işimizin başında çalışıyorduk. Vardiya amiri gelip bir toplantı yapılacağını söyledi. Biz de gittik ve dinledik meramlarını. Üretimde verimi arttırmak adı altında 15 dakika olan çay molamızı 11 dakikaya düşüreceklerini ve bizim de bunu kabul etmemiz gerektiğini anlattılar. Diğer vardiyalarla da yapılmış aynı toplantı. Vardiya amirinin söylediğine göre de herkes “fedakârlık” edip kabul etmiş bu yeni sistemi. Bunu duyduğumda canım çok sıkıldı. “Nasıl kabul eder diğer işçi arkadaşlar bu durumu? Ben etmiyorum” dedim. Çünkü biliyorum önce çay molasını 15 dakikadan 11 dakikaya düşürmekle başlayacaklar. Fakat biz itiraz etmedikçe yavaş yavaş çay molasını kaldıracaklar tamamen. Bu hep böyle olmuştur zaten. Önce nabız yoklarlar sonra da harekete geçerler. Tıpkı kazanılmış diğer haklarımız gibi, bunu da gasp etmek için ellerinden geleni yaparlar. Makinelerimizin başına geçtik. Bölümdeki işçi arkadaşlarımın yanına gidip tek tek anlattım hepsine. Haklarımıza sahip çıkmamız gerektiğini, sessiz kalmanın çözüm olmadığını, birlikte hareket edersek bizi yenemeyeceklerini.
Çay saati geldiğinde birlikte çıktık. Bizim bölümde toplam 30 işçi var. Hepimiz çayımızı içtik biraz sohbet ettik. Herkesin gözü saatte, kulağı çay molasının bittiğini haber veren zil sesindeydi. Ve molanın bittiğini haber veren uyarı zili çaldı, çaya çıkalı 11 dakika olmuştu. Ben kalkmadım yerimden. Benden cesaret alan başka bir işçi arkadaşım da kalkıp kalkmamakla ilgili bir tereddüt yaşarken, benden cesaret alarak oturdu. Bizi gören diğer arkadaşlar da oturmaya devam ettiler. Birbirimizden güç alarak bir tavır sergilemiştik ve bu bizi mutlu etmişti. Sohbetlerimize gülüşmeler, kahkahalar eşlik ediyordu. 15 dakikanın sonunda makinelerimizin başına geçerken hepimiz gülüyorduk. Onların dediğini değil, biz kendi istediğimizi yapmış ve hakkımıza sahip çıkmıştık. Vardiya amiri sinirden kıpkırmızı kesilmiş, öylece bakıyordu bölümün girişinden bize. Birlikte hareket etmek bize öyle bir cesaret vermişti ki, normalde vardiya amirini gördüğünde tabiri caizse boğazındaki tükürüğü kuruyan sessiz arkadaşlar bile kahkahalar atarak geçiyordu vardiya amirinin önünden.
Şimdi örgütlü işçi olma kısmına dair söyleyeceğim şeye geleyim. Ben eğer UİD-DER’de örgütlü bir işçi olmasaydım, patronların bu ayak oyunlarıyla haklarımızı geçmişten bugüne nasıl gasp ettiklerini ve buna karşı koymak gerektiğini bilemezdim. Geçmişte yaşanan deneyimlerden habersiz olurdum. Ama bir örgütlü işçinin aldığı tavır 29 işçinin de aynı amaç etrafında bir araya gelmesini sağladı. O açıdan çok önemli bu kısım.
Paydos saati geldi ve ben de servise binmek üzere çıktım fabrikadan. Baktım bölümden arkadaşlar beni bekliyor toplu halde. Neden servislerinize binmediniz diye sordum ve şöyle bir cevap aldım, “Bugün birlikte çok güzel bir şey başardık, artık birlikte yapacağız ne yaparsak. O yüzden servislere de birlikte gideceğiz bundan sonra.” Kol kola yürüdük servislerimize. Servis şoförümüz Veli abi de şaşkın bir ifadeyle sordu, “Oğlum siz bugün ne içtiniz? Servise kol kola yürümeler, 30 kişi 600 kişinin kabul ettiği karara kafa tutmalar falan, hayırdır neyinize güveniyorsunuz?” Ben de gülümseyerek cevapladım, “biz bugün tek başına olduğumuzu sanmanın verdiği korkuyu yendik, bir araya gelip birbirimize güvenerek, örgütlenerek kazanabileceğimizi gördük. Örgütsüz 600 kişinin değil, örgütlü 30 kişinin daha güçlü olduğunu gördük. O yüzden neyinize güveniyorsunuz diyorsun ya Veli abi, biz işçi kardeşlerimle birbirimize güveniyoruz. Ve biliyoruz ki birleşen, örgütlenen işçiyi hiçbir kuvvet yenemez!” dedim ve evlerimize doğru yola çıktık. İçimde hakkımıza sahip çıkmanın vermiş olduğu huzur, yüzümde bu huzurun verdiği gülümsemeyle birlikte…
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
Son Eklenenler
- Sağlık emekçileri, “Eziyet Yönetmeliği” olarak adlandırdıkları, hem sağlık emekçilerinin hem de hastaların hak kaybına uğratıldığı Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğine karşı 16 Haziran’da İl Sağlık Müdürlüğü önünde eylem yaptı. ASM’lere 6...
