Buradasınız
Üç “Yeni”den Uzak Durmalı, Ama Nasıl?
Pendik’ten bir işçi
Bakan Albayrak “yeni” kelimesini çok seviyor. O nedenle yine “yeni” ile başlayan başlıklardan oluşan bir program açıkladı. Programın adı da Yeni Ekonomi Programı (YEP) oldu. “Yeni dengelenme, yeni normal, yeni ekonomi” diyen Bakan, AKP’nin 18 yıldır iktidarda olduğunu, açıkladığı hiçbir şeyin yeni olmadığını kendisi de biliyor. Ama doğru olup olmamasının ne önemi var! Durumdan hoşnut olması gerekenler belli ki hoşnut. O yüzden salonda Bakanı çılgınca alkışlayanlar patronlar sınıfıydı. Bakanın patronlar için mutluluk reçetesi olan planına göre işçi sınıfına saldırının adı “yeni normal” olmuştur. O yine emekçilerin aklıyla dalga geçmeye tam gaz devam ediyor. Çünkü dolardaki yükselişle ilgili olarak bu defa da şu incileri saçtı ortalığa: “Kur benim için hiç önemli değil, ben işin o tarafına bakmıyorum. Sanayi sağlam, üretim tarafı sağlam. Kur meselesinden göreceksiniz, en kârlı çıkan biz olacağız çünkü artık kurun kontrolü bizim elimizde.”
O bu konuşmaları yapınca insanın aklına söylenecek çok şey geliyor olsa da sözün kısası makbuldür. Nasıl olsa onların yüksek servetleri dolar olarak tutuluyor ve liranın erimesi umurlarında değil. Yönettikleri ekonominin kazananı bellidir ve onlar alkış kıyamet Bakanı destekliyorlar. Doların artışından servet kazananların da Bakanı alkışlayanların arasında olduğundan eminiz. Gazetecilerden biri şöyle demiş: “Bakan en kârlı çıkan biz olacağız dediğine göre damat Bakan da bütün tasarruflarını dolara yatırmış olmalı.” Gerçekten de başka türlü bu rahatlığın bir tek açıklaması var. O da emekçi kitlelerin örgütsüzlüğü nedeniyle fazlaca rahat olmalarıdır. Hâlâ sanayi sağlam, üretim sağlam diyen Bakanın bu kadar sağlamlık içinde işçilere yönelik sağlam saldırı planları da var. “Yeni çalışma modelleri” kutusunda “işgücü piyasasının esnekleştirmesi” diye hepimizin dikkatini çekmesi gereken bir politikadan da söz ediyordu. Daha ne kadar “esnek” çalıştırılacağız acaba?
Zaten kıdem tazminatını da sermayeye peşkeş çekmenin hesabı uzun zamandır yapılıyordu. Eskilerin deyimiyle sayılı gün çabuk geçer. Egemenler tarafından önümüzdeki günlerde mücadele etmeyenin çanına ot tıkamanın hazırlığı çoktan yapılmış durumda. İşsizlik tırmanırken, işsizlik fonundan işçilere değil patronlara kıyak çekmeye devam ettiler. Bunun yanı sıra kıdem tazminatını fon adı altında gasp etmek üzere planlar yaptıklarını da hiç gizlemediler. Lakin işçi sınıfının bu önemli kazanımına göz diken patronlar sınıfına karşı mücadeleye hazırlanması gereken sendikaların hiçbir hazırlık yapmadığını bizler nasıl biliyorsak sermaye sınıfı da biliyor. Yasa yeniden gündeme geldiğinde her zamanki gibi “bizim kırmızıçizgimiz” demekten, dostlar alışverişte görsün misali bir iki basın açıklaması ile zevahiri kurtarmaya çalışmaktan başka bir şey yapmayı planlamayan sendika bürokratları şimdiden konuşma metinlerini hazırlamışlardır.
