Buradasınız
Uzayda Ucuz Market Var mı?
Gebze’den bir işçi

“Uzaya çıkabilir miyiz?” sorusu dilden dile herkesin ağzında. Verilen cevaplara gülmemek elde değil. “Bırak abi uzaya çıkmayı, biz koronadan sokağa çıkamıyoruz. Geç kaldık uzaya, biz anca markete çıkarız!” diyenler mi arasınız, “liderimizle biz her yere çıkarız!” diyenler mi… Bu soğuk havalarda en parlak fikir kepenklerini kapatmak zorunda kalmış ve bir çıkış yolu arayan esnaf kardeşlerimizden geliyor: “İtinayla UFO tamiri yapılır.”
Velev ki “milli gazımızı” çıkarttık ve söylendiği gibi uzaya da gittik. Bizim insanımızın aklına hemen şu sorular geliyor: “Uzaya gittiğimizde ne yiyip ne içeceğiz. Uzayda market var mı? Fiyatlar daha mı uygun?” Sokak röportajında bir hanımefendi uzay hakkında sorulan soruyu şu minvalde yanıtlamıştı: “Ceddimiz gitmişse biz de gideriz!” Elbet, ceddi uzaya gitmiş bir neslin devamı olarak, “Uzayda ucuz market var mı?” diye sormak abes kaçmamış olsa gerek.
İktidar partisi yaşadığımız karanlık dönemi parlatıp cilalayarak toplumun algısını değiştirmeye çalışıyor. Kendince eğlense de mizah en çarpıcı yansımasıyla aslen “kralın çıplak” olduğunu gösteriyor. Daha doğru dürüst sağlıklı seyahat edebileceğimiz toplu taşıma araçlarından yoksunken, yoksulluktan ay sonunu getirebilmek için kırk takla atarken, canımız çıkarken “uzaya çıkmak” biraz lüks kalmıyor mu? Daha unutmadık, salgınla mücadele konusunda da bizlere IBAN verip 10 TL istemişlerdi. İşçilerin ve emekçilerin vergileri daha cebe inmeden, tıkır tıkır tahsil ediliyor. Salgın karşısında zora düşen işçi, köylü ve esnaf borçlandırılarak yardım edilmezken, tüm devlet olanakları işverenlerin hizmetine adeta seferber ediliyor. Emekçilerin üzerine ise zam üzerine zam bindiriliyor. “Karadeniz’de gaz bulduk!” dediler, doğalgaza zam geldi. Her bir büyük projenin arkasından sevinsek mi ağlasak mı? Kriz derinleşiyor, derinleştikçe iktidarın saçmalama kat sayısı artıyor. Egemenler gözünü, gün geçtikçe yoksullaşan emekçilerin cebine giren üç kuruşa dikiyor. Yoksulluğu ve sürekli biriken sorunlarımızın üzerini ise boş vaatler ve yalanla örtmeye çalışıyorlar. Artık boş sözler karın doyurmuyor. Gerçeklerin üzerini ise eskisi gibi kapatamıyorlar. Sizce de öyle değil mi?
Engeli Aşalım
Sofrada Doymak, Hayata Doymak
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...
- Türkiye’de siyasal gelişmelerin hızlandığı, her bakımdan zorlu, her bakımdan ağır bir süreçten geçiyoruz. İşçi ve emekçiler, emekliler, gençler olarak enflasyonun hız kesmesini, hayat pahalılığının son bulmasını, geçim derdinin hafiflemesini...
- Sosyal medya platformlarında her gün yeni bir trend beliriyor, insanlar yeni bir akımın peşinden koşturuluyor. Dün “lokma dünyası”, yakın zamanda “Dubai çikolatası” peşinde koşan insanlar, yarın farklı bir yiyecek ya da akımla tüketim sarmalına...
- Toplumun itirazının güçlenmesi, işçi sınıfının kendi talepleriyle, kendi örgütleriyle, kendi mücadele yöntemleriyle sahneye çıkmasıyla mümkün olabilir. Bunun yolu işçi sınıfının sendikal ve siyasal örgütlülüğünün, bilinç düzeyinin ve dolayısıyla...
- Elizabeth Gaskell’in Kuzey ve Güney adlı romanını okumaya başlamadan önce, kitabı okuduğunu düşündüğüm birçok mücadele arkadaşımın yorumlarını almak istedim. Biri önce dört bölümlük dizisini izlememi tavsiye etti, bir diğeri uzun bir özet gönderdi....
- 19 Marttan bu yana başta gençler olmak üzere protestolara katılanları polis şiddetiyle gözaltına alan, tutuklayan, tehdit eden rejimin saldırıları giderek artıyor. Saldırılar karşısında geri adım atmayan ve faşist baskılara itirazını dersleri boykot...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, başkent Londra’da hükümet binalarının bulunduğu Whitehall sokaklarına çıktı. Endonezya’da emekçiler, kabul edilen Silahlı Kuvvetler yasasını protesto etmek için sokaklara döküldü. Arjantin’de iktidara gelir gelmez...
- İşçi sınıfının yanında saf tutan, kalemini yoksulların, emekçilerin hayatını ve özlemlerini anlatmak için kullanan nice yazar, şair ve aydın geçmiştir dünyamızdan. 2 Nisan 1948’de yaşamdan koparılan Sabahattin Ali de bunlardan biriydi.
- Sevgili işçi kardeşlerim, İşçi Dayanışması’nın 202. sayısında ve UİD-DER web sitesinde yayınlanan “Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan” yazısını okudum ve sesli yorumunu defalarca dinledim. Bu yazı, sınıf bilinciyle hareket eden...
- Sevgili işçi kardeşlerim, işçi sınıfının büyüklerinden kulağımıza küpe olan bir söz vardır: “Ayağın taşa değse, kapitalizmden bil!” Sınıf bilinçli işçiler olarak, temas ettiğimiz her işçi kardeşimize bu sömürü düzeninin hepimize nasıl dokunduğunu...