Buradasınız
Son 19 Yılda 28 Bin 380 İşçi Hayatını Kaybetti, Sorumlusu Kim?/III
Görüşü
İstanbul İşçi Sağlığı ve İşçi Güvenliği Meclisinin (İSİG) verilerine göre AKP’nin iktidara geldiği Kasım 2002’den bu yana en az 28 bin 380 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. İş Kazaları Kader Değildir, İşçi Ölümlerini Durduralım kampanyasıyla yüz binlerce işçiye ulaşan, bu yakıcı sorunu Meclisin, sendikaların gündemine taşıyan, işçileri ortak talepler ve mücadele hedefleri etrafında birleştiren UİD-DER, bu alanda da mücadelesini sürdürüyor. İSİG Meclisi’nin açıkladığı raporun ardından, UİD-DER İşçi Sağlığı ve Güvenliği Komitesi ile UİD-DER Hukuk Bürosundan uzmanlarla iş kazaları, iş cinayetleri ve önemli maddeleri sürekli ertelenen iş güvenliği yasası hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik. Söyleşimizin üçüncü bölümünü yayınlıyoruz.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Bakanlığının 2022 bütçesi görüşülürken “iş sağlığı ve iş güvenliği çalışma hayatının en önemli meselelerinden biridir” dedi. İş cinayetlerinin %98’inin, meslek hastalıklarının %100’ünün önlenebileceğini söyledi. İş cinayetleri bu denli artmışken Bakanın bu açıklaması ne anlama geliyor?
Dikkat ederseniz Bakan, “işçi sağlığı” yerine “iş sağlığı” kavramını kullanıyor. Önlenebilecek cinayetleri önlemediklerini kendi ağzıyla itiraf ediyor. Bu anlamda bu sözler propaganda, reklam dışında bir anlam taşımıyor. Bugüne kadarki bütün iktidarlar halkın algısını yönlendirmek için pek çok konuda çok çeşitli yalanlar söylediler. Ama hiçbirinin bu konuda mevcut iktidarın eline su dökemeyeceği bir gerçek. AKP has bir sermaye partisidir ve bugüne kadar sermayeyi palazlandırmak için, devlet kaynaklarını sermayeye aktarmak için attığı tüm adımları halkın, işçinin-emekçinin yararına adımlarmış gibi göstermiştir. Bugünkü tek adam rejimi ise yalan ve manipülasyonda hiçbir sınır tanımamaktadır. Bugün “Madencilikte İş Sağlığı ve Güvenliğinin Geliştirilmesi Projesi (MİSGEP) Finansal Destek ve Rehberlik Programı” adı altında 80 maden şirketine 3 ayda yaklaşık 2,5 milyon lira hibe desteği sağlandığı açıklanıyor. Bu programın iki yıl devam ettirilmesi planlanıyor. Bu bir halkla ilişkiler çalışmasıdır ve aslında kaynakları sermayeye aktarmanın bir parçasıdır. Bakanlığın iş kazalarını önlemek gibi bir niyeti yoktur.
İktidar, iş cinayetlerini engelleme konusunda bugüne kadar adım atmadı, bugün de atmıyor. Pandemi bahanesiyle işçilerin pek çok hakkı fiilen elinden alındı, iş saatleri daha da uzadı, çalışma temposu arttı. Bunlar iş kazalarına davetiye çıkaran şeylerdir. İş kazalarını önlemekte en önemli faktörlerden biri olan sendikalaşma hakkı kâğıt üstünde var ama gerçekte sendikal örgütlenmenin önüne geçiliyor.