İşçi sınıfının hem sermaye sınıfından hem de sendikal konfederasyonlara çöreklenmiş bürokratlardan korunması ve kıdem tazminatı dâhil sahip olduğu haklarını gasp ettirmemek için şimdiden işyerlerinden, sendika şubelerinden başlayarak basıncı arttırmaya başlaması lazımdır. İktidarın sermaye sınıfını rahatlatmak için korona salgınının arkasına saklanarak tüm eylem ve protestoları yasaklayıp tereyağından kıl çeker gibi işçilerin tazminatını fona devredivermesi işten bile değildir. Ekonomi Bakanının dilinden de anlaşıldığı üzere iktidarın ajandasında bu krizin bedelini işçilere ödettirecek daha nice ince hesaplar olduğu ortadadır. Bizim sınıfımızın geçmişteki mücadele deneyimlerine bakarak haklarımızı savunmak üzere mücadele duvarı örmemiz gerekiyor. “Dur bakalım ne olacak” diye bekler veya bir süre önce Çalışma Bakanının kulağına “biraz daha uzatsak işler karışacaktı” diye fısıldayan Türk-İş Başkanı gibi sendikal konfederasyonların tepesindeki bürokratlardan işçi sınıfının çıkarlarını korumasını umarsak, büyük hayal kırıklığına uğrarız.
Kısa çalışma, ücretsiz izin, maaş ve sigorta kesintileri ve daha fazlasıyla haklarımız gasp edilmekte ve saldırılar fırtınaya dönüşmektedir. Bizim bu fırtınayı savuşturabilmemiz için daha fazla birlik olmaya ihtiyacımız var. 1980 öncesi yıllarda Maden-İş gibi mücadeleci sendikaların deneyimlerinden de gördüğümüz gibi eğer patronlar sınıfının ve iktidar sahiplerinin her seferinde bizi aynı yol ve yöntemlerle ezip sindirmesini istemiyorsak sendikalarda, işçi örgütlerinde örgütlenmeli, bilinçlenmeli, sendikalarımızı mücadeleye sevk etmeliyiz. Geçmiş kuşaklarımızın bizi böyle zamanlarda fırtınanın üstüne çıkaracak deneyimlerinden faydalanmalı, mücadeleyi büyütmeliyiz. Birliğimizin yaratacağı kuvvet bizi kanatlandıracak ve fırtınanın üstüne çıkaracaktır, tıpkı kartallar gibi. Çünkü kartallar da fırtınalardan kaçmazlar. Hatta kartal fırtınanın geldiğini önceden algılayıp yüksek bir noktaya uçup yerleşir ve yukardan fırtınanın gelişini beklermiş. Ve geldiğinde de sadece kanatlarını ayarlar, böylece rüzgâr onu alıp üzerinde taşır. O böyle yukarılarda süzülürken fırtına aşağıyı kasıp kavururmuş. İşte kartalın kendisini daha yükseğe taşısın diye rüzgârı kullandığı gibi bizlerin de geçmiş kuşaklarımızın deneyimiyle kanatlarımızı doldurmaya ihtiyacımız var.
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...
- Emekçi kadınlar olarak birçok sorunumuz var. Hayat pahalılığı, yoksulluk, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamamak gibi sorunlar yaşıyoruz. İzmir’de tek göz bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden beş küçük çocuk hepimizi çok üzdü. Bu çocuklar...
- İşçi sınıfının emeklileri, abi ve ablalarımız, Erdoğan 2024 yılını “emekliler yılı ilan ediyoruz” demişti. Erdoğan’ın o konuşmasını belki de hepimiz dinledik, gazetelerden okuduk. Bazılarımız burjuva siyasetinin zokasını yutarak, “belki bu sefer iyi...
- Baskılara, yasaklara rağmen direnişlerini sürdüren Polonez işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Metal işçilerinin kararlı duruşu kazanım getirdi. Hitachi Energy grevi 24 Aralıkta, Schneider Elektrik grevi 6 Ocakta, Arıtaş Krijojenik grevi 10...