- Dünya egemenlerinin emperyalist paylaşım savaşlarında ölenlerin net sayısını telgraf telleri bildirmiyor artık. Bugün sosyal medyayla, telefonlarımıza düşen bildirimlerle çok kısa bir sürede alıyoruz dünyanın başka yerlerindeki saldırıların,...
- Amasya’nın Merzifon ilçesinde bulunan, Kristal-İş Sendikasının örgütlü olduğu GM Teknik Cam fabrikasında toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Temmuzda grev başladı. İzBB Belediyesinde işten atılan Belediye-İş Sendikası...
- Türk-İş’e bağlı Sağlık-İş ve KESK’e bağlı SES üyesi sosyal hizmet işçileri, 18 Temmuzda Bahçelievler Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Ek Binası önünde ortak bir basın açıklaması düzenledi. Kamuda yürüyen toplu sözleşme süreçlerine dair gerçekleştirilen...
- Merhaba, ben İstanbul’da bir devlet hastanesinde temizlik personeli olarak çalışan bir kadın işçiyim. Bilindiği gibi senenin yarısı geride kalmasına rağmen toplu iş sözleşmemiz halâ imzalanmadı. Bu süreçte sendikalar meydanlarda mitingler yaptılar,...
- 14 Temmuz 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan yasa değişikliğiyle turizm sektöründe çalışan işçilerin hafta tatili hakkı fiilen gasp edildi.
- Ne acıdır, barış sözcüğü ağzımızdan çıkar çıkmaz yüreğimizde savaşın gölgesi belirir. Gözlerimiz dolar, sesimiz titrer, mahzunlaşırız çocuklar gibi. Oysa ne güzeldir kim bilir ağzımızdan taşan gülücüklerle, yüreğimizden kopan kardeşlik türküleriyle...
- Siyasi iktidar zeytinlikleri yok edecek yeni bir torba yasayı Meclise sundu ve Temmuz sonuna kadar yürürlüğe sokmaya hazırlanıyor.
- İşçiler, emekçiler, emekliler, gençler, yani toplumun ezici çoğunluğu için geçinmek, yaşamını sürdürmek giderek daha da zorlaşıyor. Öte yandan işçi ve emekçiler “bunlar daha iyi günlerimiz” diyerek bu zorlukların aşılabileceğine dair bir umut...
- Zeytinliklerin, ormanların, tarım arazilerinin sermayeye peşkeş çekilmesinin önünü açacak olan ve kamuoyunda “süper talan yasası” olarak adlandırılan “Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, Meclis Genel...
- İşçiler, emekçiler, emekliler, gençler, yani toplumun ezici çoğunluğu için geçinmek, yaşamını sürdürmek giderek daha da zorlaşıyor. Öte yandan işçi ve emekçiler “bunlar daha iyi günlerimiz” diyerek bu zorlukların aşılabileceğine dair bir umut...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi (İzBB) şirketleri İZDOĞA, İZBETON, İZULAŞ ve 185 İZSU çağrı merkezinde işten atılan 368 Belediye-İş Sendikası üyesi işçi, işlerine geri alınma talebiyle mücadele ediyor. İşten atılan işçiler arasında 1,5 senelik genç...
- İranlı sınıf kardeşlerimiz, Sizlere Türkiye’den yazıyoruz. Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği (UİD-DER) üyesi işçiler olarak sizleri en içten duygularımızla selamlıyoruz. On yıllardır Filistin halkına yönelik zulmünü sürdüren İsrail, bugün ABD’...