301 madencinin hayatını kaybettiği bir katliam yaşandı bu ülkede. Buna rağmen hiçbir adım atılmadı. Tek yapılan şey Soma’daki madenlerin kapatılması oldu. Ancak bu sefer de madenciler tazminatsız işten atıldılar. Soma patronu ödül gibi cezalar aldı. Soma’nın ardından Ermenek faciası oldu. Ölen madencilerin yakınları tazminatlarını dahi alamadılar. Soma ve Ermenek madencileri yıllarca tazminatları ve alacakları için mücadele etti. Madencilik sektöründe böyle bir yüz karası tablonun olduğu bir ülkede şimdi Çalışma Bakanlığının madencilikte işçi sağlığı ve güvenliğini düşündüğüne mi inanalım? Bu parayı şirketler yerine haklarını alamayan işçilere verselerdi, maden patronlarını denetleyip yaptırım uygulasalardı zaten sorunu çözerlerdi.
İktidar, iş cinayetlerini engelleme konusunda bugüne kadar adım atmadı, bugün de atmıyor. Pandemi bahanesiyle işçilerin pek çok hakkı fiilen elinden alındı, iş saatleri daha da uzadı, çalışma temposu arttı. Bunlar iş kazalarına davetiye çıkaran şeylerdir. İş kazalarını önlemekte en önemli faktörlerden biri olan sendikalaşma hakkı kâğıt üstünde var ama gerçekte sendikal örgütlenmenin önüne geçiliyor. Bugün Türkiye’nin farklı bölgelerinde sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin direnişleri sürüyor. Siyasi iktidarsa yasaları çiğneyen patronlara yaptırım uygulayacağı yerde sendika hakkı için direnen işçiye polisi ve jandarmayı göndererek şiddet uyguluyor, zulmediyor.
İş güvenliği, “baret-eldiven-kemer” üçlemesinin, oraya buraya “dikkat”, “önce iş güvenliği” tabelaları asmanın çok ötesinde bir şeydir. İşyerinin altyapısı güvenli bir çalışma ortamı yaratmaya elverişli olmalıdır.
Uluslararası kuruluşlar iş kazalarının %99’unun önlenebilir nedenlerle gerçekleştiğini açıklıyor. Alınacak basit önlemlerle neredeyse tüm iş kazalarının ve cinayetlerinin engellenebileceğini belirtiyor. Elbette alınacak önlemler sektörlere, işyerlerine göre kısmen çeşitlilik gösterecektir. Ancak iş güvenliğinin bireysel önlemlerle sağlanamayacağı, gününün büyük bölümünü çalışarak geçiren işçinin sorumlu tutulamayacağı, konunun bütünsel olarak ele alınması gerektiği açıktır. Yani iş güvenliği, “baret-eldiven-kemer” üçlemesinin, oraya buraya “dikkat”, “önce iş güvenliği” tabelaları asmanın çok ötesinde bir şeydir. İşyerinin altyapısı güvenli bir çalışma ortamı yaratmaya elverişli olmalıdır. Alan genişliği, vinç, taşıma, elektrik, kablo sistemleri, raf ve depolama yöntemi, kimyasal madde depolaması, makinelerin yerleşimi, havalandırmalar, acil durum çıkışları, toplanma ve dinlenme alanları kısacası her faktör bu mantıkla ele alınmalıdır. Uzun iş saatleri de elbette kazaların temel nedenlerindendir ve insanlık dışıdır.
İş kazaları, iş cinayetleri ve meslek hastalıkları bakımından böylesine vahim bir tablo ile karşı karşıyayken UİD-DER’in sorunun çözümü için önerileri nelerdir?
İş cinayetlerinde yaşamını kaybeden işçilerin %95’inden fazlası sendikasızdır. Bu oran örgütlülüğün iş cinayetlerini engellemek açısından ne denli hayati önemde olduğunu göstermektedir. Yani sendikasız çalışmak ölüm demektir.
İSİG Meclisinin raporlarına baktığımızda tüm iş cinayetleri içinde sendikalı işçilerin oranının %4-5 arasında olduğunu görürüz. Yani iş cinayetlerinde yaşamını kaybeden işçilerin %95’inden fazlası sendikasızdır. Bu oranlar örgütlülüğün iş cinayetlerini engellemek açısından ne denli hayati önemde olduğunu göstermektedir. Yani sendikasız çalışmak ölüm demektir.
