Buradasınız
“Şunu Yapınca Çok Mutlu Oluyorum?”
İstanbul/Esenyurt’tan bir metal işçisi

Yaşam koşullarımızın günden güne ağırlaştığı, rejimin her alanda kendini hissettirdiği, felaketlerin birbirini izlediği günlerde artan hayat pahalılığı vs. derken, toplumun üzerinden karabulutlar eksik olmuyor. Hangi taşın altını kaldırsan altından rejimin bir pisliği çıkıyor. Elbette yaşanan her şeyin topluma bir yansıması da oluyor. Buna işyerimden bir örnek vermek istiyorum.
Çalışmış olduğum işyerinde özellikle AKP’ye oy vermiş ve savunuculuğunu yapan kişilere bazı sorular sordum. Sorularımdan birincisi şuydu: “Şunu yapınca çok mutlu oluyorum ve onun için de arada bir yapıyorum dediğin bir şey var mı?” Birinci işçi arkadaşım epey bir düşündükten sonra “valla mutlu olduğum bir şey hatırlamıyorum” dedi. İkinci arkadaş ise yine düşündü ve “mutlu olduğum bir şey yok, sadece çocuğumu görünce mutlu oluyorum, fakat beraber zaman geçiremiyoruz” diye yanıtladı. Üçüncüsü ise “tam 13 haftadır Pazarları dâhil çalışıyorum abi ne mutluluğu” dedi. Dördüncü arkadaş “eskiden maça, kahveye giderdik şimdi sadece çalışıyoruz. Aldığımız para ise borca harca gidiyor” dedi. Maalesef diğer işçi arkadaşlardan da hep benzer cevapları aldım. Kaç işçiye sorduysam bu soruyu, bir kişi bile kendisini mutlu eden bir şey söyleyemedi.
Bu basit örnekten de anladım ki işçi sınıfı son derece mutsuz ve zorunlulukları yerine getirmek için yaşıyor. Tek derdi kredi borcunu veya kirasını ödemek, evine ekmek götürebilmek, çoluğunun çocuğunun rızkını çıkartabilmek. Bunun için de gece gündüz, hafta sonu demeden eşek gibi çalışıyor. Kendi mutluluğu hayat gailesinin yanında kaybolup gitmiş. Rejim sözcülerinin anlattığı büyüme masallarının biz işçilerle hiçbir alakasının olmadığını bizzat onlara oy veren işçiler anlatıyor. Onların daha çok büyüme hevesleri işçilerin önemli bir kesiminin yaşam sevincini elinden alıyor, mutluluk işçiler için bir hayal haline geliyor. Zaten bundan değil midir günden güne intiharların sayısının katlanarak artması?
Örgütsüz işçiler burjuvazinin pençesine düştükçe yaşam sevincini kaybetmekte, hayat anlamını yitirmektedir. Şu söz hayatidir: ÖRGÜTLÜ OLMAK HAYAT KURTARIR!
Bu Kaçıncı Şahlanış?
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Türkiye’de her yıl 3-9 Eylül tarihleri arası Halk Sağlığı Haftası olarak kutlanıyor. Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Haftasının amacını “halkın sağlığını korumak, geliştirmek, sağlık için risk oluşturan faktörlerle (bulaşıcı hastalıklar, çevresel...
- Kozasından çıkmaya çalışan kelebeğin hikâyesini bilir misiniz? Bir adam ormanda yürürken, bir kelebeğin kozasından çıkmaya çalıştığını görür. Saatlerce, kelebeğin küçücük bir delikten çıkmak için verdiği mücadeleyi izler. Ancak bir süre sonra...
- Yalova’da bulunan Sefine Tersanesi işçileri, patronun çalışma koşullarında yaptığı tek yanlı değişikliğe karşı direnişe geçti. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) grevi beşinci gününde anlaşmayla sonuçlandı. Artvin Şavşat Belediyesinde...
- Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin taleplerini boşa çıkaran 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Kamu Hakem Kurulu tarafından karara bağlandı. Hakem Kurulu, 2026 yılında ilk altı ay için yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7; 2027 yılı için ise...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...