Buradasınız
Okulumuzdaki Temizlik İşçileri ve Yaşanan Sorunlar
İstanbul’dan bir eğitim emekçisi

Ben devlet okulunda öğretmenlik yapıyorum. Temizlik işçileriyle her zaman konuşurum, “maaşlarınızı alabiliyor musunuz, sıkıntı yaşıyor musunuz?” diye sorarım. Bazen de kendi aralarındaki konuşmalara tanık oluyorum. Diyelim ki bir okulda 5 temizlik işçisi var. Bunların ikisinin ücreti İŞ-KUR’dan ödeniyor. Ama geri kalan üçünün ücreti ailelerden toplanan paralarla veriliyor. Bu konu çok sıkıntılı. Ailelerden “okul aidatı” denilerek para alınıyor. Bizim okulun aidatı yıl boyunca öğrenci başına 100 lira. Bu para sadece temizlik işçilerinin ücreti ödensin diye alınıyor. Ben buna “aidat” demiyorum alırken, temizlik hizmeti parası diyorum. Doğrusunu isterseniz ben her zaman okul aidatı toplanmasına karşı bir insandım. Veli olarak da “çocuğum okula başladığında ben vermem” diyordum. Çünkü eskiden okullarda temizlik işçisi yoktu, sadece devlet kadrosunda çalışan hizmetliler olurdu ve bütün işi onlar görürdü. O yüzden bana gereksiz gelirdi. Ama şimdi ben bu parayı toplayamazsam okulda çalışan temizlik işçileri ücretlerini alamayacaklar. Kadınların canla başla çalıştıklarını görüyorum. Sınıflar, tuvaletler çok düzenli bir şekilde temizleniyor. Yani çalışanlar öyle oturmuyor. Üstelik biz yarım gün çalışırken onlar tam gün çalışıyorlar. Biz dersimizi bitirip evlerimize giderken onlar kalıp temizlik yapmak durumundalar. Yani sabah 7 akşam 7, tam 12 saat çalışıyorlar.
Temizlik işçilerinin ücretlerini ödeyebilecek para toplanmadığı zaman işçiler de mağdur oluyor. Bir taraftan geçim sıkıntısı yaşarken diğer taraftan “paramı alırım nasılsa” düşüncesiyle çalışmaya devam ediyorlar. Üstelik çalışma koşulları da hiç hafif değil. Mesela temizlik işçisi kadınlardan birinin çocuğu bizim okulda okuyor. Geçenlerde çocuk hastalandı. Ama evde bakacak kimsesi olmadığı, annesi de işi bırakıp gidemediği için çocuk hasta hasta okula gelmek zorunda kaldı. Derslere giremese de annesinin yanında bekledi mecburen. O çocukların hastalanmak gibi bir lüksü yok ne yazık ki. Geçen sene çalışan kadınlardan hiçbirinin hastalandığı için gelmediğini hatırlamıyorum. Biz rapor alıp gelmeyebiliyoruz ama onlar hastalansalar da geliyorlar. Bir de mevsimlik işçi gibi çalışıyorlar. Okullar açıldığında sözleşme imzalanıyor. Okul kapandığında onlar da zorunlu tatile çıkıyorlar ama ücret alamıyorlar. Sonra okul açıldığında eğer okul onlardan memnun kalmışsa tekrar sözleşme imzalanıyor, aksi takdirde başka biriyle de anlaşabiliyor okul. Ya da araya tanıdık birileri girip seni işinden edebilir. Yani bir iş garantileri de yok.
Bu sene ekonomik krizin de etkisiyle velilerden toplanan para okulun ihtiyacı olan paranın ancak üçte biri kadar oldu. Müdür bu konuda bizi uyardı ve para toplama konusunda daha ısrarcı olmamızı istedi. Her toplantıda veliler kendilerinden para toplanmasından şikâyet ediyor. “Hani eğitim parasızdı, neden para veriyoruz?” diyorlar. Aslında haklılar ama bakanlık bu konuda hiçbir şey yapmadığı için, temizlik de önemli bir konu olduğu için bu sorunu böyle çözmeye çalışıyor okullar. Veliler gelip şikâyet ettiklerinde “Bunun muhatabı ben değilim, ben bu okulun çalışan öğretmeniyim. Milli Eğitim Müdürlükleri ya da Kaymakamlığa gidip sorunlarınızı dile getirin” diyorum. Bakanlığa bazı velilerden bu konuyla ilgili şikâyetler gidiyor. Ancak Bakanlığın yaptığı tek şey okullara aidat alınmayacağına dair yazı göndermek oluyor. Biz de bu yazıları imzalıyoruz, sonra her şey eskisi gibi yapılmaya devam ediliyor. Yani Milli Eğitim Bakanlığı’nın okullardaki temizlik sorununu gerçekten çözmek amacıyla yaptığı hiçbir şey yok. Müdür de, bizler de, veliler de zor durumda kalıyoruz aslında. Bu sorundan yakasını sıyıran tek kurum ise sorunu çözmesi gereken Milli Eğitim Bakanlığı oluyor.
“Siz Bugün Ne İçtiniz?”
Örgütlü Olursak Bunlar Başımıza Gelmez!
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.