Patronların iş güvenliği önlemlerini maliyet olarak görüp ihmal ettikleri açıktır. İşyeri denetimleriyse kâğıt üzerinde yapılmış gösterilmekte fakat gerçekte yapılmamaktadır. Bu nedenle işyerlerinin iş güvenliği açısından denetimi işçiler ve sendikalar tarafından yapılmalıdır. İşyeri hekimlerinin ve iş güvenliği uzmanlarının ücretleri, sendikaların ve meslek örgütlerinin denetimindeki bir devlet fonundan karşılanmalıdır. Mesela işçilere, gerekli önlemler alınmadığı takdirde topluca üretimi durdurma hakkı tanınmalıdır. Ağır ve tehlikeli işlerde gece vardiyaları yasaklanmalıdır. İşçilerin güçlü ve mücadeleci sendikalara sahip olması bu taleplerin gerçekleşmesi için ön koşuldur.
Sendikalar; iş güvenliği kurallarına uymayan, önlem almayan, iş güvenliği eğitimlerini göstermelik yapan, işçilerin ve iş güvenliği uzmanlarının taleplerini yerine getirmeyen patronların cezalandırılması, iş kazalarına ve cinayetlerine neden olan işverenlere yönelik cezasızlık politikasına son verilmesi, ağır yaptırımlar uygulanması için mücadele etmelidir.
Ancak işçiler ülke genelinde örgütlü bir güç haline gelemedikleri sürece iş kazaları ve iş cinayetleri yaşanmaya devam edecektir. İşçilerin üretim baskısına direnebilmeleri, güvenli olmayan koşullarda çalışmama haklarını kullanabilmeleri, önlemleri aldırabilmeleri, denetimlerin düzenli ve eksiksiz yapılmasını sağlayabilmeleri için bilinçli olmaları, örgütlü güçlerini ortaya koymaları şarttır. Bu nedenle sendikal örgütlenmenin önündeki tüm yasal ve fiili engeller kaldırılmalıdır. Sendikalar; iş güvenliği kurallarına uymayan, önlem almayan, iş güvenliği eğitimlerini göstermelik yapan, işçilerin, iş güvenliği uzmanlarının taleplerini yerine getirmeyen patronların cezalandırılması, iş kazalarına ve cinayetlerine neden olan işverenlere yönelik cezasızlık politikasına son verilmesi, ağır yaptırımlar uygulanması için mücadele etmelidir.
UİD-DER iş kazalarına ve iş cinayetlerine karşı güçlü bir kampanya örgütlemiş, işçilerin talepleri etrafında birleşmesini, bu talepleri mücadele hedefi haline getirmesini sağlamıştı. UİD-DER’in kampanyasından bahseder misiniz?
UİD-DER, Aralık 2012’de, yani İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası çıkarıldıktan 5 ay sonra, İş Kazaları Kader Değildir, İşçi Ölümlerini Durduralım başlıklı mücadele kampanyasını başlatmıştı. Tüm sanayi havzalarına uzanmış, işçilere fabrikalarında, işyerlerinde, servis duraklarında, mahallelerinde, evlerinde ulaşmış ve sorunu işçilerin ortak gündemi haline getirmişti. 2012-2015 arasında yürüttüğümüz kampanyamız sırasında ayrıca 1 yıl gibi kısa bir zamanda işçilerden 100 bin imza toplamış ve Meclise teslim etmiştik. İmzaları Meclise teslim ettikten sonra da kampanyamızı sürdürmüştük. O süreçte üyelerimizin, işyerlerinde, fabrikalarında, sendikalarında, mahallelerinde ulaştığımız işçilerin, iş güvenliği uzmanlarının, avukatların, sendika uzman ve yöneticilerinin aktarımlarıyla iş güvenliği önlemi almayan patronlara hiçbir denetleme ve yaptırım olmadığını, uzuv kayıplarıyla sonuçlanan onlarca iş kazasının tutanağa dahi geçirilmediğini bir kez daha görmüştük. Çünkü ancak örgütlü işçilerin yaptırım gücü vardır. İşçi sınıfının ulusal ve uluslararası alanda mücadele birliğini sağlamak için çalışan UİD-DER, tam da bu nedenle İş Kazaları Kader Değildir, İşçi Ölümlerini Durduralım kampanyası sırasında “Örgütlenmek Hayat Kurtarır”, “Yaşamak İçin Örgütlenelim” sloganlarını öne çıkarmış, bu kapsamda çok çeşitli faaliyetler yürütmüştü, yürütmeye de devam ediyor. İşyerlerinde örgütlenme çalışmalarını güçlendirdik. İş güvenliği uzmanı arkadaşlarımız pek çok işyerine müdahalelerde bulundu, avukat arkadaşlarımız kampanyamız sırasında pek çok işçiye hukuksal destek verdi. İşçi üyelerimiz bilinçlenerek işçi arkadaşlarını da bilinçlendirdiler, sendikaları üzerinde olumlu bir basınç yarattılar. İşçi kentlerinde kurulan stantlarla, hazırlanan yazılı ve görsel materyaller de yüz binlerce işçiyle ulaşıldı.
Kampanyamıza destek veren, çalıştıkları yerlerde birlikte hareket etmek suretiyle gerekli önlemleri tespit edip uygulanmasını sağlayan işçiler, işyerlerinde iş kazası oranlarının azaldığını bildirdiler. Böylelikle örgütlü olmanın ve örgütlü hareket etmenin önemini bir kez daha görmüş olduk. İşçilerin tüm sorunlarında olduğu gibi iş kazaları konusunda da tek çözüm örgütlü olmaktır. Bu açıdan işçilerin mücadele örgütü olarak çalışmaya devam ediyoruz.
Ne Yapsak GE-Çİ-NE-Mİ-YO-RUZ!
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
- TMO Silosundan Fabrikalara Patlamalar ve Yangınlar Ne Anlatıyor?
- Aşırı Sıcaklar İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Tehdit Ediyor
- Teknoloji Çağındayız Ama İşçiler Çalışırken Ölüyor!
- Örgütsüzlüğümüzün Bedeli: Artan İş Cinayetleri
- İş Cinayetleri Artıyor, Hayatımız İçin Mücadele Etmeliyiz
- İran’da Maden Faciası: Kapitalizm Can Almaya Devam Ediyor
- Kocaeli’de Oba Makarna’daki İş Cinayeti Eylemle Protesto Edildi
- Oba Makarna’da İş Cinayeti
- Soma Katliamı Davası: “Parasına Göre mi İşliyor Bu Adalet?”
- Torunlar Center Katliamının 10. Yılında Kâr Hırsı Can Almaya Devam Ediyor
- İşçi Sınıfı Örgütlü Olursa İş Cinayetleri Son Bulur…
- Desan Tersanesinde İş Cinayeti Protesto Edildi
- İş Cinayetinde Ölen Zafer Açıkgözoğlu Anıldı
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Hendek Katliamının Dördüncü Yılında Ailelerin Adalet Arayışı da Yası da Sürüyor!
- Güney Kore’de Fabrika Yangını: Kâr Hırsı Öldürüyor
- 12 Haziran: Kapitalizmin Çocuk İşçi Sömürüsü Büyüyor
- Soma’nın 10. Yılı: Unutmadık, Unutmayacağız!
- Soma Katliamının 10. Yılında Eylemler
- Soma’dan Bugüne Acımız ve Öfkemiz Büyüyor!
- Amasra Maden Katliamı Davasında 3 Tutukluya Tahliye
- 28 Nisan: Yaşamak İçin Örgütlen!
- Dev Maden-Sen: “İliç’te Toprak Altındaki 8 Maden İşçisi Sahipsiz, Maden İşçileri de Çaresiz Değildir”
- Gayrettepe’de 29 İşçinin Ölümü Protesto Edildi
Son Eklenenler
- Dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçilerin yoksulluğa, kamu hizmetleri yerine savaşa devasa bütçeler ayrılmasına, emperyalist savaşa karşı öfkesi ve mücadelesi büyüyor. Meydanlara çıkan işçiler sınıf dayanışmasını büyütüyor, hayatı cehenneme...
- Geçtiğimiz ay 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ne karşı başlatılan mücadele sürüyor. Başta aile hekimleri olmak üzere sağlık çalışanları “eziyet yönetmeliği”ni protesto etmek için 5-6-7 Kasımda tüm Türkiye’de iş...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) 30 Kasımda Ankara Tandoğan Meydanında “Geçinemiyoruz! Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşiyoruz” şiarıyla miting düzenledi. Mitinge Türkiye’nin onlarca kentinden KESK’e bağlı sendikalara üye emekçiler...
- Lübnan Ulusal İşçi ve Çalışan Sendikaları Federasyonu (FENASOL), İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırılarının yoğunlaşmasının ardından uluslararası dayanışma çağrısı yükseltmişti. UİD-DER, FENASOL’un dayanışma çağrısının ardından Lübnanlı emekçilerin...
- Filistin halkıyla dayanışma eylemlerini aralıksız sürdüren İngiltere işçi sınıfı emperyalist savaş karşıtı mücadelesine devam ediyor. 28 Kasım gününü “Filistin için İşyeri Eylem Günü” ilan eden işçi, emekçi ve öğrenciler ülke çapında kitlesel...
- 30 Kasımda KESK tarafından Ankara’da düzenlenecek miting öncesi 2021 Tüm Emekliler Sendikası çeşitli kentlerde “Emekliler Ankara’ya Yürüyor” başlıklı basın açıklamaları gerçekleştirdi. Tekirdağ’da Hasan Ali Yücel Meydanı’nda gerçekleştirilen...
- Çayırhan Termik Santrali ve maden sahalarının özelleştirilmesine karşı yeraltında ve yer üstünde eylemler yapan Türkiye Maden İşçileri Sendikası ve Tes-İş Sendikası üyesi işçiler, Enerji Bakanlığıyla yapılan görüşmelerden olumlu sonuç alınamaması...
- Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla, başta İstanbul olmak üzere pek çok kentte, sendika yöneticilerinin, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü üyelerinin, gazeteci ve yazarların aralarında olduğu 200’den fazla kişinin gece yarısı...
- Türkiye’nin dört bir yanında, ücretlerini yükseltmek, sendikalaşmak istedikleri için mücadele eden işçiler çeşitli engellerle karşılaşıyor, işten atılıyor, baskıyla sindirilmek isteniyor. Siyasi iktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin...
- İspanya’nın Barcelona kentinde on binlerce emekçinin katılımıyla 23 Kasımda yüksek kira fiyatlarına karşı bir protesto gösterisi düzenlendi. Konut kiralarının düşürülmesi ve daha iyi yaşam koşulları talepleriyle bir araya gelen işçi ve emekçiler,...
- 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında 23 ve 25 Kasımda dünyanın dört bir yanında emekçi kadınlar meydanlara çıkarak öfkelerini haykırdı. Kapitalizm altında çifte ezilmişliğe maruz kalan emekçi kadınlar, kadına şiddetin...
- Bizim mahallenin gençlerinin her birine okuyacakları kitaplar almak için Konak’tan Kemeraltı’na girdim. Kitabın adı Küçük Kara Balık, yazarı Samed Behrengi. Kitap her yaştan işçilere ve işçi çocuklarına dereden çaya, çaydan ırmağa, ırmaklardan...
- Yıllar önce çok sevdiğim, dertlerimizi, sevinçlerimizi paylaştığımız ama hayata dair fikirlerimiz ayrı olan bir arkadaşımla aynı dönemde hamile kaldık. Onu hamile olduğu için işten çıkardılar ve buna karşı çok fazla direnemedi. Patron bana da,...